Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Gümüşhane’de düzenlenen ’Yeni Türkiye’de Bilim ve Sanayinin Yeri’ konulu toplantıya katıldı. Işık; "Türkiye koalisyonlar döneminde sürekli patinaj yaptı. Yerinde saydı ve pek çok defada krizlerle bitirdi koalisyon dönemini." dedi.
Gümüşhane Üniversitesi sosyal tesislerinde düzenlenen programa Gümüşhane Valisi Yücel Yavuz, Milletvekilleri Doç.Dr. Kemalettin Aydın, Feramuz Üstün, Belediye Başkanı Ercan Çimen, Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. İhsan Günaydın, şehit ve gazi aileleri, iş dünyasının ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.
“TÜRKİYE KENDİ İLK YERLİ YOLCU UÇAĞINI, YERLİ JETİNİ YAPMAKLA İLGİLİ İLK ADIMI ATTI”
Burada konuşan Bakan Işık, bugün sabah saatlerinde Türkiye için çok önemli bir anlaşmaya imza attıklarını belirterek, “Türkiye kendi ilk yerli yolcu uçağını, yerli jetini yapmakla ilgili ilk adımı attı. 71 yıl sonra Türkiye artık bu hayalini gerçekleştirme aşamasına geldi. Bunu Türkiye için son derece önemsiyorum. Eğer bir ülke kendi üretimini yeteri düzeye çekemese o ülkenin dünyadaki bütün dalgalanmalardan en üst şekilde etkilenmemesi mümkün değil. Eğer bir ülke temel endüstrilerde dışa bağımlıysa, üretimde daha çok dışa bağımlıysa bu ülkenin tam bağımsızlığından söz etmek mümkün değil." dedi.
“ÜRETİMSİZ BİR ÜLKENİN SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA ŞANSI YOK”
Dünyada üretimin değerini 2008 krizinin yeniden ortaya çıkardığını, bu dönemde ekonomisi üretime dayanan ülkelerin krizi en az hasarla atlattığını hatta bazı ülkelerinde krizi fırsata dönüştürdüğünü dile getiren Bakan Işık, “2008 krizi artık dünya da üretimin değerini çok net olarak bir kez daha ortaya koydu. Üretimsiz bir ülkenin sürdürülebilir kalkınma şansı yok.” diye konuştu.
“ALMANYA BÜTÜN AB’Yİ SIRTINDA TAŞIDI”
Krizden Amerika, İspanya, Portekiz, İzlanda, Yunanistan gibi ülkelerin etkilendiğini, Almanya, Güney Kore, Japonya gibi üretim yapan ülkelerin ise hemen hemen krizden hiç etkilenmediklerini kaydeden Bakan Işık, “Hatta Almanya, Avrupa’yı tek başına sırtında taşıdı. Halada taşımaya devam ediyor. Neden? Ekonomisi üretime dayalı. Almanya hiçbir zaman sadece finans sektörlerinden kalkınırım demedi, üretimini güçlendirmenin sürekli yollarını aradı ve bugün geldiğimiz noktada bir tek Almanya’nın bütün Avrupa Birliğini sırtında taşıdığını görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
“BİZ ISRARLA ÜRETİME YATIRIM YAPTIK”
AK Parti iktidarları olarak iktidara geldikleri ilk günden beri Türkiye’nin üretmesi gerektiğini, Türkiye’nin yatırım ve üretim ortamını iyileştirmesi gerektiğini ifade ettiklerini ve bu konuya yönelik çok ciddi adımlar attıklarını dile getiren Bakan Işık,
“Maalesef bu sonbaharda, bu ilkbaharda, önümüzdeki sonbaharda kriz olacak diye her yıl üzerinde profesör yazan pek çok ekonomist, bazı siyasi parti temsilcileri ısrarla söylediler. Onlar bunları söyledikçe biz ısrarla üretime yatırım yaptık. Biz ısrarla Türkiye’nin yerli üretimini artırmanın gayreti içerisinde olduk.” dedi.
“ALINAN TEDBİRLER VE KRİZ SÜRECİNDE GÖSTERİLEN BAŞARILI YÖNETİM, 2008 KRİZİNİN TÜRKİYE’DE EKONOMİYİ TEĞET GEÇMESİNİ SAĞLADI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin 2008 krizi geldiğinde “Bu kriz bizi teğet geçecek” ifadelerini kullandığını ve bazı kesimlerin bu cümleyi eleştirdiğini hatırlatan Bakan Işık, şunları söyledi: “Dünyada kriz yokken, krizlerin vurduğu ve perişan ettiği bir ülke dünyanın en büyük krizinden etkilenmeden çıkacak. Bu mümkün müydü? Evet, mümkün oldu. 2002’den, 2008 yılına kadar alınan tedbirle ve kriz sürecinde gösterilen başarılı yönetim, 2008 krizinin Türkiye’de ekonomiyi teğet geçmesini sağladı. 2008-2014 dönemini kapsayan 5 yılda Türkiye 6 milyon yeni istihdam üretti. Avrupa’da 4,2 milyon istihdam kaybı yaşanırken, yani işsizlik 4,2 milyon artarken Türkiye bu süreçte 5 yılda 6 milyon yeni istihdam üretti.”
“TÜRKİYE’NİN SANAYİ POLİTİKASINDAKİ ÜÇ TEMEL ÖNCELİK: YERLİ, YENİLİKÇİ, YEŞİL ÜRETİM”
Dünyanın hızla değişip geliştiğini, ifade eden Bakan Fikri Işık, Türkiye’nin sanayi politikasında 3 temel öncelik belirlediklerini belirterek, “Yerli, yenilikçi, yeşil üretim yapacağız. Bunlar bizim sanayi politikamızın temelini oluşturacak. Neden yerli üretim? Türkiye ölçek bazında üretmesi gereken her şeyi yerli üretmelidir. Türkiye cari açığına çözüm bulmak, ekonominin büyüme önündeki en önemli risk alanı olan cari açığı çözmek için özellikle yerli üretimini artırmak durumunda. Çünkü üretmediğiniz her şeyi ithal etmek zorundasınız, üretmediğini her şey için çok ciddi döviz ödemek zorundasınız. Ve kendiniz üreteceksiniz. Bunu üretirken istihdam oluşturacaksınız, insanlarınızın refah seviyesini yükselteceksiniz. Ve bunun sonucunda ihracat yapacaksınız, döviz kazanacaksınız ya da kendinizin üretmediğin 3 kuruş ucuz diye yurtdışından satın alacaksınız. Tüketim ekonomisi olacaksınız. Ve orada satın aldığınız her bir kuruş döviz içinde ülkenin kaynaklarını yurtdışına vermek durumunda kalacaksınız. İşte bu anlayışla biz yerli üretim dedik ve özellikle Türkiye’nin geleneksel olarak güçlü olduğu sektörlerde katma değeri yüksek ürünler üretmenin gayretine girdik. Burada ikinci temel önceliğimiz olan yenilikçi üretim devreye girdi.” diye konuştu.
“YENİLİKÇİ ÜRETİME GEÇMEK ZORUNDAYIZ”
Türkiye’nin yenilikçi üretime geçme zorunluluğu olduğunu, katma değeri yüksek ürün üretmek zorunda olduğunu ifade eden Bakan Işık, “Bir kalemi bir liraya da satabiliyorsunuz beş liraya da satabiliyorsunuz. Şu kumaşı, şu elbiseyi İtalya Türkiye’den alıyor. Sadece ve sadece yaptığı şey etiketini değiştirmek oluyor. Kendi etiketine basıyor. Bizim 100 dolara sattığımızı İtalya bunu aynı kumaşı kendi etiketiyle 200-300 dolara satıyor. Fark ne? Fark bir tasarım, iki marka. İşte Türkiye’de yenilikçi üretimin artması da katma değeri yüksek ürünlerinin satışının artması da Türkiye’nin 2023 hedeflerinin açısından olmazsa olmaz.” ifadelerine yer verdi.
Üretim yaparken havayı, toprağı ve suyu kirletmeyeceklerini, insana ve çevreye sağlıklı üretim yapacaklarını vurgulayan Bakan Işık, katma değeri yüksek ürün üretmek ve yeni teknolojilerle üretim yapabilmenin yolunun AR-GE ve inovasyondan geçtiğinin altını çizdi.
“TÜRKİYE DÜŞÜK ORTA GELİR GRUBUNDAN ORTA YÜKSEK GELİR GRUBUNA YÜKSELMEK İÇİN 50 SENE BEKLEMEK ZORUNDA KALDI”
Bakan Işık, “Artık herkesin ürettiğini üreterek rekabet etme şansımız yok. Türkiye’de 10 yıl önce kişi balına düşen gayri safi yurt içi hasıla veya milli gelir 3 bin 300 dolardı. Bugün ise 11 bin dolara çıktı fakat şu anda 10 bin 500 dolar civarında. Artık Türkiye bir refah toplumu olmaya başladı. Türkiye düşük gelir grubundan düşük orta gelir grubuna 1955 yılında geçti. Merhum Menderes döneminde. Ama düşük orta gelir grubundan orta yüksek gelir grubuna yükselmek için tam 50 sene beklemek zorunda kaldı. 2005 yılında ancak orta yüksek gelir grubuna geçebildi. Güney Kore bu süreyi 17 yılda tamamladı. Türkiye’nin 50 yılda geçtiği yolu Güney Kore 17 yılda geçti. Şimdi 2015 yılında biz orta yüksek gelir düzeyini yakaladık. Eğer 12 bin 275 doları yakalarsak Türkiye yüksek gelir gurubunda ki ülkelerin arasına girecek. Buna az kaldı. İnşallah önümüzde şu dünyada ki konjektür biraz toparlanırsa kısa sürede bu hedefi yakalayacağız. Ama bu orta yüksek gelir grubuna, yüksek gelir grubuna gelmenin bir sonucu var. Artık siz geleneksel yöntemlerle dünyayla rekabet edemiyorsunuz. Çin’le geleneksel yöntemlerle rekabet etme şansınız yok. Size göre maliyet avantajı çok fazla. Hindistan’ın size göre maliyet avantajı var. Pek çok gelişmekte olan ülkenin size göre maliyet avantajı var. Peki ne yapmak durumundasınız. O zaman Çin’le, Hindistan’la, Brezilya’yla rekabeti bırakıp Almanya’yla, İtalya’yla, Fransa’yla rekabet etmemiz lazım. Bunun yolu ne? Onun yolu işte katma değeri yüksek ürün üretmek ve yüksek teknolojiye odaklanmak. Eğer katma değeri yüksek ürün üretmek istiyorsak da AR-GE ve inovasyona odaklanmak.” dedi.
“TEKNOLOJİYİ TÜKETEN DEĞİL, ÜRETEN VE GELİŞTİREN ÜLKE OLMAK ZORUNDAYIZ”
Türkiye’nin teknolojiyi tüketen değil, üreten ve geliştiren ülke olmak zorunda olduğuna değinen Bakan Işık, şöyle konuştu: “Bu bizim iktidara geldiğimiz günden beri en temel önceliğimiz. Bakın Allah’a şükürler olsun bu alana yaptığımız yatırımlar bugün artık meyvelerini vermeye başladı. Dün bilişim vadisinin temelini attık. Türkiye için geleceğin teknolojilerini çalışacağımız ve gelecekte dünyanın gideceği yönü Türkiye’nin bundan önce olduğu gibi bir defa daha ıskalamaması için en önemli merkezimiz diyebileceğimiz merkezin temelini attık. Hedefimiz gelecek yılın sonunda orada artık fiilen çalışmaya başlamak ama projenin dört etabı tamamlandığında yaklaşık 100 bin nitelikli insan çalışacak ve elli milyar dolarlık bir ciro hedefimiz var.”
“2014’DE 1 MİLYAR 7 MİLYON DOLARLIK SAVUNMA SANAYİ ÜRÜNÜ İHRAÇ ETTİK”
Dünyanın en iyi teknolojilerini üreten merkezlerin Türkiye’de var olduğunu, TÜBİTAK’ın iftihar edilecek çalışmaları olduğunu kaydeden Bakan Işık, “TÜBİTAK şuanda füze geliştirdi. Son çalışmalarını yapıyoruz. F35 uçaklarına Amerika dışında silahı takılan ikinci ülke Türkiye olacak. Artık insansız hava aracımızı yapıyoruz. İnsansız hava aracına takılan küçük bozok füzelerini geliştirdik. Dost unsurları tehlikeye atmadan düşman hedefini insansız hava aracını yerden kumandayla düşman hedefini vuracak. Dünyanın belki en iyi füzelerinden birini geliştirdik. Bunları yerli üretime yatırım yaptığımız için başardık. Artık savunma sanayinde dışa bağımlı olan bir ülke olmaktan çıktık. Kendi teknolojisini ve silahını üreten ve bunu aynı zamanda da dost ülkelere satan bir ülke konumuna geldik. 2014’de 1 milyar 7 milyon dolarlık savunma sanayi ürünü ihraç ettik. Yüzde yüz yerli savaş uçağı var. Bunları yaparsanız yerli sanayiniz gelişiyor. Üretiminiz artıyor. İstihdamınız artıyor. Hem de buradaki istihdamın değeri asgari ücret değil. Asgari ücretin birkaç katı ücret alıyor buradaki işçimiz. Bu uygulanan politika sayesinde Türkiye’nin öyle şirketleri var ki sikorski helikopterlerin en kritik parçalarını Türkiye’de yapıp gönderiyoruz.” dedi.
“İLK MİLLİ RÜZGAR TÜRBİNİMİZ YÜKSELİYOR”
Türkiye için en kritik sektörün enerji sektörü olduğunu ve bu konuda da Enerji Bakanlığıyla birlikte ilk milli rüzgar türbinini yaptıklarını kaydeden Bakan Işık, bu tesisin İstanbul Beykoz’da 55 metreye ulaştığını belirterek, “Bugüne kadar bunları Türkiye hep ithal ediyordu. Uzun bir çalışma. Tam 90 tane bilim insanımızın birlikte çalıştığı bir proje ile ilk kendi rüzgar türbinimizi ürettik. İnşallah ticarileştirmeyi de hedefliyoruz. Konya ve Niğde bölgesinde de güneş enerjisinden elektrik üretecek bölge oluşturduk. Konya bölgesinde güneşten elektrik üretecek üretim havzasını startını verdik. Burada bir tek şartımız var. Oradaki güneş panelleri de, hücreleri de orada üretilecek, ithal getirilmeyecek. Bu sayede Türkiye güneş enerjisi teknolojilerini dünyada lider ülke konumuna gelecek.” diye konuştu.
“LİRAYLA AVRONUN EŞİTLEMESİ İÇİN YAPMAMIZ GEREKEN TEK ŞEY TEKNOLOJİYE VE YERLİ ÜRETİME YATIRIM YAPMAK”
“Türkiye olarak bir lirayı bir avroya eşitlemek istiyorsak yapmamız gereken tek şey teknolojiye ve yerli üretime yatırım yapmak” tespitinde bulunan Bakan Işık, “2023 hedeflerinde Gümüşhane’de hızlı trenle tanışacak. Hızlı trenle tanışırken o lokomotifleri Türkiye’de üreteceğiz. Asıl önemli olan bu. Parayı basıp tren almak maharet değil. Gelecek kuşakların bizden beklentisi de budur. Bir taraftan Türkiye’yi kalkındırırken, bir taraftan kendi teknoloji düzeyimizi yükseltmek ve dünyaya belli bir süre sonra teknoloji satan konumuna gelmek. Yerli üretime çok ciddi bir ağırlık veriyoruz. Her noktada yerli üretimin artması için çok ciddi gayret gösteriyoruz. Bunların artık somut sonuçlarını almaya başladık. Raylı sistemlerde Türkiye’ye yatırım yapmak istemeyen o dünya devleri Türkiye’de ortak aramaya başladı.” dedi.
Türkiye’nin artık İMF’nin önünde üç kuruş için esas duruşta bekleyen bir ülke olmadığını ifade eden Bakan Işık, “1 milyar dolar için İMF’nin önünde duran Türkiye 2014 yılında 4,5 milyar doları fakir ülkelere, afetlere, insani yardım için harcadı. Bu yeni bir Türkiye ama bunların temelinde üretim var. Yerli ve yenilikçi üretim var.” şeklinde konuştu.
Üniversitelerin nitelikli ve kuvvetli olması halinde yenilikçi üretimin korkulu bir hal olmaktan çıkacağını kaydeden Bakan Işık, “Çok yetenekli bir milletimiz var. Bu yeteneği ülkenin kalkınması, gelişmesi için nitelikli hale getirmemiz gerekiyor. En önemli kurumlarımızın başında da üniversitelerimiz geliyor. Üniversitenin sanayi ile işbirliği yapması, Türkiye’nin bu alan da sıçrama yapması için olmasa olmazıdır.” dedi.
“TÜRKİYE KOALİSYONLAR DÖNEMİNDE SÜREKLİ PATİNAJ YAPTI”
Türkiye’nin istikrarını sürdürdüğü sürece ünündeki hedeflerin aşılmaz hedefler olmadığını kaydeden Bakan Işık, “Türkiye koalisyonlar döneminde sürekli patinaj yaptı. Yerinde saydı ve pek çok defada krizlerle bitirdi koalisyon dönemini. Bizim arzumuz Türkiye’de istikrarı sürdürmemiz. İstikrar sürerse Türkiye dünyada sadece teknolojiyi tüketen değil aynı zamanda teknolojiyi üreten ülke konumuna gelecek. O zaman da Türkiye’yi tutana aşk olsun.” İfadeleriyle konuşmasını tamamladı.
Programın sonunda Rektör Günaydın, Gümüşhaneli büyük İslam alimi Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi’nin “Allah’ı sevmek, Allah’ın sevdiklerini sevmek, Allah için sevmek, Allah’la beraber sevmek” sözünün yazılı olduğu hat tablosunu Bakan Işık’a hediye etti.
(İHA)