Genel

Polisiye-gerilim romanlarının usta yazarı Jean Christophe Grangé AA'ya konuştu

Polisiye-gerilim romanlarının usta yazarı Jean Christophe Grangé, polisiye romanlarını ejderhaya karşı mücadele veren şövalye hikayelerine benzettiğini belirterek, "Ancak şövalyenin kafasına girerek bu mücadeleyi daha iyi anlayabiliriz." dedi.

Polisiye-gerilim romanlarının usta yazarı Jean Christophe Grangé AA'ya konuştu
02-03-2020 15:57

ANKARA(AA) - Kızıl Nehirler, Leyleklerin Uçuşu, Ölüler Diyarı, Son Av gibi çok okunan kitapların yazarı Jean Christophe Grangé, Institut Français organizasyonu ile Ankara Kitap Fuarı için başkente geldi.

Grangé, yazarlık serüveni ve Türkiye'de Şubat ayında okuyucu ile buluşan "Son Av" kitabına ilişkin, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu:

Ankara'ya hoş geldiniz. Daha önce Ankara'ya gelmiş miydiniz?

Teşekkür ederim. Hayır ilk kez geliyorum. İstanbul'a çok defa geldim ancak Ankara'ya daha önce gelme şansım olmadı.

Kurtlar İmparatorluğu kitabınızda Türkiye'yi konu aldınız. İlgi uyandırdı. Yeniden, konusunun Türkiye'de geçtiği kitap yazma düşünceniz var mı?

Şimdilik öyle bir düşüncem yok. Son çıkan kitabım Son Av'ı, Kızıl Nehirler kitabımdan yola çıkarak yazdım. Şu anda gerilim konulu bir roman daha yazıyorum.

Şubat ayında Türkiye'de raflarda yerini alan Son Av kısa sürede ilgi uyandırdı. Bu kitabı yazmanıza ilham olan şey neydi?

Çok uzun zaman önce, gençken gazeteciydim ve mesleğim dolayısıyla dünyanın pek çok yerine seyahat etme fırsatı buldum. Bu seyahatlerimde bana güçlü etkiler yaratan bölgeler oldu. Almanya'daki Kara Orman bölgesi, bunlardan bir tanesiydi. Burada geçen bir hikaye yazmayı uzun zamandır düşünüyordum ve yazdım. Kara Orman, Fransa ve Almanya arasında olan çok önemli bir bölgedir benim için.

Son Av'daki baş karakter Niemans, Kızıl Nehirler kitabında da vardı. Burada yeniden okuyucunun karşısına çıkıyor. Komiser Niemans şimdi neyin peşinde olacak, okuyucuyu neler bekliyor?

Aslında her zaman yeni karakterler oluşturmayı severim kitaplarımda. Ancak bu romandan yola çıkarak Fransa'da yapılan dizi ile beraber Komiser Niemans'ın sahneye alınmasının daha keyifli olabileceğini düşündüm. Bu kitapta komiseri, Fransa-Almanya sınırına gönderiyoruz ve avcıları öldüren bir avcının peşine düştüğünü görüyoruz.

Kitaplarınız Türkiye'de de, dünyada da çok seviliyor. Film gibi akıcı kitaplar yazıyorsunuz. Okuyucuların en çok merak ettiği konu, kitaplarınızı nasıl kurguladığınız. Gerçekten nasıl kurguluyorsunuz ve bu kadar akıcı oluyor?

Her şeyden önce bu söyledikleriniz için çok teşekkür ederim. Çok mutlu oldum. Benim amacım da tam olarak buydu. Hedefim, okuyucuyu bir noktada yakalayıp bırakmamaktır. Belli bir ritimde giderek, okuyucunun sayfalar boyunca okumasını sağlamak ve ilgisini yakalamaktır. Özel bir kullandığım teknik yok aslında ama şu şekilde çalışıyorum: Çok detaylı bir sinopsis hazırlıyorum. Dolayısıyla her bölümde ne olacağını çok iyi biliyorum. Her bölümde okuyucunun okumaya devam etmesini sağlayacak şaşırtıcı bir olay olması için özen gösteriyorum.

Akıllıca bir cinayet kitabı yazmak sağlam bir zeka işi, bunu siz iyi yapıyorsunuz. Polisiye kitaplarla başladı yazarlık serüveniniz ama başka türde kitaplar yazmayı düşünüyor musunuz?

Gerçekten bir zeka işi. Gazetecilik yaptığım yıllarda belli alışkanlıklar edindim aslında. Bilgiyi çok detaylı bir şekilde işleme alışkanlığım var. Bu da aslında daha gerçekçi detaylar işlememi sağlıyor kitaplarımda. Bunu yaparken de her zaman gerçek ile kurgu arasındaki ilişkiyi güçlü tutmaya çalıştım. Okurlar ancak bu şekilde inanarak okuyorlar. Başka türde, konularda roman da yazmayı istedim. Ancak aklıma gelen fikirlerin çoğu şiddet ve karanlık içerikli fikirler oluyor genellikle. Zihnimin derinliklerinden bu tür fikirler çıkıyor ortaya. Dolayısıyla da yazarın esin kaynağı olan bu noktanın ihmal edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

"İnsanoğlu özünde agresif bir yapıya sahiptir"

Dünyada cinayetler çok arttı. İnsanlar birbirini tabiri caizse gözünü kırpmadan öldürebiliyor. Karanlık ve şiddet temalarını kullandığınızı söylediniz. Polisiye roman yazarı olarak sizce insanlar neden kötülük yapmaktan haz duyuyorlar?

Gazeteciyken çok ilgi çekici bir araştırma yapmıştım. Amerika Birleşik Devletlerindeki ateşli silahlar hakkında araştırma yürütmüştüm. Biliyorsunuz, Amerika Birleşik Devletleri cinayet oranının en yüksek olduğu ülkelerin başında. Bunun en basit sebebi, orada ateşli silahların mevcudiyeti aslında. İnsanoğlu özünde agresif bir yapıya sahiptir ve öldürme güdüsünü içinde bulundurmaktadır. Öldürmek için insanoğluna araç verirseniz bu güdüyü yerine getirecektir. Bu yüzden ateşli silahların bir an önce kaldırılması gerekmektedir. Amerika Birleşik Devletlerinin en büyük sorunu ateşli silahların yaygın olması. Zira öldüren insanlar daha sonra çok pişman oluyorlar ve ben de bunu kitaplarımda yansıtıyorum. Öldürme ve cinayet anında öldüren kişi bunu öldürme odaklı zihin yapısıyla yapıyor ve sonra pişman oluyor.

Kitaplarınızın ana merkezini baş kahramanlar oluşturuyor. Siyasi olaylar, kurumlar, kentler karakterleri besliyor. Diğer polisiye yazarlarından farklı olduğunuz nokta olarak bu gösteriliyor. Çevreden merkeze doğru giden bir kurgu anlayışınız var. Bunu tercih etme sebebiniz nedir?

Diğer polisiye roman yazarlarından ne kadar farklı olduğumu bilmiyorum ancak benim her zaman izlediğim bir çizgi vardır o da özellikle de baş kahramanın zihninden hikayeleri yazmak. Bu noktada evet karşılaştırılıyorum diğer yazarlarla. Bence baş kahramanın gözünden yazarak, işlediği eylemleri daha detaylı bir şekilde benimseyebiliriz. Bu da belki de kitaplarımın filme çekilmesinin büyük sebebi. Her zaman bu çizgiyi izlemeye çalıştım. Baş kahramanı merkeze koyarak hikayelerin daha detaylı olacağı düşüncesindeyim. Ben polisiye romanlarını aslında ejderhaya karşı mücadele veren şövalye hikayelerine benzetirim. Ancak şövalyenin kafasına girerek bu mücadeleyi daha iyi anlayabiliriz. Bu tür hikayeleri dıştan bir gözle anlatan hikayeleri çok sevmem. Çünkü hikayeyle aranıza belli bir mesafe girmiş oluyor.

"Bilinmeyenin peşindeyim"

Son dönemde tüm dünyada koronavirüs salgını, savaşlar, terör olayları, doğal afetler yaşanıyor. Bu olayların yazacağınız romanlara etkisi olacak mı? Koronavirüsün biyolojik silah olduğu söyleniyor. Bundan etkilendiniz mi, eserlerinizde ileride işlemeyi düşünüyor musunuz?

Genelde kitaplarımda güncel konuları ve çok fazla konuşulan konuları kullanmayı tercih etmem. Çünkü ben her zaman orijinal kitapların peşinde oldum. Bence okuyucuyu sürüklemesini sağlayan kitaplarımın anahtarı bu. Ben her zaman basında çok konuşulan konuların iyi bir malzeme olmadığı düşüncesindeyim. Gazeteciyken de ben bu yaklaşımı benimsemiştim. Her zaman bilinmeyenin peşindeydim.

Nazi Almanyasında geçen tarihi roman yolda

Şu anda ne yazıyorsunuz? Bundan sonra yayınlanacak, üzerinde çalıştığınız kitabınız nedir?

Son Av kitabım, geçen sene Fransa'da yayınlandı. İki ay sonra da bir TV dizisinden esinlenerek yazdığım bir kitabım daha çıkacak. Dizide geçen, sevdiğim başka bir hikayeydi. Le Jour Des Cendres (Küllerin Günü) ismiyle yayınlanacak. Halihazırda başka bir kitap yazımına başladım. Bu kitap diğerlerinden farklı olacak. Tarihi bir roman olacak. Nazi Almanyasında Berlin'de geçen bir hikayeyi konu alacak. Aslında Nazi Almanyası çok fazla yazılan ve eser çıkan bir alan. Dolayısıyla konunun orijinal olmadığını düşünebiliriz. Bu bir risk olabilir benim için. Ancak yine de bu konuyla ilgili iyi bir fikir yakaladığımı biliyorum, hatta bundan eminim.

Çok teşekkür ederiz, kitaplarınızı takip etmeye devam edeceğiz.

Ben çok teşekkür ederim.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER