Ankara
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimini esnasında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Kavşağı'na atılan bomba nedeniyle şehit düşen Özgür Gençer'in ağabeyi, 15 Temmuz gazisi Şenol Gençer, "Akıncı Üssü davası sanıkları hak ettikleri cezayı sonunda aldı. Kardeşimle birlikte o gece şehit edilenlerin yokluğunun neden olduğu yüreğimdeki yangın, 4 yılın sonunda az da olsa dindi." dedi.
Darbe girişiminin ilk saatlerinde evindeyken dönemin başbakanı Binali Yıldırım'ın darbe girişime yönelik açıklamalarının ardından demokrasiye sahip çıkmak amacıyla Özgür Gençer, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne ağabeyi Şenol Gençer de Etimesgut Meydanı'na gitti.
Daha sonra Özgür Gençer'in, zırhlı araçların Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne yöneldiğini telefonda bildirmesi üzerine Şenol Gençer, kardeşinin yanına, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne geçti.
Darbecilere karşı ellerinde Türk bayraklarıyla Külliye Kavşağı'nda bir araya gelen vatandaşların arasına karışan iki kardeş, helikopter ateşine rağmen gecenin ilerleyen saatlerine kadar darbecileri protesto etti.
Saat 04.00 sıralarında evine geçen Özgür Gençer, televizyonda olayların yatışmadığını, darbecilerin halkın üzerine ateş açtığı haberleri üzerine, eşiyle vedalaşarak yeniden Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin yolunu tuttu.
Bu esnada sosyal medya hesabından, "Vatanı koruma vakti, uyumayın" paylaşımını da yapan Özgür Gençer, Külliye'nin önünde buluştuğu ağabeyi Şenol Gençer ile darbecilerin işgal ettiği Jandarma Genel Komutanlığı Karargahı'nın önüne gitmeye karar verdi.
Bu esnada pilot koltuğunda eski üsteğmen Müslim Macit'in olduğu uçaktan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Kavşağı'ndaki kalabalığın üzerine bomba atıldı.
Menfur saldırıda, 15 kişi şehadete yürürken onlarca kişi de vücutlarına isabet eden şarapnel parçalarıyla yaralandı.
Gençer kardeşlerden Özgür, hastaneye kaldırıldıktan kısa bir süre sonra hayatını kaybetti, Şenol ise saldırıdan yaralı kurtuldu.
AA muhabirine olay esnasında yaşadıklarını anlatan Şenol Gençer, patlamanın etkisiyle metrelerce savrulduğunu, gözlerini açtığında ortalığı toz bulutu kapladığını gördüğünü söyledi.
Ayağa kalktığından göğsünün sağ tarafı, omzu ve bacağından yaralandığını fark ettiğini anlatan Gençer, kendisine geldikten sonra kardeşini aramaya koyulduğunu belirtti.
Kardeşi Özgür'ü kanlar içinde yerde gördüğünü ifade eden Gençer, "Yanına gittiğimde büyük şarapnel parçalar isabet etmişti, öz kardeşim gözlerimin önünde kanlar içinde yatıyordu. Gömleğimle yarasına tampon yaptım. 'Ambulans' diye bağırdım. Bir minibüsle hastaneye götürdük. 'Kardeşimi kurtarın.' diye yalvarmaya başladım. Gün boyu ameliyatta olduğunu düşünüyordum oysa ki hastaneye geldikten yarım saat sonra şehit olmuş." diye konuştu.
"Tek amacımız adaletti"
Gençer, darbe girişiminin ardından başlayan Akıncı Üssü davasının bütün duruşmalarını izlediğini, ayrıca diğer darbe davalarına ise müşteki olarak katılma talebinde bulunduğunu aktardı.
Yargılama boyunca aralarında kardeşinin katilinin de bulunduğu sanıkların pişmanlık belirtisi göstermediğini, kamera ve ses kayıtlarına rağmen her şeyi inkar ettiğini hatırlatan Gençer, "Kendilerince bizimle dalga geçiyorlardı. Aslında böyle yaparak yaptıkları katliamlardan pişman olmadıklarını gösteriyorlardı." dedi.
En başında beri adalete güvendiklerini, mahkemenin vereceği kararla darbecilerin hak ettikleri cezayı alacaklarına inandığını vurgulayan Gençer, şöyle devam etti:
"Sanıkların, mahkeme heyeti, şehit yakınları ve gazilere yönelik tahrik edici çirkin tavırlarına rağmen hukuka uygun bir yargılama yapıldı. Yaklaşık üç yıl boyunca duruşmaların yapıldığı Sincan'daki mahkeme salonu hayatımızın kendisi olmuştu. 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı verdiğimizi haklı mücadelemizi mahkeme salonlarında da sürdürdük. Tek amacımız adaletti ve nihayet 26 Kasım'da görülen karar duruşmasıyla bu da gerçekleşti. Akıncı Üssü davası sanıkları hak ettikleri cezayı sonunda aldı. Kardeşimle birlikte o gece şehit edilenlerin yokluğunun neden olduğu yüreğimdeki yangın, 4 yılın sonunda az da olsa dindi."
15 Temmuz gazisi Şenol Gençer, 3 ve 8 yaşında iki çocuk babası olan kardeşinin şehit olduğunda henüz 31 yaşında olduğunu sözlerine ekledi.
Sanıklara verilen cezalar
Akıncı Üssü davasında 291 sanık, en az bir kez "ağırlaştırılmış müebbet" hapis cezasına çarptırıldı.
Bunlardan 15'i asker, 4'ü sivil 19 sanığa yönetici sıfatıyla bütün eylemlerden sorumlu tutularak "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Cumhurbaşkanına suikast" ve 77 kişinin şehit edilmesine ilişkin toplam 79'ar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
Bu sanıkların tamamı, 198 kişiye ilişkin "kasten öldürmeye teşebbüs", 22 kişiye yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve bir kişiye yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs" suçlarından da toplam 3 bin 901 yıl 6'şar ay hapis cezasına mahkum edildi.
Ayrıca 46 sanığa "müebbet hapis" cezası, 19 sanığa "anayasal düzeni ihlale teşebbüse yardım" suçundan 12 yıl 6'şar ay ile 16 yıl 8'er ay arasında değişen hapis cezaları verildi.
"Silahlı terör örgütüne üyelik" suçundan 41 sanığın 6 yıl 3'er aydan 9'ar yıla kadar hapis cezasına mahkum edildiği davada, 70 sanığın bütün suçlamalardan beraatine hükmedildi.
Aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile firari Adil Öksüz'ün de bulunduğu 6 sanığın dosyası ise ayrıldı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com