Bartın
Cumhuriyet Mahallesi'nde yaşayan Neriman Koçbaş (62), yaklaşık 25 gün önce halsizlik, ateş, vücut ağrısı ve nefes darlığı gibi şikayetler yaşaması üzerine yakınlarının önerisiyle Bartın Devlet Hastanesine gitti.
Burada yapılan koronavirüs testinin pozitif çıkması üzerine bir süre boş olan komşusunun evinde karantinada kalan Koçbaş, hastalığının ilerlemesiyle ambulansla Bartın Devlet Hastanesine yatırılarak 12 gün tedavi gördü.
Koronavirüs testi pozitif çıkan eşi 72 yaşındaki Selahattin Koçbaş'a da evde tedavi uygulandı.
Koçbaş çifti, tedavilerinin ardından hastalığı yenerek normal yaşamına döndü.
"Bunu yaşayanlar, asla dışarı çıkmak istemez"
Neriman Koçbaş, hastalık ve tedavi sürecinde yaşadıklarını gözyaşları içinde AA muhabirine anlattı.
Koçbaş, yaklaşık 25 gün önce yüksek ateş, halsizlik gibi şikayetler yaşaması üzerine gittiği hastanede Kovid-19 testinin pozitif çıktığını söyledi.
Bir süre evinde karantinada kaldığını ve çok zor günler yaşadığını anlatan Koçbaş, şöyle devam etti:
"Hastalığa yakalanmamdan sonra evimde 11 gün kaldım. Sabahlara kadar ateşler içinde yandım. Sanki beynimi tornavidayla oydular, nefes alamadım. Hemşire olan yeğenimle sürekli irtibatta oldum. 11 gün sonra dayanılmaz hale gelince ambulansla hastaneye kaldırıldım ve 12 gün de hastanede kaldım. Sanki dünyaya yeniden geldim. Bunu yaşayanlar, asla dışarı çıkmak istemez. Allah kimseye yaşatmasın. Bütün hastalar iyi olsun."
"Çok zor anlar yaşadım"
Hastalığı yaşarken umudunu kestiği zamanlar olduğunu, eşinin de hastalığa yakalanması nedeniyle bir süre ayrı yerlerde yaşamlarını sürdürdüklerini dile getiren Koçbaş, "Sabahlara kadar öğürdüm, ilaçlarımı alsam bile içtiğim bir bardak suyu çıkardım. Çok çok zor anlar yaşadım. Çok kötü bir hastalık, Allah kimseye yaşatmasın. Ümidimin bittiği zamanlar oldu." diye konuştu.
Koçbaş, bu yaşına kadar birçok rahatsızlık geçirmesine karşın bu denli ağır bir hastalıkla ilk kez karşılaştığını vurgulayarak, "Allah'ım kimseye yaşatmasın. Kafamı kaldıramadım, nefes alamadım. Hastaneye gitmeseydim bilmiyorum hayatta kalabilir miydim, kalamaz mıydım? Hastanede çok güzel baktılar, ilgilendiler ve beni hastanede iyileştirdiler ki tekrar yaşayabiliyorum." dedi.
Hastalığın en kötü taraflarından birinin de hastalık sürecinde yanlarına kimsenin gelememesi, kimsenin yardım edememesi olduğunu aktaran Koçbaş, şöyle devam etti:
"Ne çocukların, ne bir insan kapına gelebiliyor. Sadece orada kendinsin, yaşamla mücadele ediyorsun. Denizli'de yaşayan oğlum, 'Anne geleyim mi?' diyor. Nereye geleceksin, gelip de ne yapabileceksin, benimle ilgilenebilecek misin? Hayır... Resmen ölümden döndüm. Bir lokma bir şey yiyemeden ilaçları kullanmak, düşe kalka yürümek... Nasıl atlattım, nasıl yaşıyorum? Bu bir mucize. Bu hastalığı yaşayamayanlar bir bilse dışarı çıkmak şöyle dursun, burnunu kapıdan çıkarmazlar. O kadar korkunç bir hastalık."
Koçbaş, vatandaşlara maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyma çağrısında bulunarak, "Bir insan hastaysa ve dışarı çıkıp insanların arasında dolaşıyorsa resmen bir insanın katili olur. İnsanlar o kadar çok dikkat etsin. Bu basit bir hastalık değil, insanları götüren bir hastalık. Çok duyarlı olsunlar." ifadelerini kullandı.
"Hastalığı hala ciddiye almayanlar var"
Selahattin Koçbaş da eşinin hastalığa yakalanmasından birkaç gün sonra yaşadığı bazı belirtiler üzerine yaptırdığı testinin pozitif çıktığını dile getirdi.
Tedavi sürecini evde geçirdiğini anlatan Koçbaş, "Eşim çok ağırlaştı. Ateş, ağrılar, halsizlik... O hastanede, ben evde. Birbirimize destek verdik. Benim en çok zoruma giden şey sanki lanetlenmiş gibi oluyorsunuz. Haklı olarak kimse sizinle görüşmüyor, kapınıza kimse gelmiyor. İnsanın en çok zoruna giden bu." diye konuştu.
Koçbaş, hastalığı hala ciddiye almayanların olduğuna işaret ederek, "Kurallara uymayanlar gerçekten üzerine basarak söylüyorum, insanların katili oluyor. Yapmayın bunu. Bütün kurallara uyun. Allah sağlık çalışanlarına güç versin. Allah razı olsun." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com