-Rasûlullah Efendimizin (SAV), Mübarek Üç Aylar ilgili hadis-i şerifinde, “Ramazan ümmetimin ayıdır” diye buyurmasında, toplumsal bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Bu konuda okuyucularımızı aydınlatabilir misiniz, Peygamber Efendimiz (SAV) sözlerinden neler anlıyorsunuz?
-Tarih boyunca nimet-külfet, ibadet-ecir oranı, devre, Peygamberlere ve ümmetlerine göre değişir. Mesela şeriatlarına göre Nuh (a.s.) ile ümmeti, Ramazan ve Kurban bayramları dışında bütün yıl oruçla mükellefti.
İlahî rahmet gereğince, tepeden yuvarlanan bir taşın eteğe yaklaştıkça hızlanması gibi, ahir-i zamana doğru zaman hızlanacak, ömürler kısalacak, buna göre de ümmetin mükellef kılındığı ameller azalırken ecri artacaktır.
Bu ilahî kampanya Ramazan ayında zirveye çıktığı için, Rasûl-i Ekrem ‘aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm Efendimiz, “Ramazan, ümmetimin ayıdır.” buyurmuştur.
Salat (namaz), bütün ibadetleri, Ramazan da bütün salih amelleri bünyesinde toplayan kompakt ibadet ve aydır.
-Ramazan ikliminin sosyolojik mesajı nedir?
-Diyanet (Müslümanlık), dinin (İslâm) insanın ve tek insan hükmündeki cemaatin bâtınından zâhirine uzanan açılımı demektir. ‘Şeriat’ ile (‘şe‘âir’ kelimesinin müfredini oluşturan) ‘şe‘îre’ münasebeti, dinde bâtın-zâhir irtibatını gösterir. ‘Şe‘îre’ hacda deve, tavaf gibi nötral şeylerin Müslümanlığı temsil eden alametlere dönüşmesi demektir.
Alman sosyolog Ferdinand Tönnies, modernleşmeyi cemaatten cemiyete geçiş olarak tanımlar.
Din, sünnet, sünnet cemaatle kaimdir. Dolayısıyla mahalleden siteye, cemaatten cemiyete, sünnetten kültüre geçişle din, giderek sosyal tezahürünü yitirerek evlere, vicdanlara haps edilmiştir.
İşte Ramazan, taşların arasından çıkan çiçek gibi, bir yılda Müslümanlığın, onu boğan modern toplumdan fışkırdığı, direndiği, İslâm’ın yanık ezan ve salalarla çürümüş topluma Hakkı haykırdığı aydır.
-Son yıllarda görüldüğü üzere Mübarek Ramazan ayında ciddi bir şov, şatafat ve israf görülüyor. Ramazan ayının manevi iklimine zarar veren bu duruma karşı Türkiye toplumuna neler söylemek istersiniz?
-Modern toplum ve kültür, Protestanlığın eseridir. Protestan zihniyeti ise, bu dünyada başarı için ölümü ve ahireti unutma gayesine dayanır.
Batı’nın Disneyland’da zirveye çıkan bütün pop kültürü, ölümü unutturmaya yöneliktir. Bizdeki bahs ettiğiniz yozlaşmanın ana sebebi de budur.
Rasûlullah sallellâhü aleyhi ve sellemin, “Lezzetleri yıkan şeyi (ölümü) anmayı arttırın.” emrince bu yozlaşmanın ana ilacı, ölümü çok hatırlamaktır.
-Uluslararası büyük kapitalist şirketler bile Ramazan ayı üzerine çeşitli kampanyalar düzenliyor. Batı’nın Ramazan ayında Müslüman coğrafyalarda yaptığı katliamlar, saldırılar da hepimizin malumu. Bu yönüyle bakıldığında Batı, Ramazan ayını her yönüyle sömürüyor. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
-Batı, sömürü kültürüdür. Siyonist Batı, önce kendi insanını, sonra başkalarını sömürerek servet ve güç kazanmıştır. Bu sömürüde daima bir taşla bir-kaç kuş vurma planı yapar.
Kapitalizm, “en düşük maliyetle en yüksek kar”ın hedeflendiği rasyonalite anlayışına dayanır. Batı’nın Ramazan ayı sömürüsünden de üç getiri beklediğini söyleyebiliriz.
Birincisi, insanların acılarını ve sevinçlerini her şeylerini sömürmek, kazanca çevirmek,
İkincisi, Ramazan ayının içini, anlamını boşaltmak,
Üçüncüsü, Müslümanların şuurunu, dikkatini dağıtarak bu mübarek ayı hakkıyla değerlendirmelerini önlemek.
.
dikGAZETE.com