Sağlık

'Sinsice ilerleyen glokom körlük nedeni'

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Yaşar, göz tansiyonu olarak da bilinen glokomun, başlangıçta belirti vermediğini belirterek, "Genellikle hastalık ilerledikten sonra saptanır ve maalesef kaybedilen görme geri döndürülemez" dedi. - Anadolu Ajansı

'Sinsice ilerleyen glokom körlük nedeni'
14-03-2017 14:22

İSTANBUL - HATİCE ŞENSES

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tekin Yaşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, glokomun, ilerleyici olarak geri dönüşümsüz körlüğe neden olan bir göz hastalığı olduğunu ifade etti.

Türkiye'deki glokomların neredeyse tamamını oluşturan "Primer Açık Açılı Glokom"un genellikle başlangıçta ciddi bir belirti vermeden, sessizce ilerleyerek geri dönüşü mümkün olmayan körlüğe yol açtığını anlatan Yaşar, bunun 40 yaş üzerinde görülebilen ciddi göz sorunları arasında yer aldığını söyledi.

Yaşar, artan göz içi basıncının göz sinirine zarar verdiğini, hastanın görme alanının giderek daraldığını ve tedavi edilmezse körlükle sonuçlandığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Glokom, başlangıçta başka belirti vermediğinden genellikle hastalık ilerledikten sonra saptanır ve maalesef kaybedilen görme geri döndürülemez. Bu nedenle erken tanı ve tedavi önem taşır. 40 yaşından sonra en azından her yıl göz kontrolleri yaptırılmalıdır. Glokomun 'Açı Kapanması Glokomu' denilen, daha çok uzak doğu toplumlarında görülen ve şiddetli ağrı nöbetleriyle ortaya çıkan bir çeşidi daha vardır ancak ülkemizde nadir görülür. Hastalığın bir de bebek ve çocuklarda görülebilen 'Konjenital ve juvenil glokom' formu görülmektedir. Bu da göz büyümesiyle ortaya çıkar. Erken tanınıp, cerrahi olarak tedavi edilmesi gerekir."

Prof. Dr. Yaşar, oluşan kayıpların hücre ölümü olduğu için geri dönüşümsüzlükle sonuçlandığını dile getirerek, şu değerlendirmede bulundu:

"Glokomda çoğu zaman göz tansiyonu yüksek olmasına rağmen, bazen göz tansiyonu normal, hatta düşük olabilir. Bu yüzden tek başına göz tansiyonu ölçümü tanı için yeterli değildir. Görme alanı ve retina sinir lifleriyle kornea kalınlığının ölçülmesi ve göz hekimi tarafından detaylı göz siniri muayenesi yapılması esastır. Tanı konulduktan sonra doktorun hastaya göre belirleyeceği düzenli aralıklarla takip ile görme iyi derecede korunup körlüğün önüne geçilebilir. Tedavi uygun ilaçlarla ve gerektiğinde lazer veya cerrahi olarak göz içi basıncının düşürülmesiyle yapılır. Tedavi her hasta için ayrı ayrı planlanır ve hastanın, ömür boyu takiplerine özen göstermesi büyük önem taşır."

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER