Gündem

Şili'nin kültür elçisi Türkiye'deki 30. yılını kutluyor

Şili'nin Ankara Büyükelçiliği Kültür Ataşesi Paulino Toledo, 1989'da Şili'den burslu öğrenci olarak geldiği Türkiye'de 30. yılına girmenin mutluluğunu yaşıyor.

Şili'nin kültür elçisi Türkiye'deki 30. yılını kutluyor
20-04-2019 21:02
Istanbul

Şili'nin Ankara Büyükelçiliği Kültür Ataşesi Paulino Toledo, 1989'da Şili'den burslu öğrenci olarak geldiği Türkiye'de 30. yılına girmenin mutluluğunu yaşıyor.

Ülkesinden binlerce kilometre uzaktaki bir ülkeye gitmenin endişesiyle geldiği Türkiye'de kısa bir süre sonra evlenen Toledo, aynı zamanda Ankara Üniversitesi Latin Amerika Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde de araştırmacı olarak çalışıyor.

Yunus Emre Enstitüsü (YEE) Kültürel Diplomasi Akademisi tarafından düzenlenen Kültürel Diplomasi Uygulamalı Eğitim Programı'nda da katılımcılara Latin Amerika'nın sosyo-politik durumu ve kültürel dokusuyla ilgili eğitimler veren Toledo, bir taraftan da Şilili yazarların eserlerinin Türkçeye kazandırılması için çalışmalar yürütüyor.

Toledo, Türkiye geliş serüvenini ve Türkiye'de yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.

"Türkiye'nin Gece Yarısı Ekspresi filmindeki gibi olmadığını gördüm"

Türkiye'de 30 yıldır huzurlu bir hayat sürdüğünü belirten Şili'nin Ankara Büyükelçiliği Kültür Ataşesi Toledo, gelme kararında üniversitedeki bir öğretim görevlisinin etkili olduğunu söyledi.

Toledo, Los Lagos Üniversitesi'nde Bizans tarihi üzerine çalışmalar yürütürken hocasının, "Madem Bizans üzerine bu kadar çalışıyorsun, neden Türkiye'ye gitmek istemiyorsun?" demesi üzerine ani bir karar aldığını ve Türkiye'yi araştırmaya başladığını ifade etti.

Paulino Toledo, aldığı kararın ardından gelişen süreci şu sözlerle dile getirdi:

"Türkiye'ye gelmeye karar verdim ama gerçekten çok fazla bilgim yoktu. Ama Bizans hakkındaki tüm araştırmalarımda Osmanlı Devleti ve Türklerle ilgili bilgilere rastlıyordum. Bana Türkiye'yi tavsiye eden hocama da 'Gece Yarısı Ekspresi filmini izlemediniz mi hocam?' diye sormuştum. O da bana, 'O film belirli politik amaçlarla yapıldı. Asla o filme göre hareket etme. Türkiye'nin öyle bir ülke olmadığını gittiğinde gözlerinle göreceksin.' diye cevap verdi. Gerçekten de Şili'den gelen ilk burslu öğrenci olarak Türkiye'nin Gece Yarısı Ekspresi filmindeki gibi olmadığını gördüm.

Bana Türkiye'yi tavsiye eden hocam kararımı öğrenince rektörle konuşup bana destek verebileceklerini söyledi. Aradan iki hafta geçti ve rektörle görüştüğünü ve gitmeme olumlu baktıklarını söyledi. Sonradan rektörün o dönem Türkiye'nin Santiago Büyükelçisi Nurettin Karaköylü'nün arkadaşı olduğunu öğrendim. O zaman Türkiye ve Şili arasında neredeyse hiçbir bağlantı yoktu. Onunla konuşmuş ve birkaç ay sonra gerekli evrakın listesini gönderdiler. O zaman tabii ki internet yok ve her şey daha yavaş işliyor. Biz evrakı İspanyolcadan İngilizceye çevirdik. Bir süre sonra Nurettin Bey bizi yanına çağırdı ve yardımcı olacağını söyledi. O dönem Türk Büyükelçiliği'nde katiplerden biri olan Ayhan Enginar da bana çok yardımcı oldu. O da sonradan Şili'den biriyle evlendi. 6 ayda tüm evrak ve işlemler tamamlandı."

Tüm resmi işlemler netleşinceye kadar annesine Türkiye'ye gitmesine karşı olacağını düşündüğü için bilgi vermediğini belirten Toledo, "Rahmetli annem bana, 'Türkiye nerede bilmiyorum. Ama sen Gece Yarısı Ekspresi filmini izlemedin mi oğlum? Nasıl böyle bir karar alırsın?' diye sordu. O filmin ülkemizde ne kadar etkili olduğunu sanırım anlamışsınızdır. 4 ay boyunca sinemalarda kaldı ve neredeyse tüm Şilililer o dönem bu filmi izledi. Anneme o filmde anlatılanların gerçek olmadığını bu sefer de söyledim. Bir şekilde ikna ettim, gönlünü aldım. Paris üzerinden Türkiye'ye gelmek için biletimi aldım." diye konuştu.

"Eşimle beni İspanyolca birbirimize yakınlaştırdı"

Toledo, Türkiye'ye geldikten sonra büyük sorunlarla karşılaşmadığını, kültürel farklılıkları anlayışla karşıladığını söyledi.

30 yıl önce geldiği Türkiye'nin şimdikinden çok farklı olduğunun altını çizen Toledo, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkçe eğitiminin ardından Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Osmanlı Tarihi Bölümü'ne başladım. Beni zaten gördüklerinde Türk zannediyorlar. Fiziki olarak Türklere benzediğimi düşünüyorum. Türkiye'ye geldikten 5 sene sonra bir Türk'le evlendim. Eşim de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi İspanyol Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı'nda profesör olarak çalışmaya devam ediyor. Eşim o dönem yüksek lisans yapıyordu ve eşimle beni İspanyolca birbirimize yakınlaştırdı. Tek çocuğumuz var ve çok mutluyum. Tek hata olarak gördüğüm bu. Keşke daha fazla çocuğum olsaydı. Eşimle kültür olarak da hiçbir sorun yaşamadık. Ben Katolik'im ama aramızda hiçbir zaman dinlerimizi engel olarak görmedik. Çocuğumuzu da hayat tercihleri konusunda serbest bıraktık. Kendisini hem Şilili hem Türk olarak görüyor. Ailelerimiz arasında da hiçbir sorun yaşamadık."

Kısa bir süre Şili'de yaşadıktan sonra Türkiye'ye geri geldiğini ve bir daha geri dönmediğini anlatan Toledo, ikili ilişkilerin güçlenmesi için birçok alanda görev aldığını söyledi.

Toledo, Şili'nin Ankara Büyükelçiliği bünyesinde kültürel diplomasi alanında çalışmalar yürüttüğüne değinerek şunları kaydetti:

"Bir dönem Şili'nin Ankara Büyükelçiliği'nde katip olarak da çalıştım. Türkiye-Şili ilişkilerinin güçlenmesi için elimden geleni yapıyorum. Bir bakıma ülkeler arasında kültür elçisiyim. Ankara Üniversitesi Latin Amerika Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde de araştırmacı ve hocayım. Hem akademik hem kültürel olarak ülkelerimizin birbirini tanıması ve ilişkilerimizin artması için çalışıyorum. Ayrıca kitap çevirilerine de önem veriyoruz. Kısa zaman önce Gabriela Mistral'in 130. doğum yılı sebebiyle 'Gabriela Mistral Şiir ve Nesirlerinden Seçmeler' kitabının yeni baskısını Büyükelçiliğimiz ve Ankara Üniversitesi iş birliğiyle yayımladık. Benzer projelere de devam etmek istiyoruz."

"En çok İstanbul'u seviyorum"

Türkiye'deki 30 yıllık serüvenin ardından gündelik hayata uyum sağladığının altını çizen Toledo, damak tadının ise zamanla değiştiğini anlattı.

Toledo sözlerini şu sözlerle tamamladı:

"Şehir olarak en çok İstanbul'u sonra İzmir, Ankara, Gaziantep, Antalya ve Hatay'ı seviyorum. Yemek olarak ise karnıyarık, Ali Nazik kebabı, hünkar beğendi, kitel, içli köfte ama Hatay usulü, Kilis tava köftesi, bulgur pilavı, enginar, şevketibostan, palamut, hamsi tava ve trança seviyorum. Tatlılardan sadece baklava ve incir tatlısını yiyorum. Türk kahvesi ve şerbet favorilerim arasında ama maalesef 30 yıldır çaya alışamadım."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER