Sağlık

Skolyoz tedavisinde geç kalmayın

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Bahadır, skolyoz hastalığında erken teşhis ve tedavisinin önemine değindi.

Skolyoz tedavisinde geç kalmayın
06-12-2017 14:33

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Bahadır, skolyoz hastalığı ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Skolyoz, diğer adıyla omurga eğriliğinin, omurganın sağa veya sola eğilmesi olarak açıklayan Prof. Dr. Bahadır, “Skolyoz doğumsal olabileceği gibi herhangi bir sebep olmadan (idiyopatik) kendiğilinden de gelişebilir. Sık görümememekle beraber altta yatan kas iskelet sistemi hastalığına bağlı olarak da skolyoz gelişebilir. İdiopatik yani birincil skolyoz bebeklikte ortaya çıktığı gibi ergenlik ve yetişkinlik dönemde de başlayabilir. Nöromusküler yani ikincil skolyozun sebebi birçok hastalık (serebral palsi, çocuk felci, kas hastalıkları) olabilir” dedi.

Başın bir tarafa doğru eğimli olması, göğüs kafesinde asimetri, kürek kemiklerinden birinin diğerine göre daha tümsek şeklinde olması, kalçalar ve omuz seviyeleri eşit olmaması, bacak eşitliklerinin aynı olmadığından şikayet edilmesi gibi durumlar skolyoz habercisi olabileceğinin beliren Prof. Dr. Bahadır, “Skolyozun ilerleyişi kişinin yaşı, cinsiyeti, eğriliğin tipi ve büyüklüğüyle farklılık gösterir. Skolyoz kız çocuklarında daha fazla görülmektedir. Hızlı büyümenin olduğu ergenlikte eğrilik hızlı ilerler. Skolyozun tanısı için dikkatli bir muayene ve basit bir röntgen filmi yeterlidir. Yalnız her eğrilik skolyoz değildir. Skolyozda vertebra eğimi 10 derecenin üzerinde olmaldır. Bunun altındaki eğrilikler skolyoz olarak sınıflandırılmaz” şeklinde konuştu.

“Erken tanı ile tedavi çok daha başarılı olmaktadır”

Skolyozda erken tanının çok önemli olduğunu vurgulayan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Bahadır, “40-50 dereceye ulaşmış skolyozlar genelde cerrahi olarak tedavi edildiğinden bu aşamalara gelmeden tanı konması önemlidir. Erken tanı ile tedavi çok daha başarılı olmaktadır. Erken yaşlarda özelikle ergenlik öncesi dönemde eğrilik fazla ise kişiye özel korse kullanılabilir. Hasta bu korseyi günün büyük bölümünde kullanır. Skolyozun tedavisi her zaman özel egzersiz programları ile yapılmaktadır. Bunlardan en önemlisi olan Schroth methodu, kendisi de skolyoz olan Katherina Schroth tarafından geliştirilmiştir. 1921 yılında Schroth tarafından uygulanmaya başlayan üç boyutlu egzersiz tedavisi günümüzde gelişerek ve başta Almanya olmak üzere birçok ülkede yaygınlaşarak uygulanmaya devam edilmektedir. Egzersizler özellikle skolyozlu omurganın konkav tarafına nefes alınması ve ayna karşısında kişinin deformitelerini düzeltme temeline dayanır. Kişi ayna karşısında öğretilen duruşlar ve egzersizler ile duruş kontrolünü sağlayarak, bu düzgünlüğü günlük yaşamında nasıl devam ettireceğini öğrenir. Günlük yaşam alışkanlıklarının değiştirilmesi, kamburluk ve çukurlukların düzeltilmesi, mobilizasyon ve egzersiz bu tekniğin temel elementleridir. Egzersizler nefes temelli olduğu için yapılan çalışmalarda akciğer kapasitesinde iyileşme, eğrilikte azalma ve gövde duruşunda düzelme görülmüştür” ifadelerini kullandı.

Schroth methodunun geleneksel skolyoz tedavilerine göre daha başarılı sonuçlar elde edildiğinin altını çizen Prof. Dr. Bahadır, “Genelde 15 seanslık bir egzersiz programı ile bu teknik hastaya iyice öğretilir ve hasta bu egzersizleri hiç bırakmadan uygulamaya devam eder. Bu egzersiz tekniği sayesinde özellikle çok ilerlememiş çocuk ve genç skolyozlu hastalarda son derece başarılı sonuçlar alınmakta eğriliğin ilerleyişi durdurulabilmekte ve eğrilik açısı azaltılabilmektedir” dedi.

Kaynak: IHA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER