Sağlık

Şizofreni hastaları 'damgalanmak' değil topluma katılmak istiyor

Gerçek dışı olaylar, hezeyan gibi çeşitli düşünsel davranış bozukluğu bulunan ancak ilaç tedavisi ve sosyal rehabilitasyon sonrası sosyal yaşamın içinde aktif rol alabilen şizofreni hastaları "damgalanmak" değil hayatın içinde olmak istiyor.

Şizofreni hastaları 'damgalanmak' değil topluma katılmak istiyor
11-10-2017 19:22

ANKARA - YEŞİM SERT KARAASLAN

Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı Doç. Dr. Haldun Soygür, Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, düşünce, algılama, duygu ve davranışta bozukluğa yol açan belirti, bulgu ve tedavi bakımından çeşitlilikler gösteren, hastalar ve yakınları için ağır yükler oluşturan şizofrenide sosyalleşme ve toplum içinde yer alabilmenin ilaç tedavisi kadar önemli olduğunu ve tedavi başarısını artırdığını söyledi.

Tüm kuramsal tartışmaların ötesinde, şizofreni hastaları ve yakınlarının çok ciddi beklentiler içinde olduğunu belirten Soygür, şizofreninin medikal tedavinin yanı sıra sevgi, bilgi, sabır ve emekle tedavi edilebildiğini, hastaların yaşam kalitesinin ancak birlikte hareket edildiğinde artırılabildiğini vurguladı.

Soygür, şizofreni hastalarında görülen belirti ve bulguların, dikkat, bellek, öğrenme gibi bilişsel işlevlerde kimi bozukluklar ortaya çıkarabildiğini, akıl yürütmede, sorun çözme becerisinde ve öğrenmede güçlükler ve karışık işlemleri adlandırmada yetersizliklere neden olabildiğini anlattı.

Özellikle hastalığın alevlenme döneminde, kişinin kendine ya da başkalarına zarar verme riskini ortaya çıkartan dürtü denetiminde bir sorun gelişebildiği ifade eden Soygür, anksiyete (kaygı) ve üzüntü, kendine güvende azalma, çaresizlik duygusu, karamsarlık, umutsuzluk ve suçluluk duyguları gibi belirtilerle kendini gösteren depresyon nedeniyle de bu kişilerin toplumsal yaşamdan uzaklaşabildiğine dikkati çekti.

Aile ve çevresinden yakın ilgi görme, sevgi ve sosyal yaşama uyum sağlanma durumunda şizofreni hastalarında iyilik halinin önemli ölçüde arttığını ve bir süre sonra kendilerine olan güvensizlik duygusunun yerine öz güven ve kendi işini kendi başına yapabilme becerisini kazanabildiklerini aktaran Soygür, bunun için şizofreni hastalarının damgalanmaması ve onların da birey olduklarının hissettirilmesi gerektiği dile getirdi.

Soygür, şizofreni hastalarına yönelik yapılan damgalamanın onları daha çok yalnızlaştırdığını, hastanın yakınlarına psikolojik zarar verdiğini belirtti.

"Damgalanmak istemiyoruz"

Mavi At Kafe'de çalışan şizofreni hastalarından Yasemin Şenyurt, kendisine 2000'de henüz 20 yaşındayken teşhis konulduğunu belirterek, 17 yıldır tedavi gördüğünü ve şu an çok iyi olduğunu ifade etti.

Şenyurt, hastalık sürecinde yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Tanı konulması benim kaybolmamla başladı. İnsanların yüzünde çeşitli maskeler görüyordum ve kalp ameliyatı olduğumu ancak bunun benden saklandığını düşünüyordum, televizyondan bana mesaj iletildiğine inanıyordum. Bu karışık dönemde bir gün kayboldum. Dayım da şizofreni hastasıydı. O dönemde üniversitede felsefe bölümünde okuyordum. Ailemin yanına gittim, dayımın doktoruna gittik. Doktor o anda durumun acil olduğunu anladı ve bana iğne yaptı. Ankara'ya döndüm, ilaç tedavisi ve terapi gördüm. Ardından Mavi At'da çalışmaya ve federasyonda görev almaya başladım. Burada organizasyonlarda görev alıyorum, serviste, temizlikte çalışıyorum. Sempozyumlarda çalışıyorum, sanatçılarla görüşüyorum. Üniversiteyi bitirdim, yüksek lisans yaptım, Mavi Çimenlerde Nefes Al, Mayıs Islığı ve Umut Defteri isminde öykü, şiir, deneme türünde kitaplarım yayımlandı. Bugün çok iyiyim."

Şenyurt, Mavi At Kafe'de ise yaşamın içinde kalarak insanlarla iletişim kurduklarını, kendilerinin tehlikeli olmadıklarını, hayatın içinde aktif rol aldıklarını gösterebildiklerini belirterek "Damgalanmak istemiyoruz, hayata aktif şekilde katılmak ve son jenerasyon tedavilerden de faydalanabilmek istiyoruz." dedi.

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÃœRKÄ°YE GÃœNDEMÄ°
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER