Kültür Sanat

'Sinema bizim var oluşumuzu çok önemli noktalara taşıyor'

Sinema yazarı İhsan Kabil, "Sinema, bizim yeryüzündeki o biricik var oluşumuzu yaradılış ekseninde çok önemli noktalara taşıyor. Bizi alıp götürüyor. Dolayısıyla sinemada konu, insan faktörü. İnsanın kendini inşa etme ve kemale erme süreci." dedi.

'Sinema bizim var oluşumuzu çok önemli noktalara taşıyor'
27-11-2017 20:37

Ä°STANBUL

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı iş birliğiyle bu yıl 9'uncusu düzenlenen, "İstanbul Edebiyat Festivali"nde, "Sinema ve Edebiyat" konusu ele alındı.

TYB İstanbul Şubesi'nin merkezi Sultanahmet'teki Kızlarağası Medresesi'nde gerçekleşen oturumun idaresini, TYB İstanbul Şubesi Başkanı ve Festival Koordinatörü Mahmut Bıyıklı üstlendi.

Sinema yazarı İhsan Kabil, şunları söyledi:

"Sinema, bizim yeryüzündeki o biricik var oluşumuzu yaradılış ekseninde çok önemli noktalara taşıyor. Bizi alıp götürüyor. Yaradılış olgusuyla, makro kozmostan mikro kozmos alemine geçişimizin ipuçlarını verme potansiyeli taşıyor sinema aslında. Böylece sinema, genel manada rahmet, yapıcı, büyütücü, çoğaltıcı, inşa ediciliği yanında o mekanik anlatımları da olabiliyor. Azap verecek, içimizi kıracak, yüreğimizi burkacak yanları da var. Dolayısıyla sinemada konu, insan faktörü. İnsanın kendini inşa etme ve kemale erme süreci. Aslında hayatımız, bütünüyle o yönde bir yolculuktur diye algılansa, ne kadar zengin bir toplumsal çevre düzenler olabilir. Bütün bunların ipuçları, sinemada çok var. Bunu da kamerayı nereye koyacağınız, nereye yönelteceğiniz, nasıl hikayeler ortaya koyacağınız önemli. Kişinin duruşu, senaryo örgüsü veya bu filmlere destek veren çevrelerin yönelimleri önemli."

"Büyük yazarlar çocukluklarında masallar dinlemiş"

Yazar Ali Ural da sinemada karanlık kavramına dikkati çekerek, "Sinema salonunun karanlığını sanal bir gece olarak düşünmemek için hiçbir nedenimiz yok. Karanlık, aynı zamanda Ahmet Haşim'in de işaret ettiği gibi ölümü çağrıştırıyor." dedi.

Masalların, usta yazar ve edebiyatçıların hayatında önemine işaret eden Ural, şu bilgileri verdi:

"Büyük yazarların, edebiyatçıların hayatına baktığınızda, temelinde masalların olduğunu görüyoruz. Kimi Gogol (Nikolay Vasilyeviç Gogol) gibi anneannesinden kimi Marquez (Gabriel Garcia Marquez) gibi babaannesinden masallar dinlemiş. Ama hiçbir yazar yok ki çocukluğunda masallarla hemhal olmasın. Tolstoy'un çocukluğu anlatılırken, ailesinin küçük Tolstoy'u camın kenarına oturttuğu ve bir kör masalcının bahçeye gelip cam önünde Tolstoy' a masal anlattığı nakledilir. Düzenli olarak Tolstoy'a masal okuyan bu kişiye para ödenir. Masal okurken, her ne kadar masalcı masalı yönetiyor gibi görünse de masalı dinleyenin de o yönetime, o masala katkısı var. Yani masalcı canavar diyorsa, o canavarın nasıl bir canavar olduğunu dinleyen çocuk hayalinde boyayarak belirliyor."

"En beğenilen 10 filmin 7'si edebiyat uyarlaması"

Gazeteci, yazar Samed Karagöz de dünyada en çok beğenilen 10 filmin, "Esaretin Bedeli", "Baba", "Baba 2", "Kara Şövalye", "12 Öfkeli Adam", "Schindler'in Listesi", "Ucuz Roman", "Yüzüklerin Efendisi- Kralın Dönüşü", "İyi, Kötü, Çirkin" ve "Dövüş Kulübü" olduğuna dikkati çekerek, bu filmlerin 7'sinin edebiyat uyarlaması olduğunu dile getirdi.

Bir edebi eser sinemaya ya da diziye uyarlandığında, insanların hemen mukayese ettiğini aktaran Karagöz, "Türkiye'de yönetmenlerimiz ya da senaristlerimiz özgün eserler ortaya koymaya çalışıyor. Hatta sinema alanında dünyanın en önemli gösterilen ödülü olan Oscar'da özgün ve uyarlama senaryo ödülleri var. İkisi de aslında önemli. Oysa son dönem Türk sinemasında maalesef edebiyat uyarlamalarına yeterince yer verilmediğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Sinema ve edebiyatın çok farklı boyutlarıyla ele alınacağı festival, 2 Aralık'ta sona erecek.

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÃœRKÄ°YE GÃœNDEMÄ°
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER