İSTANBUL - HİLAL UŞTUK
Çiftçi bir ailenin 7 çocuğundan biri olarak 1966'da Konya Kadınhanı'nda dünyaya gelen Şarkıcı, besteci, söz yazarı ve şair Mustafa Yıldızdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyanın neredeyse birçok ülkesinde birçok farklı şehri gördüğünü belirterek, dünyanın en güzel memleketinin doğduğu şehir olduğunu söyledi.
Müzikle aşkının 14-15 yaşlarındayken başladığını aktaran Yıldızdoğan, şu bilgileri verdi:
"Eskiden de vardı şiir merakım. Çünkü 7-8 yaşlarındayken, Dilaver Cebeci'nin 'Ölürüm Türkiyem'i, Abdurrahim Karakoç, Nihal Atsız, Hayati Vasfi Taşyürek'in şiirleri ezberimdeydi. Abilerim ezberletmişti. Allah onlardan razı olsun. Bağlamayla başladım. Hayatım boyunca hiçbir zaman sanatçı olacağım, Mevlamın rızkımı dünyaya serptiği ve ömür boyu onu toplayacağım, karşılık beklemeden milyonlarca sevenimin, hayranımın olacağı aklımın ucunda yoktu. Futbol merakım vardı. Barselona, Real Madrid, Juventus, Liverpool ve Chelsea'de futbol oynayacağımı hayal ederdim. Çünkü çok güzel futbol oynuyordum ama sanatçı olacağım aklıma gelmiyordu."
"Ana, baba, eş ve taze bebeğini bırakmak, dünyadaki en zor şey"
Mustafa Yıldızdoğan, şehitlere saygısının sonsuz olduğunun altını çizerek, "Eğer bugün bayrağımız dalgalanıyor, minarelerde ezanlarımız okunuyorsa, hür ve bağımsız olarak gezebiliyorsak bu, gidenlerin sayesindedir. Biz onları başımıza tac edeceğiz. Onları gönlümüze, dilimize, ruhumuza tespih edecek, çocuklarımıza anlatacak, altın harflerle namazlarımızın arkasındaki dualara kazıyacağız. Çünkü dünyada riyası olmayan tek şey ölüm. Peygamberlerden sonra en güzel makam şehitlere verilen makam. Ana, baba, eş ve taze bebeği bırakmak, dünyadaki en zor şey. Bir bedel uğruna bırakılıyor, ay yıldızlı bayrak, bu cennet vatan ve bu millet." değerlendirmesinde bulundu.
"İçerisinde siyasi düşünce yok, sevgi var"
Ünlü isim, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından demokrasi nöbetlerinde vatandaşların hep birlikte söylediği "Türkiyem" isimli bestesine de değinerek, şöyle konuştu:
"1993'te, rahmetli Dilaver Cebeci hocamın bu güzel şiirini besteledik. O zaman da memlekette terör olayları vardı. O zaman, Allah ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanları vardı ama bu düşman, uluorta değildi. Sinsi ve kalleşti. Gizleniyor, askeri, polisi vuruyor, şehit ediyordu. Hain darbe girişimi ise daha da farklıydı. İç bünyemizde kılcal damarlarımıza kadar girmişti, farkında değildik. Türkiyem, bir anda, 80 milyon Türk milletini, fikri, düşüncesi, dünya görüşü, felsefesi, inancı ne olursa olsun herkesi kucakladı. Sözleriyle sanki 18-20 yaşında güzel bir kızı, Leyla'yı anlatır gibi memleketi anlatmış. İçerisinde siyasi düşünce yok. Sevgi var. Mutabık kaldığımız nokta şu, ay yıldızlı bayrağın ve minarelerdeki ezan sesinin altında, dünyada eşi benzeri olmayan bu topraklarda yaşayabilmek."
dikGAZETE.com