ANKARA
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulunda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözleşmeli subay adaylarının da bulunduğu 164 kişinin yargılandığı dava, sanık savunmalarıyla devam etti.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda görülen davanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık kursiyer İdris Akbıyık, Genelkurmay Başkanlığı karargahında darbeci bir subayın halkın üzerine ateş ettiğini söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı akşam Üsteğmen Ahmet Önder Biberoğlu'nun herkesin silahını alarak toplanma alanına gelmesi için emir verdiğini söyleyen Akbıyık, kendisi gibi alana ilk gelen kursiyerlerden bir grup oluşturularak, nizamiyeye gönderildiğini belirtti.
Akbıyık, "Tanımadığım bir subay savaş durumunda olduğumuzu, kışla emniyeti alacağımızı söyledi. Bulunduğumuz yeri helikopter bombaladı. Büyük çapta bir terör saldırısı olduğunu düşündük." dedi.
Daha sonra tören alanına getirildiklerini, burada rastgele gruplar oluşturarak helikoptere bindirildiklerini anlatan Akbıyık, yine tanımadıkları bir subayın Genelkurmay karargahında olduklarını, burada güvenlik önlemi alacaklarını söylediğini bildirdi.
Bunun üzerine Üsteğmen Biberoğlu'nu arayarak durumu izah ettiğini söyleyen Akbıyık, savunmasını şöyle tamamladı:
"O da en rütbeli kişiye uymamız gerektiğini, vatandaşların içeri girmesini önlememizi, yoksa bizi mahvedeceklerini söyledi. Vatan hainleri tarafından kullanılmak istenildik, ancak buna müsaade etmedik. Bu arada safari gömlekli bir subay ayakta halka ateş ediyordu. Bu durumu görünce oradakilerin niyetini sorgulamaya başladım. Bir yolunu bulup vatandaşlarla irtibata geçerek durumun ne olduğunu sorduk. Onlar da bize, 'sizin başınızdakiler hain' dedi."
"Bizi ölümle tehdit ettiler"
Sanık kursiyer İhsan Tunç da savaş uçaklarının alçaktan uçması nedeniyle komutanlarının can güvenliği olmadığı gerekçesiyle kendilerini güvenli bölgeye sevk edeceklerini söylediklerini aktardı. Bulundukları alana üç helikopterin geldiğini, 15'erli gruplar halinde bunlara bindirildiklerini ifade eden Tunç, getirildikleri yerin Genelkurmay Başkanlığı karargahı olduğunu sonradan fark ettiğini iddia etti. Burada yaşanan çatışmalardan korunmak için bodrum katına sığındıklarını kaydeden Tunç, tam teçhizatlı askerler tarafından gözaltında tutulduklarını savundu.
Üsteğmen Hasan Ali Seyrek'in bulundukları yere gelerek, kaçmaları gerektiğini söylediğini ifade eden Tunç, "Tellerden çıkmak üzereyken yolumuzu kesen bir asker, 'Gideni vururum, nereye gidiyorsunuz hainler' diyerek bize engel oldu. Daha sonra bir yolunu bulup polis akademisi tarafına geçerek burada polislere sığındık." dedi.
Sanık kursiyer İlyas Kurt da Genelkurmay Başkanlığı karargahına hangi amaçla götürüldüklerini bilmediğini savunarak, kendilerine konuyla ilgili bilgi verilmediğini söyledi. Özel Kuvvetler Komutanlığı mensubu bir askerin, üzerilerinde mühimmat bulunmadığı için kendilerine kızdığını anlatan Kurt, "Başka bir rütbeli bize mühimmat ve G3 piyade tüfeği getirdi. Kursiyerlerden Oktay Şahin bize, 'kandırıldığımızı, asıl terör örgütünün bunlar olduğunu, polisle görüştüğünü, buradan kaçmamız gerektiğini' söyledi." ifadelerini kullandı.
Darbe girişiminin içinde bulunmadığını, kanunsuz bir emri yerine getirmediğini savunan Kurt, şöyle devam etti:
"Darbenin sanığı değil, mağduruyum. Defalarca subay, astsubaylık ve polislik sınavında başarılı olmama rağmen mülakatlarda eleniyordum. En son Jandarma Genel Komutanlığını mahkemeye verdim. Keyfi olarak elendiğime hükmedilerek, yedek listeden çağrıldım. Bunların hepsi örgüt üyesi olmadığımı gösteriyor. Kara Harp Okulunun hazırladığı idari tahkikat raporu da beni doğruluyor."
Sanık kursiyerler Hakan Sakka ve İbrahim Güleş'in de savunmalarını alan mahkeme, duruşmayı yarına erteledi.
Muhabir: Tanju Özkaya, Ertuğrul Subaşı
dikGAZETE.com