MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, koalisyon tartışmalarına ilişkin, "Eğer ki, tüm alternatifler tüketilir ve siyasi istikrarsızlık baş gösterirse, Türkiye’yi Allah’ın izniyle namerde muhtaç etmeyiz, sorumluluktan kaçmayız" dedi.
7 Haziran seçimlerinin ardından düzenlenen ilk MHP Grup Toplantısı saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Toplantıda partililere hitap eden Bahçeli, TBMM Başkan seçimine katılan dört adayın nitelikli çoğunluğa ulaşamadığını hatırlatan Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir çıkar ve karanlık odak tarafından yönlendirilemeyecek ve güdülemeyecek kadar ilkeli, iradeli ve kimlikli bir partidir. Partimizi istismar etmeye, ayar vermeye, TBMM başkanlık seçiminde kullanmaya veya siyasi markaja almaya çalışan hiçbir bedbahta eyvallahımız yoktur" diye konuştu.
"Başkalarını bilemem, ama biz inanç ve ilkelerimiz neyi gerektiriyorsa onun yanında olacağız" diyen Bahçeli, "Bu itibarla Milliyetçi Hareket Partisi, tüm oylamalarda Meclis’te bulunarak değerli adayımız ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nu sonuna kadar destekleyecek ve demokratik tavrını gösterecektir. Siz değerli milletvekili arkadaşlarımın da bu kararlılıkta hareket edeceğine yürekten inanıyor ve bunu bekliyorum. Sayın İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanı olması yönünde siyasi faaliyet gösteren CHP’nin, TBMM Başkanı seçiminde tutarlılık imtihanından geçeceği çok açıktır" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE’Yİ ALLAH’IN İZNİYLE NAMERDE MUHTAÇ ETMEYİZ"
Başkanlık seçimini müteakiben öncelikle çözülmesi gereken meselenin yeni hükümetin kurulma işlemi olduğuna dikkat çeken Bahçeli, "Koalisyon hükümetinin kimler arasında kurulması gerektiği bize göre berraktır. Eğer ki, tüm alternatifler tüketilir ve siyasi istikrarsızlık baş gösterirse, Türkiye’yi Allah’ın izniyle namerde muhtaç etmeyiz, sorumluluktan kaçmayız. Fakat bunun için üç haftadır dile getirdiğimiz ilkelerimizin kabulü ön şarttır. Ve bunlardan geri adım atmamız düşünülemeyecektir. İlk olarak süreç ihaneti tamamen askıya alınmalıdır. Çözülme süreci kapsamında bizim hükümet ortağı olmamız bir defa kendimizi inkardır. İkinci olarak 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk karanlığının üzerine tavizsiz şekilde gidilmelidir. Bu konuda hiç kimse ayrıcalıklı görülmemelidir. Rüşvet ve yolsuzluk soruşturması tekrar açılmalı, ucu kime dayanırsa dayansın, hukuk kimi hedefine alırsa alsın tam bir arınma, tam bir mıntıka temizliği yapılmalıdır. Mesele sadece dört eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmesiyle sınırlı olmayacaktır" açıklamasında bulundu.
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Baksanıza, Cumhurbaşkanı’nın huzurunda, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin 22’inci Olağan Genel Kurulu’nda, İranlı kaçakçıya mücevher sektöründe ihracat şampiyonu ödülü hayasızca verilmiştir. Sızlansa da, tepkiler sonucunda pişmanlık gösterse de, bir kanun kaçağına Başbakan Yardımcısının Ekonomi Bakanıyla birlikte ödül sunması utanç ve rezalettir. AKP, azılı bir altın kaçakçısını, bakanları rüşvet çemberine alan mimli bir suçluyu ödüllendirmiş, sonuçta Erdoğan’ın hayırsever işadamı taltif edilmiştir. Sayın Kurtulmuş’un ’Bilmiyordum’ demesi özrün kabahatten büyüklüğünü hafifletmeye kesinlikle yetmemiştir. Varsayalım ki, hükümet üyeleri kimlere ödül vereceklerini bilmiyor olsunlar. O zaman bu zevat Türkiye’yi nasıl yönetmiş, dostu-düşmanı nasıl ayırt etmiştir? Yakında Kur’an-ı Kerim’le alay eden ahlaksız eski bakana Diyanet İşleri Başkanlığı ödül vermeye karar verirse, buna da göz yumulacak mıdır? Her ne olursa olsun, 13 yılda yeşeren ve kökleşen tüm yasa dışı iş ve ilişkilerin üzerine gitmek lazımdır. Yolsuzluk batağı kurutulmadan, adalete giydirilen deli gömleği çıkarılmadan kurulacak her hükümet ahlaken sorunlu ve yaralı olacaktır. Milliyetçi Hareket’in buna çanak tutması, meydanlarda verdiği sözlerin, 46 yıllık milli ve manevi ilkelerin hilafına hareket etmesi ham bir hayaldir. Hiç kimse bizden hırsızları aklama tezgahına düşmemizi beklememelidir. Cürüm işleyenler, buna ortak olanlar, suçluları koruyanlar doğruca mahkemeye çıkarılmadan oturacağımız her koltuk bize haram olacaktır."
"CUMHURBAŞKANI ANAYASAL SINIRLARINA ÇEKİLMELİ"
"Cumhurbaşkanı Erdoğan kesinlikle Anayasal sınırlarına çekilmeli" diyen Bahçeli, "7 Haziran öncesinde, kaçak ve korsan mitinglerle milli iradeyi körelten, şimdi de iftar sofralarını siyasete ve yalana bulayan Erdoğan artık Anayasa’ya eksiksiz uymalıdır. Ve 1071 rakımlı tepeye yavaş yavaş dönüşün yollarını aramalıdır. Bir defa önümüzdeki koalisyon görüşmelerinde muhatap siyasi partilerdir. Buna rağmen, haddi ve harcı değilken, Erdoğan’ın muhalefetle söz düellosuna girmesi, pervasızca konuşması tam bir siyasi nezaket ve edep noksanlığıdır. Siyasette rol kapmak için uğraşması, bizatihi AKP’ye ve Genel Başkanı’na hakarettir. Erdoğan’ın mizaç ve zihni ıslahı olmadan, Beştepe sürekli Türkiye’ye fren yaptıracaktır" şeklinde konuştu.
"TERÖR DEVLETİ KURMA ÇALIŞMALARI ÜLKEMİZE MEYDAN OKUMAKTIR"
Dış politikayla ilgili değerlendirme yapan Bahçeli, "Yunanistan iflasın sınırındadır. Suriye ateş topuna dönmüştür. Irak felaketin ortasına sürüklenmiştir. Balkanlar diken üstünde, Kafkaslar barut fıçısıdır. Türkmeneli’nde, Suriye’de, Doğu Türkistan’da soydaşlarımızın kanı dökülmekte, yaşama hakları ellerinden alınmaktadır. AKP hükümeti ise sonuçsuz güvenlik toplantılarıyla vakit geçirmesinin yanı sıra atıl ve acizdir" dedi.
"IŞİD ile PYD arasında bize göre bir fark yoktur. İkisi de terör örgütü, ikisi de cinayet şebekesidir" diye konuşan Bahçeli, "Komşu coğrafyalarda etnik ve mezhep kutuplaşması gittikçe derinleşmektedir. Bu durum felaket habercisidir. PYD-PKK terörü etnik temizlik yapacak kadar gözü dönmüştür. Türkmen kardeşlerimiz yuvalarından ve yurtlarından çıkarılmaktadır. Suriyeli sığınmacıların sayısı her geçen gün çoğalmakta, ülkemizin hazmetme kapasitesini zorlamaktadır. Türkiye her bakımdan kuşatma altındadır. Ve bugünkü yangının yegane müsebbibi Erdoğan’ın hayalperestliği, AKP’nin çökmüş dış politikasıdır. Esad veya IŞİD tehdidi sonlansa bile tehdit azalmayacaktır. IŞİD’in çekildiği alanların demografik yapısıyla oynayan hainler Türkiye’nin sabrını zorlamaktadır. Suriye’de PYD eliyle devreye alınan Kürt koridoru planı Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve milli varlığına açık bir saldırı olarak ele alınmalıdır. Yanıbaşımızda terör devleti kurma çalışmaları ülkemize meydan okumaktır. İster mevcut hükümet, isterse de kurulacak yeni hükümet olsun, Türkiye’nin milli çıkar ve emniyetini tehdit eden gelişmelere sessiz ve seyirci kalamayacaktır. Aksi bir tavır vatana ihanetle eşdeğer olacaktır" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE MİLLİ GÜÇ UNSURLARIYLA HAREKET GEÇMELİ"
2014 Ekim ayında TBMM’de kabul edilen tezkere kararının hükümetin elini kolaylaştırdığını belirten Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu itibarla Türkiye tüm milli güç unsurlarıyla harekete geçmeli, hiçbir devletten izin beklememeli, uluslararası hukuktan doğan meşru haklarıyla vatanını ve milletini savunmalıdır. Güney hudutlarımızın öbür yakasında sınır ve derinliği net olarak belirlenecek bir alan üzerinde güvenlik kuşağı gecikmeksizin tesis edilmelidir. Bunun için vakit kaybetmeye lüzum yoktur. Bu bir savaş çağrısı değil, nefsi müdafaa ve milli güvenliğimizi sağlama alma, Türkiye’nin caydırıcılığını gösterme iradesidir. Türk milleti IŞİD’e, PYD’ye, PKK’ya veya benzer terör örgütlerine boyun eğecek kadar aciz ve korkak değildir. Bu toprakları şehit kanıyla, nice fedakarlıklarla vatanlaştırdık. Hiçbir kanlı ve kiralık terör örgütünün, hiçbir küresel zorbalığın insafına terk edemeyiz, bilinsin ki asla da etmeyeceğiz."
(İHA)