Başbakan Ahmet Davutoğlu, Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun tahliye operasyonu konusunda muhalefetin eleştirileriyle ilgili, "Muhalefetin bu konuda yaptığı yorumlar, onlar açısından tarihe bir kara leke olarak geçecek" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, parti genel merkezinde düzenlenen AK Parti İl, İl Teşkilat, İl Seçim İşleri ve İl Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanları Eğitim Toplantısı’na katıldı.
7 Haziran Milletvekili Genel Seçimi hazırlıkları kapsamında partililerle bir araya gelen Başbakan Davutoğlu, "Siyasi partiler, yaşayan organizmalar olarak uzuvlarının birbirleriyle olan ilişkileriyle geleceğe yürüyebilirler. AK Parti bu anlamda Türk siyasi hayatının en dinamik, en ahenkli ve birbiriyle en iyi kenetlenmiş kadrolara sahiptir. Her seviyede her yerde kongrelerimizde bir araya geldiğimizde gördüğümüz şey açıktır; şevk, coşku, sevda, muhabbet ve kardeşlik. Onlar ayaktaysa, onlar kararlı bir şekilde duyuyorlarsa tarihin bu ateş çemberinden Türkiye onurla, vakarla çıkacaktır" şeklinde konuştu.
ŞAH FIRAT OPERASYONU
Türkiye’nin yurt dışındaki tek toprağı olma özelliği taşıyan Suriye’deki Süleyman Şah Saygı Karakolu’na yönelik düzenlenen Şah Fırat Operasyonu’yla ilgili açıklamalarda bulunan Davutoğlu, "Ateş çemberi dedim. Bu hafta sonu Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece bir taraftan Meclis’te muhalefet son derece Meclis ahlakına yakışmayan, son derece edebe muayir bir tavırla Meclis’i terör ortamına çevirmeye çalışırken bizler Genelkurmay Karargahı’nda 9 saat süren bir operasyonla hem tarihi mirasımıza hem insanımıza hem de uluslararası hak ve hukukumuza sahip çıkma mücadelesi veriyorduk. Ben bir kez daha Şah Fırat Operasyonu’nu büyük bir başarıyla gerçekleştiren Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ve onlara lojistik destek, istihbarat desteği sağlayan Milli İstihbarat Teşkilatımıza (MİT) ve bütün güvenlik birimlerimize teşekkür ediyor, milletim adına bu operasyona katkıda bulunan bütün görevlilerimizi alınlarından öpüyorum" dedi.
Dün muhalefetin Şah Fırat Operasyonu hakkındaki kanaatlerini hayretler içinde takip ettiğini belirten Davutoğlu, "Öyle anlar öyle tarihi dönemeçler vardır ki milletler, liderler, hareketler imtihan edilirler. O tarihi dönemeçlerde alınan tavır daha sonra insanların ya tarihi onurlar kaydettikleri izler olurlar ya da hayat boyu ve hareketleri boyunca taşıdıkları kara leke olurlar. Bizim için Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece bir onur gecesiydi. Bunun detayı üzerinde duracağım ama Pazar günü muhalefetin bu konuda yaptığı yorumlar, onlar açısından tarihe bir kara leke olarak geçecek niteliktedir. Biz son derece titiz bir operasyonla ve haftalardır süren hazırlıklar neticesinde muhkem, mahfuz tutulan bir tarihte düğmeye basılmasıyla gerçekten kudretli bir devletin yürüyen temsilcileri olan Silahlı Kuvvetletimizin Suriye sınırlarından içeri girmesiyle başlayan operasyon ile sabaha kadar tarihimizde yeni bir şanlı sayfa açarken maalesef muhalefet bunun takdir etmek yerine yine Türkiye’nin yükselişinden rahatsız olan bazı dış aktörler ve Suriye rejimiyle birlikte aynı dili kullanma cihetine gittiler" ifadelerini kullandı.
"ŞAH FIRAT OPERASYONU’YLA ÜÇ HUSUSU KORUMAYI HEDEFLEDİK"
"Biz bu operasyonla üç hususu korumayı ve bu üç ilkesel konuda açık ve net bir tutumla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kudretini dünyaya göstermeyi hedeflemiştik" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bir, insanımıza sahip çıkmak. ’İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ felsefesinin temsilcisi ve öncüsü olan AK Parti iktidarı için dünyanın neresinde olursa olsun bizim vatandaşlarımıza sahip çıkmak en ulvi görevdir. Günlerdir ’acaba Süleyman Şah’ta ne oluyor, oradaki askerlere niye sahip çıkılmıyor’ diye sorular soran, bunu Meclis gündemine taşımaya çalışan muhalefet, insanımıza sahip çıkan bu operasyon sonrasında aynı küstah tavrını devam ettirdi. AK Parti iktidarları döneminde gurur duyduğumuz en önemli hususlardan birisi çok zor şartlarda yurt dışındaki vatandaşlarımıza askerlerimize, diplomatlarımıza sahip çıkmış olmamızdır. Musul’da Başkonsolosluk mensuplarımız kaçırıldığında aylarca onların hayatlarını tehlikeye atacak şekilde muhalefet Türkiye’de tahriklere kalkıştı. Biz ise sabırla çalıştık, geceyi gündüze kattık. Günlerce gecelerce uykusuz bir şekilde bütün birimlerimiz çalıştı ve o kardeşlerimizi, o vatandaşlarımızı aylar süren bir mücadeleden sonra Türkiye’ye getirdik, onurla getirdik. Vatandaşlarına sahip çıkan kudretli bir devletin varlığını dünyaya gösterdik. Ateş çemberinin içinden aldık ve çıkardık."
"LİBYA’DA 25 BİN VATANDAŞI TAHLİYE ETME KUDRETİ GÖSTEREN TEK ÜLKE TÜRKİYE"
"Libya’da iç savaş sürerken Libya’nın her bir köşesinden 15 bin vatandaşımızı 10 diğer ülke vatandaşlarını 10 gün içinde tahliye etme kudreti gösteren tek devlet Türkiye’dir" diyen Davutoğlu, "Libya’da tek bir vatandaşımızı geride bırakmadık, tek bir vatandaşımızı mağdur, mahcup, garip bırakmadık. Daha sonra da nerede olursa olsun, bazen Afganistan dağlarından bazen Ukrayna’dan bazen Somali’den Afrika içlerinden her bir vatandaşımıza sahip çıktık. Bu anlamda Süleyman Şah Saygı Karakolu’nu ve aziz toprağımız orada muhafaza eden askerlerimiz son 6 ayda kahramanda ve büyük bir dirençle mücadelelerini sürdürdükten sonra insanlığa, askerine, vatandaşına sahip çıkan bir devletin kudretli eliyle ülkemize geldiler. Bundan gurur duyuyoruz. Bir askerimiz hayatını kaybetti, Astsubay Halit kardeşimize bir kez daha rahmet diliyorum. Mehmetçiğin bu zor şartlarda ne kadar vakarla mücadele yürüttüğünü bizzat gözlemiş, izlemiş olmaktan da bizzat gurur duyuyorum" açıklamasında bulundu.
"SÜLEYMAN ŞAH BİZİM ECDADIMIZDIR"
Davutoğlu, şunları kaydetti:
"İkincisi olarak mirasımıza sahip çıkmak. Süleyman Şah bizim ecdadımızdır. Süleyman Şah sadece bir fani olarak tarih içinde oynadığı rol itibarıyla önemli değil aynı zamanda milletimizin bu toprakları vatan kılma mücadelesinde sembol niteliği itibarıyla da önemlidir. Süleyman Şah’ın mirasına sahip çıkmak aslında tarihimize, kimliğimize, onurumuza sahip çıkmaktır. Orada kutsal bir emanet olarak muhafaza edilen o topraklarda bu emanetleri sahip çıkmak için yine Şah Fırat Operasyonu’yla büyük bir başarıyla ülkemize intikal ettirdik. Süleyman Şah şehitliği tattıktan ve o topraklarda defnedildikten sonra o günden bugüne özellikle de Sultan İkinci Abdülhamit’in 1883’te orada bir türbe inşa etmesiyle başlayan ve milletimizin bütün hissiyatının yansıdığı bir sembolik mekandır. Evliya Çelebi’nin Seyehatnamelerinde bile Süleyman Şah’a ve o türbeye atıf vardır. 1. Dünya Savaşı şartları sonrasında ülkemizin sınırları 1921 Anlaşması’yla yeniden çizilirken Güney’de Süleyman Şah ve bu mübarek mekan Suriye topraklarında kaldığında -önce Fransa sömürge topraklarında daha sonra Suriye topraklarında- bu topraklar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin toprakları olarak uluslararası anlaşmalarla teyit edilmiştir. Daha sonra iki kez nakil yapılmış ve dolayısıyla toprağın muhteviyatı, niteliği değişmiş ama Türkiye’nin Suriye içinde bir toprak sahibi olma hakkı baki kalmıştır.
1939’da, 1975’te yapılan değişiklikler bu anlamda bizim hakkımızın tescil edildiği ama toprağın yerinin değiştirildiği örnekler olarak kalmıştır. Bu anlamda da biz uluslararası hukukumuzu korumak üzere Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece tek ayaklı bir operasyon yapmadık, iki ayaklı bir operasyon yaptık. Mehmetçik Mürşit Pınar’dan Süleyman Şah Saygı Karakolu’na yürürken ve oradaki emanetleri ve askerlerimizi almak üzere 57 zırhlı araç, 40 tank toplam 100 araç ve 572 personelle yürürken ikinci bir kol Suriye’ye Eşme’de girdi ve Suriye tarafında yine bu topraktan daha büyük ölçekte bir toprağı kontrol altına alarak gece saat 21.02’de bayrağımızı o topraklara dikti.
Üçüncü husus yani tarihi mirasa sahip çıkmak dışında uluslararası hukukumuzu korumak ve vatan toprağımızın tesciliyeti anlamında da iki operasyon aynı yapılarak daha önce zaten taşınmış olan bu vatan toprağını bu kez Suriye’nin Eşme Köyü civarında bir tepeye intikal ettirdik ve 21.02 itibarıyla Suriye topraklarında iki ayrı bölgede iki ayrı Türk bayrağı dalgalanmaya başlamıştır."
(iha)