Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, '01-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı' nedeniyle meme kanseri hakkından önemli bilgiler verdi. Meme kanserinin belirtileri, tedavi yöntemleri, risk faktörleri, bu kanser hakkında doğru bilinen yanlışlara dikkat çeken Prof. Dr. Özdoğan, ülkemizdeki tedavilerin dünya standartlarında olduğunu belirtti.
Her kadın ayda bir kez kendine 5 dakika ayırmalı
Meme kanserinin belirtileri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, ''Meme başındaki değişikler, ciltte kızarıklar, kanlı akıntı, memede şekil değişikleri, özellikle simetride bozulmalar fark edildiğinde mutlaka doktora gidilmesi ve memenin kontrol edilip hekime başvurulması çok önemli. Kadınlar mutlaka bir bulgu olmasını beklemeden, ayda bir kez aynanın karşısında meme yapısını incelemeli ve belirtiler söz konusu ise hemen bir doktora başvurmalıdır. Hasta mamografiden korkmamalıdır. 40 yaşından 55 yaşına kadar yılda 1 kez mutlaka mamografi yapılmadır. 55 yaşından sonra 2 yılda bir mamografilere devam edilmelidir'' dedi.
''Tümörün karakteri ve yayılım özelliği çok önemli''
Günümüzdeki tedavi yöntemlerine değinen Prof. Dr. Özdoğan, ''Meme kanseri, bireyin fark etmesi ya da tarama testlerinde görülen anormal bir bulgu ile tespit edilir. Bundan sonra mutlaka kalın iğne biyopsisi yapılmalıdır. Bu biyopsi ile tümörün özelliği saptanır. Bunun ardından da tümörün vücutta herhangi bir farklı nokta ya da organa yayılıp yayılmadığına bakılır. Tümörün karakteri ve yayılım özelliği çok önemlidir. Erken evre ise öncelikle ameliyat, ameliyattan sonra çıkan risk faktörlerine ve gelecekte tekrarlama ihtimaline göre kemoterapi, bölgesel alınmışsa ışın tedavisi, hormona ya da akıllı ilaca duyarlıysa buna uygun yöntemlerle tedavi edilmektedir. Eğer bölgesel ilerlemiş ise, yani ameliyat ile doğrudan alınması uygun değilse kanserin türüne göre küçültücü tedaviler uygulanır. Ancak bazı hastalarda hastalık, dördüncü evrede ortaya çıkmaktadır. Yani kanser vücuda yayılmış oluyor. Bunlarda da tümörün türüne bağlı olarak, bugün modern kemoterapiler, hedeflenmiş tedaviler ve akıllı ilaçlar kullanılarak yaşam olabildiğince uzatılmaya çalışılıyor. Kanser alanında en büyük gelişme meme kanserinde oldu. Çok başarılı sonuçlar alıyoruz'' ifadelerini kullandı.
Değiştirilebilir faktörler kontrol altına alınmalı
Meme kanserinde risk faktörlerini değerlendiren Prof. Dr. Özdoğan, ''Son yıllarda yaşam değişmeye başladı. Kadınlar için kariyer ve finansal kaygılar çok ön plana çıktı. Kadınlar çalışma hayatı içine eskiye göre fazla girdi. Hazır gıda tüketimi yani fast food tarzı yanlış beslenme, egzersizden uzak yaşam, kötü alışkanlıklar, aşırı kilo, doğurganlık yaşının ileri çekilmesi gibi durumlar meme kanseri için negatif faktörlerdir. Saydığımız durumların değişmesiyle meme kanserinin bir miktar daha artışına katkı sağlandığını düşünüyorum. Günlük yaşam tarzına baktığımızda sigara ve alkol azaltılabilir. Hazır gıdalar biraz daha az tüketilip, Akdeniz mutfağı ön plan çıkarabilir. Bir miktar da egzersiz yapılırsa sadece meme kanseri için değil, tüm kanserler için çok ciddi önlemler alınmış olur” dedi.
Mamografi kanser yapar düşüncesi doğru değil
Meme kanseri ile ilgili doğru bilenen yanlışlara dikkat çeken Prof. Dr. Özdoğan, ''Mamografi zarar verir, alınan radyasyonlar kanser yapar düşüncesi doğru değil. Mamografiye bakıldığında meme kanserinden ölüm oranlarını yüzde 20 azalttığını biliyoruz. Mamografi tüm dünya tarafından kabul edilmiş tarama yöntemidir. Yaşadığımız sürece meme kanserini tamamen önleyemeyiz ama azaltabiliriz. Yaşamsal bazı değişikliklerle örneğin; beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmek, sigara ve alkol tüketimi ortadan kaldırmak, menopoz sonrası aşırı kilonun azaltılması, mümkünse doğum yapmak ve emzirmek meme kanserinden koruyucu yöntemlerdir. Her zaman önleyemediğimiz bazı etmenler olacaktır. Örneğin; kalıtsal geçişli meme kanserleri ve tam olarak nedenini bilmediğimiz faktörler ile kanserde karşılaşacağız'' şeklinde konuştu.
''Ülkemizde uygulanan tedaviler uluslararası standartlarda''
Prof. Dr. Özdoğan, Türkiye’de yapılan tedavilerin kalitesi hakkında şu bilgileri verdi: ''Günümüzde tıbbı tedaviler çok gelişti. Ülkemizde uygulanan tedaviler uluslararası standartlarda. Amerika'da uygulanan tedavilerden neredeyse hiçbir eksiği yok, hatta fazlası var. Türk insanın sıcakkanlı oluşu, Türk hekimlerinin bu konuda son derece yetkin oluşu ve hekimlerin tek birey olarak değil, multidisipliner olarak tedavi etmeleri ülkemizdeki en büyük gelişmelerdendir. Son zamanlarda bitkisel ürünler ve alternatif tıp çok ön plana çıkınca bir grup hastanın modern tedavilerden kaçındığını görüyoruz. Artık modern kanser tedavi yöntemlerini çok iyi yönetiyoruz. Hastaya en az zarar verecek şekilde tedaviler yapıyoruz. Artık hastanın saçını koruyabiliyor ve bulantı-kusma neredeyse olmayacak şekilde tedaviler sunabiliyoruz. Tüm risk faktörlerini en aza indirebiliyoruz. Yaşamlarına inanılmaz katkılar sağlıyoruz.”