Genel

"Savaş gemilerinin görev bilgisayarları da değişti"

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, "Bütün savaş gemilerimizin görev bilgisayarlarını değiştirdik. Yerli yazılımlar yüklüyoruz. Paralel yapının TÜBİTAK’ta bu yazılımı yapan askeri kilit personeli sahte isimlerle dinlemesinin altında da bu yatıyo

"Savaş gemilerinin görev bilgisayarları da değişti"
21-05-2015 12:37

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, "Bütün savaş gemilerimizin görev bilgisayarlarını değiştirdik. Yerli yazılımlar yüklüyoruz. Paralel yapının TÜBİTAK’ta bu yazılımı yapan askeri kilit personeli sahte isimlerle dinlemesinin altında da bu yatıyor" dedi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık, İhlas Haber Ajansı (İHA) ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sunduğu "Neler Oluyor?" programına Kocaeli’nin Gölcük ilçesinden konuk oldu. 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan Gölcük depreminde büyük acıların yaşandığını belirten Bakan Işık, "Gölcük depremde bir acı yaşadı, ondan sonraki süreçte hükümetin Gölcük’e uyguladığı ayrımcı tavır ayrı bir acı yaşattı. Maalesef o dönemde DSP-MHP-ANAP iktidardaydı. Gölcük’te deprem olmuş, yer yerinden oynamış, adeta taş üzerinde taş kalmamış. Gölcük’e 1.5 katsayıyla para gönderdiler ama o dönemde depremle hiç alakası olmayan genel başkanların memleketlerine 5 kat para gönderdiler. 1.5 nerde 5 nerde ama milletimiz 3 Kasım 2002 seçimlerinde onlara öyle bir tokat attı ki bir daha iflah olmadılar" dedi.
AK Parti’nin Kocaeli’ye hizmet vaat ettiğini belirten Işık, İzmit ve merkezde 2023’e kadar hayata geçirmek istedikleri iki metro projesi olduğunu anlattı. Işık, Kocaeli’ne yönelik önümüzdeki 4 ve 8 yılda gerçekleştirilecek 300’ün üzerinde proje olduğunun altını çizdi.

"BİLİŞİM VADİSİ KOCAELİ İÇİN SON DERECE ÖNEMLİ"
Türkiye’de artık sanayide dönüşüm zamanının geldiğini söyleyen Bakan Işık, bunun Kocaeli’de Ar-Ge ve inovasyonla sağlanacak teknolojik dönüşümle yaşanacağını vurguladı. Bakan Işık, "Artık Kocaeli sadece mal üreten değil, aynı zamanda bilgi üreten bir şehir konumuna yükseliyor. Biz de Kocaeli’nin bu yönünü çok daha fazla güçlendirecek önemli adımları atmaya başladık, bundan sonra da artırarak sürdüreceğiz. Bilişim Vadisi, Kocaeli için son derece önemli bir proje. Başka Anadolu şehirlerinde üreteceğimiz şeyleri Kocaeli’de üretmeyelim, daha yüksek teknolojili ürünleri üretelim ki Kocaeli’nin kalkınmasına bilgi daha fazla katkı versin" diye konuştu.

"KOCAELİ’NE OTOMOBİL MÜKEMMELİYET MERKEZİ KURACAĞIZ"
Kocaeli’nin bilgi ekonomisinde merkez bir şehir olmasını hedeflediklerini dile getiren Bakan Işık, "Her türlü çalışmayı yapıyoruz. Bilişim Vadisi, çip fabrikası, TÜBİTAK içinde kuracağımız, otomobil mükemmeliyet merkezi. Allah nasip ederse önümüzdeki süreçte TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi’nde bir Otomobil Mükemmeliyet Merkezi de kuracağız. Yerli arabanın Ar-Ge’sini TÜBİTAK’ta yapacağız" şeklinde konuştu.
Işık, kurulacak "Otomobil Mükemmeliyet Merkezi"nin otomobilde gelecek teknolojilerle ilgili Ar-Ge’yi yapacak birim olacağını bildirerek, şöyle devam etti:
"Elbette her firmamız kendi Ar-Ge merkezini kuruyor. O konuda çok güzel gelişmeler var; Kocaeli, Bursa, İstanbul, Tekirdağ’da güzel gelişmeler yaşanıyor ve pek çok elimizde Ar-Ge merkezlerimiz var. Ama TÜBİTAK’ın otomobilde geleceğin teknolojilerine, yazılımına yatırım yapacağı bir mükemmeliyet merkezini de Kocaeli’de kuracağız. 2015 yatırım programına alıyoruz, 2016 yılı içerisinde zannediyorum inşaatına başlarız."

"YERLİ OTOMOBİLDE BİRİNCİ FAZIN SON NOKTASINDAYIZ"
Yerli otomobil üretimi projesinde Türkiye’nin hangi noktada olduğuna ilişkin konuşan Bakan Işık, birinci fazın son noktasına gelindiğini bildirdi. Çalışmaların tamamlanmak üzere olduğunu açıklayan Işık, "Çalışmalar tamamlanınca Sayın Başbakanımıza arz edeceğim. Arzu ederse kendisi açıklar, arzu ederse ben açıklarım ama birinci fazın son noktasına geldik. Önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Bizim odaklandığımız nokta menzili artırılmış elektrikli araç. Diyelim ki bu aracı İran’a, Suudi Arabistan’a ya da Türkmenistan’a satmak istiyorsunuz yani petrolün bol ve ucuz olduğu yerlerde elektrikli otomobil satmak çok cazip olmayabilir. Onun için içten yanmalı motor seçeneğini dışlamayan bir alternatifimiz var. Ama bizim odaklandığımız menzili uzatılmış elektrikli araç" ifadelerini kullandı.
Bakan Işık, yerli otomobilin menzilinin ne kadar uzaltıldığına yönelik şunları kaydetti:
"Hedefimizde 12 kilowatsaat yaklaşık bir batarya ile 80-100 kilometre arası güvenli yolculuk yapılıyor. Şehir içinde de insanların günlük ortalama katettiği mesafe 25 kilometre civarında. Dolayısıyla çok rahatlıkla sadece günde 2-3 liralık elektrikle günlük hayatlarını hiç benzine, mazota ihtiyaç duymadan devam ettirebilecekler. Ama diyelim ki İstanbul’da veya Kocaeli’de yaşayan bir vatandaşımızın Gölcük’ten Ankara’ya gitmesi gerekti. Onun için ilave bir araba alamaz. Bizim burada menzili uzaltılmış elektrikli araçtan kastımız şu; bir batarya var ve yanında küçük jeneratör var. Batarya ile 80 kilometre gitti, batarya zayıfladı. Ne yapacak? Her 80 kilometrede şarj etmek için bekleyemez. Batarya zayıfladığı anda jeneratör otomatik olarak devreye girecek hem elektrik motorlarını besleyecek hem de bataryayı şarj edecek. Dolayısıyla benzinle, mazotla veya LPG’yle gidilen yerlere insanlar güvenle gidebilecek. Bu modelde de toplamda bu aracın tüketiciye fosil yakıt ve elektrik en tasarruf oranı yüksek aracın bile yüzde 40’ının daha altında olacak. Bu son derece önemli. 5 liraysa 3 liraya inmiş olacak. Geleceğin teknolojisi burada. Belki 10 yıl sonra ’range extender’ dediğimiz menzil uzatılmaya gerek kalmayabilir, o zaman bataryalar belki çok daha uzun gidebilir. Şu anda üzerinde yoğun teknolojik çalışmalar. Otomobil Mükemmeliyet Merkezi’nde onu çalışacağız."
İlk fazın tamamlanması durumunda "mühendislik ve dizayn" ile "üretim" çalışmalarından oluşan ikinci faza geçileceğini belirten Bakan Işık, "O zaman yerli babayiğitlere çağrıyı yapma zamanı gelmiş olacak" dedi.

