Çevre-Hayat

'Şehit olduğu anda bile iyilik yapıyordu'

15 Temmuz şehit ve gazisinin babası Ayanoğlu, "Şehit olduğu anda bile iyilik yapıyordu. Eğilmese belden aşağı kurşun yiyecek ve sadece yaralanacaktı." dedi. - Anadolu Ajansı

'Şehit olduğu anda bile iyilik yapıyordu'
17-06-2017 16:17

İSTANBUL - MÜCAHİT TÜRETKEN

15 Temmuz şehidi Onur Ensar ile 15 Temmuz gazisi Emin Oğuz'un babası İhsan Ayanoğlu, oğlunun adeta iyilik için yaratıldığını belirterek, "Şehit olduğu anda bile iyilik yapıyordu. Eğilmese belden aşağı kurşun yiyecek ve sadece yaralanacaktı." dedi.

15 Temmuz şehidi Onur Ensar ve gazi Emin Oğuz'un babası İhsan Ayanoğlu, darbe girişimi gecesi olanları, şehit oğlunu ve son bir yılda yaşadıklarını, AA muhabirine anlattı.

15 Temmuz gecesi olanları, yaşamadan tam manasıyla anlaşılamayacağını ifade eden Ayanoğlu, o gece yaşananları mucizelerle dolu olaylar olarak niteledi.

O gece televizyonda askerin bölgede yolları kapattığını öğrendiğinde darbeye ihtimal vermediğini belirten Ayanoğlu, askerin köprüye yönelik büyük bir terör saldırısına karşı polise yardım ettiğini düşündüğünü söyledi.

Yaşananların ardından oğulları Onur Ensar ve Emin Oğuz'u aradığını dile getiren Ayanoğlu, "Aradım çocuklarımı; "Baba geliyoruz" deyip mahalleye kadar geldiler ama eve girmediler. En son saat gece 12.00'ye çeyrek kala oğlum Onur Ensar beni arayıp Kısıklı'da olduklarını belirterek, telefonu için şarj cihazı istedi. Saat 12.00 gibi eşimi de alıp Kısıklı'ya çıktım. Yani bu hiç benim yapabileceğim normal bir hareket de değil. Hadi kendin çıkıyorsun eşini niye alıp götürüyorsun oraya. O gece öyle değişik şeyler yaşandı ki; izahı yok. Yani mantıkla alakası olmayan şeyler yaptık hepimiz. Kısıklı'ya vardığımızda orada oğlumla sarmaş dolaş olduk, sanki vedalaşır gibi annesine ve bana sarıldı. Aldı şarj cihazını, daldı kalabalığın içine. Canlı olarak gördüğüm son an oydu." diye konuştu.

İhsan Ayanoğlu, şöyle devam etti:

"Saat 01.00 olduğunda kalabalık iyice artmıştı. Eşim ve baldızımı eve gönderdik, bacanağımla ben kaldım. Bir süre kaldıktan sonra biz de yürüyerek köprüye gittik. Metrobüs durağına vardığımızda 15-20 el ateş edildi. O an içime ateş düştü ve hemen oğlumu aradım. Oğuz'u değil Onur'u aradım. 'Oğlum neredesin, Bak ateş ediyorlar. Kardeşin nerede?' diye sordum; 'Baba biz kardeşimle beraber köprü gişelerinin altındayız' dedi. 'Hadi oğlum, bir arada olalım, herhangi bir şey olursa birbirimize sahip çıkalım' dedim. 'Tamam baba' dedi yavrum bana. Konuşmamızdan 8-10 dakika sonra köprü kulesi, Nakkaştepe tarafı ve Beylerbeyi köprü ayağından kıyamet gibi üçlü çapraz ateşi açıldı halkın üzerine. Kendimi hemen asfaltın üzerine, yere attım. Sonra çömelmiş vaziyette bir arabanın arkasına geçtim. Oğlum Onur'u aradım hemen ama telefonuna başkası baktı. 'Onur' diye seslendim ama karşı taraftan 'Amca ben onur değilim. Telefonun sahibi yere fırladı, telefonu ben açtım' denildi. 'Oğlum ben babasıyım, nerede oğlum nerede' diye sorduğumda 'Amca onu polisler aldı hastaneye götürdüler ama hangi hastaneye götürdüler bilmiyorum' diye cevap verdi. Sonra iki defa aramama rağmen, Oğuz da telefonuna cevap vermedi. 'Abisi vuruldu ona yardım ediyor' diye düşündüm. Bilemezdim ki o hainlerin evlatlarımın ikisini birden vurduğunu. Arkadaşlarından birisini aradım ve Onur’un kaldırıldığı hastaneyi söyledi. Koşturup gittim hastaneye. Bir oğlumu morgda bir oğlumu ameliyathanede buldum. Ateş düştüğü yeri yakar. İlk anda feryat figan ettik ama aklımız başımıza geldiğinde vatan sağ olsun, millet sağ olsun dedik. Elhamdülillah bu kahpeler bu millete diz çöktüremediler. Bu halk, tüm dünyaya ne kadar büyük bir millet olduğunu o gece gösterdi."

"Çocuklarım bana çok büyük bir mesuliyet yükleyip, gurur yaşattılar"

Onur Ensar'ın şehit olmasından bu yana geçen yaklaşık bir yılın kendileri için hüzünlü olduğunu dile getiren baba Ayanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Onur’un şehadetinden bu yana zaman bizim için hep hüzünle geçti. Devletimiz, sivil toplum kuruluşları, okullar Türkiye’nin çeşitli yerlerinde düzenledikleri etkinliklere davet ediyorlar. Buralarda gençlerimize, çocuklarımıza, milletimize bu hain darbe girişimi ve yaşananları anlatıyoruz. Evet, oğlumuz şehit olduğu için hüzünlüyüz ama aynı zamanda da ülkemiz ayakta, bu nedenle gururluyuz. Çocuklarım bana çok büyük bir mesuliyet yükleyip, gurur yaşattılar. İnşallah bunun altında ezilmem. Ömrümün sonuna kadar onların bana bahşettiği gururla yaşamaya çalışacağım. Bu bayrağı aşağı düşürmeyeceğim."

"O, iyilik için yaratılmıştı adeta"

Şehit Onur Ensar'ın kişilik olarak iyi bir insan olduğunu anlatan baba Ayanoğlu, oğlunun bütün aileyi bir araya toplayan, neşeli bir insan olduğunu aktardı.

Onur Ensar'ın başkasına yardım ederken vurulduğunu hatırlatan Ayanoğlu, şunları söyledi:

"Bir gün eşime, ‘Hanım biz 27 sene bir melekle, bir evliya ile mi yaşamışız da biz mi fark edemedik.’ dedim. Öyle bir evlattı ki; Ben o akşam vurulmasından 10 dakika önce konuştuğumda ‘Oğlum vuruldum, beni hastaneye götür’ deseydim insanların üzerinden, omuzlarından zıplayarak gelirdi hemen. Şehit olduğu anda bile iyilik yaparken şehit oldu. Yerdeki yaralıyı almak için eğiliyor. Eğilmese belden aşağı kurşun yiyecek ve sadece yaralanacaktı. Yaralıyı almak için eğildiğinde boynundan vuruluyor. O, iyilik için yaratılmıştı adeta. Ailesini bir araya toplar, bir gün Çamlıca’ya çıkartır, bir gün başka bir yerde piknik yaptırır. Halaları, teyzeleri, amcaları ve diğer akrabaları bir araya hep o getirirdi. Şimdi ailemiz toplanmıyor. Sadece bayramda, mübarek gecelerde toplanıyoruz. Farklı bir insandı. Dinlediğim kadarıyla şehitlerin hepsi böyle iyilik üzerine gitmiş insanlar. O 249 kişi isim isim Cenab-ı Allah tarafından seçilmiş insanlar. Ben de o gece oradaydım, benim de etrafımdan yüzlerce mermi geçti ama bir tanesi değmedi."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER