TAHRAN
TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Türkiye’nin terörle mücadelede izlediği yollardan bir tanesinin güvenlik yanında "terörün istismar araçlarını ortadan kaldırmak" olduğunu belirtti.
TBMM Başkanı Yıldırım, Çin Meclis Başkan Yardımcısı Çen Zu, Rusya Devlet Duması Başkanı Vyacheslav Volodin, Pakistan Milli Meclisi Başkanı Esed Kayser, Afganistan Ulusal Meclis Başkanı Abdul Rauf İbrahimi ve İran Meclis Başkanı Ali Laricani’nin katılımıyla Tahran’da gerçekleştirilen "Terörizmle ve Aşırıcılıkla Mücadele konulu Meclis Başkanları İkinci Toplantısı"nda konuştu.
Türkiye'deki terörle mücadeleye dair Yıldırım, "Son 15 yılda terörün kullandığı bütün bahaneler çözüme ulaştırılmıştır. Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı yerlerde kesinlikle kimlik üzerinden istismar yapılmasına izin verilmemiştir. Çünkü bizim farklılıklarımız zenginliğimizdir. Çünkü, bizim hiçbir etnik unsurla sorunumuz yok." ifadelerini kullandı.
"Terör sadece bölgemizin kaderi değildir, küresel bir mahiyet arz etmektedir"Konuşmasında dünyanın göç, açlık, iç karışıklıklar, doğal afet ve terör gibi birçok tehditle mücadele etmek zorunda olduğunu vurgulayan Yıldırım, bu sorunların bugün yoğun bir şekilde dünyanın gündemini meşgul ettiğini belirtti.
Yıldırım, söz konusu sorunların ülkeler arasındaki ilişkileri ve uluslararası sistemi de doğrudan etkilediğini ifade ederek, "İnsanlığın karşı karşıya bulunduğu en önemli sorunlardan bir tanesi terördür. Ancak terör sadece bölgemizin kaderi değildir, küresel bir mahiyet arz etmektedir. Alınacak tedbirler ve çok taraflı iş birliği ile terörün tahrip edici etkisini ortadan kaldırmak mümkündür." dedi.
Bugün ikincisi gerçekleştirilen konferansın da bu amaca yönelik yapılması gerekenleri ele aldığını aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:
"Geçmiş yıllarda terör yerel ya da bölgesel mahiyetteydi. Teröristlerin ulaşım ve iletişim imkanları gayet sınırlıydı, kitleleri etkilemeleri de çok sınırlıydı ancak 11 Eylül saldırısı ve akabinde Afganistan işgaliyle birlikte terör hadisesi mahiyet değiştirip küresel bir hüviyete büründü. Geçen yıl dünya genelinde 10 bin 900 bombalı ve silahlı terör saldırısı meydana geldi. Bu saldırılarda 27 bine yakın masum insan hayatını kaybetti. DEAŞ’ın geçen yıl yaptığı terör hadiselerinde 7 bin 120 insan hayatını kaybetti. Taliban örgütü 4 bin 925 kişiyi katletti. Yapılan bütün bu saldırıların, bu terör faaliyetlerinin küresel ekonomiye maliyeti yıllık 50 milyar dolardır."
Bu meblağın birçok ülkenin gayri safi milli hasılasının üzerinde bir kaynak anlamına geldiğine dikkati çeken Yıldırım, "Ne yazık ki terör ulaşılmak istenen bazı hedefler için bugün araç haline getirilmiştir. Terör amaç değildir, emperyal hedefleri gerçekleştirmek için bir araca dönüştürülmüştür." değerlendirmesinde bulundu.
"Ambargo kararlarından en fazla zarar gören masum insanlar olmuştur"Terör faaliyetleriyle ülkelerin istikrarsızlaştırıldığını, iç savaşa sürüklendiğini, örtülü işgal ve istila girişimine hazır hale getirildiğini belirten Yıldırım, "Afrika ve Orta Doğu’dan başlamak üzere bazı ülke ve bölgelerin geleceği terör örgütleri kullanılarak dizayn edilmeye çalışılmaktadır. Ülkelerin ekonomik ve sosyal dengelerini bozacak şekilde alınan kısıtlama kararları, tek taraflı izolasyonlar ve ambargolar terörle mücadeleye katkı sağlamak yerine terörün daha da azmasına alan açmaktadır. Bugüne kadar alınan ambargo kararlarından en fazla zarar gören masum insanlar olmuştur." ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Yıldırım, tehditle, ambargoyla devletleri hizaya getirme dönemlerinin geri kaldığını ifade ederek, "Dünyanın güvenliğinin sağlanmasından sorumlu olanlar, ne yazık ki güvenliği bozucu yöntemleri kullanmaktan çekinmemektedir." diye konuştu.
İran’dan önce Çin’e bir ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlatan Yıldırım, orada gördüğü kalkınma hamlesinin kendisini etkilediğini dile getirdi.
Yıldırım, "Eğer bölgemizi savaş ve terörün gölgesinden kurtarırsak mevcut fırsatlar ve gelecek hedefler için daha güzel planlar yapabiliriz." dedi.
"Bir terör örgütünü diğer bir terör örgütüyle ortadan kaldırmak yanlış bir yoldur"Bir terör örgütüyle mücadele etmek için başka bir terör örgütünü taşeron olarak kullanmaya kalkışmanın akla ziyan bir iş olduğunu vurgulayan Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
"Ne yazık ki müttefikimiz bildiğimiz bir ülke, PKK’nın Suriye’deki devamı PYD-YPG örgütüyle iş birliği yaparak DEAŞ örgütünü ortadan kaldırma yönünde adımlar atmıştır. Bu fevkalade yanlış bir yoldur. Diyelim ki bunu yaptınız, o terör örgütünü DEAŞ’ı da yok ettiniz, o halde kullandığınız terör örgütünü yok etmek için bu sefer hangi terör örgütüyle iş birliği yapacaksınız? Bu yol, çıkmaz bir yoldur. Çünkü bu örgütler ülkelerin güvenliğini ve istikrarını tehdit ediyor. Terörün verdiği zararlardan en fazla etkilenen birbirine komşu olan ülkelerdir. Siz yurt içinde terör faaliyetlerini tamamen ortadan kaldırsanız bile etrafınızda bulunan istikrarsızlıklar sonucu ortaya çıkan terör faaliyetleri sizi rahatsız etmeye ve enerjinizi tüketmeye devam eder."
Türkiye’nin yanı sıra İran, Irak ve Suriye’nin de aynı tehditle karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Daha 2 gün önce Çabahar’da bir intihar saldırısı olmuş ve 2 İran neferi şehit olmuştur. Bu vesileyle Türk milleti adına üzüntülerimi ve başsağlığımı iletiyorum. Afganistan ve Pakistan’da durum farklı değildir. El Kaide’yi yok etmek üzere gelinen bu ülkede, o günden bu güne kadar terör azalmamıştır, artmaya devam etmiştir. Burada çözümü uzakta aramak yerine Afganistan ile Pakistan’ın çok daha yakın bir iş birliği ve diyalog içerisinde olmazı elzemdir." görüşünü dile getirdi.
"Terör ve şiddet yoluyla siyasi hedeflere ulaşma fikri tamamen reddedilmelidir”Yıldırım, terör örgütlerinin insanların temel hak ve hürriyetlerinin en büyük düşmanı olduğuna da dikkati çekti.
"Terör ve şiddet yoluyla siyasi hedeflere ulaşma fikri tamamen reddedilmelidir" diyen Yıldırım, şunları kaydetti:
"Terör ile varılabilecek bir hedef yoktur, teröre göz kırpan, elini veren kolunu kaptırır. Terörden kazanan sadece silah tüccarlarıdır, savaş baronlarıdır. Terörle mücadele konusunda ne yazık ki uzun yıllar mücadele veren, çok büyük bedeller ödeyen bir ülkeyiz. Bölgemiz PKK ve diğer terör örgütleri ile 40 yıldır mücadele ediyor, bu mücadelede Türkiye Cumhuriyeti olarak bugüne kadar yaklaşık 300 milyar dolar kaynak sarf ettik ve binlerce masum, sivil vatandaşımızın kaybı, şehitlerimiz, bedel ile ifade edilebilecek bir şey değildir."
Yıldırım, "Terör olmasaydı, köylülerimiz, çiftçilerimiz, işçilerimiz daha müreffeh bir hayat yaşayabilirlerdi. Kalkınma hamlemiz de tamamlanmış olacaktı." ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Yıldırım, terörle mücadele için yapılan harcamaların büyük yatırımlara da engel olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"Örneğin 300 milyar dolar kaynağı terörle mücadeleye değil de ülkemizin altyapısını güçlendirmeye harcasaydık geçtiğimiz günlerde açılışını yaptığımız dünyanın en büyük havaalanlarından biri olan İstanbul Havaalanı gibi en az 10 havaalanı daha yapardık. THY filomuza en az 1000 adet Airbus A350 ya da Boeing 787 iri gövdeli uçağı katabilirdik. Eğer bu kaynağı, eğitime, sağlığa, refaha harcamış olsaydık hiçbir alt yapı ihtiyacı kalmazdı."
Terörün sadece silah ile yapılan bir eylem olarak görülmemesi gerektiğini de vurgulayan Yıldırım, "Finansman ve iletişim araçları, sosyal medya aygıtları da bugün siber savaşlar, siber olaylar da terörü destekleyen mecralar haline gelmiştir. DEAŞ’ın yabancı savaşçıları internet üzerinden cennet vadederek devşirdiğini bugün gün gibi hatırlıyoruz." diye konuştu.
Masum insanları açtıkları okullar ile dershanelerde yetiştirip kendi karanlık emellerine alet eden FETÖ gibi terör örgütlerinin varlığından da söz eden Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bunların en başta geleni FETÖ’dür ve 15 Temmuz’da ülkemiz bu hain örgüt ile yüzleşmiştir. Ülkede devletin silahıyla, tankıyla, uçağıyla darbe yapmaya kalkmışlar ve insanlarımızı şehit etmişlerdir. Kökleri ülke dışında bulunan bu örgütün karanlık emellerinin farkında olmayan bütün ülkeleri bugüne kadar uyardık, uyarmaya devam ediyoruz. Şartlar uygun hale geldiğinde bu örgüt sizlere de zarar vermekten geri durmayacaktır."
"Terörün dini yoktur"TBMM Başkanı Yıldırım, teröristlerin sayılarının az da olsa doğurdukları etkinin büyük olduğunu ve yapılması gereken şeyin beraber hareket etmek olduğunu ifade etti.
"Terörün dini yoktur. Bizim inancımız İslam; insanların birbiriyle yardımlaşmasını, karşılıklı birbirlerini sevmelerini ve aralarında sevgiyi yaymalarını emreder. İnsanı öldürmeyi değil yaşatmayı emreder." diyen Yıldırım, "Son zamanlarda İslamî terör tanımına şahit oluyoruz. Bu konuda öncelikle ve özellikle Batılı dostlarımız sanki İslam dinini terörle yan yana anma konusunda maalesef ısrar etmektedir. Bunu şiddetle reddediyoruz. Bu gibi tanımlamalar İslam’a hakarettir. İslam, barış dinidir. Yaşatmayı emreder. 'Beni sokmayan yılan bin yaşasın' anlayışı, 'Benim teröristim iyidir-Senin teröristin kötüdür' anlayışı terörle mücadeleyi zaafa uğratmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
"Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı yerlerde kimlik istismarı yapılmasına izin verilmemiştir"Türkiye’nin terörle mücadelede izlediği yollardan bir tanesinin de güvenlik yanında terörün istismar araçlarını ortadan kaldırmak olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şunları anlattı:
"Son 15 yılda terörün kullandığı bütün bahaneler çözüme ulaştırılmıştır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde ekonomik, sosyal ve kültürel imkanlar azami ölçüde geliştirilmiştir. Altyapı, eğitim ve sağlık gibi konular tamamıyla halledilmiş dezavantajlı gruplara pozitif ayrımcılıklar getirilmiştir. İşsizliği azaltacak istihdama yönelik tedbirler arttırılmıştır. Son 16 yılda altyapı tamamen geliştirilmiştir, ulaşım, iletişim altyapısına yapılan yatırımla birlikte Türkiye dünyada 39’uncu sıradan 9’uncu sıraya yükselmiştir. Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı yerlerde kesinlikle kimlik üzerinden istismar yapılmasına izin verilmemiştir. Çünkü bizim farklılıklarımız zenginliğimizdir. Çünkü bizim hiçbir etnik unsurla sorunumuz yok. Etnik ve mezhebe dayalı anlayış ve faaliyetlerin hem ülkemize, hem bölgemize zarar vereceğinin farkındayız. Bu noktada hepimizin aynı görüşte olduğunu düşünüyorum. Biz, etnik ve mezhebî farklılıklarımızı her zaman zenginlik olarak gördük. Terörle mücadele ederken özgürlük-güvenlik dengesine çok dikkat ettik."
"Suriye’den 4 milyona yakın kardeşimizi ülkemizde misafir ediyoruz"Yıldırım, terörün verdiği sıkıntıların bir diğerinin de göç olduğunu belirterek, "Suriye’de son 8 yıldır devam eden terör ve iç karışıklıklar nedeniyle 4 milyona yakın kardeşimizi ülkemizde misafir ediyoruz. Suriye’de çatışmalar başladığı günden itibaren 4 milyona yakın sığınmacıya ev sahipliği yaptık." bilgisini paylaştı.
Yıldırım, bölge ülkeleri olarak sorunların çözümünde ortak hareket etmenin önemine değindi. “Eğer bölge ülkeleri olarak sorunları çözebilirsek, yakın gelecekte coğrafyamızı bütün dünyanın çekim merkezi yapabiliriz." diyen TBMM Başkanı, "6 ülkenin başlattığı bu inisiyatifin terörle mücadele başta olmak üzere bölgesel iş birliği ve kalkınma için önemli bir inisiyatif olacağını görüyor ve destekliyoruz. Sorunlarımızı çözmek için uzaktan gelen ülkelerin desteğine ihtiyacımız yok, bunun en güzel örneğini Suriye’de gösterdik. Rusya, İran ve Türkiye olarak Suriye’de ortaya koyduğumuz inisiyatifle sorunları belli bir noktaya getirdik ve çözüme yakınlaştırdık." dedi.
"Yemen’de çözüme yönelik atılan adımları yürekten destekliyoruz"Yemen’de devam eden iç savaş ve Myanmar’da Rohinga Müslümanlarına karşı uygulanan sistematik etnik temizliğin dünyanın gözünü kapatacağı bir husus olmadığına işaret eden Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yemen'de çözüme yönelik atılan adımları yürekten destekliyoruz. Filistin sorunu başta olmak üzere bölgemizde barış ve huzuru bozan sorunları çözmek için Türkiye, İran, Rusya, Suudi Arabistan ve Mısır, ortak bir zeminde buluşup bölgenin geleceği için birlikte çalışmalıdırlar."
Muhabir: Muhammet Kurşun
Kaynak: AA
dikGAZETE.com