Sağlık

Prof. Dr. Seza Özen dünyanın en iyi bilim insanı listelerinde zirveyi zorluyor

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörlerinden Dr. Özen, özellikle çocuk romatolojisi alanlarında yayımladığı makaleler ve çalışmalarının yarattığı etki ile uluslararası pek çok kurumun "en iyi" listelerinde hep üst sıralarda yer aldı.

Prof. Dr. Seza Özen dünyanın en iyi bilim insanı listelerinde zirveyi zorluyor
10-02-2022 11:37
Ankara

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörlerinden Seza Özen, akademisyen kadınların kendi aralarındaki sosyal ve akademik ağın önemine dikkatİ çekerek kadın akademisyenlere mentorluk yapılmasının gerekli olduğunu bildirdi.

Çocuk romatolojisi ve pediatrik nefroloji alanında yürüttüğü 500'ün üzerindeki uluslararası makalesine yapılan 25 bin atıf ile pek çok ödüle layık görülen Prof. Dr. Seza Özen çok sayıda bilim insanı yetiştirdi.

Özen, en son Stanford Üniversitesince geçen yıl hazırlanan ve dünya çapında bilim insanlarının yer aldığı listede ilk 100'e giren akademisyenler arasında yer aldı.

Seza Özen, 2018 yılında 70'e yakın ülkedeki 1000 bilim insanını birleştiren İtalya merkezli Dünya Bilimler Akademisince (TWAS) verilen tıp ödülünün de sahibi oldu.

Prof. Dr. Özen, Birleşmiş Milletler (BM) 11 Şubat Dünya Bilim Kadınları Günü dolayısıyla, meslek yaşamı, akademik kariyeri ve uluslararası başarılarına ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Stanford Üniversitesince geçen yıl yapılan sıralamanın akademisyenlerin bilime katkıları doğrultusunda hazırlandığını belirten Özen, "Sadece makale sayısı değil, bunların etkisi ve dünyada, alanınızdaki tanınırlığınız göz önüne alınarak bu sıralama yapıldı. Orada Türkiye'de akademik yaşamını sürdüren tıp alanındaki bilim kadınları arasında en üstte yer aldım. Tüm bilim kadınlarının sıralamasında da Türkiye'de ikinci sıradaydım." ifadesini kullandı.

"Amerika'da bir kadın profesör, erkek profesörle aynı maaşı almıyor"

Dünya çapında tanınan bir akademisyen olmasını başarılı bir eğitim hayatına borçlu olduğunu belirten Özen şöyle devam etti:

"Tanınırlık ile yaptıklarınızın bir şekilde bilim dünyasında bilinmesini sağlıyorsunuz. Başarılı olmak için iyi bir temel eğitim bence çok önemli. Ben, Hacettepe Tıp'ta çok iyi bir eğitim aldığıma inanıyorum. Buradaki çocuk sağlığı eğitimimden sonra Stanford Üniversitesine gittim, bir süre çalıştım. Gerçekten orada birkaç şeyin farkına vardım. İlk olarak bilincine vardığım gerçek; Hacettepe Üniversitesinde hem Tıp Fakültesinde hem de Çocuk Bölümünde çok iyi bir eğitim aldığımdı. Diğer ve çok önemli gözlemim, Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimlerinin sağladıklarının bize neler kattığıydı. Örneğin, Amerika'da bir kadın profesör, erkek profesörle aynı maaşı almıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün bize hediye ettiği çağdaşlaşmayı ve düzeyi anlamak için Stanford bana öğretici oldu. Ve tabii Stanford Üniversitesindeki akademik yaşam büyüleyiciydi. Çok dinamik bir akademik ortamda bir süre çalışmak bana çok şey kattı ve daha sonraki akademik yaşamımda önümü açan bir dönem oldu."

"Bilim dünyasında kadın olmanın dezavantajları var"

Seza Özen, bilim dünyasında kadın olmanın dezavantajları olduğunu dile getirerek 20. yüzyılın başından itibaren haksızlığa uğrayan kadın akademisyenlerden örnek verdi.

Rosalind Franklin'in DNA sarmalının keşfinde en önemli rol oynayan üç kişiden biri olmasına rağmen Nobel Ödülü'nü alamadığını hatırlatan Özen, "Bence akademisyen kadınların kendi aralarındaki akademik ve sosyal ağları kurmaları çok önemli ve bizim jenerasyonun zorlandığı basamakları yetişen kadın akademisyenlerimizin daha hızlı ve güvenli atlamaları doğru mentorluk yapmamız ile mümkün." diye konuştu.

Kadın akademisyenlere çocuk bakımı ve kreşler konusunda destek olunmasının önemine işaret eden Özen sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de o konuda şanslı gibiyiz, çünkü ailelerden bu konuda çok yardım geliyor. Ancak yurt dışında kadınların akademik hayatta yükselmesinin önündeki engellerden biri aslında çocuk bakımı. Hem aile sahibi olmak hem de akademisyen kadın olmak istiyoruz; ki bu ikisini birlikte yapabileceğimizden eminim. Akademik yükselmedeki 'cam tavan'ımızın bir nedeni de sosyal şartlanma... Dizilerde bile kadın evde oturuyor, kocasının para kazanmasını bekliyor. Bu sosyal şartlanmalar elbette toplumda bazı davranış kalıplarını oluşturuyor. Sonuç olarak da kadınlar, tıp fakültelerine girişte yüzde 50 oranında yer alırken doçent, profesör gibi yükseltmelerde oranlar çok düşmekte. Öte yandan hala akademik kadrolardaki cinsiyet dağılımının, ülkemizde birçok Avrupa ülkesinden daha yüksek olduğunun altını çizmem gerekli. Ancak yönetici kadrolarda kadın akademisyen hem Türkiye'de hem dünyada dramatik olarak çok düşük. Örneğin Türkiye'deki devlet üniversitelerinde sadece 8 kadın rektör bulunuyor. Yani kadınlar karar verici pozisyonlara getirilmiyorlar. Çünkü işleyen bir erkek-baskın ağ var, onu delmek çok kolay olmuyor kadınlar için. Avrupa'da ve ABD'de çeşitli bilimsel kurullarda bulunduğum süreçte bunu çok iyi gözlemledim. Mesela Avrupa Romatoloji Derneğinin hiçbir zaman kadın başkanı olmadı. O yüzden yöneticilik pozisyonlarında kadın akademisyenler için 'cam tavan' daha da belirgin oluyor"

"Beyin göçü içimi acıtıyor"

Seza Özen, yetiştirdiği doktorlardan ve bilim dünyasından beklentilerinin ne olduğuna ilişkin soruyu, son yıllarda tıp alanında beyin göçünün ve kendisinden yurt dışından referans alan öğrenci ve asistan sayısının çok ciddi arttığını belirterek yanıtladı.

Özen, "Bu benim içimi acıtıyor. Onların bu akademik heyecanlarını kaybetmeden Türkiye’de de tatmin edici koşullarda çalışabilecekleri saygın koşulların sağlanmasını umuyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Seza Özen, 1998'de aldığı TÜBİTAK Ailevi Akdeniz Ateşi ödülüne dayanak oluşturan sınıflandırma çalışması sırasındaki bir anısını da paylaştı.

Dünya genelinde 1500 hastadan veri toplayarak hazırladığı çalışma için Avrupa Birliği'nden aldığı fonun kısa sürede bittiğini anlatan Dr. Özen, bunun üzerine İtalyanların kendisine toplantı giderlerini karşılama teklifinde bulunduklarını aktardı.

Bunun üzerine merhum Prof. Dr. İhsan Doğramacı'ya giderek konuyu anlattığını dile getiren Dr. Özen, "Toplantı için para bulamazsam bu tanı kriterleri 'Cenova kriterleri' olacak, 'Ankara kriterleri' olmayacak dedim. Kendisi hakikaten tüm masrafları karşıladı. Burada, vizyon sahibi yöneticilerin önemini vurgulamak istiyorum. Türkiye'de akademisyenlik yapmaya devam edecek insanların da bu konuda ufuklarını açık tutmaları ve gerekli yerlere başvurmaktan vazgeçmemeleri gerektiğini düşünüyorum." dedi.

Tıpta başarılarla ve ödüllerle dolu bir yaşam

1976 yılında tıp eğitimine başladığı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden 1982'de ikincilikle mezun olan Seza Özen, aynı fakültede çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlık eğitimi ile pediatrik nefroloji ve romatoloji yan dal uzmanlık eğitimlerini tamamladı.

1989-1991 yıllarında Stanford Üniversitesi Pediatrik Departmanında doktora sonrasında araştırma uzmanlığını tamamlayan Özen, 1991'de ABD'deki çalışmalarının ardından Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalına öğretim görevlisi olarak döndü ve 1993'te doçent oldu. Profesör unvanını 2000'de alan Özen, pediatrik romatoloji uzmanlığını almasının ardından 2015'te getirildiği Pediatrik Romatoloji Bilim Dalı Başkanlığı görevini sürdürüyor.

Prof. Dr. Seza Özen, Avrupa Romatoloji Birliği (EULAR) Yönetim Kurulu Üyeliği, Avrupa Pediatrik Romatoloji Derneği (PRES) ve Uluslararası Çalışmalar Organizasyon Kurulu (PRINTO) Yönetim Kurulu Üyeliği, Çocuk Romatoloji Derneği Kurucu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeliği ve Uluslararası Otoinflamatuar Hastalıklar Derneği başkanlığı gibi bilimsel pozisyonlarda yer aldı.

Ayrıca çeşitli uluslarası romatoloji dergilerinde bölüm editörlüğü, Pediatrik Otoinflamatuar Hastalıklar Yüksek Lisans Programı Yürütücüsü olan Dr. Seza Özen'in birçok referans kitabında bölümleri bulunuyor. Harvard Üniversitesi dahil pek çok uluslararası üniversitede konferanslar veren Özen çok sayıda uluslararası projede de yer aldı.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER