Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Diktatörlük için, şuandaki Cumhurbaşkanlığı mekanizması yeter de artar bile. Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan kişi, isterse mevcut hükümeti 1 günde hiçbir gerekçe göstermeden düşürebilir” dedi.
Merkez Bankası’nın hükümet politikalarına uygun hareket etmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, “Dünyanın hiçbir yerinde Merkez Bankalarının bağımsızlığı konusunda konuşulmuyor. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi iktidarının siyasi kararlılığıyla, çerçevesiyle uyumlu olmalıdır” dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ekonomi Kulübü’nün Ankara Şahane Restaurant’ta düzenlediği akşam yemeği programında, işadamlarıyla bir araya geldi. Programda konuşma yapan Kurtulmuş, sözlerine Malatya’da gerçekleşen uçak kazasında şehit olan askerlerin yakınlarına başsağlığı dileyerek başladı.
“TÜRKİYE’DE FAİZ ORANLARININ DÜŞÜRÜLMESİ GEREKİYOR”
KOBİ’lerin güçlenmesi için faizlerin düşürülmesi gerektiğine dikkat çeken Kurtulmuş, “Orta direğin güçlü olabilmesi için, Türkiye’de faiz oranlarının mümkün olduğu kadar düşük ve makul oranlarda olması lazım. Bugün Türkiye’de güçlü firmaların finansman sorunu diye bir şey yok; çünkü onlar hem daha kolay hem de daha düşük maliyetlerle finansmanlarını bulabiliyorlar. Ama bir KOBİ’nin, bir orta sınıfı temsil eden şirketimizin, yüzde 14, yüzde 15, yüzde 16 hatta daha yukarı seviyelerde borçlandığını, kredi borçlarının, kredi maliyetlerinin çok yüksek olduğunu ifade etmek gerekir. Bunun için de başından itibaren, özellikle 2009 yılından sonra sıklıkla söyledik; Türkiye’de faiz oranlarının düşürülmesi gerekiyor. Türkiye’de faiz oranlarının düşürülmesi, aslında sadece faizle ilgili bir şey değil, aynı zamanda bir ekonomik sistem tartışmasıdır” diye konuştu.
“DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE MERKEZ BANKALARININ BAĞIMSIZLIĞI KONUSUNDA KONUŞULMUYOR”
Merkez Bankası’nın siyasi iktidarın politikalarıyla uyumlu hareket etmesi gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, “Dünyanın hiçbir yerinde Merkez Bankalarının bağımsızlığı konusunda konuşulmuyor. ‘Türkiye’de Merkez Bankası bağımsız olsun’ diyorlar. Eyvallah… Ama Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası olduğuna göre, başka bir ülkenin merkez bankası olmadığı için, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi iktidarının siyasi kararlılığıyla, çerçevesiyle uyumlu olmalıdır. Bizim istediğimiz budur ve inşallah bu çerçevede Türkiye, ekonomik reformlarını devam ettirecektir” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRKİYE’NİN YAPMASI GEREKEN REFORM, SEÇİM SİSTEMİNİ, SİYASİ PARTİLER SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRMEKTİR”
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye’de parlamentonun güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Türkiye’nin bir sistem tartışması var. Nasıl ekonomide bir sistem tartışması varsa, aynı şekilde Türkiye’de siyasette de bir sistem tartışması yaşıyoruz. Parlamentonun güçlendirilmesi gerekiyor. Parlamentonun güçlendirilmesi için, Türkiye’de parlamentonun, Meclis’in iç tüzüğünün yeniden yazılması gerekiyor” dedi.
“Türkiye’de milletvekilleri, milletvekilliği mekanizması yeterince güçlü değildir” diyen Kurtulmuş, “Bir milletvekilinin, Türkiye’nin hukuk sistemi içerisinde yazışma hakkı bile yoktur. Milletvekillerinin güçlü olması, hem yürütme fonksiyonlarını gülü icra edebilmesi, hem yasama fonksiyonunu yürütebilmesi için güçlü olması, hem parlamento denetimini gerçekleştirebilmesi için güçlü olması lazım, hem de temsil açısından güçlü olması lazım. Bunun için de Türkiye’nin yapması gereken reform, seçim sistemini, siyasi partiler sistemini değiştirmektir” şeklinde konuştu.
