Çanakkale Deniz Savaşları’nın gidişatını kaldırdığı 276 kiloluk top mermisiyle değiştiren Koca Seyit (Seyit Onbaşı), yaptığı bu kahramanlığı yıllarca hiç kimseye anlatmamış.
276 kiloluk top mermisini tek başına kaldırarak Ocean isimli savaş gemisini vuran Çanakkale kahramanlarından Koca Seyit’in köyüne yapılan anıt ve mezarı büyük ilgi görüyor. Her gün onlarca kişinin ziyaret ettiği mekanda bekçilik yapan Koca Seyit’in torunu Muhammet Yıkar, hiç görmediği büyük dedesi Koca Seyit’in kahramanlık hikayeleri ile büyüdüğünü ifade ederek, “Koca Seyit’in kızı benim babaannem. Koca Seyit öleli 75 yıl olmuş. Ben 44 yaşındayım. Koca Seyit harpten sonra kimseye dememiş. ’Harp anında ben top kaldırdım da savaşın seyrini değiştirdim’ dememiş. Yıllarca saklamış" dedi.
Atatürk’ün bölgeyi ziyareti sonrasında Koca Seyit ile görüştüğünü ifade eden Torun Yıkar, "11 yıl sonra Atatürk Havran’a geliyor. Atatürk, Havran Nahiye Müdürü’ne demiş ki Seyit Onbaşı olacaktı, benim onu görmem lazım. Görecek ama Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmediği için, ne biliyorum diyebilmiş, ne bilmiyorum diyebilmiş. Karşısında tedirgin kalmış. Ertesi gün şubeden ismi öğreniliyor. Şubeden iki jandarma salınıyor. Sabah Edremit’ten yola çıkan jandarmalar atla ancak akşam üstü buraya gelebiliyor. Geliyorlar ama Koca Seyit köyde yine değil. Dağa kömüre gitmiş. Akşama beklemişler. Koca Seyit akşam geç saatte evine yaklaşıyor, bakıyor evin önünde iki jandarma. ’Ah bugün dağdan kaçıra kaçıra iki çuval kömür getirdim ama burada da zabıt tutulacak. Kaçak ya" demiş. Asker demiş ki ’Seyit Kaçma’. ’Kaçmıyorum ki asker ağa, suçum ne? Neden burada bekliyorsunuz?’ ’Hayır. Suçun yok. Biz seni bekliyoruz’ demişler. Askerler diyor ki ’Seni Paşa çağırıyor’. Koca Seyit o zaman demiş ki ’Hemen gidelim. Paşa nerede?’ Koca Seyit sanıyor ki Ankara’da. Demiş ki o ’Paşanın yanına ben Ankara’ya nasıl giderim? Ayağımdaki çarık yırtık. Üstüm başım da Ankara’ya layık değil. Ankara’ya kadar tren param da yok ki. Gidemem.’ ’Hayır, Paşa şu anda Havran’da seni bekliyor’ demişler. ’O zaman hemen gidelim’ diyor ve buradan devam edip Havran’a iniyor. Gece varıyor. Nahiye Müdürü görüyor. Bir bakıyor, hal perişan. Gece bir berber buluyor, traş yaptırıyor. Sabah giderken kendi ceketini giydiriyor. Onun da kolları kısa geliyor. İki yakası bir araya gelmiyor ve öyle götürmüş. Varmış ve ’Paşam hoş geldin’ demiş. Paşa ’Asıl Seyit sen hoş geldin. İki gündür seni bekliyorum. Neredeydin?’ Koca Seyit, ’Paşam dağda keçilerin yanındaydım. Haberini alınca hemen geldim’ demiş. Paşa, ’Ne işle meşgulsün?’ Koca Seyit’ ’Çobancılık ile meşgulüm Paşam’ demiş. Paşa, ’Seyit sen savaşın seyrini değiştirdin. O anda ne istiyorsun dedik. Çift tayin istiyorum dedin’. İki gün yemiş üçüncü gün geri iade etmiş" diye konuştu.
MAAŞI REDDETMİŞ
Koca Seyit’in o kahramanlığı para için değil, vatan için yaptığına değinen Mustafa Yıkar, “Paşa demiş ’Sana maaş bağlayalım.’ Koca Seyit, ’Hayır Paşam. Biz o an görevimizi yaptık. Maaş için değil’ demiş, istememiş. Çay, kahve içmişler, ondan sonra kalkarken demiş, ’Paşam senden bir tek ricam olacak. Acaba nasıl görürsün?’ Paşa, ’Söyle Seyit’ diyor. Koca Seyit, ’Ben keçinin ardında meşe odunu topluyorum. Ondan kömür imal ediyorum. Havran ve Edremit’te aşçılara gece kaçak satıyorum. Senin emrin ile o ormanda ormancılar önüme geçip baltamı almasa geçinirim.’ Atatürk bunun üzerine, ’Bu vatandaş bu işi serbest olarak yapsın. Yardımcı olun. Serbest olarak satsın’ diyor. Bir müddet hem yapmış, hem satmış. İkinci gelen nahiye müdürü kaderine terk ediyor. Arayıp sormuyor. Yine eski usul kaçak yapıyor. Ondan sonra bir zeytin yağı fabrikasında da hamallık yapıyor. Hamallık yaptığı yıl üşütmeden dolayı zatürre olup 50 yaşında vefat ediyor. 21 yıl öyle bir hayatı geçmiş" dedi.
Muhammet Yıkar, “Koca Seyit’in torunu olduğumu öğrenince ziyaretçilerin ilgisi artıyor. Onlara dedemizin hikayelerini anlatıyorum. Bu beni ve onları mutlu ediyor” ifadesini kullandı.
(İHA)