Asayiş

Rapordaki ses kayıtları tüyler ürpertti

6-8 Ekim Kobani olaylarında öldürülen Yasin Börü ve 3 arkadaşının avukatları, açılan davayla ilgili rapor hazırladı. Raporla birlikte basına servis edilen ses kayıtları tüyler ürpertti. 6-8 Ekim olaylarında teröristler tarafından feci...

Rapordaki ses kayıtları tüyler ürpertti
06-01-2016 17:06
6-8 Ekim Kobani olaylarında öldürülen Yasin Börü ve 3 arkadaşının avukatları, açılan davayla ilgili rapor hazırladı. Raporla birlikte basına servis edilen ses kayıtları tüyler ürpertti.
6-8 Ekim olaylarında teröristler tarafından feci bir şekilde öldürülen Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Hasan Gökguz ve Riyat Güneş’in yapılan yargılamalarıyla ilgili davanın müdafi avukatlarının tespitleri rapor haline getirilerek basınla paylaşıldı. 6-8 Ekim olaylarının spontane gelişen bir olay olmadığı, aksine saldırıların organize bir eylem olduğu belirtilen raporda sürecin oldukça ağır işletildiği, olayın faillerine yönelik ilk tutuklamaların olaydan yaklaşık 2 ay sonra 03.12.2014 tarihinde gerçekleştiğine dikkat çekildi. Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi ve Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davaların güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya alınmış olmasının akıllara soru işareti bıraktığına dikkat çekilen raporda, “Dava dosyalarının Ankara’ya alınmasıyla, mahkemelerin yaptığı ilk iş, katil zanlısı sanıkları tahliye etmek olmuştur. Henüz sanıkların sorgularını gerçekleştirmeden, kamuoyuna mal olmuş ve kamuoyunun vicdanını ciddi anlamda zedelemiş dosyada Ankara 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi 06.07.2015 tarihli tensip kararıyla, hukuka aykırı bir şekilde sanıklar Sedat Çoban, Mecnun Akkoyun, mağdur Yusuf Er ve gizli tanıkların teşhis ettiği tutuklu sanıklar Hasan Okçu, Hüseyin Okçu, Yıldız Doğanay ve Ahmet Biçici’nin tahliyesine karar vermiştir” denildi.
Kamuoyuna mal olmuş bu davada esasa etki edebilecek nitelikte olan taleplerinin mahkeme tarafından, yargılamaya yenilik katmayacağı gerekçesiyle neredeyse hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden reddedildiğinin kaydedildiği raporda, mahkemenin böylesine önemli bir davaya yaklaşımının sağlıklı bir yaklaşım olmadığına vurgu yapıldı. Mahkemenin davaya yaklaşımının yanı sıra davanın görüldüğü mahkemenin fiziki şartlarına da işaret edilen raporda, duruşma salonunun sadece avukatları bile alacak kadar bir yeterliliğe sahip olmadığını, bununla birlikte yaklaşık bin kilometre uzaklıktan gelen mağdur tarafın aile ve yakınlarının salona sığmadıklarından dolayı salonun dışında kaldıkları, salonda izleyici sıralarında durmak zorunda bırakılan müdahil vekillerin ise birbirinden ve heyetten kopuk bir şekilde konumlandırıldıklarına değinilerek duruşma salonunun fiziki şartlarının düzeltilmemesine yönelik taleplerin ise dikkate alınmadığı belirtildi.

“REDDİ HAKİM TALEBİNİ DİKKATE ALINMADI”
Mahkemede karşılaşılan olumsuz fiziki şartlar ve mahkeme heyetinin takındığı tavır dolayısıyla reddi hakim talebinde bulunulduğu, ancak mahkeme heyetinin bunu dikkate almadığının aktarıldığı raporda, şunlar kaydedildi:
“Reddi hakim talebini alan mahkeme heyetinin, duruşmayı esasa ilişkin (acil haller haricinde) hiçbir işleme girmeden reddi hâkim talebi sonucunu beklemesi gerekirken, sonucu beklemeden, dosyanın esasına girerek sanıkların dinlemesine devam etmiş ve gizli tanık Kanarya’yı dinlemiş ve de diğer işlemlerini aynen yapmaya devam etmiştir. Üstelik bu işlem müdahil ve vekillerinin yokluğunda yapılmıştır. Mahkeme heyeti ilgili kanun maddelerine rağmen hukuki olmayan bir şekilde duruşmaya devam ederek sanık savunmaları ile gizli tanık ifadelerini almış ve duruşma sonunda dört sanığın tahliyesine karar verilmiştir.”

“MAHKEME DAVAYI YÜK OLARAK GÖRÜYOR”
Mahkemenin celse sonunda üye hakimin muhalefetine rağmen Rıdvan B. isimli şahıs hakkında HTS raporları ile gizli tanık ve itirafçı sanıklarının Rıdvan B. isimli şahsın olayda olduğuna dair beyanlarının olmasına rağmen tahliye edildiğine değinilen raporda, “Mahkeme her dosyayı incelediğinde ya da duruşma yaptığında tahliye kararı vermesi gerektiğine adeta kendini şartlandırmıştır. Yine bütün delillere rağmen Mahkeme böylesine bir cinayette adeta yazılı belge aramakta veya sanıkların açıkça biz bu vahşi katliamı yaptık demesini beklemektedir. Mahkeme heyeti, toplum vicdanında derin yaralar açmış bulunan birtakım olayların aydınlatılması için başlatılan böylesine önemli bir yargılamada, baştan itibaren özensiz bir şekilde davranmış, bu davayı bir an evvel üzerlerinden atmaları gereken bir yük olarak görmüşlerdir. Bu durum Mahkemenin yukarıda anlatılan tutumlarında net bir şekilde gözlemlenmektedir. Nitekim Mahkeme heyeti, müşteki vekilleri olarak sunduğumuz, esasa etki edebilecek taleplerimiz dâhil, tüm taleplerimizi reddetmiştir” ifadeleri kullanıldı.

“AZMETTİRENLER HAKKINDA DAVA AÇILMADI”
Eylem çağrısı yapan ve insanları sokağa çağıran siyasilerden hiç kimsenin bu olay nedeniyle sanık olarak dosyaya dahil edilmemiş olmasının da dikkatlerden kaçmadığı belirtilen raporda son olarak şu detaylara değinildi:
“Mağdur aileler avukatlarının en temel itiraz noktaları, olayların akabinde eksik soruşturma yürütülmüş olması, delillerin düzgün biçimde toplanmaması ve yaşanan olayların HDP’li yöneticilerin açık çağrısı üzerine yaşanmış olması, PKK yönetiminin devam eden süreçte olayları açıkça üstlenmesi sahiplenmesine rağmen azmettirenler hakkında dava açılmamış olması ve şu an davayı görmekte olan Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’nın yargılamayı adeta ‘nerden düştü bu dosya bizim önümüze’ mantığıyla yürütüyor olmasıdır.”

EV SAHİBİ KORKU İÇİNDE POLİSİ ARAMIŞ
Öte yandan, avukatlar tarafından raporla birlikte Yasin Börü ve arkadaşlarını sığındıkları ev sahibi kadının 155’i aramasının ses kayıtları da kamuoyu ile paylaşıldı. Büyük korku içerisinde 2 kez 155’i arayan ev sahibi kadının, hattın düşmesini beklerken kapısına dayanan teröristlere, feryatlar içerisinde “Burada kimse yoktur, burada kimse yoktur” diye seslenmesi dikkat çekti. Kayıtlara göre, kadın ile polis arasında şu diyaloglar yaşandı:

Ev sahibi: Alo polis
Polis: 155
Ev sahibi: Lütfen Öz Turan Apartmanı 3 Peynir Pazarı’nın karşısına lütfen birilerini gönderin. Evime şeyler girmiş dışarda kapıma saldırıyorlar.
Polis: Neresi orası, hangi mahalle?
Ev sahibi: Öz Turan Apartmanı 3 Yoğurt Peynir Pazarı’nın karşısı lütfen, kurban olayım, çabuk olun kapıyı kıracaklar.
Polis: Güzel ablam, hangi yoğurtçular, Cengizler’deki mi?
Ev sahibi: Evet, Cengizler Caddesi
Polis: Öz Fırın Apartmanı mı?
Ev sahibi: Öz Turan Apartmanı
Polis: Kaçıncı katta oturuyorsunuz?
Ev sahibi: 3’üncü kat, 3’üncü kat
Polis: Hangi daire?
Ev sahibi: 5 numara, çabuk, kurban olayım.
Polis: 5 numara mı?
Ev sahibi: Evet, çabuk beni öldürecekler.
Polis: Niye senin evini çalıyor bunlar?
Ev sahibi: 2 kişi içeri girdi, kapıyı kapattım diye kapıyı kırıyorlar. İlla verin öldüreceğiz diyorlar.
Polis: Sen yalnız mısın evde?
Ev sahibi: Ben yalnızım, çabuk.
Polis: Tamam sakin ol, bak yardımcı olacağım, sakin.
Ev sahibi: Dışarısı doludur. Çabuk gelin kurban olayım, çabuk.
Polis: Peki tamam

İKİNCİ ARAMA
Ev sahibi: Alo
Polis: 155
Ev sahibi: Alo, çabuk gelin bizi öldürüyorlar, çabuk gelin
Polis: Kim öldürüyor seni
Ev sahibi: Çabuk gelin bizi öldürdüler çabuk,
Polis: Nereye gelelim, Cengizler Caddesi mi?
Ev sahibi: Evet
Polis: Kim saldırıyor size?
Ev sahibi: Ya çabuk
Polis: Alo,
Ev sahibi: Kurban olayım, Öz Turan 3 Apartmanı
Polis: Ne 3?
Ev sahibi: Öz Turan 3 Apartmanı
Polis: Saldıran kim
Ev sahibi: PKK, PKK,
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER