ANKARA (AA) - Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), yeni tip koronavirüsün çocuklar üzerindeki psikolojik etkilerinin nasıl azaltılacağına yönelik 5 soru ve 5 cevaptan oluşan çalışma yayınladı.
SETA'nın internet sitesinde yayınlanan "5 Soru: Koronavirüs Salgınında Çocuklar" çalışmasında ailelerin en çok merak ettiği, "Okul öncesi dönem çocukları bu süreçten nasıl etkilenir?", "Koronavirüs salgını çocuklara nasıl anlatılabilir?", "Çocukların sürece dair endişelerini azaltmak için neler yapılabilir?", "Evde kalma süreci çocuklar ile nasıl yürüyecek?", "Açık havada yapılacak ne tür etkinlikler ile sürece katkı sağlanabilir?" sorularına yanıt veriliyor.
Okul öncesi dönemdeki çocuklara odaklanılan çalışmada, yetişkinlere ve bireylere göre daha az olduğu düşünülse de çocukların da bu süreçten etkilendiğine dikkat çekildi. Özellikle 3-6 yaş arası çocukların detaylı bilişsel değerlendirmeleri henüz yapamadıkları, mantıkları yerine sezgilerini kullandıkları aktarılan çalışmada, "Okul öncesi dönem çocukları bu süreçten nasıl etkilenir?" sorusuna şu şekilde açıklık getirildi:
"Okullarda eğitime ara verilmesini anlamlandıramamaları ve evde ebeveynleri ya da bakımlarını üstlenen yetişkinlerle daha çok zaman geçirmeleri çocukların kaygı durumlarında artışa neden olabilir ve bu beklenen bir durumdur. Toplumda bilinmeze yönelik kaygının yoğun olduğu bugünlerde elbette bu duygular çocuklara da yansıyacaktır. Çünkü çocuklar gözlemleyerek, izleyerek öğrenirler ve davranışlarını şekillendirirler. Buna bağlı olarak uyku düzensizlikleri, yeme bozuklukları, hırçınlık, tırnak yeme gibi davranış problemleri, ruhsal veya bedensel sıkıntıların ortaya çıkması olasıdır."
"Koronavirüs salgını çocuklara nasıl anlatılmalı?"Çalışmada, yeni tip koronavirüsün çocuklara nasıl anlatılacağına ilişkin, "Öncelikle amacımız çocukları korkutmak ve kaygılandırmak değil bilinçlendirmek ve rahatlatmak olmalıdır. Bu süreçte doğru olan çocuktan bilgi saklamak değil aksine çocukla bilgi paylaşmaktır." değerlendirmesi yapıldı.
Ailelerin bunu yaparken çocukların gelişimsel seviyelerinin göz önünde bulundurarak onları gereksiz ve fazla bilgiye maruz bırakmaması gerektiği belirtilen çalışmada, şu önerilerde bulunuldu:
"Virüsün ne demek olduğunu bir resim ya da çocuğun yaşına uygun, onu korkutmayacak bir görsel ile somutlaştırarak anlatmak etkili olacaktır. Özellikle okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocukların sık sık grip, nezle gibi hastalıklardan geçtikleri düşünülürse bu hastalıklardan örnekler verilerek açıklamalar yapılabilir. Elleri sık sık yıkamanın, meyve ve sebzeleri yeterli bir şekilde tüketmenin önemi, ellerin ağız ve buruna götürülmemesinin gereklilikleri parmak oyunları, resimli çocuk kitapları, çocuk şarkıları vasıtasıyla ve hatta teknolojiyi işin içine katarak birkaç dakikalık kısa videolar ile anlatmak etkili bir yol olacaktır."
"Çocukların endişelerini azaltmak için neler yapılmalı?"Özellikle okul öncesi dönem çocuklarının "benmerkezci" özelliklere sahip olduğuna dikkat çekilen çalışmada, "Çevrelerinde olup biten her şeyin odak noktasında kendilerini gören okul öncesi dönem çocukları bu kaygı ve panik halinin sebebi olarak kendilerini görebilirler. Çocuklar okulun kapalı olmasının, anne ve babasının işe gitmemesinin ya da sınırlı gitmesinin sebebi olarak kendini sorumlu tutabilir." uyarısında bulunuldu.
Çalışmada, "Virüsün ne olduğunu, neden okula gidilmediğini, neden parka, gezmeye, misafirliğe gidilmediğini açıkça ve net bir şekilde anlatmak endişelerini bir nebze de olsa azaltacaktır. Geleceğe dair süreci henüz bilemesek bile daha olumlu ifadeler kullanmak da kaygı düzeylerini hafifletecektir. Çocuklara ev içerisinde günlük rutin hazırlamak oldukça önemlidir. Özellikle fiziksel aktivite içeren faaliyetlerin rutinlere aktarılması hem çocukların bedensel gelişimlerine hem de ruhsal durumlarına olumlu katkı sağlayacaktır. Çocuklar rutinleri sever ve bir sonraki adımı bilmek ister." önerisi yapıldı.
Ayrıca çocuklara "Bize hiçbir şey olmaz" şeklinde kesin cümleler kurmak yerine gerekli önlemleri almanın öneminden bahsederek süreci güvenli bir şekilde yönetmek gerektiği aktarıldı.
"Evde kalma süreci çocuklar ile nasıl yürüyecek?Çalışmada, "Ailelerin en çok merak ettiği hatta zaman zaman endişelendiği konu, evde çocuklar ile gün boyu neler yapılabileceği. Bu sorunun cevabı ise her zamanki gibi çocuk ile nitelikli zaman geçirmektir. Birlikte geçirilen zaman sürecinde ebeveynin çocuğu ile aktif vakit geçirmesi gerekmektedir." tavsiyesine yer verilerek çocuklarla kalma sürecine açıklık getirilirdi.
Oyun oynamanın önemine vurgu yapılan çalışmada, ebeveynlerin çocuklarıyla oynayacağı oyunların iletişim ve paylaşımı da artıracağına işaret edilerek şunlar kaydedildi:
"Ebeveynler, kitap okunuyorsa kendini tamamen o kitaba ve çocuğa vermelidir, boyama yapıyorsa eline bir fırça alıp çocuğu ile boyamalıdır. Ancak bu tüm gün boyunca sürekli çocuk ile etkinlik yapmak, oyun oynamak zorunda olunduğu anlamına gelmemelidir. Çocukları evde mevcut olan günlük rutin işlere dahil etmek çocuklar için hem keyifli hem de ebeveynlerin işini kolaylaştırıcı faaliyetler olabilir."
Bu çerçevede çocukların da yemek hazırlama, ev temizleme, çamaşır asma gibi etkinliklere dahil edilebileceği aktarılarak, ayrıca çocukların ev içinde meraklarına gidermelerine fırsat tanıma, kendi kendine oyun oynayarak problem çözmelerine olanak sunmanın da önemli olduğu belirtildi.
Çocukların biraz sıkılmalarına, okullarını ve sosyal ortamlarını özlemelerine de fırsat bırakılmasının önemli olduğuna değinilen çalışmada, "Eğer mümkünse sınıfta bulunan arkadaşlarıyla görüntülü konuşma, sohbet etme, çevrim içi bir uygulama ile karşılıklı fiziksel egzersizler yapma gibi çocukların akranlarından kopmamalarını sağlayacak alternatifler düşünülmeli. Böylelikle hem akranlarının da kendisiyle aynı durumda olduğu gösterilir hem de uzaktan da olsa sosyal becerilerinin gelişmesine katkı sağlanabilir." tavsiyesi yapıldı.
"Açık havada yapılacak ne tür etkinlikler ile sürece katkı sağlanabilir?"Ailelerin açık havaya kısa süreli de olsa nasıl çıkabileceğine ilişkin çalışmada şu öneriler getirildi:
"Süreci rahatlatmak adına -eğer mümkünse- evin önünde ya da yakınında yetişkinin az olduğu bir alanda veya sosyal mesafeye dikkat edilerek çocukların doğa ile iç içe olması evde geçirdiği zamanın yanında dinlendirici bir ortam değişikliği olacaktır. Hijyen kuralları ve gerekli önlemler konusunda hassas davranarak toprağa dokunmasına, hayvanlar için yem, su bırakmasına yönelik imkanlar sunmak hem kaygısını azaltacak hem de günleri verimli kullanabilmesine katkı sağlayacaktır. Bunlara ek olarak çocuk demenin oyun demek olduğunu unutmamak ve oyunun her çocuk için sosyal bir hak olduğunun bilincinde olmak bu süreçte çok önemlidir. Çocuğun kısa bir süre de olsa açık havada koşabileceği, oyunlar oynayabileceği ortamlar oluşturmak ve dolayısıyla solunum, sindirim gibi bedensel sistemlerini dengelemek gerekmektedir."