Genel

"Putin’in Batı ile kapışmasında Türkiye, taraf olmaya hazır mı? Ayrıca Ruslar adına bu tür savaşta taraf olmak zorunda mı?"

"Bir başka soru, Putin’in, elimize tutuşturmak istediği borunun vanasını bize vermek istediğinden emin miyiz?" diye de eklediği; bu sorulardan önce de "bir sürü şey" söylediği yazısına Akif Emre, "Rus ‘gazı’na gelmeyelim" diye başlık attı ve "hamaset tücc

20-12-2014 19:16

"Bir başka soru, Putin’in, elimize tutuşturmak istediği borunun vanasını bize vermek istediğinden emin miyiz?" diye de eklediği; bu sorulardan önce de "bir sürü şey" söylediği yazısına Akif Emre, "Rus ‘gazı’na gelmeyelim" diye başlık attı ve "hamaset tüccarları"nın söylediklerinin değil, "aklıselim"in kullanılması gerektiğine işaret etti... İşte yazısı...

Türk-Rus ilişkileri herhangi iki devlet ilişkisine benzemez. Avrasya’nın iki önemli devletinin ilişkisini  belirleyen  devlet reflekslerini, jeopolitiğini  Osmanlı'dan beri günümüze tarihsel süreç içinde ele almadan değerlendirmek eksik, yanıltıcı olur. Bu durum Sovyetler dönemi için de geçerlidir, Sovyetler  tüm iddiasının  aksine Rus imparatorluğunun ideolojik  manto giydirilmiş modern versiyonu idi.  Putin’in Türkiye ziyaretinde gündeme gelen ve  Avrupa Birliği’ne karşı bir koza dönüşen yeni boru hattı meselesi Türkiye açısından stratejik bir hamle görüntüsü veriyor. Hatta özellikle stratejik avantaj olarak görmek isteyenler hayli fazla. Rus medyasında iptal edilen Güney Akım Projesi yerine “Türk Akımı” kodlaması kullanıma girmiş bile. /.../ Merkez siyasetçilerin NATO ve Batı’ya karşı Sovyetleri, yani Rusya’yı tercih edebileceklerine dair blöfleri ara sıra nükseden bir takıntı gibi görünse de jeopolitik gerçeklik Türkiye’nin yanı başında Rusya gibi bir alternatifin olduğunu da hatırlatıyor. Osmanlı -Rus ilişkilerini rakip iki imparatorluk olarak, birkaç istisna dışında hep savaş ilişkisi şekillendirilmemiş olsa da Atlas ötesi ile aynı coğrafyayı,  jeopolitik havzayı paylaşan iddialı iki yapı söz konusu. Yakın siyasi tarih Türkiye’nin sıkışınca Rus kartını Batı’ya karşı kullanma niyetini ima etmekten ibarettir. Batı’nın buna tepkisi blöf bile olsa  izin vermek istemeyeceği şeklinde oldu. Çünkü Avrupa’nın kaderini doğusundaki iki ülkeyle olan ilişkisi belirlemiştir tarih boyunca. Bunlar Osmanlı ve Rusya. Osmanlı Avrupa’nın ötekisi idi ve Avrupa kimliğini biraz da Osmanlıya borçludur. Ruslar ise Batı Hıristiyanlığına karşı Doğu yani Ortodoks Hıristiyanlığın temsilcisi olarak daha çok rakip konumunda oldu. Büyük savaşlar öncesi Alman-Rus ilişkilerine dikkatle bakmak gerekir. Tüm bu serüvenin tersine Rusların Türk kartını Batı’ya karşı kullanmak istediği yönünde emareler var. Alışık olunmayan bu durum gerçekte Rusların Batı’ya karşı Türkiye ile bir ittifak arayışı mı yoksa Batı’ya karşı kullanacağı, araçsallaştıracağı bir blöften ibaret mi? Bu duruma dair hamaset dozajı yüksek yoruma göre Türkiye’nin güç dengesindeki yerinin  değiştiğini savunanlar çıkarsa şaşmamak lazım. Evet Türkiye bölgede önemli ağırlık kazanmış olsa da ABD’ye karşı Rus dengesi içinde rakip olacak,  küresel  ölçekte bir denge unsuru olmadığını en iyi biz biliyoruz. Ülkenizin  gücünü, kapasitesini doğru tespit etmek genelde  hamasi beklentileri  açısından küçümseme, aşağılama olarak algılayanlar olacaktır. Putin’in Batı ile kapışması, kendisinin de açıkladığı üzere  Sovyet dönemindekinin aksine siyasi ve ideolojik değil. Rusya imparatorluk rüyasını diriltmek için stratejik önceliklerini  sert askeri yöntemlerle gerçekleştirme yönünde bazı adımlar attı. Ve bunu devam ettireceğinin işaretlerini de verdi. Buna karşılık Batı’nın askeri operasyon zaafı olarak ortaya çıkan açığı aslında daha farklı bir yöntemle Rusya’yı dizginlemeyi hedefliyor. Küresel kapitalizme  eklemlenmiş bir Rusya’nın sadece Avrupa’yı enerji hatları ile rehin alabileceği hesabı yaparken  sistemin işleyişini yeterince hesaplamadığı ortaya çıktı. En güçlü olduğu alanda enerjideki üretim artışı ve fiyat düşüyle beraber bir gecede ekonomi alt üst oldu. Putin sanki Sovyetleri çökerten rekabetin bir benzerine istemeden çekilmiş görünüyor. Hatırlayalım, Sovyetler Amerika ile silah rekabetine girip küresel ekonomik yarışı kaybetmiş ve dağılmak zorunda kalmıştı. Rusya da askeri gücünü gösterirken Batı onu hazır olmadığı bir alanda yarışa çekti. Tam bu durumda hiç alışık olmadığımız türden Türkiye kartını Batı’ya karşı oynarcasına, “enerji istiyorsanız Türkiye’ye başvurun” demesi bu büyük oyuna bizi de taraf olarak sokma girişimi şeklinde okunabilir. Bu durum bazılarının gururunu okşayabilir. Ancak Türkiye böylesi bir rekabette taraf olmaya hazır mı? Ayrıca Ruslar adına bu tür savaşta  taraf olmak zorunda mı? Bir başka soru, Putin’in, elimize tutuşturmak istediği borunun vanasını bize vermek istediğinden emin miyiz? Evet, Türkiye Batı ile ilişkilerinde tek yanlı, alternatifsiz bir strateji üzerine oturmamalı. Bu hem tarihi hem de jeopolitik gerekliliktir. Ancak Putin’in blöfüne de alet olmamalı. Akif Emre, Yeni Şafak
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER