İstanbul
Dil ve üslubuyla Türk romanına yenilik getiren, Servet-i Fünun edebiyatının usta kalemi Halid Ziya Uşaklıgil'in vefatının üzerinden 76 yıl geçti.
Uşaklıgil, Uşaklı Helvacızadeler ailesine mensup halı tüccarı Halil Efendi ile Behiye Hanım'ın çocuğu olarak 1866'da İstanbul Eyüpsultan'da dünyaya geldi.
Mahalle mektebindeki ilk eğitiminin ardından Fatih Askeri Rüştiyesi'ne devam eden Uşaklıgil, eğitimini, babasının işlerinin bozulması üzerine taşındıkları İzmir'deki rüştiyede sürdürdü.
Halid Ziya Uşaklıgil, İzmir'de Ermeni Katolik rahiplerin çocukları için kurulmuş yatılı bir okula devam etmesiyle Fransızcaya ilgi duyarak, Fransız edebiyatını yakından tanımaya başladı.
İlk yazılarını öğrencilik yıllarında okurlarla buluşturan yazar, İzmir çevresinde tanındıktan sonra "Hazine-i Evrak"ta çıkan "Deniz Danası" ve "Tercüman-ı Hakikat"te yayımlanan "Aşkımın Mezarı" eserleriyle İstanbul'da da ününü duyurdu.
Tevfik Nevzad ve Bıçakçızade Hakkı'yla beraber 1884'te "Nevruz" dergisini yayımlayan yazar, 1885'te de yine Tevfik Nevzad ile "Hizmet" ve "Ahenk" gazetelerini çıkardı.
Hikaye ve tiyatro ile ilgili makalelerini bir araya getirdi
Tefrikalar halinde "Nemide", "Bir Ölünün Defteri" ile "Ferdi ve Şürekası" adlı eserlerinin yanında dünya edebiyatı ve tiyatro tarihi hakkında yazı dizilerini bu dergide yayımlayan Uşaklıgil, hikaye ve tiyatro ile ilgili makalelerini "Hikaye" ve "Temaşa" adları altında bir araya getirdi.
Uşaklıgil, aynı zamanda Fransızcadan tercümeler yapmaya devam ederken, hariciyeci olmak için İstanbul'a geldi. Ama başvurusu kabul edilmedi. Usta edebiyatçı, Türkçede basılmış ilk Fransız edebiyatı tarihi eseri olan "Garbdan Şarka Seyyale-i Edebiye: Fransa Edebiyatının Numune ve Tarihi"ni 1885'te kaleme aldı.
Daha sonra İzmir'e dönen Uşaklıgil, İzmir Rüşdiyesi ile Osmanlı Bankası'nda görev aldı ve İzmir İdadisi'nin açılmasının ardından burada Türk edebiyatı ve Fransızca öğretmeni olarak çalıştı.
Servet-i Fünun edebiyatının roman ve hikaye türünün önemli isimlerinden biri olan Halid Ziya Uşaklıgil, edebiyat otoritelerince Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk romanları kaleme alan yazar olarak gösterildi.
Uşaklıgil, 1889'da Meclis-i Ayan Reisi Emin Ali Efendi'nin kızı Fatma Memnune Hanım ile evlendi. Usta yazarın bu evliliğinden Vedide, Bihin, Sadun, Güzin, Vedat ve Bülent dünyaya geldi.
Recaizade Mahmut Ekrem aracılığıyla 1896'da Edebiyat-ı Cedide topluluğuna katılan Uşaklıgil'in "Mai ve Siyah" ile "Aşk-ı Memnu" romanları Servet-i Fünun dergisinde tefrika edildi. Fakat dergi 1901'de kapatıldı.
"Kırık Hayatlar" romanının tefrikası yarım kaldı
Kızının hastalığı nedeniyle hava değişimi için gittiği Büyükada'da "Kırık Hayatlar" adlı romanını yazarken, kızı Güzin'in vefatıyla bu romanını yarıda bırakan Uşaklıgil, dönemin yönetiminin yazı hayatına uyguladığı sansür ve başına gelen hadiseler sebebiyle uzun yıllar roman yazmaya ara verme kararı aldı.
Uşaklıgil, 1908'e kadar hiçbir eser kaleme almadı ve bu dönemde Darülfünun'da Batı edebiyatı tarihi ile estetik dersleri verdi.
Daha sonra Sabah ve Tanin gazetelerinde, "Resimli Kitap", "Mehasin", "Musavver Muhit" dergilerinde yeniden yazmaya başlayan Uşaklıgil'in son romanı "Nesl-i Ahir", Sabah gazetesinde tefrika edildi.
Uşaklıgil, yazdığı "Kırk Yıl" adlı hatıratında, değişen zamanın etkisiyle "Nesl-i Ahir" romanıyla ilgili memnuniyetsizliğini dile getirerek, bu roman hakkında şunları kaydetmişti:
"Bir tefrika tutturdum. Bu büyük bir roman olacaktı, büyük ve mühim. İstibdat idaresine karşı isyan taşıyan genç nesil, bu romanda timsalini bulmuş olacaktı. Ona Nesl-i Ahir demiştim. Eser baştan başa yazıldı ve neşredildi. Fakat günler, umulmayan hadisatını getirdikçe eser mevzunun esasından uzaklaşmaya başlayarak, nihayet gide gide her adımda yatağını değiştirerek, yayıldığı sahada kaybolan bir ırmak dağınıklığı ile ne olduğu belli olmayan bir şekil aldı. Bugün ona uzaktan bakınca bu uzun kitaptan ancak 29 sahifelik birkaç parçayı belki nisyandan kurtarmak zahmetine değer diye düşünüyorum. Geri kalanları yakmak, yok etmek isterdim."
Sultan Reşat ile gezilere çıktı
Sultan Reşat'ın tahta çıkmasından sonra İttihat ve Terakki'nin önerisiyle 1909-1912 yılları arasında başkatip olarak sarayda görevlendirilen tecrübeli yazar, görevi gereği padişahla gezilere çıktı.
Başkatipliğin ardından Ayan Meclisi üyesi de olan Uşaklıgil, tedavi amacıyla 1914'te gittiği Avrupa seyahatinde kaleme aldığı gezi notlarını "Almanya Mektupları" başlığıyla Tanin gazetesinde yayımladı.
Darülbedayi'de edebi kurul üyeliğinde de bulunan yazar, İttihat ve Terakki'nin iktidardan düşmesinin ardından Osmanlı'da tütün ekimi, satışı ve ticaretiyle ilgili kararlar alan Reji İdaresi'nde yönetim kurulu başkanlığına getirildi.
Halid Ziya Uşaklıgil, Cumhuriyet'in ilanından sonra Yeşilköy'deki köşküne çekilerek edebiyat çalışmalarına yoğunlaştı ve "Aşk-ı Memnu" eserini 1925'te okurların beğenisine sundu.
Hikayelerinde halktan kişileri anlattı
Yaklaşık 60 yıl süren yazı hayatında öykü, roman, düzyazı, şiir, tiyatro, anı, hitabet, makale gibi değişik türlerde yapıtlar veren Uşaklıgil, romanlarında yakından tanıyıp gözlemlediği, içinde yaşadığı dönemin aydın ve varlıklı çevrelerini gerçekçi bir üslupla anlatırken, hikayelerinde daha çok halktan kişileri ele aldı.
Usta edebiyatçı, anı türündeki yazılarıyla 1930'lu yıllarda edebiyat dünyasında aktüel bir isim haline gelirken, Harf İnkılabı'ndan sonra bazı eserlerini sadeleştirerek yeniden yayımladı.
Modern Türk edebiyatına romanları ve hikayeleriyle katkı sağlayan yazar, her türlü tedaviyi reddettiği uzun bir hastalık sürecinin ardından 27 Mart 1945'te hayatını kaybetti ve Bakırköy Mezarlığı'na defnedildi.
Usta edebiyatçının eserleri ise şöyle:
Roman: "Sefile", "Nemide", "Bir Ölünün Defteri", "Ferdi ve Şürekası", "Mai ve Siyah", "Kırık Hayatlar", "Aşk-ı Memnu", "Nesl-i Ahir"
Hikaye: "Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası", "Bir Muhtıranın Son Yaprakları", "Küçük Fıkralar", "Bir Yazın Tarihi", "Solgun Demet", "Sepette Bulunmuş", "Bir Hikaye-i Sevda", "Hepsinden Acı", "Onu Beklerken", "Aşka Dairdi", "İhtiyar Dost", "Kadın Pençesi"
Oyun: "Firuzan", "Kabus", "Fare"
Anı: "Kırk Yıl", "Bir Acı Hikaye", "Saray ve Ötesi"
Mensur Şiir: "Mezardan Sesler", "Mensur Şiirler"
Gezi Yazıları: "Almanya Mektupları", "Alman Hayatı"
Deneme: "Fransız Edebiyatının Numune ve Tarihi", "Hikaye ve Temaşa", "Yunan Edebiyatı", "Latin Edebiyatı", "Alman Tarih-i Edebiyatı", "Fransız Tarih-i Edebiyatı", "Sanata Dair"
Kaynak: AA
dikGAZETE.com