Çevre-Hayat

Sakarya'daki Yunanistan Drama mübadillerinin çocuk ve torunları, atalarının yaşadıklarını anlat

Yunanistan'ın Drama kentinden gelen mübadillerin çocuk ve torunları, büyüklerinin 100 yıl önce yerleştikleri Sakarya'da yaşadıkları süreçleri anlattı.

Sakarya'daki Yunanistan Drama mübadillerinin çocuk ve torunları, atalarının yaşadıklarını anlat
15-05-2024 12:57
Sakarya

Lozan Barış Antlaşması'na ek olarak yapılan sözleşme gereğince uygulanan Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesinde 1924'te Drama'nın Ravika köyünden Sakarya'nın Serdivan ilçesine yaklaşık 400 hane geldi.

Atalarının Drama ve Serdivan'da tarım ve hayvancılık ile günlük hayatta kullandığı eşyaları koruma altına alan mübadillerin çocukları ve torunları, geçen yıl kurdukları Serdivan Mübadilleri Derneği çatısı altında geleneklerini ve kültürel zenginliklerini genç kuşaklara aktarmaya çalışıyor.

Drama mübadillerinin torunlarından 72 yaşındaki Muharrem Topçuoğlu, AA muhabirine, atalarının Anadolu'ya göçeceklerini duyunca endişe yaşadığını belirterek, "Neyin beklediğini bilmeden, 'Geçimimizi nasıl sağlayacağız, nasıl bir yere gidiyoruz' diye endişelenerek beklemeye başlamışlar. Bu bekleme 1 yıl sürmüş." dedi.

Kavala Limanı'ndan başlayıp Adapazarı'na uzanan yolculuk

Topçuoğlu, Anadolu'dan gelen Rumların bir kısmının köylerine yerleştirilmesi sürecinde Geyve ilçesinden gelen yaşlı bir çiftin, yaklaşık 6 ay dedelerinin evinde ortak yaşam sürdüğünü anlatarak, şöyle devam etti:

"6 Mayıs 1924'te Ramazan Bayramı namazından sonra herkes öküz arabalarıyla götürebileceği eşyaları, hayvanlarını gemiye yüklemek için yola çıkmış ve Kavala Limanı'na gelmişler. Açık denizde fırtına olduğu için gemi yanaşamamış, beklemek zorunda kalmışlar. Gemi hazır olunca eşyalar kayıklarla gemiye taşınıyor. 400 hanelik Ravika köyünün tamamı hiç kimse kalmamak üzere gemiye taşınıyor. Yolculuktan sonra İzmit Limanı'na geliniyor, oradan Adapazarı'na trenle geliyorlar."

Muharrem Topçuoğlu, Serdivan köy içinde herkese arsa tahsis edilmesinin ardından evlerin yapımına başlandığını, devletin de kum, çakıl ve kereste gibi malzeme desteğinde bulunduğunu anlatarak, mübadillerin buğday, mısır ve tütün ekmeye teşvik edildiğini, ailelere büyükbaş hayvan, tırmık, tohumluk, saban gibi tarım araçları ile köy tüzel kişiliğine traktör verildiğini atalarından dinlediğini kaydetti.

İlk zamanlarda zorluklar yaşayan büyüklerinin bahçelerine ekmek pişirmek için fırın yaptığını, her arsaya kümes inşa ettiğini anlatan Topçuoğlu, "Yeteri kadar büyükbaş hayvan ve tarım aleti olmadığı için ilk günlerde mutlaka dayanışma ve imeceyle çalışmışlar. Her aileye bir büyükbaş hayvan verilmiş. Dedemler ve başka bir aile, öküzlerini sabana koşmuşlar, tarlaları sürmüşler, ekmişler. Bu 2 yıl sürmüş. 2 yılın sonunda iki ailenin büyükleri hayvan pazarından bir çift öküzü ortaklaşa satın almışlar, böylece her ailenin bir çift öküzü olmuş." diye konuştu.

Topçuoğlu, derneğin kurulmasının kendisini çok mutlu ettiğini dile getirerek, "Bu hayalimdi, gerçekleşti. Böyle bir dernek atalarıma olan vefa borcunun yerine getirilmesi gibi. İnşallah 3. kuşak mübadiller bunu sürdürecekler, geleneklerimizi, kültürümüzü, tarihimizi ve oradan buraya gelen her türlü değeri gelecek kuşaklara aktaracaklar diye düşünüyorum." ifadesini kullandı.

"İnşallah kültürümüzü devam ettirecekler"

İkinci nesil mübadil 77 yaşındaki Halit Aykut da Drama'daki köylerinde dedelerinin tütüncülükle uğraştıklarını, dolayısıyla da mübadele zamanında tütün ekim alanlarının elverişli olduğu bölgeleri aradıklarına değindi.

Aykut, Adapazarı'nın tütüne çok elverişli bölge olmamasından dolayı gelenlerin yarısının ekime daha uygun gördükleri Akhisar'a yerleştiğini, dolayısıyla ailelerin bölündüğünü ancak cemiyetlerde gidip gelmelerin devam ettiğini ifade etti.

Her toplumun kültürünü yaşatmak için mücadele ettiğine işaret eden Aykut, "Gençlerimiz, geçmişi yadetmek, evlad-ı fatihana sahip çıkmak için derneği kurdular. İnşallah kültürümüzü devam ettirecekler, gelecek kuşaklara aktaracaklar." dedi.

Aykut, atalarının topraklarını birkaç kez ziyaret ettiğini, orada hiç Türk kalmadığını gördüklerini ancak aradan uzun zaman geçmesine rağmen büyüklerinin anlattığı olayların aynılarının kendilerine aktarıldığından bahsetti.

Mübadelenin hem Türkiye hem de Yunanistan'a etkisinin olduğunu dile getiren Aykut, "Çok basit gibi görünse de hem Türkiye hem Yunanistan açısından çok getirisi olan bir şey değil. Rumlarda da yetişmiş sanatkarlar, eğitilmiş bilim adamları var, bizde de oradan bu tür kişilerin gelmesi onlarda da boşluk hissettirdi. Kültür, sanat anlamında göçlerle değerlerin kaybolması her iki ülke açısından da hoş değil." değerlendirmesinde bulundu.

Mübadil torunu 70 yaşındaki Cengiz Karabaş da mübadelede Serdivan ilçesine gelen atalarının zorluklar yaşadığını söyledi.

Büyüklerinin Drama'da tütün ve hayvancılıkla iştigal ettiğinden bahseden Karabaş, "Tütünde ağırlıklı olanların geneli Aksihar'a gitmişler. Hayvancılıkla uğraşanlar burada kalmışlar. Şu anda güzel bir dernek çalışması var. Bunun yaşayacağına inanıyorum. Bundan sonraki nesillere güzel bir örnek olacak." diye konuştu.

Mübadele kararından dolayı Atatürk'e müteşekkirler

İkinci nesil mübadil 86 yaşındaki Ali Rençber de babası ve iki ağabeyinin mübadelede Serdivan'a yerleştiğini belirtti.

Atalarının bölgeye ilk geldiklerinde zorluk yaşadığına işaret eden Rençber, "Orada tütün yetiştirdiklerinden burada da aynısını yapmak istemişler ama yapamamışlar. Bir kısmı Akhisar'a gitmiş. Allah Atatürk'ten razı olsun. Yoksa ebedi kalacaktık orada, daha ne yapsın. Atalarımız iyi ki buraya, vatan toprağına gelmişler." ifadesini kullandı.

Anne ve babası Drama'dan gelen 82 yaşındaki Erol Ulman da mübadele kararından dolayı Atatürk'e müteşekkir olduklarını dile getirdi.

İkinci nesil mübadil 79 yaşındaki Hasan Pançalı da karardan dolayı Atatürk'e teşekkür ederek, "Atatürk'e dua ederiz, Allah razı olsun. Atalarımızı oralardan kurtarmış, buralara getirmiş." dedi.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER