Çevre-Hayat

Sığınma evinde hayata yeniden tutunuyorlar

Ailesinden ve eşinden fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet gören kadınların, dayanılmaz hale gelen hayatları sığınma evinde değişiyor.

Sığınma evinde hayata yeniden tutunuyorlar
07-03-2018 19:32

ANKARA - MERVE YILDIZALP

Ailesinden ve eşinden fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet gören kadınların, dayanılmaz hale gelen hayatları sığınma evinde değişiyor. Kendilerini daha güvende ve huzurlu hissettikleri sığınma evlerinde kadınlar geçmişin acı izlerini silerek hayata tutunuyor.

Şiddete maruz kalan kadınlar, geçici misafir oldukları ve rehabilite edildikleri Çankaya Belediyesi Kadın Sığınma Evi'nde, hayata sıfırdan başlıyor.

Ortak kaderi paylaşan kadınlar, burada, dikiş dikerek, resim yaparak, örgü örerek acı dolu günleri unutmaya çalışıyor. Umutlarını yitirmeyen kadınlar, çocuklarıyla beraber daha güzel günlerin kendilerini beklediğine inanarak hayatlarına yeni bir sayfa açıyor.

Kadınlar sığınma evinde, aynı kaderi paylaştıkları arkadaşlarıyla doğum günlerini kutluyor, bayramlarını geçiriyor.

İçinde şiddet ve korkunun olmadığı yeni bir hayat kuran kadınlar, yaşam hikayelerini anlattı.

"Onun için dayağa neden yoktu"

Ailesinin gözünden sakındığı, özel okullarda okutup yetiştirdiği 34 yaşındaki S.A, üniversiteden mezun olduktan sonra çok sevdiği diyetisyenliğe adım attı. S.A, ailesi gibi huzurlu ve mutlu bir yuvanın, iyiliklerle, güzelliklerle büyüteceği çocukların hayalini kuruyordu.

Dokuz yıl önce tanıştığı ve iş yerine cihaz satmak için gelen kişiyle çıktığı akşam yemeği sonrası S.A'nın hayatı tamamen değişti. S.A, hiçbir şey hatırlamadığı o gece tecavüze uğradı.

İlk kızına hamile kalan S.A, mahçup olacağını düşündüğü ailesine haber vermeden evlendi. Uyuşturucu bağımlısı olduğunu öğrendiği eşinden hamilelik sürecinden itibaren şiddet gören S.A, evde hapis hayatı yaşamaya başladı.

S.A, dışarı çıkmasını yasaklayan ve elinden telefonunu alan eşini, "Onun için dayağa neden yoktu." diye anlattı.

Yaşadığı günleri anlatırken gözyaşlarını tutamayan S.A, "(Bu bardak neden burada) diye sorduğunda, 'Ben koymadım' dediğimde, 'Sen koymadıysan kim koydu, eve kimi aldın' gibi bahanelerle beni dövüyordu. Doğum için gittiğim hastanede annemi de darp etti. Kadın apar topar kaçtı. Bir hafta olmuştu doğum yapalı, yatağımdaydım. Orada da dayak yedim." dedi.

"Çocuğumun hasretine dayanamadım"

Maddi durumları iyi olmadığı için çocuk doğduktan sonra çalışmaya başlayan S.A, işe gidip geldiği bir gün eşinden yine çok ağır dayak yedi.

Daha sonra ailesinin yanına sığınan S.A, eşi 7,5 aylık bebeğini yanında götürmesine izin vermeyince, çocuğunun hasretine dayanamayarak iki gün sonra evine döndü. Birkaç yıl sonra ikinci çocuğunu kucağına alan S.A, her yeni güne eşinin düzelme umuduyla başladı.

Kanunsuz işlere yönelen eşinin daha çok para kazanmaya başladığını, bu dönemde şiddet eğiliminin kısmen azaldığını belirten S.A, üçüncü çocuğunun doğumunun ardından ailesiyle görüşmeye başladığını ancak kocasının evden tek başına çıkmasına izin vermediğini anlattı. S.A, "Parka inerken bile her adımımı haber veriyordum. Komşuya bir kahve içmeye bile gidemedim." şeklinde konuştu.

Eşinin kendisini aldattığını öğrenen S.A, hakaretlerle dolu tartışmaların ardından eşinin boşanmak istediğini belirtti.

"Üç güzel prensesime güzel bir hayat vadedebilirim"

O gün arabaya bindiklerinde eşinin kendisini ve çocuklarını nereye götürdüğünü anlayamayan S.A, kaderinin değiştiği o günü şöyle anlattı:

"Ben onun delirdiğini gözlerinden anlıyorum. Memleketine götürüyordu bizi. Memleketine gidersek de çıkışımız yok. Otobanda 'dur' dedim, durmadı. Arabada 6,5, 4,5 ve 2,5 yaşındaki çocuklarım vardı. Arabada arbede yaşadık. Sonra sağa çekti, dövmeye devam etti. Kendimi arabadan dışarı attım. Bir anda bana kalkıp toparlanmamı söyledi. 'Hadi arabayı al, eve git' dedi. Yanımıza birileri geldi. Onlara da 'Aile içi mesele karışmayın' diyecek oldu, adamlar, 'Biz sivil polisiz, karını dövdüğünü gördük. Senin karınsa devletin de vatandaşı' dedi. O an aydınlandım. Çünkü benim gücüm yoktu, bu kadar yasa dışı işler yapan bir adamın karşısında duramazdım. Ailemin gücü yoktu onları da darp etmişti. Kimsenin gücü yoktu ama devlet vardı. Devlet koruyabilirdi. O an kendimi güçlü hissettim. Karakolda sığınma evinde kalmak istediğimi söyledim. 1,5 yıldır buradayım. Uzun bir süreç, zor yanları var. Ev gibi değil ama umudum var. Umut verdiler bana. Üç güzel prensesime güzel bir hayat vadedebilirim, mesleğim var. Kurtulduk. Boşanma süreci devam ediyor. Umarım en kısa zamanda o da tamamlanır, sosyal hayata devam ederim."

"Hayat çok zor ama biz yine de çaba gösteriyoruz"

Aile içi şiddetle küçük yaşlarda tanışan 28 yaşındaki D.Y. de iki yaşındayken taşındıkları Almanya'dan bu nedenle kaçarak Türkiye'ye geldi.

Türkiye'ye gelir gelmez iş arayışına giren D.Y'nin, çalıştığı yerde başından talihsiz olaylar geçti. O günlerde tanıştığı kişiyle kıyılan imam nikahının ardından hamile kaldı ve bu adamın uyuşturucu bağımlısı olduğunu öğrendi.

Hamile olduğunu öğrenen imam nikahlı eşi, D.Y'yi terk etti. D.Y hamilelik sürecini kadın sığınma evinde geçirerek çocuğunu burada doğurdu.

İki yıldır kadın sığınma evinde yaşamını sürdüren D.Y, "Burada görevliler, uzmanlar bize destek çıkıyorlar. Dikiş kursuna katılıyoruz. Geziler düzenleniyor, çocuklar için aktiviteler yapılıyor." dedi.

Zor günler geçiren D.Y, iyi bir işe girmeyi, kendi evinde yaşamayı istiyor.

"Hayat çok zor ama biz yine de çaba gösteriyoruz." diyen D.Y, hayallerinin yarım kaldığını anlatırken, duygusal anlar yaşadı.

D.Y, "Biz kadınları buraya düşüren erkeklere mesajım var. Kadınlarınıza şiddet uygulayıp canlarını yakmayı bırakın. Kadınlarınıza iyi bir gelecek sunmak için elinizden geleni yapın. Erkeklik bence budur." dedi.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER