Soma davasının 3. duruşmasının 3. celsesinde müşteki avukatlarından Berrin Demir, madenci yakınlarının da duruşmada sanıklara soru sorma haklarının olduğunu belirterek, mahkeme heyetinden madenci ailelerinin de sanıklara soru sorması için talepte bulundu.
Soma davasının 3. duruşmasının 3. celsesi, bazı belgelerde Soma Kömürleri A.Ş. İşletme Müdür Yardımcısı olarak imzası bulunan ancak üretimden sorumlu teknik müdür görevini yürüten İsmail Adalı’ya avukatların doğrudan sorularıyla devam etti. Mahkeme başkanının madenci ailelerinin konuşmalarını engellemesi üzerine söz alan müşteki avukatlarından Berrin Demir, mahkeme heyetinden madenci ailelerinin de sanıklara soru sorması için talepte bulundu. Mahkeme, talebi ara verilmesinin ardından değerlendirecek.
“MÜFETTİŞLERLE 25 METRE İLERLEYİP ÇIKIŞTA KUZU KESİYOR MUYDUNUZ?”
Adalı’ya sorular yönelten Berrin Demir, işletmede yapılan denetimlerde müfettişlere kimin eşlik ettiğini sordu. Adalı, müfettişleri işletme müdürü Akın Çelik’in karşıladığını, kendisinin de aralarında bulunduğunu söyledi. Bunun üzerine aileler, “25 metre ilerleyip çıkışta kuzu kesiyordunuz” diyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine avukat Berrin Demir, “25 metre ilerleyip çıkışta kuzu kesiyor muydunuz?” diye sordu. İsmail Adalı, böyle bir şeyin kesinlikle olmadığını ifade etti.
“KIRMIZI PAZARTESİ KİTABINI OKUDUNUZ MU?
Berrin Demir, Adalı’nın cevabının ardından, “Patronunuzdan üç kuruş daha fazla almak için burada bu savunmayı yapıyorsunuz. Bu kadar işçinin kanına girdiniz. Bu vebal sizin olsun. Siz hiç Kırmızı Pazartesi kitabını okudunuz mu? Cezaevinde okumanızı tavsiye ediyorum” dedi. Bu tartışma sonrası mahkeme salonu karıştı. Aileler ayağa kalkarak İsmail Adalı’ya tepki gösterdi.
“EKİP BAŞLARI İŞVEREN VEKİLİ Mİ?”
Adalı’ya sorulan sorular arasında dayı başları olarak ifade edilen ekip başlarının daha fazla maaş alıp almadığı da soruldu. Müşteki avukatı Aziz Aytaç, ekip başları arasında neden sadece Şerif Genç’in ölmüş olabileceğini, üretilen kömür kadar ücret alıp almadıklarını sorunca soruya itirazlar geldi. Sanık Adalı, “Ekip başları ocakta işlerin yürümesine katkı verir. Bir sonraki vardiyayı takip eder. Ne kadar maaş alırlar bilmiyorum ama maaşlı çalışıyorlar. Taşeron zamanında yani 2005’ten önce öyle olduğunu duydum” diye konuştu.
Soru soran diğer müşteki avukatları, “28 ekip başı sendikaya üye değillerse işveren vekili midir?” diye sordu. Adalı, konu hakkında bilgisinin olmadığını belirtti.
GÖREV TANIMI TARTIŞMASI
Adalı’nın sorgusunda görev tanımı tartışması da yaşandı. Bazı belgelerde işletme müdür yardımcısı olarak görülen Adalı, Cumhuriyet Savcısının konu hakkındaki sorularına, “Üretimden sorumlu teknik müdürüm. İşletme müdür yardımcılığı görevim resmi anlamda yok ama üretim konusunda yardım ederdim. Kurtarmadan sonra ifade imzaladım işletme müdür yardımcısı olarak ama farkında değilim” cevabını verdi.
Adalı, acil durum planında da başkan olarak gözüktüğünün sorulması üzerine, “O belgeyi görmedim. Bana bilgi verilmedi. Yer üstündeki iş güvenliğinde sorumluluklarım var” dedi.
EĞİTİMDE GÖRÜNEN İŞÇİLERİN MADENDE ÖLDÜĞÜ ORTAYA ÇIKTI
Cumhuriyet Savcısının soruları sırasında eğitimde olduğu görülen işçilerin madende öldüğü ortaya çıktı. Savcının Celal Bayar Üniversitesi ile yapılan protokol gereği eğitimde oldukları görülen bazı işçilerin madende hayatını kaybettiğini söylemesi üzerine Adalı, “İşçi programlanması hakkında bilgim yok. Sadece beş günlük bir eğitim diye biliyorum” diye konuştu.
“İŞÇİNİN ZEHİRLENDİĞİNİ KESİNLİKLE DUYMADIM”
Cumhuriyet Savcısının sorularının ardından müdafi avukatların doğrudan sorularına geçildi. Müdafi avukatlardan Yusuf Koçyiğit’in olay günü kazanın meydana geldiği S panosundaki işçileri tahliye edip etmediğini sorması üzerine sanık Adalı, “Telefonda duman geldiğini öğrendiğim anda hava çıkışına nöbetçi bıraktım ama girenler oldu. Olayı bilmeden, görmeden boşaltma talimatı verdim” ifadelerini kullandı.
Müdafi avukatların sorularının ardından müşteki avukatlarından Gürsel Atkıcı, kazadan yaklaşık bir hafta önce Dursun Demirci isimli işçinin zehirlenerek Kırkağaç Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığını, işçinin 13 Mayıs’ta tekrar işe gittiğini ve madende öldüğünü hatırlattı. Adalı, “7 Mayıs’taki kazayı kesinlikle duymadım” dedi.
AKIN ÇELİK’İN İFADESİ TARTIŞMASI
Müşteki avukatlarından Selçuk Kozağaçlı da, işletme müdürü Akın Çelik’in konuşmasını hatırlatarak, “Akın Çelik, ‘İsmail Adalı ve iki arkadaşı, kazada işçileri yanlış yere yönlendirdiler ve işçiler öldü’ dedi. İlk kez böyle bir şey dedi. ‘Yanlış yere yönlendirildikleri için öldüler’ dedi” diye konuştu.
Soru üzerine müdafi avukatlar öyle bir ifadenin tutanaklara geçmediğini söyleyince Kozağaçlı, Çelik’in aynen bu şekilde ifade verdiğini kaydetti. Adalı da müdafi avukatlar gibi Çelik’in böyle bir şey dediğini anlamadığını dile getirdi.
TEŞVİK PRİMLERİ VE YEVMİYE CEZASI
Kozağaçlı, Adalı’ya üretimi anında durduran otomatik bir sistem olup olmadığını da sordu. Adalı, “Bandın biri durursa diğeri de durur. Belli bir değere gelince sistemin komple kesildiğini biliyorum. Isı ve karbonmonoksit yükselmesinde duruyor mu bilmiyorum” dedi.
Adalı, hakkında sıkça iddia edilen üretim baskısı ve teşvik primleri ve yevmiye kesimleri konusunda da şunları söyledi:
“Alt sınır 1,5 milyon ton diye duydum. Üst sınır konusunda da duyduğum bir şey yok. Prim sistemi yok. Bazı durumlarda uygun görülürse teşvik ve takdir primi dağıtılabilir ama ben vermedim. Bazı aylar ayın 1.’si, 2.’si, 3.’sü diye vardiyalar seçilirdi ama her ay olmazdı. Üretim kötü gittiğinde çözüm için düşünmek benim görevim. Bazı kurallara hepimizin uyması gerekiyor. Tüm ocaklarda ihtardan sonra yevmiye cezası verilir, yeri geldiğinde iş akdi fesih bile edilebilir. Az kömür çıktı diye yevmiye kesmedim. İhtar mahiyetinde kesiliyordu ancak bu maaşlara yansımıyordu. Üretim işçileri zorlayarak olmaz. Üretim zorlamayla değil, yatırımla olur.”
“KİMSEYE HAKARET ETMEDİM, VURMADIM”
Kozağaçlı, sıkıntıları fark ederek üretimi durduran mühendis Yalçın Erdoğan hakkındaki iddiaları hatırlatarak, “Murat Bodur isimli mühendis, ifadesinde Yalçın Erdoğan işi durdurduğu için yanına çağırdığınızı, onun kapıda beklediğini, çıkışta yüzünün bozuk olduğunu ve üretimi durdurduğu için ona hakaret içerikli şeyler söylediğinizi aktardı. Bu doğru mu?” diye sordu. Adalı, soruya şu cevabı verdi:
“Olay oldu ama bu şekilde olmadı. Yalçın Erdoğan bacadaki tahkimatla ilgili sıkıntıyı söylemiş. Nezaretçi ilgileneceğini söylemiş ama iş uzamış. Bunun üzerine üretimi durdurmuş. Ben de ‘İyi yapmışsın. Böyle bir şey bir daha olursa gece gündüz beni ara’ dedim.”
“YANGIN, GÖÇME, HİÇBİR ŞEY GÖRMEDİK”
Olayın nasıl olduğunu bilmesi gereken kişilerin kendilerinin olduğunu ancak 1,5 yıldır bu olayın neden kaynaklandığını anlayamadığını söyleyen Adalı, “Ocağa her gün inen insanım. Olay yerinden iki günde bir geçen bir insanım. Bilirkişi raporuna göre U3 bölgesinin topuk bölümünde yangın varmış. Olay anı top atışı nedeniyle göçme olduğu, yanan kömürün büyük bir yangına dönüştüğü yazıyor. Olaydan üç gün sonra olay yerinden iki defa geçtik. Ben olay yerinde böyle hiçbir iz ve emare görmedim. Göçme, yangın, hiçbir şey görmedik. Böyle olmadığını biliyorum ama nasıl olduğunu bilmiyorum” ifadesini kullandı.
İŞÇİLER 45 DAKİKA YÜRÜYORDU
Adalı, işçilerin bazı birimlerde vardiya değişiminde devir teslim işlemleri yaptığını, onun dışında bir grup işten çıkarken bir grubun da işe girdiğini söyledi. Adalı, avukat Can Atalay’ın vardiya değişimleri hakkındaki sorusuna ise, “İşçiler madene girdiklerinde 45 dakika yürür. Bant tek taraflı çalıştığı için çıkışta bantla çıkarlar. Beş adet insan nakil bandı vardır. Bunlardan iki tanesi kömür taşıma düzeneği ile birlikte çalışır” yanıtını verdi.
Bunun üzerine Atalay, işçilerin “Yayan çıkıyorduk, üretim fazla olunca bantları çalıştırıyorlardı” ifadesini hatırlattı. Adalı, böyle bir şeyin olmadığını söyledi.
“TATBİKATI GÖRMEDİM AMA DUYDUM”
Sorularını yönelten Denizer Şanlı isimli müşteki avukatı ise, tatbikat yapılıp yapılmadığını sordu. Adalı, soruya şöyle cevap verdi:
“Akın Çelik, diğer mühendislerin olaya nasıl müdahale edilmesiyle ilgili tatbikat yaptı. Ocakta tüm işçilerle tatbikat yapıldığını görmedim ama duydum.”
Soruların sorulmasının ardından duruşmaya ara verildi.
(İHA)