“YASAMA, YÜRÜTME VE YARGININ MİLLETİN DENETİMİNE AÇIK HALE GETİRİLMESİ LAZIM”
1982 Anayasası’nın yasama, yürütme ve yargıyı parçalamak üzerine oluşturulduğunu kaydeden Kurtulmuş, “Türkiye’deki mevcut anayasa, birçok değişikliklere uğramış olmakla birlikte, Türkiye’de sanıldığı gibi, bir güçler ayrımı prensibini ortaya getirmemiştir. 1982 Anayasası, güçler parçalanması prensibi üzerine oturmuş bir anayasadır. Yürütme, yasama ve yargı birbirinden ayrı, hepsi parçalanmış. Zaten şöyle düşünmüşler: ‘Bu siviller anayasayı yapamazlar, bu sivillerin elinden bir şey gelmez. Yasama, yürütme, yargıyı yapalım ama bunların hepsini kontrol edecek bir Cumhurbaşkanı yukarıda olsun.’ Sorgulanamayan, hesap vermeyen bir Cumhurbaşkanlığı makamı üzerinden Türkiye’deki yasama, yürütme, yargıyı denetlemek istemişler. Yasama, yürütme ve yargının tam manasıyla birbirinden ayrı olması ama hepsinin de milletin denetimine açık hale getirilmesi lazım” ifadelerini kullandı.
“CUMHURBAŞKANI İSTERSE MEVCUT HÜKÜMETİ 1 GÜNDE DÜŞÜREBİLİR”
Kurtulmuş, yürütmenin güçlenmesi ve etkin bir şekilde faaliyet gösterebilmesi için, Başkanlık Sisteminin getirilmesi gerektiğini savundu. Başkanlık Sisteminin diktatörlük getireceğini iddia edenlere, mevcut Cumhurbaşkanlığı mekanizmasından örnekler vererek cevap veren Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Yürütmenin güçlü, etkili olabilmesi için, Türkiye’de Başkanlık sistemine geçilmesi zaruridir. ‘Başkanlık Sistemi’ dediğiniz zaman, birileri ‘Tayyip Erdoğan diktatörlük istiyor’ diyor. Diktatörlük için, şuandaki Cumhurbaşkanlığı mekanizması yeter de artar bile. 1982 Anayasası Cumhurbaşkanı’na öyle yetkiler vermiş ki; parlamentoda hükümeti düşürebilmeniz için, parlamentoda gensoru vermeniz ve yeter oyu alıp hükümeti indirmeniz lazım. Buna gerek yok; Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan kişi, isterse mevcut hükümeti 1 günde hiçbir gerekçe göstermeden düşürebilir. Cumhurbaşkanı eğer isterse, parlamentoda bulunan herhangi bir milletvekiline Başbakanlık görevi verebilir. Türkiye bunu daha önce yaşadı. Sayın Demirel döneminde, Türkiye’de 3. ya da 4. partinin genel başkanı olan Mesut Yılmaz Başbakan yapıldı. Türkiye’de öyle güçlü Cumhurbaşkanlığı makamı var ki; Yüksek Yargı’nın büyük çoğunluğu Cumhurbaşkanı’nın kontrolünde. Yüksek Öğretim Kurulu’nun tamamı Cumhurbaşkanı’nın kontrolünde… Ama buna rağmen etkin bir yürütme yok Türkiye’de. Bu kadar güçlü bir Cumhurbaşkanlığı mekanizması, etkin bir yürütme olmasın, etkin bir yasama, etkin bir yargı olmasın diye yapılmış. Cumhurbaşkanı’nın herhangi bir yasayı veto etme, bir daha gelirse millete götürme hakkı var, herhangi bir şekilde Anayasa Mahkemesi’ni devreye sokma hakkı var, hatta Türk Silahlı Kuvvetleri’ni devreye sokma hakkı var; yurtdışındaki operasyonlar için. Bunun için Türkiye’de Başkanlık Sistemine geçilmesi gerekiyor.”
(İHA)