Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Rusya’ya itidal çağrısında bulunuyoruz. Ama bizim de sabrımız sınırsız değildir. Bugüne kadar yaptıklarınıza karşılık vermiyorsak korkumuzdan ya da suçluluk psikolojisinden değil” dedi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bir televizyon kanalında gündeme ilişkin soruları cevapladı. Başika olayı ve Bağdat’la ilişkiler hatırlatılarak, “MİT Müsteşarı ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Bağdat’taydı. Bağdat’tan bir açıklama geldi. Krizin çözülmesi için Türk askerinin topraklarımızı terk etmesi gerekiyor biçiminde. Ne konumda bu krizse eğer?” sorusuna Çavuşoğlu, “Mart 2015 tarihinden bu yana bizim askerlerimiz orada var. Bu askerler savaşmak için değil, oradaki Musul Ulusal Muhafızları’nı eğitmek için. Yeni Irak hükümeti göreve başladıktan sonra hem Mili Savunma Bakanlığı hem de İçişleri Bakanlığı Türkiye’yi davet etti askerlerini ve polislerini eğitmek için. Elbette askeri eğitebilmek için önce Irak’ta bir yapılandırma gerçekleşmesi gerekiyor. Bu halen gerçekleşmedi maalesef. Bugün Irak’taki güçlere bakınca çoğunluğu gönüllüler ve Şii milisler ve İran’ın desteklediği gruplar. Musul Valisi bu kanundan sonra ulusal muhafız oluşturmaya başladı. Bizde oraya gidip bunların eğitimini vermeye başladık. Bağdat yönetiminden bu kampa ziyaretler de gerçekleştirildi. Aynı şekilde Kuzey Irak bölgesel yönetiminden gidip burayı ziyaret ettiler. Son gelişmelerden sonra buradaki eğitim veren güçlerimize yönelik tehdit arttı. DAEŞ’e çok yakın bir bölgede Başika. Elbette Türkiye Cumhuriyeti’nin görevi de bu askerlerimizin güvenliğini sağlamak. Son gönderdiğimiz grup bunların güvenliğini sağlamaya yönelik. Herhangi bir orada operasyonlara katılacak güç değil” diye konuştu.
“MALİKİ VAR İŞİN İÇİNDE”
Bakan Çavuşoğlu konuşmasına şöyle devam etti:
“Gazetelerde haberler çıkınca, bunu da komşu ülkeler körüklemeye başlayınca bir de Maliki var işin içinde, önceki başbakan şu anda cumhurbaşkanı yardımcısı. Bunlar da olayı kışkırtmaya başlayınca tabi Bağdat’ta bir hassasiyet yarattı. Hangi ülkede olsa yaratır doğrusu. Maalesef son kapsayıcı hükümete rağmen Irak yönetilebilen bir ülke de değil. Bizim de Bağdat yönetiminin endişelerini gidermemiz lazım. Sayın Milli Savunma Bakanımız onların bakanıyla görüştü. Ben Dışişleri Bakanı Caferi ile 1,5 saat telefonda görüştüm. Burada hepimizin vurguladığı şey; Irak’ın toprak bütünlüğü ve egemenliğini en çok savunan ve saygı duyan ülke Türkiye Cumhuriyeti’dir. Amerika ilk gittiği zaman da bunu söyledik. Daha sonra MİT Müsteşarımız Hakan Bey ve Bakanlığımızın Müsteşarı Feridun Bey dün Bağdat’a bir ziyarette bulundular. Ben Caferi’ye şu soruyu sordum; ‘Şu anda orada tehdit var mı?’ Var, onlarda kabul ediyor. Peki sizlerin daveti ile oraya giden, eğitim veren askerlerimizin güvenliğini sağlayacak bir gücünüz var mı? Yok. Peki kim sağlayacak? Tam da bunu konuşuyoruz şu anda. İlave asker gönderimini durdurduk Irak’a ve Bağdat yönetimine olan saygımızdan dolayı. Şu anda Türkiye’nin orada eğitim veren gücünü koruyacak ilave bir güç yok Bağdat’ta arazide. Biz peşmergeye de aynı eğitimi veriyoruz. Bugüne kadar 2 bin 500’den fazla peşmergeyi eğittik donattık. Musul’da da 2 bin 400’den fazla Musul Ulusal Muhafızını da eğittik. Bunlardan bin 40 tanesi hala bu kampta daha üst düzey eğitim almak için. Bunlar Musul’u geri almak için. DAEŞ’tan Irak’ı kurtarmak için. Kuzey Irak Yönetimi’ne yönelik bir operasyon için eğitilmiyor bunlar. DAEŞ’i Irak’tan yok etmek için eğitiliyor. Nasıl Suriye’de şu an koalisyonla birlikte hareket ediyoruz, Irak’taki operasyonlara da Türkiye katılmak istiyor. Tamamen ideolojisi ile birlikte yok edilmesi lazım bu terör örgütünün. Bunları biz bırakın Müslüman, insan olarak bile görmüyoruz. Sonuçta görüşmelerimiz devam ediyor. Buna bir formül bulmamız lazım. Türkiye’nin burada bulunmasını istemeyen grup, dışarıdan özellikle desteklenen komşu ülkelerin desteklediği tamamen bilinen isimler, diğer taraftan en azından birazı çekilsin diyenler var. Zaten kuzeydeki komşumuz Irak’ın da bir talebi olmadan gündeme getirdi, tabiri caizse rezil oldular. Irak’ın mektup gönderdiğini söyledi, Irak daimi temsilcisi ‘bizim böyle bir isteğimiz yok’ dedi.”
“BİZİM DE SABRIMIZ SINIRSIZ DEĞİLDİR”
“Uçağın düşürülmesinde sonra Rusya her fırsatı değerlendirmek istiyor” diyen Bakan Çavuşoğlu, “Spesifik bir sorun ve biz bunu her platformlarda Rusya’nın aleyhine kullanmaya çalışmıyoruz. Biz olgun, çağdaş bir devlet gibi davranıyoruz. Komşumuz, bugüne kadar çok iyi siyasi ilişkilerimizin olduğu ve en önemli ticaret ortağımız olan Rusya’ya itidal çağrısında bulunuyoruz. Ama bizim de sabrımız sınırsız değildir. Bugüne kadar yaptıklarınıza karşılık vermiyorsak korkumuzdan ya da suçluluk psikolojisinden değil. İstemediğimiz bir olay oldu ama Rusya haksız, hava sahamızı ihlal etti. Ama ilişkilerimizi eski günlere döndürmek için sabırlı davranıyoruz. Ama bu süreçte Rusya, Türkiye aleyhine her fırsatı değerlendirmek istiyor. Rusya’nın burayla hiçbir ilgisi yok. Neticede bu süreçte diyaloğumuz devem ediyor. Bağdat yönetiminin endişelerini gidermek bu süreçte bizim görevimiz” ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu’nun Bağdat’a gitmesinin gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Çavuşoğlu, “Önce diğer görüşmeleri yapalım. Sayın Başbakanımız mektup gönderdi. Sayın Başbakanımız da düşünüyor. Hatta Milli Savunma Bakanımızın ziyareti de söz konusu. Önce her düzeyde görüşmeler olsun. En son sayın başbakanlar biraraya gelir ve bu işi tatlıya bağlarız” dedi.
“ZİYARETİN BU BAŞİKA İLE İLGİSİ YOK, ÖNCEDEN PLANLANMIŞTI”
Barzani’nin Türkiye’ye ziyaretiyle ilgili detayların sorulması üzerine Bakan Çavuşoğlu, “Ziyaretin bu Başika ile ilgisi yok, önceden planlanmıştı. Ama Başika’yı da konuştuk, enerji konularını da konuştuk, ilişkileri konuştuk, terörle mücadeleyi konuştuk, Türkiye’deki seçimleri konuştuk, oradaki siyasi atmosferi konuştuk. Eskiden Barzani’nin mektubu bile geri çevrilirdi ama bugün Barzani Türkiye’nin önemli bir ortağıdır. Birçok konuda da birlikte hareket ediyoruz. Bizim ne Türkiye’deki ne de Irak’taki Kürt kardeşlerimizle, ne de Suriye’deki Kürt kardeşlerimizle bir problemimiz yok. Bizim sorunumuz terör örgütleriyle. Kandil’de bölgede bulunan PKK terör örgütü yine Suriye’deki YPG ve PKK birlikte zaten oradaki terör örgütleri ve Türkiye içindeki terör örgütleri. Suriye’deki Kürtler bile her grupla görüşüyoruz biz, bazıları Avrupa’da yaşıyor, bazıları Suriye’de yaşıyor. ’YPG’ye bizi teslim etmeyin, bunlar kendi ideolojilerini bize dayatıyor, ateist bir Kürt toplumu burada yetiştirmek istiyorlar, fakat bize de zulmediyorlar’ diyorlar. Orada da Kürtlerin tamamını temsil etmiyor YPG. Bizim sorunumuz burada. O nedenle Kuzey Irak’taki Kürtleri temsil eden bir yönetimle bizim ilişkilerimizin iyi olması ve daha da geliştirilme arzusunun olması da son derece doğal” açıklamasında bulundu.
“DUYGUSALLIK İÇİNDE ALINAN KARARLARI RUSYA GÖZDEN GEÇİRMESİ LAZIM"
“Rusya geriliminde yataylaşma söz konusu, hatta Putin’in kıramayacağı onun üzerine etkisi olan isimlerin de devrede olduğu yazıldı. Ne kadar doğrularsınız. Bir temas var mı?” sorusu üzerine Çavuşoğlu, şunları söyledi:
“Bizim adımıza Rusya ile veya Putin’le temasta bulunan kişiler yok. Özellikle komşu bölgelerdeki kişiler iyi niyet girişiminde bulunabiliyorlar. Obama, Merkel diğer müttefiklerimizin liderleri ya da dışişleri bakanları Rus muhataplarıyla görüştüğü zaman itidal çağrısında bulunması doğaldır. Herkes Türkiye’nin haklılığını teslim ediyor, Rusya’nın haksızlığını teyit ediyor. Ama hiç kimse biz de dahil daha fazla tırmanma istemiyor. İstenmeyen bir sorun yaşandı. Şimdi bu sorunu nasıl aşabiliriz. Türkiye haksız mı? Hayır, Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklanan angajman kuralları gereği Rus uçağını düşürmüştür ki, milleti de belli değildir. Kaldı ki daha önce de Rusya defalarca bizim hava sahamızı ihlal etti. Bir ülke geliyor sizin toprağınızı sürekli ihlal ediyor uyarılara rağmen ve her seferinde özür dilemesine rağmen. Dolayısıyla gerginliği aşmak için diyaloğun devam etmesi lazım. Bunu anlamda hemen Sayın Lavrov’la görüşmelerimiz oldu. Olayın hemen bir gün sonrasında telefonla görüştük. Yüz yüze de görüştük. Açıklıkla iki tarafta pozisyonunu da, düşüncelerini de söyledi. Ama bundan sonra Rusya’da tırmandırma istemediğini söyledi. Kanalların açık olması gerektiğini söyledik. Tabi duygusallık hakimdi Rusya’da. Maalesef bu duygusallıkla hoş olmayan bazı açıklamalarda bulundular, hatta iftiralar da attılar. Bazı kararlar da aldılar. Bu kararlar sadece Türkiye’yi etkilemez, Rusya’yı daha fazla etkiler. Duygusallık içinde alınan kararları Rusya gözden geçirmesi lazım. Biz bugüne kadar onların üslubuyla cevap vermedik, onların aldıkları kararlara karşı ne uluslararası camiaların ambargolarına katıldık ve karşı adımlar attık. Ama sürekli böyle gitmez. Rusya’da da bir tırmanma oldu, pik noktasına geldi açıklamalar veya iftiralar konusunda, ki herkes reddetti bu iftiraları Amerika başta olmak üzere. Sayın Cumhurbaşkanımız ve ailesine yönelik hiç hoş olmayan iftiralar oldu. Bunlar gelir geçer ama olayı kişiselleştirdiğiniz zaman bazı şeyler olmaz. Rusya doğrudan halklara yönelik adımlar atıyor, maalesef nefret söylemlerinde de bulunuyor. Bizim orada yaşayan vatandaşlarımıza yönelik nahoş tutumlar içinde oldular. Bu konuda da uyarılarımızı yaptık. Umarım diyaloğu devam ettiririz ve bu durumdan çıkmak için formüller üretiriz beraber.”
(İHA)
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bir televizyon kanalında gündeme ilişkin soruları cevapladı. Başika olayı ve Bağdat’la ilişkiler hatırlatılarak, “MİT Müsteşarı ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Bağdat’taydı. Bağdat’tan bir açıklama geldi. Krizin çözülmesi için Türk askerinin topraklarımızı terk etmesi gerekiyor biçiminde. Ne konumda bu krizse eğer?” sorusuna Çavuşoğlu, “Mart 2015 tarihinden bu yana bizim askerlerimiz orada var. Bu askerler savaşmak için değil, oradaki Musul Ulusal Muhafızları’nı eğitmek için. Yeni Irak hükümeti göreve başladıktan sonra hem Mili Savunma Bakanlığı hem de İçişleri Bakanlığı Türkiye’yi davet etti askerlerini ve polislerini eğitmek için. Elbette askeri eğitebilmek için önce Irak’ta bir yapılandırma gerçekleşmesi gerekiyor. Bu halen gerçekleşmedi maalesef. Bugün Irak’taki güçlere bakınca çoğunluğu gönüllüler ve Şii milisler ve İran’ın desteklediği gruplar. Musul Valisi bu kanundan sonra ulusal muhafız oluşturmaya başladı. Bizde oraya gidip bunların eğitimini vermeye başladık. Bağdat yönetiminden bu kampa ziyaretler de gerçekleştirildi. Aynı şekilde Kuzey Irak bölgesel yönetiminden gidip burayı ziyaret ettiler. Son gelişmelerden sonra buradaki eğitim veren güçlerimize yönelik tehdit arttı. DAEŞ’e çok yakın bir bölgede Başika. Elbette Türkiye Cumhuriyeti’nin görevi de bu askerlerimizin güvenliğini sağlamak. Son gönderdiğimiz grup bunların güvenliğini sağlamaya yönelik. Herhangi bir orada operasyonlara katılacak güç değil” diye konuştu.
“MALİKİ VAR İŞİN İÇİNDE”
Bakan Çavuşoğlu konuşmasına şöyle devam etti:
“Gazetelerde haberler çıkınca, bunu da komşu ülkeler körüklemeye başlayınca bir de Maliki var işin içinde, önceki başbakan şu anda cumhurbaşkanı yardımcısı. Bunlar da olayı kışkırtmaya başlayınca tabi Bağdat’ta bir hassasiyet yarattı. Hangi ülkede olsa yaratır doğrusu. Maalesef son kapsayıcı hükümete rağmen Irak yönetilebilen bir ülke de değil. Bizim de Bağdat yönetiminin endişelerini gidermemiz lazım. Sayın Milli Savunma Bakanımız onların bakanıyla görüştü. Ben Dışişleri Bakanı Caferi ile 1,5 saat telefonda görüştüm. Burada hepimizin vurguladığı şey; Irak’ın toprak bütünlüğü ve egemenliğini en çok savunan ve saygı duyan ülke Türkiye Cumhuriyeti’dir. Amerika ilk gittiği zaman da bunu söyledik. Daha sonra MİT Müsteşarımız Hakan Bey ve Bakanlığımızın Müsteşarı Feridun Bey dün Bağdat’a bir ziyarette bulundular. Ben Caferi’ye şu soruyu sordum; ‘Şu anda orada tehdit var mı?’ Var, onlarda kabul ediyor. Peki sizlerin daveti ile oraya giden, eğitim veren askerlerimizin güvenliğini sağlayacak bir gücünüz var mı? Yok. Peki kim sağlayacak? Tam da bunu konuşuyoruz şu anda. İlave asker gönderimini durdurduk Irak’a ve Bağdat yönetimine olan saygımızdan dolayı. Şu anda Türkiye’nin orada eğitim veren gücünü koruyacak ilave bir güç yok Bağdat’ta arazide. Biz peşmergeye de aynı eğitimi veriyoruz. Bugüne kadar 2 bin 500’den fazla peşmergeyi eğittik donattık. Musul’da da 2 bin 400’den fazla Musul Ulusal Muhafızını da eğittik. Bunlardan bin 40 tanesi hala bu kampta daha üst düzey eğitim almak için. Bunlar Musul’u geri almak için. DAEŞ’tan Irak’ı kurtarmak için. Kuzey Irak Yönetimi’ne yönelik bir operasyon için eğitilmiyor bunlar. DAEŞ’i Irak’tan yok etmek için eğitiliyor. Nasıl Suriye’de şu an koalisyonla birlikte hareket ediyoruz, Irak’taki operasyonlara da Türkiye katılmak istiyor. Tamamen ideolojisi ile birlikte yok edilmesi lazım bu terör örgütünün. Bunları biz bırakın Müslüman, insan olarak bile görmüyoruz. Sonuçta görüşmelerimiz devam ediyor. Buna bir formül bulmamız lazım. Türkiye’nin burada bulunmasını istemeyen grup, dışarıdan özellikle desteklenen komşu ülkelerin desteklediği tamamen bilinen isimler, diğer taraftan en azından birazı çekilsin diyenler var. Zaten kuzeydeki komşumuz Irak’ın da bir talebi olmadan gündeme getirdi, tabiri caizse rezil oldular. Irak’ın mektup gönderdiğini söyledi, Irak daimi temsilcisi ‘bizim böyle bir isteğimiz yok’ dedi.”
“BİZİM DE SABRIMIZ SINIRSIZ DEĞİLDİR”
“Uçağın düşürülmesinde sonra Rusya her fırsatı değerlendirmek istiyor” diyen Bakan Çavuşoğlu, “Spesifik bir sorun ve biz bunu her platformlarda Rusya’nın aleyhine kullanmaya çalışmıyoruz. Biz olgun, çağdaş bir devlet gibi davranıyoruz. Komşumuz, bugüne kadar çok iyi siyasi ilişkilerimizin olduğu ve en önemli ticaret ortağımız olan Rusya’ya itidal çağrısında bulunuyoruz. Ama bizim de sabrımız sınırsız değildir. Bugüne kadar yaptıklarınıza karşılık vermiyorsak korkumuzdan ya da suçluluk psikolojisinden değil. İstemediğimiz bir olay oldu ama Rusya haksız, hava sahamızı ihlal etti. Ama ilişkilerimizi eski günlere döndürmek için sabırlı davranıyoruz. Ama bu süreçte Rusya, Türkiye aleyhine her fırsatı değerlendirmek istiyor. Rusya’nın burayla hiçbir ilgisi yok. Neticede bu süreçte diyaloğumuz devem ediyor. Bağdat yönetiminin endişelerini gidermek bu süreçte bizim görevimiz” ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu’nun Bağdat’a gitmesinin gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Çavuşoğlu, “Önce diğer görüşmeleri yapalım. Sayın Başbakanımız mektup gönderdi. Sayın Başbakanımız da düşünüyor. Hatta Milli Savunma Bakanımızın ziyareti de söz konusu. Önce her düzeyde görüşmeler olsun. En son sayın başbakanlar biraraya gelir ve bu işi tatlıya bağlarız” dedi.
“ZİYARETİN BU BAŞİKA İLE İLGİSİ YOK, ÖNCEDEN PLANLANMIŞTI”
Barzani’nin Türkiye’ye ziyaretiyle ilgili detayların sorulması üzerine Bakan Çavuşoğlu, “Ziyaretin bu Başika ile ilgisi yok, önceden planlanmıştı. Ama Başika’yı da konuştuk, enerji konularını da konuştuk, ilişkileri konuştuk, terörle mücadeleyi konuştuk, Türkiye’deki seçimleri konuştuk, oradaki siyasi atmosferi konuştuk. Eskiden Barzani’nin mektubu bile geri çevrilirdi ama bugün Barzani Türkiye’nin önemli bir ortağıdır. Birçok konuda da birlikte hareket ediyoruz. Bizim ne Türkiye’deki ne de Irak’taki Kürt kardeşlerimizle, ne de Suriye’deki Kürt kardeşlerimizle bir problemimiz yok. Bizim sorunumuz terör örgütleriyle. Kandil’de bölgede bulunan PKK terör örgütü yine Suriye’deki YPG ve PKK birlikte zaten oradaki terör örgütleri ve Türkiye içindeki terör örgütleri. Suriye’deki Kürtler bile her grupla görüşüyoruz biz, bazıları Avrupa’da yaşıyor, bazıları Suriye’de yaşıyor. ’YPG’ye bizi teslim etmeyin, bunlar kendi ideolojilerini bize dayatıyor, ateist bir Kürt toplumu burada yetiştirmek istiyorlar, fakat bize de zulmediyorlar’ diyorlar. Orada da Kürtlerin tamamını temsil etmiyor YPG. Bizim sorunumuz burada. O nedenle Kuzey Irak’taki Kürtleri temsil eden bir yönetimle bizim ilişkilerimizin iyi olması ve daha da geliştirilme arzusunun olması da son derece doğal” açıklamasında bulundu.
“DUYGUSALLIK İÇİNDE ALINAN KARARLARI RUSYA GÖZDEN GEÇİRMESİ LAZIM"
“Rusya geriliminde yataylaşma söz konusu, hatta Putin’in kıramayacağı onun üzerine etkisi olan isimlerin de devrede olduğu yazıldı. Ne kadar doğrularsınız. Bir temas var mı?” sorusu üzerine Çavuşoğlu, şunları söyledi:
“Bizim adımıza Rusya ile veya Putin’le temasta bulunan kişiler yok. Özellikle komşu bölgelerdeki kişiler iyi niyet girişiminde bulunabiliyorlar. Obama, Merkel diğer müttefiklerimizin liderleri ya da dışişleri bakanları Rus muhataplarıyla görüştüğü zaman itidal çağrısında bulunması doğaldır. Herkes Türkiye’nin haklılığını teslim ediyor, Rusya’nın haksızlığını teyit ediyor. Ama hiç kimse biz de dahil daha fazla tırmanma istemiyor. İstenmeyen bir sorun yaşandı. Şimdi bu sorunu nasıl aşabiliriz. Türkiye haksız mı? Hayır, Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklanan angajman kuralları gereği Rus uçağını düşürmüştür ki, milleti de belli değildir. Kaldı ki daha önce de Rusya defalarca bizim hava sahamızı ihlal etti. Bir ülke geliyor sizin toprağınızı sürekli ihlal ediyor uyarılara rağmen ve her seferinde özür dilemesine rağmen. Dolayısıyla gerginliği aşmak için diyaloğun devam etmesi lazım. Bunu anlamda hemen Sayın Lavrov’la görüşmelerimiz oldu. Olayın hemen bir gün sonrasında telefonla görüştük. Yüz yüze de görüştük. Açıklıkla iki tarafta pozisyonunu da, düşüncelerini de söyledi. Ama bundan sonra Rusya’da tırmandırma istemediğini söyledi. Kanalların açık olması gerektiğini söyledik. Tabi duygusallık hakimdi Rusya’da. Maalesef bu duygusallıkla hoş olmayan bazı açıklamalarda bulundular, hatta iftiralar da attılar. Bazı kararlar da aldılar. Bu kararlar sadece Türkiye’yi etkilemez, Rusya’yı daha fazla etkiler. Duygusallık içinde alınan kararları Rusya gözden geçirmesi lazım. Biz bugüne kadar onların üslubuyla cevap vermedik, onların aldıkları kararlara karşı ne uluslararası camiaların ambargolarına katıldık ve karşı adımlar attık. Ama sürekli böyle gitmez. Rusya’da da bir tırmanma oldu, pik noktasına geldi açıklamalar veya iftiralar konusunda, ki herkes reddetti bu iftiraları Amerika başta olmak üzere. Sayın Cumhurbaşkanımız ve ailesine yönelik hiç hoş olmayan iftiralar oldu. Bunlar gelir geçer ama olayı kişiselleştirdiğiniz zaman bazı şeyler olmaz. Rusya doğrudan halklara yönelik adımlar atıyor, maalesef nefret söylemlerinde de bulunuyor. Bizim orada yaşayan vatandaşlarımıza yönelik nahoş tutumlar içinde oldular. Bu konuda da uyarılarımızı yaptık. Umarım diyaloğu devam ettiririz ve bu durumdan çıkmak için formüller üretiriz beraber.”
(İHA)