Dünya

Selahaddin Eyyubi'nin özgürleştirdiği Kudüs zor günlerden geçiyor

Selahaddin Eyyubi'nin 1187'de Haçlılardan kurtardığı Kudüs'ün doğusu 64 yıldır İsrail işgali altında bulunuyor.

Selahaddin Eyyubi'nin özgürleştirdiği Kudüs zor günlerden geçiyor
01-10-2021 15:17
Kudüs

"Şarkın en sevgili sultanı" olarak anılan Selahaddin Eyyubi tarafından Haçlılardan kurtarılan Kudüs'ün doğusu İsrail işgali nedeniyle zor bir süreçten geçiyor.

Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’nın da içinde yer aldığı şehri 638’de Bizans işgalinden kurtaran İslam’ın ikinci Halifesi Hazreti Ömer, Kudüs’ün ilk fatihi oldu.

Hazreti Ömer'in halifeliği döneminde fethedilmesinin ardından uzunca süre Müslümanların hakimiyetinde kalan Kudüs, Birinci Haçlı Seferi sonunda 1099’da yeniden Hristiyanlar tarafından işgal edildi.

Kudüs’ü prangalarından kurtaran komutan Selahaddin Eyyubi, 1138’de Irak’ın Tikrit şehrinde dünyaya geldi.

Genç yaşlarında Büyük Selçukluların Halep Atabeyi Nureddin Mahmud Zengi’nin komutanlarından olan amcası Esedüddin Şirkuh’un hizmetine girdi. Amcasıyla 3 defa Mısır’a sefere çıkan Selahaddin Eyyubi, hem Fatimiler hem Haçlılara karşı mücadele etti.

Amcasının Mısır veziri olmasından kısa süre sonra hayatını kaybetmesinin ardından Selahaddin Eyyubi, 1169'da amcasının yerine geçti. Selahaddin Eyyubi, daha sonra Mısır'da hüküm süren Fatimi devletini ortadan kaldırarak 1171’de Eyyubiler devletini kurdu.

"Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki"

Kudüs'ü fethinden önceki hayatı hakkında birçok menkıbe bulunan Sultan Selahaddin, kutsal şehri Haçlıların esaretinden kurtarmayı planlıyordu.

"Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki" sözüyle hafızalara kazınan Selahaddin Eyyubi, Eyyubiler devletini kurduktan sonra kutsal şehirdeki işgale son vermek için harekete geçti.

Birinci Haçlı Seferi sonucunda kurulan ve kutsal şehri işgal altında tutan Kudüs Krallığı ordusu ile Selahaddin Eyyubi’nin komutasındaki İslam ordusu, 4 Temmuz 1187’de bugün İsrail’in kuzeyinde yer alan Taberiye Gölü yakınlarında karşı karşıya geldi.

Tarihte "Hıttin Savaşı" olarak bilinen muharebeyi Selahaddin Eyyubi’nin askeri dehası sayesinde İslam ordusu kazandı.

Kudüs Krallığının askeri gücünün büyük ölçüde yok edildiği Hittin Savaşı, Kudüs’ün fethinin de yolunu açtı.

Selahaddin Eyyubi komutasındaki ordu, Hıttin zaferinden yaklaşık 2,5 ay sonra 20 Eylül 1187’de işgal altındaki Kudüs’ü kuşattı. Kudüs aşığı Sultan Selahaddin, kuşatma sırasında şehre zarar gelmesini önlemek için büyük özen gösterdi.

Ünlü komutanın Kudüs'ü korumak için kuşatma sırasında, "Kudüs'ün, Allah'ın kutsal saydığı beldelerden biri olduğuna büyük bir inancım vardır. Sizin de kutsallığına inandığınız bu beldeye muhasara ve savaşın gerektirdiği yollarla hücum etmek ve girmek istemiyorum." ifadelerini kullandığı rivayet edilir.

Kuşatmayı kıramayan Kudüs’ün işgalci komutanı İbelinli Balian'ın 2 Ekim 1187’de şehri Eyyubilere teslim etmesiyle Kudüs’teki 88 yıllık Haçlı işgali sona erdi.

Haçlılarca tahrip edilen Mescid-i Aksa’yı kendi elleriyle süpüren ve gül yağıyla yıkatan Selahaddin Eyyubi, Harem-i Şerif’i Hristiyanlara ait sembollerden arındırdı.

Fethin ardından Kubbetu’s Sahra’daki haçın indirilmesiyle 88 yıl boyunca duyulmayan ezan sesi tekrar şehrin semalarında yankılanmaya başladı.

Şehre birçok eser kazandıran Sultan Selahaddin, Halep'ten getirttiği minberi Mescid-i Aksa'ya yerleştirdi. Adına kıssalar dizilen ve "Selahaddin Minberi" olarak adlandırılan bu tarihi eser Kudüs'ün fethinin simgelerinden biri haline geldi.

Mescid-i Aksa’nın içerisinde yer alan Kıble Mescidi, 1969 yılında Denis Michael Rohan adlı Avusturalyalı fanatik bir Yahudi’nin saldırısına maruz kalmış, onun çıkardığı yangın sonucu, mescitteki Selahaddin Minberi ile güney duvarı tamamen yanmıştı.

Ürdün Kraliyet Divanı tarafından Ürdün’deki El-Balka Uygulamalı Bilimler Üniversitesinde aslına uygun olarak yaptırılan yeni minber 2007'de Kıble Mescidi'ne konuldu.

Kudüs'ü İslami kimliğine yeniden kavuşturdu

Filistinli tarihçi Rubin Ebu Şemsiyye AA muhabirine yaptığı açıklamada, Haçlıların işgali sırasında Kudüs'teki binaların büyük bir kısmının yıkıldığını ve yerlerine Hristiyanlığa ait yapıların inşa edildiğini belirtti.

Ebu Şemsiyye, Sultan Selahaddin'in Kudüs'ü, fethinden sonra kenti Haçlıların ortadan kaldırdığı İslami yapısına geri kavuşturduğunu ifade etti.

Selahaddin Eyyubi'nin İslam coğrafyasının farklı bölgelerinden çok sayıda Müslüman'ı Kudüs'e yerleşmeye teşvik ettiğini kaydeden Ebu Şemsiyye, "Türkiye, Irak ve Fas'ın da aralarında bulunduğu bölgelerden ailelerin gelip Kudüs'e yerleşmesini teşvik ederek hem sakinleri hem de yapılarıyla kentin İslami kimliğe kavuşmasını istedi." dedi.

Ebu Şemsiyye, Sultan Selahaddin'in Kudüs'ü Haçlılardan almasının İslam dünyası için ikinci kez Kudüs'ün fethedilmesi anlamına geldiğini ifade ederek, şunları aktardı:

"Doğu Kudüs'ün Müslümanlar için en kutsal üçüncü kent olması ve Haçlıların elinde kalması halinde İslam dünyasının ana kentlerinden birini kaybedecek olması gibi nedenlerle fetih, İslam dünyası için büyük bir amaç taşıyordu."

Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü Haçlılardan aldıktan sonra ilk olarak Mescid-i Aksa'yı yeniden İslami kimliğine kavuşturduğunu dile getiren Ebu Şemsiyye, bunun ardından kenti yeniden inşa ve iyileştirme çalışmaları yaptığını kaydetti.

Doğu Kudüs İsrail işgalinin boyunduruğu altında

Sultan Selahaddin'in özgürleştirdiği Kudüs'ün doğusu 1967'den bu yana İsrail'in işgali altında bulunuyor.

İsrail, işgalin ardından Doğu Kudüs'ün demografisini değiştirmek için kentte 13 yasa dışı Yahudi yerleşim birimi inşa etti.

Filistinli kaynaklara göre, Doğu Kudüs'teki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinde 220 bine yakın Yahudi yerleşimci ikamet ediyor.

Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin nüfusunun ise 350 ila 370 bin arasında olduğu dile getiriliyor. Bu da İsrail işgalinin ardından kentteki demografik yapının nasıl hızla bozulduğunu gözler önüne seriyor.

Filistinlilerin evleri yıkılmaya devam ediyor

İsrail bir yandan Doğu Kudüs'te Yahudi yerleşimcilerin nüfusunu her geçen yıl artırırken, diğer yandan kentte yaşayan Filistinliler için de türlü zorluklar çıkarıyor.

Bu zorlukların başında ise "imar izni" geliyor. İsrail yönetimi arazilerin üzerine yeni bir ev inşa etmek isteyen Filistinlilere "imar izni" konusunda zorluk çıkarıyor.

"İmar izni" almak için Filistinlilerin bazen yıllarca beklemeleri gerekiyor.

Bunun yanı sıra Doğu Kudüs'te "imar izni" olmadan inşa edildiği gerekçesiyle Filistinlilere ait evler zaman zaman İsrail güçlerince yıkılıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Koordinasyon Ofisinin (OCHA) verilerine göre, İsrail yönetimi bu yıl Doğu Kudüs'te çoğunluğunu evlerin oluşturduğu Filistinlilere ait 117 yapıyı yıktı, 210 kişiyi yerinden etti.

Filistinliler tehcir tehdidiyle karşı karşıya

Yıkımların yanı sıra Doğu Kudüs'teki çok sayıda Filistinli aile İsrail'in tehcir planının hedefinde.

İsrail'in Doğu Kudüs'teki tehcir planının hedefindeki mahallelerin başında Şeyh Cerrah ve Silvan geliyor.

Ramazan ayında çıkan olaylarda gündeme gelen Şeyh Cerrah'ta 27 Filistinli aile, evlerinin "Yahudilere ait araziye" inşa edildiği iddiasıyla İsrail'in tehcir tehdidiyle karşı karşıya.

Uluslararası kamuoyundan gelen baskılar nedeniyle İsrail Şeyh Cerrah'taki tehcir planını şimdilik dondurmuş gibi görünüyor.

Mescid-i Aksa'nın hemen güneyindeki Silvan Mahallesi'nde ise 2 bin 200'den fazla Filistinli de "imar izni olmadığı veya Yahudilerin arazisine inşa edildiği" iddiasıyla evsiz kalma korkusuyla yaşıyor.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER