HEKİM (The physician) FİLMİ TAMAMEN YAHUDİ VE HİRİSTİYAN PROPAGANDASIDIR
Raşit Anaral Yazıyor...
Televizyonlarda da gösterilen Hekim (The Physician) filmi, sadece Türkiye'yi değil bütün devletleri etkisi altına almış, yüzde yetmişi tamamen yalan olan bir Yahudi filmidir.
Amerika ve Almanya yapımı bu filmin romanını da yazan bir Yahudi...
"ABD’li Yahudi kökenli romancı Noah Gordon"
Filmde tamamen çarpıtılmanın yanında Yahudi ve Hıristiyanlar iyi; Müslümanlar, hele Selçuklular vahşi toplumlar olarak gösterilmiş.
Bunları seyreden gençlerimiz filmin teknik üstünlüklerinden etkilendikleri ve de yeterince tarihi bilgisi olmadığı için yanlış yönlendirilmektedir...
Bu filmin IMDB: 7.3 puan alması da filmin başarılı olduğunu gösteriyor. Oysa filmdeki yanlışlıklar bu sayfaya sığmayacak kadar büyük.
Özet olarak görülen yanlışlıklar:
- Türk olan İbn-i Sina, filmde Acem olarak verilmiş.
- Filmde İbn-i Sina, intihar etmiş olarak veriliyor. Oysa, Müslümanlar intihar etmez.
- Yanan kütüphane, İsfahan kütüphanesi olarak veriliyor; halbuki yanan kütüphane Buhara'da saray kütüphanesidir.
- İbn-i Sina'nın bulunduğu devirde ve şehirlerde Selçuklularla en ufak bir savaş olmamıştır. Üstelik tarihler de uymuyor. Filmde Selçukluların vahşi olarak gösterilmesi, 1071 senesinde Alp Arslan'ın Bizans'ı yenerek Anadolu topraklarına girmesini hazmedemeyen Hıristiyanların şuur altına yerleştirilmiş intikam duygularını tatmin için katıldığı anlaşılıyor...
- Bir İngiliz genci, hekim olmak için kilometrelerce yolu aşıp İsfahan'a İbn-i Sina'ya talebe oluyor... Ve de İbn-i Sina'ya birçok şeyi öğretiyor. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Avrupa üniversiteleri 600 yıl İbn-i Sina'nın "Tıp Kanunu" kitabını niçin okuttular? Bu bile ünlü Türk bilim adamının değerlendirilmesinde yeterli delilidir...
The Physician filminin mesajı: İbni Sina büyük hekim, ama birçok şeyi de biz öğrettik diyor. Sonuçta, Yahudiler, Hıristiyanlar iyi; Müslümanlar yobaz ve vahşi!..
O tarihlerde
Müslümanlar, Tıp, Cebir, Geometri, Matematik, Fizik, Felsefe, Astronomi ve Coğrafya gibi alanlarda dünyanın en ileri bilginlerine sahipti…
Batılılar, engizisyon mahkemeleriyle insanları yakarken Müslümanlar ilimde yol alıyorlardı.
Batı’da Rönesans'ın başlamasının nedeni de Müslümanlardan yaptıkları bilim transferidir.
Birçok Batılı alim Müslümanların İspanya’da kurduğu Endülüs – Kurtuba üniversitelerinde okuyarak Rönesans'ın temellerini atmıştır…
Tarihimizi iyi bilmemiz ve doğru okumamız gerekiyor. Özellikle, tarihi filmler gerçeğe uygun olmalı, aksi takdirde bilgi sahibi insanların karşısında aciz duruma düşerler.
SİNEMA, TOPLUMLARI YÖNLENDİRME ARACI MI?
Silahlı yapılan işgallerde olumlu neticeler alınamıyor.
Riskli ve masraflı olan bu işgaller şekil değiştirerek daha etkili stratejiler üretiliyor.
Günümüzde, işgalde elde edilen kültürel ve ekonomik sömürü silahsız elde edilebilmektedir.
Bu sömürü, aynı zamanda ekonomik, siyasi ve askeri bağımlılığı da beraberinde getiriyor...
Sömürünün devamı ise toplulukların duygu ve düşüncelerinin kontrol altına alınmasına bağlıdır.
İşte bu noktada kitle iletişim araçları devreye giriyor...
Gazete, kitap, radyo, televizyon, tiyatro ve sinema bunların başında gelmektedir.
Günümüzde en önemli araçların başını sinema çekiyor...
Sinema piyasasını elinde tutan Amerika, bütün dünyaya sinemayla ulaşıyor.
Sinema, toplumların düşünmeleri ve yönlendirilmesinde büyük rollere sahip.
Amerika, dünyadaki film sektörünün başını çekiyor ve bu iş için kendisi için kaçınılmaz bir sektör oluşturmuştur.
Bu konuda
Jean-Michel Valantin'in yazdığı önemli bir kitap mevcuttur:
Küresel stratejinin üç aktörü: HOLLYWOOD-PENTAGON ve WASHINGTON
Amerika'nın film sektörü, askeriye ve siyaset üçlüsüyle dünyayı yönlendiriyor.
Bu üçlünün iki ayağı olan Hollywood ve Washington Yahudilerin elinde, Pentagon ise, sinema sektörüne bütün gücüyle destek vermektedir. Üstelik, ordu bunu bedava yapmaktadır.
Böylece bütün önemli filmler, Amerika'nın Milli güvenliği için çalışmaktadır.
Yahudilerin her filmde masum ve horlanan, ezilen taraf olarak gösterilmesi de bugünkü Siyonist İsrail'in yaptığı zulümleri örtbas etmeye yarıyor...
Hiç bir ülke maalesef Yahudilerin aleyhinde bir şey söyleyemiyor.
Sanal dünyanın araçlarının kullanılmasının önemini kavramak zorundayız. Sinema için yatırımların yapılmasının zamanı gelmiş ve geçmektedir.
Kültürel çalışmalar olmadan bağımsızlık ve bilimsel çalışmaların önü açılamaz...
Raşit Anaral, dikGAZETE.com
İşte o filmden bazı kareler...
[gallery type="slideshow" td_select_gallery_slide="slide" ids="63769,63768,63767,63766,63765,63764,63763,63762,63761,63760,63759"]