DİYARBAKIR
Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) kurucularından İbrahim Güçlü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, PKK terör örgütünün Kürtlerin hak ve özgürlüklerini kullanarak vesayeti altında bulunduğu devletlerin çıkarlarını savunduğunu söyledi.
Bölgedeki Kürt kökenli vatandaşların, PKK'nın kurulduğu günden bu yana Suriye, İran, Irak, Rusya, Ermenistan ve başka devletlerin çıkarlarına göre hareket ettiğini görmesi gerektiğini vurgulayan Güçlü, son aylarda yaşananların da bunun somut göstergesi olduğunu dile getirdi.
HDP'nin 7 Haziran'daki seçimde Fetullahçı Terör Örgütü'nce (FETÖ) AK Parti'nin iktidardan düşmesi için "truva atı" olarak kullanıldığını aktaran Güçlü, bu başarılamayınca devreye sokulan terör örgütü PKK'nın şehirlere çukur kazarak, 15 Temmuz'daki darbe girişimine zemin hazırlamak amacıyla vekalet savaşı yürüttüğüne işaret etti.
"Hak mücadelesinde terörün meşruiyeti yoktur"
İbrahim Güçlü, terör örgütünün Kürtlerin çıkarları için savaşmadığını, meşru mücadele yöntemlerini kullanmadığını ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Hak mücadelesinde terörün meşruiyeti yoktur. PKK, terörün dışında herhangi bir yöntemi kullanmıyor. Bu yöntemi sadece askere ve polise kullanmıyor. AK Parti 2002 yılında kuruldu oysa PKK bölgede 1976’dan beri olağanüstü hal durumu yaratmaktadır. Siverek'te bin kişiden fazla insanı öldürdüklerinde, Adalet Partisi Milletvekili Mehmet Celal Bucak'a suikast düzenledikleri zaman AK Parti yoktu."
Terör örgütü PKK'nın hukuku çiğnediğini bildiren Güçlü, ''Gelecekte Kürtlerle ilgili faşist bir diktatörlük rejimini oluşturuyor. İç savaşın koşullarını bunun için yapıyor. Bu zulmü Kürtlerin kabul etmesi olanaklı değildir.'' dedi.
Terör örgütü PKK'nın bölgede demokratikleşmeyi ve sivilleşmeyi engellediğini, algılarıyla insanları tek boyutlu düşünme yönelttiğini belirten Güçlü, şunları aktardı:
"Çözüm Süreci'nde Kürtlerin meselesini PKK'yı muhatap alarak konuşmak yanlıştı, bir daha böyle bir yanlışa düşülmemesi gerekir. Kürtlerin ve Türklerin söyleyeceği bir tek şey var, 'PKK, silahı bırakacaksın.' İşte ortaya çıktı ki FETÖ'cülerle aynı sistemi kurmuşlar aynı yöntemle insanların hayatlarını karartmışlar. Aynı sistemle bütün bir Türkiye'nin önünü karatmaya çalışmışlar, biz buna nasıl müsaade edebiliriz?''
"Silahların tamamen susturulmasını istiyoruz"
Kürt siyasetçi Bayram Bozyel de PKK'nın kayıtsız şartsız silah bırakması gerektiğini vurguladı.
Çözüm Süreci'nden sonra başlayan çatışmalarda bölgedeki birçok kentin yıkıldığını ve insanların büyük mağduriyetler yaşadığını söyleyen Bozyel, "PKK'nın bu çatışmalı ortamı sonlandırmasını, barışçıl siyasal çözüm çabalarına fırsat vermesini istiyoruz." ifadesine yer verdi.
Hükümetin de çatışmalı süreci sonlandıracak bir diyalog kanalı oluşturmasını isteyen Bozyel, şöyle dedi:
"Türkiye’de toplumsal barış ve uzlaşıya ihtiyaç var. Darbe sonrası oluşan iklimin yeni bir anayasa ile taçlandırılmasını savunuyoruz. Şiddetin iyisi yoktur. Silahların tamamen susturulmasını istiyoruz. PKK güçlerini Türkiye’den çeksin. Kürtlerin elinde önemli imkanlar var. Parlamentoda milletvekilleri var, belediyeler var, basın var. Bunları kullanmak daha gerçekçidir."
"PKK bir Kürt hareketi, HDP'de bir Kürt siyaseti değildir"
Yazar Yavuz Delal, terör örgütleri DAEŞ, FETÖ ve PKK'nın kendilerine yüklenen misyon gereği İslam ümmetindeki otorite boşluğunun giderilmesini engelleyerek dünya siyasi güç dengesinde yer almamasını sağlamaya çalıştığını anlattı.
Batılı güçlerin Türkiye'nin Suriye'de güçlenmesini önlemek için PYD/PKK'yı devreye soktuğunu ifade eden Delal, "Kahir ekserisi Kürtlerden devşirilen PKK bir Kürt hareketi, HDP'de bir Kürt siyaseti değildir. PKK, Kürtlerin içinde oluşan patolojik bir vaka, habis urdur. Urun bünyeyi temsil etmediği gibi PKK'da Kürtleri temsil etmiyor. PKK ve HDP'nin çözüm sürecinde ortaya koyduğu performans da bunun en açık göstergesidir." diye konuştu.
"Bu duyarlılık artarak devam edecektir"
Siyasetçi Mehmet Emin Ekmen de FETÖ'nün darbe ortamını olgunlaştırmak için PKK'ya doğrudan veya dolaylı imkan sağladığını belirtti.
PKK'nın terör saldırılarını yoğunlaştırmasının iki nedeni olduğunu belirten Ekmen, şu açıklamada bulundu:
"İlki Suriye'de kendisine sunulan imkanların bedelini ödüyor. İkincisi Türkiye'de devleti kitlesel ölümlere yöneltecek tepkiler vermeye zorluyor. Eğer Kürtler, çukur kazanılan yerleri terk ederek devletin elini rahatlatmamış olsaydı, oluşacak yüksek sayılı sivil ölümleri ile uluslararası müdahaleye davet çıkarılacaktı."
Ekmen, terör örgütünün bombalı araçlarla sivil vatandaşları katlettiğini ifade ederek, "Kürtler, çukur kazılan bölgeleri terk ederek, örgüte rağmen demokrasi nöbetlerini 25 gün kesintisiz tutarak ve en son Batman, Van, Siirt, Bingöl terörü lanet mitingleri ile vazifelerini yaptılar. Bu duyarlılık artarak devam edecektir." sözlerine yer verdi.
Muhabir: Hasan Namlı
dikGAZETE.com