"OLAYI HÜKÜMETİN ÜZERİNE YIKMAK İÇİN ÖZEL BİR GAYRET VAR"
HDP’nin Adana ve Mersin il teşkilatlarına yönelik bombalı saldırılarla ilgili AK Parti’yi sorumlu tutmasına yönelik soruya yanıt veren Bakan Işık, "Türkiye’de birileri seçimler yaklaşırken sürekli provokasyon peşinde koşuyor. Özellikle olayı hükümete yıkmak için özel bir gayret var. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Selahattin Demirtaş’ın yaptığı açıklama son derece sorumsuz bir açıklama. İktidar partisi olarak seçimlerin huzur, sükun içerisinde, barış, huzur, kardeşlik ve şölen ortamında geçmesi en çok iktidar partisinin arzusudur. Yapılan provokatif eylem kim tarafından yapılırsa yapılsın, bu tip bombaları kimin attığını, bu konularda kimin usta olduğunu herkes çok iyi biliyor. AK Parti’nin uzaktan yakından bu işlerle ilgisi olmadığını o açıklamaları yapanlar da çok iyi biliyorlar" diye konuştu.
Işık, saldırıların HDP’nin "Kabe-Taksim benzetmesi" üzerinden aldığı yarayı örtmek için KCK veya Kandil’in bir provokasyonu olduğu ihtimalinin yükseldiğini belirterek, "O cümleleri kendisine misliyle ifade ederiz" dedi.
"Bomba olayının biraz çok ciddi üzerinde durulması gereken bir olay olduğunu düşünüyorum" diyen Işık, şöyle devam etti:
"Çünkü HDP’nin bir yükselişi vardı ama din, Diyanet’le ilgili konularda yaptığı açıklamalar. Düşünebiliyor musunuz? Selahattin Demirtaş’a Selahattin ismini Selahaddin Eyyubi’den dolayı vermiş babası, dedesi. Selahaddin Eyyubi, Papa’nın önderliğindeki Haçlı ordularına karşı Kudüs’ü savunan komutandır. O Papa’nın Türkiye’nin aleyhine bütün açıklamalarına destek veren bir tavır ortaya koydu. Bu bizim muhafazakar insanımızın affedebileceği bir durum değil ve affetmeyeceğini gösterdi. Ondan sonra anketler bir anda aşağı dönmeye başladı. Bunlar paniklediler, şimdi onu nasıl telafi ederizin telaşı içindeler."

"TARLADA İZİ OLANIN HARMANDA YÜZÜ OLUR"
Çözüm süreci bağlamında HDP’nin 7 Haziran seçimlerinde barajı geçip geçmemesi ihtimalini değerlendiren Bakan Işık, "CHP’nin AK Parti’yi zayıflatmayı temel misyon edinmiş bir ana muhalefet partisinden bu ülkeye, demokrasiye ne fayda gelir? Onu halkımızın takdirine bırakalım. O bir azciyetin dışavurumudur. ’Ben HDP’nin barajı aşmasını istiyorum’ demek. ’Ben o bölgede zaten hiç yokum. AK Parti alacağına HDP alsın’ demek. Tarlada izi olanın harmanda yüzü olur" dedi.

"BOMBA BAŞLARINA DÜŞECEK GİBİ GÖZÜKÜYOR"
CHP’nin bugün açıklayacağı "yüzyılın projesi" olarak dillendirilen seçim vaadine yönelik Işık, "Demek ki bugüne kadarki açıkladıklarının toplum üzerinde bir tesir bırakmadığını, bunların uçuk vaatler olduğunu, uygulanabilir vaatler olmadığını herhalde kabul ettiler ki şimdi yüzyılın bombası. Herhalde bu bomba da kendi başlarına düşecek gibi gözüküyor" ifadelerini kullandı.
Ekonominin "Tüh bu projeyi biz niye düşünemedik?" gibi mantalitesi olmadığının altını çizen Bakan Işık, "Sahanın nabzını söyleyeyim. Sayın Kılıçdaroğlu bu kadar vaadden sonra geldi Kocaeli’de miting yaptı. CHP’nin yaptığı en kötü mitingi yaptı. Tabloyu siz düşünün. Sayın Bahçeli bugün Kocaeli’de MHP’nin en kötü mitingini yaptı. Bu kadar vaadden sonra emeklilerin orayı doldurması gerekmiyor muydu? İnsanları inandıramıyorlar ki yeni bir vaat açıklıyorlar" şeklinde konuştu.

DOĞU VE GÜNEYDOĞU’DA SEÇİM GÜVENLİĞİ
Doğu ve Güneydoğu’da halkın baskı ve tehdit olmadan özgür bir şekilde oyunu kullanıp kullanmayacağına ilişkin Işık, "Vatandaşımızın hiçbir şekilde çekinmemesi lazım. Ama bunlar da Batı’da barış güvercini, Doğu’da kartal. Batı’da ’biz barış, demokrasi, özgürlük istiyoruz, lezbiyenlerin bile hakkını savunuyoruz’ diyorlar ama Doğu’ya geldiği zaman ’eğer başka yere oy çıkarsa size gösteririz ha’ diye KCK’yla, PKK’yla vatandaşı tehdit etmeye kalkıyorlar" dedi.

"ÇİP FABRİKASI KURULMASINDA İKİ TEMEL AMACIMIZ VAR"
Gebze’de Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve şirketleriyle ortak Kocaeli’de kurulacak çip fabrikasına ilişkin olarak da Bakan Işık, "İki temel amacımız var. Birincisi, özellikle savunma sanayii, enerji gibi çok kilit sektörlerde kullanılacak, tasarımı yüzde 100 bize ait olsa bile üretim aşamasında arka kapı bırakılma riski olan ve dışarıdan müdahale imkanı, ihtimali riski olan çiplerin Türkiye’de üretilmesi. Temel amaçlarımızdan birincisi bu. İkincisi de artık Moore Yasası hala yürürlükte, bana göre her geçen yıl çip üretimi talebi ikiye katlanıyor ve şuanda dünya nesnelerin internetine doğru gidiyor. Önceden internet sadece insanlar arasındaki iletişimi temel alıyordu, şimdi eşyalar da kendi aralarında haberleşecekler. Bu da çip talebini artıracak. Dolayısıyla Türkiye’nin bu noktada ticari bir yatırım yapıyor olması önemli. Türkiye’nin bölgemizin çip ihtiyacını karşılaması, hatta dünyada çip üretiminde aktör olmak için bu fabrika kurulacak" açıklamasında bulundu.
Bakan Işık, dünyada çip üretiminin büyük oranda Uzak Doğu’da olduğunu belirterek, Türkiye’nin artık çip fabrikası kurmasının zamanının geldiğini vurguladı.

TÜRKİYE SANAYİ STRATEJİ BELGESİ
Sanayi Strateji Belgesi’nde Türkiye’nin vizyonunu "yüksek teknolojili ürünlerde Afro-Avrasya’nın üretim ve tasarımcısı olmak" olarak açıklayan Işık, temel stratejinin "ileri teknolojili yerli üretimi artırmak", "teknoloji düzeyini yükseltmek" ve "bunun için gerekli insan kaynağını Türkiye’de yetiştirmek" olduğunu bildirdi. Işık, Ar-Ge ve inovasyon işinin kısa süreli bir iş olmadığını, yapılan araştırmaların belli bir süre sonra ürüne dönüştüğünü belirterek, şunları kaydetti:
"Ar-Ge ve inovasyonda üç temel yaklaşımı benimsiyoruz. Türkiye’nin güçlü olduğu alanlar var. Makine, otomobil, tekstil gibi Türkiye’nin güçlü olduğu alanlarda hedef odaklı yaklaşım. Otomotivde şu noktaya gideceğiz. Ne yapacağız? Yerli otomobil markamızı üreteceğiz. Tekstilde katma değeri daha yüksek ürün üreteceğiz. Kilogram satış bedelini 5 euro değil de 10 euroya çıkaracağız. Türkiye’nin gelişmekte olan alanları var. Savunma sanayii, uzay, enerji, gıda, su gibi sektörlerde de ihtiyaç odaklı yaklaşım. Bir de gelişen teknoloji alanlarında tabandan tavana yaklaşım. Diyelim ki nanoteknoloji, biyo teknoloji, big data gibi dediğimiz gelecek noktalarda tabandan tavana bir yaklaşım sergiliyoruz. Temel amacımız, yüksek teknolojiyi üreten bir ülke olmak, güçlü olduğumuz alanlarda katma değeri yüksek ürünler üretmek, markalaşmak ve rekabet gücünü daha da pekiştirmek. Bu alanda attığımız adımları kısa, orta ve uzun vadede atıyoruz."
2008 yılında çıkarılan Ar-Ge Merkezleri Kanunu’nun 2009 yılında yürürlüğe girdiğini hatırlatan Bakan Işık, "Bugün Allah’a şükürler olsun Türkiye yılda 1 milyar dolara yakın bilgi ihraç etmeye başladı" dedi.

"TERSİNE BEYİN GÖÇÜNDE DÖNEN BİLİM İNSANI SAYISI 597"
Türkiye’den yurt dışına yapılan beyin göçünün tersine çevrilmesine dönük teşviklerin ardından kaç bilim adamının Türkiye’ye döndüğünü açıklayan Işık, şunları söyledi:
"Tersine beyin göçünde son dönemde çok ciddi bir mesafe aldık. 30 bin liraya kadar verdiğimiz destekten yararlanarak Türkiye’ye şuana kadar dönen bilim insanı sayısı 597’ydi. Bugünlerde 600’ü geçmiş olabilir. Bu önemli bir rakam. Burada ikili bir yaklaşım sergiliyoruz. Sadece ’ne olur Türkiye’ye gelin’ yaklaşımı değil. Türkiye’ye gelmek isteyene kapılarımız sonuna kadar açık. Onların adaptasyonu için, Türkiye’ye uyum sağlamaları için gerekli ortama kavuşmaları için çok ciddi destekler veriyoruz. Ama bir de Amerika, Almanya, Japonya gibi teknolojinin çok hızla geliştiği yerlerde çalışan bilim adamlarımıza da diyoruz ki ’Dönmek isterseniz kapımız açık ama dönmek istemezseniz beyin gücünüzü Türkiye için kullanın. Hem siz kazanın hem Türkiye kazansın. Diyelim ki San Francisco’daki Bilişim Vadisi’ndeki veya Stanford Üniversitesi’nde çalışan bir bilim insanımız, Türkiye ile ortak proje yapsın. ’Horizon 2020’ dediğimiz, Ufuk 2020’ye Türkiye 450 milyon katkı sağladı. Bu fonun büyüklüğü 80 milyar euro. Türkiye’nin 80 milyar euroluk pastadan en az 1 milyar euro pay alması lazım. Bu da çok güçlü bir proje ile mümkün. Bu projeyi de Türkiye’nin sadece kendi içindeki insan kaynağıyla değil, dünyadaki Türk insanlarıyla birlikte ortak proje yaparak, beyin gücünü birlikte değerlendirerek bu pastadan arzu ettiğimiz payı alabiliriz. Bunun için tek taraflı bakmıyoruz. Tersine beyin göçü bizim tek önceliğimiz değil. Beyin gücünü Türkiye için kullanmak da en az tersine beyin göçü kadar önemli bizim için."

"BÜTÜN SAVAŞ GEMİLERİMİZİN GÖREV BİLGİSAYARLARINI DEĞİŞTİRDİK"
"Bir geminin yazılımı size ait değilse o gemi sizin değildir" diyen Bakan Işık, "Eğer o yazılım başkasına aitse o yazılımı yazan ülkeyle karşı karşıya gelirseniz kendi geminizle kendi uçağınızı, kendi uçağınızla kendi geminizi vurabilirsiniz. Roket ateşleyemezsiniz, hiçbir şey yapamazsınız. Bütün savaş gemilerimizin görev bilgisayarlarını değiştirdik. Yerli yazılımlar yüklüyoruz. O güvenlik kodlarının başka birinin eline geçmemesi için çok büyük gayret gösteriyoruz. Paralel yapının TÜBİTAK’ta bu yazılımı yapan askeri kilit personeli sahte isimlerle, sahte örgütlerle dinlemesinin altında da bu yatıyor" açıklamasında bulundu.
Bakan Işık, şöyle devam etti:
"Bizim, emniyetin yargıyla beraber yapılan tespitlerde şu ortaya çıktı. Kritik askeri teknolojilerde çalışan araştırma, Ar-Ge personelinin telefonları sahte isimlerle ve sahte örgüt adlarıyla dinleniyor. Niye dinler? Yani ben siyasetçiyim. Beni dinler ama en çok dinledikleri de Enerji Bakanı. En çok dinledikleri Milli Eğitim Bakanı olsa ona da tevil imkanı getirme imkanı var. Ama en çok dinledikleri Enerji Bakanlığı. Niye? Uluslararası arenada en kritik bakanlık Enerji Bakanlığı. Çünkü dünya Enerji Bakanlığı üzerinde yoğunlaşmış durumda. Enerji Bakanını dinledin, Milli Eğitim Bakanını, Cumhurbaşkanını, Başbakanı dinledin. Dinlememen gerekir de kesinlikle. Bir ülkenin memuru, çalışanı kendi cumhurbaşkanını dinleme cüretini ancak başka bir yerden talimatla yapabilir. Peki askeri personeli niye dinliyorsun? Türkiye’de son 12 yılda değişen ne biliyor musunuz? Önceden Türkiye silahı parayı basar alırdı. O parayı basarken de yüzde 7.5 komisyonu da o işe aracılık edene de resmen verirdi. Türkiye AK Parti iktidarıyla birlikte bunu kaldırdı. Artık Türkiye parayı basıp almak yerine kendi teknolojisini kendi geliştiriyor, bunun yazılımını kendi yapıyor. Yazılımını kendi yaptığı için de güvenlik kodlarını sadece kendisi biliyor. Daha önceden ne yapılıyordu. Almanya hurdaya çıkaracağı leopar tanklarını veriyordu. Biz de İsrail’e ’bunları modernize et ver’ diyorduk. Böyle bir durum Türkiye’ye yakışır mıydı. Bunları geride bıraktık. Askeri personeli dinlemenin amacı o kodları ele geçirmek. Başka bir izahı olabilir mi bunun? Türkiye’nin son 12 yılda yaşadığı değişim, espiyonaj, casusluk faaliyetini paralel yapı üzerinden yürütmeye sevk etti. Bugün paralel yapıyla mücadele neden devlet güvenliği meselesidir? Biz bunu TÜBİTAK’ta çalışırken çok net gördük. O yüzden tavrımız çok net. Hiç tereddüt taşımıyoruz. Bu ülkeye ihanet eden hiç kimseye müsamaha yapma şansımız yok."

"İHA’LARA KÜÇÜK FÜZELER TAKIYORUZ"
Türkiye’nin füze teknolojisinde uzmanlaştığına dikkat çeken Işık, "SOM füzesini TÜBİTAK’ta geliştirdik. SOM J Füzesi F-35 uçaklarına Amerika dışında takılan bir başka ülkenin ilk silahı olacak. Yani Amerika’dan sonra sadece Türkiye’nin silahı takılmış olacak. Bununla ilgili çalışmalar da son aşamada. Bu son derece sevindirici" dedi.
Türkiye’nin İnsansız Hava Araçlarını (İHA) İsrail’den aldığını hatırlatan Işık, "Şimdi kendi insansız hava araçlarımızı geliştirdik. ANKA var, özel sektörümüz yaptı. Dışa bağımlı değiliz. Orada başka bir şey daha yaptık. İnsansız hava araçlarına küçük füzeler taktık, Bozok füzelerini taktık. Artık insansız hava aracı bir düşman unsuru gördüğü zaman kendi askerini tehlikeye atmadan müdahale edebilecek. Türkiye artık bu konularda bir aktör. Türkiye bu konularda teknoloji geliştiren bir ülke. Türkiye’ye yönelik düşmanlığın artmasının arkasındaki sebebi birazcık lütfen düşünmek lazım" ifadelerini kullandı.
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER