İSTANBUL (AA) - Medicana International İstanbul Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Yıldız Melek Aksoylu, posalı besinlere yakın olan kişilerin kolon kanserinden uzak olacağını belirterek, "Posadan zengin beslenmek birçok hastalığı önler. Düşük posalı beslenen toplumlarda kolon kanseri görülme sıklığı, yüksek posalı beslenen toplumlara göre oldukça fazladır. Sebze, meyve ve kuru baklagiller posanın zengin kaynaklarıdır." ifadelerini kullandı.
Aksoylu, yaptığı yazılı açıklamada, kolon kanserinden korunmak için beslenme alışkanlıkları hakkında bilgi verdi.
Obezitenin birçok hastalığın temelinde olduğu gibi kanserin gelişmesinde de önemli rolü olduğunu aktaran Aksoylu, "Obez bireylerde ideal ağırlığa sahip olanlara göre kolon kanseri gelişme riski yüzde 50 daha fazladır. Bu yüzden ideal ağırlığınızı korumalı, kilo probleminiz varsa beslenme uzmanından destek alarak obeziteye neden olan beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmelisiniz." değerlendirmesinde bulundu.
Aksoylu, posalı besinlere yakın olan kişilerin kolon kanserinden uzak olacağını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Sindirilemeyen besin parçacıkları posadır, dışkıya hacim kazandırır, atıkları bağırsak boyunca taşır. Posadan zengin beslenmek birçok hastalığı önler. Düşük posalı beslenen toplumlarda kolon kanseri görülme sıklığı, yüksek posalı beslenen toplumlara göre oldukça fazladır. Sebze, meyve ve kuru baklagiller posanın zengin kaynaklarıdır. Posadan zengin beslenmek için tam tahıllı ekmek, yulaf, günde 1-2 porsiyon pişmiş sebze, haftada 2-3 kez kurubaklagil, sade makarna yerine esmer makarna ve esmer pirinç ya da bulgur tercih ediniz."
Yeterli antioksidan alımının kansere yol açan etmenlerle savaştığına işaret eden Aksoylu, "Antioksidanlar bağışıklık sistemini güçlendirir, kansere yol açan etmenlerle savaşır. Meyve-sebzeler en iyi antioksidan kaynağıdır. Aşırı karbonhidrat tüketmek yerine taze meyve sebze tüketin. Yeterli antioksidan alanlarda kolon kanseri görülme sıklığı daha düşüktür. Meyvelerin suyunu sıkmadan kabuklarıyla birlikte tüketmenizde posa açısından zenginlik sağlar. Meyve-sebze seçiminde mevsime uygun olanı tercih ediniz." yorumunu yaptı.
Aksoylu, kırmızı et, hamur işleri, fast food ve fabrikasyon ürünlerdeki yağlara dikkat edilmesi gerektiği uyarısında bulunarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yağ tüketiminizi kısıtlayın. Aşırı yağ tüketimi mide asidini arttıracağından direkt kolonu etkiler bu da büyük risktir. Kırmızı et ve işlenmiş et tüketimini sınırlandırın. Aşırı kırmızı et tüketimi kanserojen maddelerin üretimine neden olarak kansere zemin hazırlamaktadır. İşlenmiş etlerde de kanserojen özellik taşıyan nitrit-nitrat gibi birçok katkı maddesi yer almaktadır. Zeytinyağı ve omega-3 vücuda iyi gelen yağlardır. Somon balığı, ceviz, keten tohumu omega-3 yağ asitlerinin mükemmel kaynağıdır. Folik asit tüketimi sindirim sistemini güçlendirir. Hücre gelişimini düzenler ve hastalıklarla savaşır. Takviye olarak almak yerine besinlerden folik asit ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Folik asitten zengin besinler arasında; yeşil yapraklı sebzeler, yumurta, portakal, brokoli, pazı, mercimek, bezelye, fıstık, muz yer almaktadır."
- "Bağırsak sağlığınız için hareket edin, su için"
Medicana International İstanbul Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Aksoylu, D vitamini eksikliğinin birçok hastalığa zemin hazırladığını belirterek, "D vitamini ihtiyacınızı besinlerden yeteri miktarda sağlayamazsınız. Bu yüzden tahlil yaptırıp eksikliğinde doktorunuza danışarak takviye kullanmanız gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
Kalsiyumun kolonda safra ve yağ asitlerini bağlayarak kolon kanserine karşı koruyucu etki gösterdiğini kaydeden Aksoylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çocukluk ve ergenlik döneminde yeterli miktarlarda kalsiyum almaya özen gösterin. Size uygun miktarlarda süt ve süt ürünleri beslenme programınızda muhakkak yer almalı. En iyi kalsiyum kaynakları arasında süt, yoğurt, ayran, kefir, peynir, bademi sayabiliriz. Alkol ve sigara tüketiminizi kısıtlamalı mümkünse son vermelisiniz. Alkol tüketimi kanser riskini arttırdığı gibi kolon kanseri içinde büyük risktir. Aynı zamanda besinlerle alınan vitamin ve minerallerin emilimini de olumsuz etkilemektedir.
Günümüzde çoğu kişinin yaşadığı en büyük problemlerden biri de kabızlıktır. Kabızlık sindirim sistemi sağlığını tehlikeye atmakta ve birçok soruna zemin hazırlamaktadır. Olumsuz beslenme faktörlerine ek olarak su tüketiminiz ve fiziksel aktiviteniz az ise kabızlık daha da sık görülmektedir. Kabızlık durumunda; kurubaklagil ve sıvı tüketimini arttırın. Kayısı, incir, erik gibi meyveleri tüketin. Fiziksel aktivitenizi ve su tüketimini arttırmaya çalışın. Probiyotiklerden destek alın. Yoğurt, kefir, ev yapımı turşu ve elma sirkesi en önemli kaynaklardır."