Düzce'de yaşayan Şen ailesinin tek çocuğu olan Murat Ege'nin, dünyaya geldikten bir hafta sonra halk dilinde "beyin felci" olarak adlandırılan serebral palsi ve hidrosefali hastası olduğu anlaşıldı.
Doktorların yaşama şansını düşük gördüğü Murat Ege'nin konuşabilmesi ve yürüyebilmesi için çeşitli tedavi yöntemleri uygulandı.
Murat Ege, geçirdiği 9 ameliyatın yanı sıra annesinin özenli bakımı ve azmiyle konuşmayı, yürümeyi ve yazmayı öğrendi.
Zorlu tedavi sürecinde zaman zaman maddi sıkıntı yaşayan aile, çeşitli kuruluşlardan destek almanın yanında anne Seçil Şen'in ördüğü lifleri satmasıyla kaynak elde etti.
Kendini çocuğunun özel eğitimine adayan anne Şen, adeta bebek gibi baktığı oğluyla fiziksel egzersizlerin yanı sıra sosyal gelişimi için de kek yapımı gibi aktiviteler gerçekleştiriyor.
"Günde 8 saat eğitim yaptık"Seçil Şen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocuğunun tedavisi ve gelişimi için 8 yıldır zorlu bir mücadele verdiklerini ancak oğlunun yürüdüğünü, güldüğünü ve konuştuğuna şahit olunca tüm sıkıntıların geçtiğini söyledi.
Murat Ege'nin doğuştan serebral palsi hastası olduğunu dile getiren Şen, oğlunun yaşama şansının düşük olduğunu söylenmesi üzerine zorlu bir sürece girdiklerini anlattı.
Şen, oğlunun 9 ameliyat geçirdiğini aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Özel bir hastanenin tüm polikliniklerinde tedavi süreci yaşadık. Bu kapsamda 12 doktorla inançlı bir süreç yaşadık. Doktorların her dediğini yapmaya çalıştık. Doktorların her dediğini yapmaya başlayınca çocuğumuzu kazanmaya başladık. Bu tedavileri yapmak için her mücadeleyi verdik. Maddi imkanların yetersiz gelmesi sonrası Ege'yi alıp eve döndük. Evde fizik tedavi çalışması yaptık."
Çocuklarını yürütmek için uzun bir süre çabaladıklarını belirten Şen, "Sol kolu ve ayağında parmaklar, bilek, kol ve dirsekler büküktü. Bir yıl boyunca özel doktorumuz her hafta eve gelip bize eğitim verdi. Biz de evde günde 8 saat eğitim yaptık. 3 yıl boyunca bu eğitimler böyle devam etti. Bu arada evimizin salon ve oda kısmını fizik tedavi aletleriyle tam donanımlı olarak dizayn ettik. Sürekli bu işlemleri yaptık. Tüm vücut eklemlerini güçlendirici hareketler yaptık." diye konuştu.
Şen, tedavinin yanı sına oğlunu desteklemesiyle ilerleme kaydettiklerini anlatarak, şöyle devam etti:
"Tedavilerin yanında eğitim sürecine girdik. Doğumundan bu yana tedavilerden çok eğitim beni zorladı. Yürüttük, tutturduk, Allah'ın takdiri ve bizim gayretimizle. Çocuğum 1 yıl boyunca eğitime giderken lif ördüm, tanesini 5 liradan sattım. Yaz sezonunda 60 saat özel eğitim aldırdım. Özel eğitimi bu şekilde aldırdım. Çocuğumu iyi eğitmenin mücadelesini verdim, hala da veriyorum. Hala lif satmaya devam ediyorum. Çocuğumun özel eğitim almasını sağlamaya çalışıyorum. İmkan olsa zaten parasını ödeyip her şeyi halledebilirim. Bitmeyen bir masraf olunca imkanlar da tükeniyor."
Özel gereksinimli çocuklara sahip anne-babalara büyük görev düştüğünü vurgulayan Şen, "Ayağını bükemem, o çalışmayı yapamam derlerse çocukların elleri, kolları çalışmaz. Benim çocuğumun parmakları da çalışmıyordu, çalışma yaparak hepsini çalışır hale getirdik. Şu an ihtiyacı olduğu zaman tutabiliyor. Çocuğu bu şekilde olan anne-babalara tavsiyem sizin desteğiniz, kimsenin verdiği desteğe benzemiyor." diye konuştu.
"Uzun ve yorucu bir süreç"İl Sağlık Müdürü Yasin Yımaz da bu hastalıkta tedavi sürecinin uzun ve yorucu olduğunu belirterek, "Süreç uzun olduğu için defalarca hem beyin hem de ortopedik ameliyatlar gerekmektedir. Bu açıdan çocuk nörolojik vakalarında, ailenin tam manasıyla verdiği desteğe ihtiyaç duyulmaktadır." ifadelerini kullandı.
Yılmaz, doğuştan serebral palsili çocukların ailelerine tavsiyeler verildiğini ve psikolojik destek sağlandığını anlatarak, tedavinin yanında aileler sağduyulu ilerlediğinde sonuca ulaşabilme yolunda ciddi adımlar atıldığını kaydetti.
Nörolojik vakaların anne karnında veya çocuk doğduktan birkaç gün içinde tespit edilebildiğine işaret eden Yılmaz, "Derece olarak hangi aşamada olduğu tespit edildikten sonra doğru müdahale ve aile direnci devreye giriyor." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com