Gündem

Sakarya Üniversitesi yaptığı çalışmalarla deprem gerçeğini gözler önüne seriyor

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin ağır hasar verdiği Sakarya'da, akademik çalışma ve raporlamalarla afet farkındalığı oluşturmaya çalışan Sakarya Üniversitesi akademisyenleri, deprem tehlikesini oluşturan risklerin azaltılmasını hedefliyor.

Sakarya Üniversitesi yaptığı çalışmalarla deprem gerçeğini gözler önüne seriyor
16-08-2020 14:42
Sakarya

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) akademisyenleri, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nden bu yana yürüttükleri çalışmalar doğrultusunda hazırladıkları raporlar ve analizlerle toplumda deprem farkındalığı oluşturmayı amaçlıyor.

Jeofizik Mühendisliği Bölümü bünyesinde bulunan ve Kandilli Rasathanesine bilgi akışı sağlayan Deprem İzleme ve Araştırma Merkezinin yer aldığı üniversite, ayrıca inşaat, yapı ve zemin konuları üzerine de akademik çalışmalar yürütüyor.

Fen Edebiyat Fakültesi bünyesinde Afet Yönetimi yüksek lisans programı açan SAÜ, alanında uzman kişilerden oluşan Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi ile ülke genelinde meydana gelen afetlerde inceleme ve raporlama işlemlerini gerçekleştiriyor.

"Bölümlerimiz sürekli bu alanda katkılarını sürdürüyor"

SAÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1999 Marmara Depremi'nin ekonomik faaliyetlerin yoğun olduğu bir bölgede yaşanmasının daha fazla hasara yol açtığını söyledi.

Savaşan, depremin üzerinden geçen 21 yılda, ilgili kurumlar ve yerel yönetimlerin çok önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini anlattı.

Yapılması gereken çalışmalara bakıldığında hala alınması gereken önemli bir mesafenin bulunduğuna işaret eden Savaşan, "Sakarya Üniversitesi, deprem riskinin yoğun olduğu bölgede bulunması hasebiyle üzerine düşen görevleri yerine getirmek durumunda. Özellikle jeofizik ve inşaat mühendisliğimiz eliyle diğer bölümlerimiz de buna katkı sunuyor. Depremde sarsıntının absorbe edilmesini sağlayan sistemlerin geliştirilmesi gibi projelere imza atmış bir üniversiteyiz. Özellikle inşaat ve jeofizik mühendisliğimiz sürekli bu alanda katkılarını sürdürüyor." diye konuştu.

Üniversiteler olarak bu çalışmaların birkaç alanda sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan Savaşan, farkındalık oluşturma bakımından sadece mühendislikler eliyle değil, diğer sosyal bölümler ve öğrenci kulüplerinin katılımıyla çalışmalar gerçekleştirdiklerini kaydetti.

"Vatandaşlarımızın kentsel dönüşüm çabalarına destek vermeleri gerekir"

Prof. Dr. Savaşan, teknik yönüyle de üniversitedeki akademisyenlerin, depremin etkisini ve can kaybını azaltıcı, hasarı minimize edici birçok çalışma yürüttüğünü aktararak, şöyle devam etti:

"En son Elazığ'ın Sivrice ilçesinde meydana gelen depremin hemen ardından hoca grubumuz alana gitti, oradaki hasarı yerinde tespit etme gayreti içerisinde oldular. Bu çalışmalar da önemli bir altyapı oluşturuyor çünkü Türkiye'nin her yerindeki yapı stoku aynı özellikleri barındırmıyor. Depremsellik bakımından da farklılıklar var. Tüm bilgilerin, özellikle alan bilgisiyle harmanlanması önemli."

Olası depremlere hazırlık düzeyini azami seviyeye çıkararak depremlerin daha az can kaybına neden olmasını sağlayabileceklerine dikkati çeken Savaşan, "Elbette üniversitelere, kamu kurumlarına, yerel yönetimlere kentsel dönüşüm anlamında çok büyük görevler düşüyor ancak burada asıl bileşen, hızlı mesafe alınmasına imkan tanıyacak olan vatandaşlardır. O yüzden vatandaşlarımızın kentsel dönüşüm çabalarına en üst düzeyde destek vermelerini tavsiye ediyorum." ifadelerini kullandı.

"Afetlerden bir ders alıp ona göre hazırlıklarımızı yapmamız lazım"

SAÜ Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Emrah Doğan da 2015'te kurulan merkezde görev alan öğretim üyelerinin, afet alanlarında incelemelerde bulunduğunu, detaylı raporlama yapıp kamuoyuyla paylaştıklarını, aynı zamanda bilimsel makaleler yayımladıklarını kaydetti.

Doğan, birçok deprem bölgesine gittiklerini dile getirerek, "Elazığ, Erzincan, Van ve Marmara depremlerine gittik. Binaları gördüğümüzde şunu söylüyoruz; hatalar hep aynı. Çok da ders almışa benzemiyoruz. Açıkçası bu afetlerden bir ders alıp ona göre önlemlerimizi almamız ve hazırlıklarımızı yapmamız lazım." diye konuştu.

"Yapılaşmayı sağlam zeminlere kaydırmakta fayda var"

SAÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Çelebi ise deprem anında zemin ortamının kötü olmasının, deprem dalgalarını büyüterek yapının davranışını etkilediğine dikkati çekerek, "Sakarya gibi jeolojik yapıya sahip olan bölgelerde tarım arazilerinin yerleşim bölgesi olarak kullanılmasına dikkat etmek lazım. Mümkün mertebe dağ veya tepe yamaçlarına yerleşimi taşıyarak, tarım arazilerini de imara açmayarak aslında çok önemli bir çözüm üretmiş olabiliriz. Yapılaşmanın mümkün mertebe sağlam zeminlere doğru kaydırılmasında fayda var." ifadelerini kullandı.

SAÜ Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Utkucu, 1999 depremlerinin bir mihenk taşı olduğunu belirterek, sonraki süreçte özellikle kamunun önemli tedbirler aldığını kaydetti.

Depremlerin sık meydana geldiği yönünde bir algının olduğundan bahseden Utkucu, gelişen teknoloji ve medya iletişimi sayesinde en ufak sarsıntının dahi vatandaşlara aktarıldığını, bunun da sürekli deprem oluyormuş gibi bir düşüncenin oluşmasına sebep olunduğunu anlattı.

Utkucu, depremlere karşı hazırlıklı olunması gerektiğini vurgulayarak, "Depremin kendisinden çok, tehlikenin oluşturduğu riski azaltma yönünde çalışmalar yapmamız lazım. İnsanoğlu ve kamuoyu tehlikenin kendisiyle ilgileniyor. Deprem tehlikesini değiştiremiyoruz. Neden deprem riskini azaltma yönünde çalışmalar yapmıyoruz? Tehlike tek başına riski oluşturmuyor." şeklinde konuştu.

Yerleşim planlarının zemine ve fay hattına göre oluşturulması gerektiğini belirten Utkucu, halkın da bu değişikliklere destek vermesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER