Genel

"Vaat edip yapmamak yalan söylemenin bir türüdür”

Başbakan Ahmet Davtoğlu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim vaatleriyle ilgili, “Bu tür vaatlerle ekonominin nereye geleceğinin biliyorum. Vaat edip yapmamak yalan söylemenin bir türüdür” diye konuştu.Başbakan Ahmet Davutoğlu, özel bir televizyon kan

"Vaat edip yapmamak yalan söylemenin bir türüdür”
22-04-2015 11:43

Başbakan Ahmet Davtoğlu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim vaatleriyle ilgili, “Bu tür vaatlerle ekonominin nereye geleceğinin biliyorum. Vaat edip yapmamak yalan söylemenin bir türüdür” diye konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, özel bir televizyon kanalının canlı yayınında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hesap yapmayı bilmediğini belirten Davutoğlu, “Kılıçdaroğlu’na bir rehber tutacağım. Alacak Kılıçdaroğlu’nu şöyle önce bir Marmaray’a indirecek, tünelden karşıdan karşıya kıtalararası bir seyahat yaptıracak. Sonra soracak ‘Kemal bey, 12 yıl önce böyle bir şey var mıydı?’ diye. Tabi, 12 yıl önce İstanbul’u biliyor muydu, onu bilmiyorum. Sonra alacak onu Avrasya Tüneli’ne götürecek. Sonra gidecek yine elinden tutup 17 bin kilometre bir arabaya bindirip, ceza niyetine değil ödül niyetine, 17 bin kilometre duble yoldan onu geçirecek. Sonra bir Konyalı olarak davet ediyorum; İstanbul’dan hızlı trene binecek, Ankara’ya gelecek. Ankara’dan da binecek Konya’ya hızlı trenle keyif içerisinde gidecek. Sonra, soracağız ’Kemal bey, Türkiye bırak hızlı trenle seyahat etmeyi, hızlı tren lafını edebilir miydi, AK Parti geldiğinde?’ Bu paralar nereye gitti diyorsun ya işte burada bu paralar. Sonra yeşil, ağaç falan, bunlara dönük ilgilerinden hep bahsederler. 3 buçuk milyar fidanı Kılıçdaroğlu’na tek tek saydırmak lazım. Elinden tutacaksın ‘Bak bu sarı çam ağacı, bu şu ağaç…’ Türkiye’de 3 buçuk milyar fidan ve iddiamız şu; dünyada ne kadar insan varsa o kadar fidan olacak. 7 milyara kadar çıkaracağız bunu. Sonra Kılıçdaroğlu’nu uçağa bindireceksiniz; Türkiye’nin Iğdır’da, Batman’da vesaire her iline uçakla götüreceksiniz. Uçağın içerisindeki insanlara soracaksınız, Kılıçdaroğlu duysun diye, ’12 yıl önce siz uçak nedir bilir misiniz ey vatandaşlarım?’ Dolayısıyla ben hazırım, Kılıçdaroğlu’na bir rehber vereceğim, Türkiye’de 12 yılda ne yapılmış bir görsün” diye konuştu.

“VAAT EDİP YAPMAMAK YALAN SÖYLEMENİN BİR TÜRÜDÜR”
CHP ve HDP’nin asgari ücret vaatlerini hatırlatan Davutoğlu, kendilerinin 8 Haziran’da iktidarda olacağını bildikleri için bu tür söylemlerde bulunmadıklarını belirtti. Siyasette yalan söylememek gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, “Bu tür vaatlerle ekonominin nereye geleceğinin biliyorum. Vaat edip yapmamak yalan söylemenin bir türüdür” dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun vaatlerinin maddi karşılığının 150 milyar Lira civarında olduğunu vurgulayan Başbakan Davutoğlu, “En kolay harcanan veya speküle edilen şey; sizin kazanmadığınız paradır. Yani alnınızın terini şöyle bir döktüğünüz zaman üzerine titrersiniz. Neden biz şimdi bu ülkenin üzerine titriyoruz? Hem çok sevdiğimiz için ama gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Bu başarıları biz riske eder miyiz?” şeklinde konuştu.

“AĞRI’DAKİ OLAY TEKERRÜR EDERSE, AYNI TEDBİRİ ALIRIZ”
Terör örgütü PKK’nın Ağrı’daki saldırısına da değinen Davutoğlu, “Türkiye’nin belli yerlerini dolaşıp barış güvercini gibi konuşacaksınız ama dönüp PKK’ya ‘niye silahları bırakmıyorsun, ben burada siyaset yapıyorum’ demeyeceksin. Olmayacak bir şey bu. Bu iki yüzlülükle Türkiye’de siyaset yapılamaz. Ağrı’daki olay tekerrür ederse bir an bile tereddüt etmeden aynı tedbiri yine alırız. Ben ilgili bütün güvenlik birimlerinden bilgi aldım. Bir şey konuşuyorsak bunun bir karşılığı var. Birisi ‘ağaç dikme şenliği yapıyoruz’ dediği sırada dağdan herhalde oyuncak silahlarla değil, gerçek silahlarla birileri iniyor, o şenliğe geliyor ve bu barışçıl oluyor ama orada halka baskı yapılmasını engellemek isteyen askerimizin oraya gitmesi bir provokasyon oluyor. Öyle mi?” açıklamalarında bulundu.

“İNSANLIĞA İHANETTİR”
KPSS Soruşturmasına değinen Davutoğlu, sınav sorularını çalıp dağıtmanın, dine ve insanlığa ihanet etmek anlamına geldiğini dile getirdi. “Birisi tutup da sınava giren binlerce öğrenci arasından bazılarına bu sınav sorularını veriyorsa, diğerlerinin hakkını gasp ediyorsa, bunu da dini bir kisve ile yapıyorsa dine en büyük ihaneti ediyordur. İnsanlığa ihanettir” diyen Davutoğlu, “Burada insanın isyan duygusu geliyor, tepki dozunu artırma ihtiyacı hissediyorsunuz. Bunu nasıl yaparsınız? Kim yaparsa yapsın, burada bürokrasiyi tek tek almak lazım. Bir hakim tek başına vicdanıyla karar verir, eğer hakimler oturup da kendi aralarında kurdukları network ile karar verirse, adaletle hükmetmek mümkün olmaz” ifadelerini kullandı.
Anayasa’nın değişe değişe tanınmaz bir hale geldiğini vurgulayan Davutoğlu, “Anayasa değişikliği” tanımı yerine “Yeni Anaya” tanımının kullanılmasının daha doğru olduğunu kaydetti. Başkanlık Sisteminin yeni yapılacak anayasanın içinde doğru yere oturtulması gerektiğine dikkat çeken Davutoğlu, Türkiye’deki yetki çatışmaları ve keşmekeş haline gelmiş idari yapının düzelmesi için sistem değişikliğine gidilmesi gerektiğini dile getirdi.

BAŞKANLIK SİSTEMİ
Halkın Yeni Anayasayı yapacak gücü verdiği takdirde, anayasayı toplum kesimleriyle beraber yazacaklarını ifade eden Davutoğlu, Başkanlık sistemiyle ilgili şöyle konuştu:
"Başkanlık sistemini, bütün bu keşmekeşi ortadan kaldırmak üzere önce Meclis’in, gücümüz referandumla olacaksa ancak halkın huzuruna sorarız. Halk da nihai kararını verir. Kimsenin de bundan gocunmaması gerekir. Nihayet Başkanlık sistemiyle de herhangi bir başkan o yetkiyi bir, iki dönem sürdürecektir. Önemli olan sistemi doğru yerine oturtmak. ’Siz Başbakansınız, nasıl kendinizin olmayacağı bir sistemi savunuyorsunuz’ sorusu birtakım mahfillerin beni tahrik etmek için kullandıkları bir soru. Tahrik etmek ve sanki bir ihtilaf çıkarmak için sordukları bir soru bu.”
Seçim kampanyaları için 70 ili ziyaret edeceğini belirten Davutoğlu, seçim kampanyasına Erzurum’dan başlayacağını kaydetti. 1 yada 2 gün boyunca da Avrupa’daki seçmenleri ziyaret edeceğini söyleyen Davutoğlu, son mitingi Konya’da yapacağını belirtti.

“TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİ BİR KANLI TARİH İLİŞKİSİ DEĞİLDİR”
Türkler’le Ermeniler’in birlikte ortak bir tarih yazdığını dile getiren Başbakan Davutoğlu, konuşmasında, “Ermenilerle Türkler birlikte 10 asır boyu savaşmadılar. Aksine, Alparslan’ın ordusu içinde sadece Türkler yoktu. Bizans’tan memnun olmayan Anadolu kavimleri arasında Ermeniler de vardı. Dolayısıyla Türk Ermeni ilişkileri bir kanlı tarih ilişkisi değildir. 19. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren başlayan çatışmalarda ise Rusya’nın ve başka ülkelerin savaş esnasında Ermeniler’i kullanma çabaları var. Bunları, acıları unutturmak için söylemiyorum. Bu acılara saygı duymamız, bu acıları taziye etmemiz gerekiyor. İlk Türkçe roman Ermeni harflerle yazılmıştır. Bunları bizim ortak tarihimizi keşfederek yeni çığırlar açmaya yönelik hareketler olarak görüyorum. Ermeniler, bu toprakların asli çocuklarıdır. 2 sene önce Dışişleri Başkanı olarak yaptığım konuşmada, ‘Diaspora bizim için olumsuz bir kavram değil, Anadolu’dan gelen herkes bizim diasporamızdır’ dedim. Ve bunu dinleyen büyükelçiler arasında, eşi ASALA teröründe şehit edilmiş büyükelçiler de vardı. Hiçbirisi de ‘böyle bir şeyi kabul edemeyiz’ demedi. Biz bu anlamda bir çağrıda bulunuyoruz. Bu çağrıya kulaklarını kapatırlarsa, biz yine çağrıda bulunmaya devam ederiz. Ama şu veya bu gerekçelerle birileri, Türk milletini kolektif bir suçla itham etmeye kalkarsa, buna tepki de gösteririz, yok da sayarız bu kararları ve kedi kararlarıyla baş başa kalırlar” ifadelerini kullandı.

“BU MESELE, TÜRKLER’LE ERMENİLER ARASINDA KALMIŞ OLSAYDI ÇOK DAHA RAHAT ÇÖZÜLEBİLİRDİ”
Başbakan Davutoğlu, bir gazetecinin “Üçüncü tarafların konuya dahil olması, Ermeni Diasporasını kışkırtıyor mu” sorusu üzerine, şöyle konuştu:
“Bu mesele, Türkler’le Ermeniler arasında kalmış olsaydı çok daha rahat çözülebilirdi. Türkler’le Ermeniler oturup her şeyi herkesten daha rahat konuşabilirler. 2003 yılında Başdanışmandım. Akademik dönemden Avustralya’dan bir davet gelmişti bana; devlet misafiri olarak. Eşimle birlikte gittim. Büyükelçimiz oradaydı. ‘Burada yaşayan yabancılarla ilgili bir birim var mı?’ diye sordum. Dedi: ‘Var ama başındakiyle görüşmesek daha iyi; çünkü Ermeni.’ ‘Hayır, görüşelim, Ermeni’yse daha iyi’ dedim. ‘Ama Türkiye aleyhtarı ifadeleri var’ dedi. ‘Hiçbir sakıncası yok benim için’ dedim. Bir lokantada buluştuk, eşiyle birlikte. Benim hanım da kendisine Anadolu’dan el işi bir yaşmak hediye etti. Konuşurken kadıncağız ağlamaya başladı. Ailesi Amasya civarlarından göç etmiş herhalde. ‘Hep bu özlemi duymuştum’ dedi ve güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Kendinizle barışıksanız, kendi tarihinizle, kimliğinizle barışık bir hal içindeyseniz, hatalarınızı ifade de edebilirsiniz. Ama kendisiyle kavgalı olanlar, başkalarıyla barışamazlar. Şimdi bizim bir barış eli uzatmamızın sebebi; kendimizle barışık olmamız. Artık konuşabiliyoruz, ‘şu şöyle oldu’ diyebiliriz. Ama önyargı ve kibirle bize yaklaşana, kibrinin karşılığını veririz.”

“ÜÇÜNCÜ TARAFLAR BU MESELEYİ SÜREKLİ KAŞIYOR”
Amerika’daki Ermeni Diasporasını, Ermenistan’ın ekonomik kalkınmasına destek olmamakla eleştiren Davutoğlu, “Bu üçüncü taraflar bu meseleyi sürekli kaşıyor. Ermeni Diasporasının bütün meselesi de bir intikam almak. Ermeni Diasporasının çok ciddi bir ekonomik gücü olduğu söyleniyor. Peki Ermenistan niye fakir? Mesela, Yahudi Diasporası İsrail’i zengin kılmak için bütün gücünü seferber eder, İsrail’in başarısını kendi başarısı olarak görür. Ama Ermeni Diasporası, başarılı bir Ermenistan’ı istemez; çünkü hep başarısızlığın sebebi olarak 100 yıl önceki olayların hatırlanmasını ister. Ermeni Diasporası büyük kaynaklar aktararak Ermenistan’ı ayağa kaldırabilir, niye kaldırmıyor? Bu tarihi olaylar üzerine yaptıkları araştırmalara ayırdıkları kaynakla Ermenistan’da işsizliği bitirebilirler” şeklinde konuştu.
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER