Ünlü Şarkıcı Sinan Akçıl, verdiği bir röportajda “Bir evlada şarkı yazabilmek için baba olmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Evladım olmadan da bu dünyadan ayrılmayacağımı hissediyorum” dedi.
Geçen haftalarda Şanlıurfa'da verdiği mini konserde beni sahneye çağırıp “en
eski arkadaşım” diye tanıttığında
herkes şaşırdı. 3 yaşlarındaydık tanıştığımızda
yani 30
yılı aştı tanışıklığımız. Aynı sokakta oturduk yıllarca. Komşuyduk. Aynı yuvaya, aynı ilkokula gittik. Hatta ilkokul
servisi ilk Sinan'ı alırdı ve ön koltuğu o kapardı. Ben de aynı koltuğa sevdamdan sabahları
erken kalkıp sokağın başına, onların evin gerisine yürüyüp ön koltuğu kapmaya çalışırdım.
Ne zaman başladı sendeki müzik sevdası? Ben çocukken hatırlıyorum sanki…
Seninle Ayışığı Anaokulu'nda civcivleri kovalıyorduk, hatırlıyor musun? İlk belirtiler, o zamanlara ait. Renkli armonikaların tuşlarına vurarak başlamışım. Annemler notalara
karşı duyarlılığımı görünce 5
yaşında iken -ilkokula 1 sene kala- beni Kadıköy'de Konservatuarın yarı zamanlı piyano bölümüne kaydettirdi. İlkokul 1'le beraber piyano ve solfej derslerine başladım. Kendimi o yaşlarda Michael Jackson zannediyordum.
Saint Benoit
Fransız Lisesi'nde okurken
okul orkestrası kurmamla beraber yavaş yavaş bugünlerin temeli atıldı.
Orta son sınıfta Milliyet'in düzenlediği “Liselerarası Şarkı Yarışması”nda “en iyi şarkı ödülü” almamla beraber öz güvenim iyice arttı. O şarkının adı “Bugünlerde çok sıkkın canım”dı. Artık o yaşta o günlerde ne yaşıyorsam.
Aradan yıllar geçti. Sanatçı arkadaşlarımın şarkı almak için aradığı insan olarak çıktın karşıma. Taleplerin hepsine cevap verebiliyor musun? Neye göre seçiyorsun şarkı vereceğin isimleri?
Kendi solo albümlerimi de yapmaya başladığımdan hepsine yetişemiyorum
tabii ki. Artık senede 2 tane yapayım ama o şarkılar her yere ulaşsın istiyorum. En son
kendi albümlerim
dışında Funda Arar'a “Hafıza”, Ebru Gündeş'e “Bir Devir Bitti”yi yaptım bu sene. Demet Akalın'a, Ajda Pekkan'a ve
İbrahim Tatlıses'e bir şarkı hazırlıyorum. İbrahim ağabeyin
kendini hazır hissedip stüdyoya girmesini bekliyoruz. Az olsun, öz olsun.İnsanlarla iletişimin çok güzel.
Hazır cevapsın. Hiç talk show yapmayı düşündün mü?Böyle teklifler çok geliyor. Hatta en son çok büyük bir kanaldan “Sinan Akçıl Show” yapmam istendi. Hayatını gizemli hayataya çalışan, merak
edilen biriyken geçip de bir insanın karşısına soru sorma kapasitesini görmüyorum talk show'da. Yapamam herhalde. Çünkü onun bana sormasını istemediğim soruyu ben de ona soramam. Konserlerim zaten yarı stand-up tarzında geçiyor. Çok eğleniyoruz.
Güneydoğu Anadolu tarz olarak daha farklı aslında. Ama senin tarzına çok ilgi vardı. Başta uymuyor gibi görünüyor. İlgi şaşırttı herkesi, bekliyor muydun?
Bekliyordum aslında. Zaten
konser kesinleşince 2-3
hafta önceden mesajlar yağmaya başlıyor. O mesajlardan tansiyonun
nasıl olacağını anlayabiliyorum. Urfa'yı özellikle ben istemiştim. Çok
yakın zamanda Güneydoğu ve
Doğu Anadolu'da başka şehirlere de gitmek istiyorum.
İlk başlarda sadece sanatçılara şarkı veriyordun. Sonra albüm çıkardın. Bu başarıyı bekliyor muydun? İlk başta eleştiri çoktu hatta.
Aynen... 2011'de çok eleştiri almıştık. Ama ilk
çıkış şarkım olan “Atma”nın 40
milyon kadar bir dinlenmesi oldu. İnsanlara bir anda “Nereden çıktı bu çocuk?” gibi ters köşe olmuş olabilir. Çünkü iddialı çıktım. Hayalim hep 1. Lig'de, ilk üç
takım arasında yer almaktı. Bazı insanlar 'ne güzel geri plandaydı, nereden çıktı şimdi bu' mantığıyla yaklaştı. Sonra halkla el ele vererek bu kişileri yok ettik. Artık 5 albüm oldu. Geçen hafta da “Ayıp Yani” singılım çıktı.
Bu sene, müzik anlamında nasıl geçiyor senin için?
“Ayıp Yani”, ilk maksi singılım. Klibi Paris'te çektik. Bir dans okulunda geçiyor. 3 ayrı jüriyi oynadım. Dünyanın en komik dansçılarına puan veriyorum. Demet Akalın'la yaptığımız “Vazgeçilmezim” düeti de bu singılın içinde. O da bir anneden bebeğine olan duyguları anlattığım bir şarkı. Kısa sürede 1 milyon dinleme barajını aştı.
Vazgeçilmezim'in hikayesi nasıl, kendini Demet Akalın'ın, bir annenin yerine koyup sözleri yazmak zor olmadı mı?
Onun hikayesi şöyle; bana bir gün bebeğinin, Hira'nın videosunu attı.
Hira televizyonda klibim çıktığında,
benim olduğum sahnelerde, hep beni öpüyormuş. Bu görüntüyü bana Demet yolladı ve o anda bu sözler dökülmeye başladı. “Sen bir meleksin. Herşey demeksin. Tut hep elimi. Vazgeçilmezim. İyi ki sana
sahip oldum. Acılara armağan oldun. Melek nedir şahit oldum.” Bazıları hayatlarındaki insana bunu uyarlıyorlar, bazıları da yavrularına, bebeklerine, çocuklarına…
Kendini bir annenin yerine koyup şarkı sözleri yazabiliyorsun. Evlat hasretin var mı?
Ferhat Göçer'e “Kızım” diye bir şarkı yazmıştım. Babadan kızına
yazılan bir şarkıydı. Bunu yazabilmek için baba olmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Bir arkadaşımın babasıyla konuşmasına şahit olup yazmıştım. “Evlendiğin adam seni
böyle korur mu? Sen böyle mutluyken bendeki hüzün
sorun mu? Başın sıkışırsa bana söz ver olur mu? Sen çağır baban hazır”dı şarkı sözleri. Bana gelince... Her zaman hazırım aslında, bunun yaşı yok. Nasip kısmet. Evladım olmadan bu dünyadan ayrılmayacağımı hissediyorum.
Okuduğun bazı kitapların isimlerini verebilir misin?
Senin hediye ettiğin Aşkım Kapışmak'ın “Kalbin Anahtarı”
kitabı var. Mevlana'dan “Özlü Sözler” kitabı hep başucumda. Evimde
çalışan Saliha Hanım var. Sağolsun bana Kur'ân'ı kerimin
Türkçe mealini
verdi ve 'Zaman zaman içinden
gelen bir sayfayı aç, oku' dedi. Bu bana çok
huzur veriyor.
Boş kalınca siyaset programları izliyorum
Hep
yoğun ilgi var etrafında. Nasıl rahatlıyorsun, nasıl kendini dinliyorsun?Konserler bitince
dış dünyayla bağlantımı kesiyorum. En az 2-3 gün kendi dünyama çekilip konserlerin analizini yapıyorum. Dışarı çıkmıyorum. Evde saatlerce bilgisayar
oyunu oynuyorum. Saatlerce amaçsız şekilde siyaset ve futbol geyikleri
yapılan programları izliyorum. Aslında ekrana boş boş bakarak terapi oluyorum. Ya da konser yoksa 2-3
günlük yurt dışı kaçamağı yapıyorum. Sokakta özgürce dolaşabileceğim yerleri seçiyorum.
SABRETMEYİ ÖĞRENDİM
Okuduğum bazı kitaplar
sayesinde sabrın ne demek
olduğunu öğrendim. Eskiden daha ateşliydim. Her şeye cevap veriyordum. İç dünyada huzuru yakaladıktan
sonra dışarıdaki
dünya beni pek rahatsız edememeye başladı.”
ÇOCUKLUK ANISI...
İlk aşkı
öğretmeni Çocukluk fotoğraflarımın bir kısmı kayıp. Ayışığı Anaokulu'nda Sinan'ın
üzerinde bir süpermen kıyafeti vardı. Ben de çilek kılığındaydım. O fotoğraf karesini aradım fakat bulamadım. Fotoğrafı bulacağım diye annemin eşyalarını karıştırınca annem, şunları söyledi: “Boşuna
arama bulamazsın, tek fotoğraf var zaten. Çünkü Sinan yuvada Ayşim öğretmenin odasından çıkmazdı. Aşıktı ona. Hatta bir gün Gaye ile ona, 'Neden bu kadar seviyorsun Ayşim öğretmeni' dediğimizde; 'Gözleri ışıl ışıl bakıyor' deyip hepimizi güldürmüştü...” Bu da 30
yıl öncesinden bir sevimli hatıra işte. Herkese iyi pazarlar.
dikGAZETE.com