Genel

PKK’ya ’silah bırakma’ çağrısı

Abdullah Öcalan’ın, PKK’ya yaptığı silah bırakma çağrısı Diyarbakır’da büyük yankı uyandırdı. Kentteki farklı kesimlerden sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, çağrının Kürt meselesinin demokratik yollarla çözüleceğine ilişkin umutları güçlendirdiğini

PKK’ya ’silah bırakma’ çağrısı
28-02-2015 16:54

Abdullah Öcalan’ın, PKK’ya yaptığı silah bırakma çağrısı Diyarbakır’da büyük yankı uyandırdı. Kentteki farklı kesimlerden sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, çağrının Kürt meselesinin demokratik yollarla çözüleceğine ilişkin umutları güçlendirdiğini vurguladı.
Kentteki sivil toplum kuruluşlarını temsilcileri konuya ilişkin İHA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) Genel Başkanı İmam Taşçıer, PKK’nın silah bırakıp, bırakmamasının kendi kararı olduğunu belirterek, "Çünkü silahlı mücadeleyi veren kendisidir. Bırakıp bırakmaması da kendi kararıdır. Ama Kürt siyasetinin demokratik olarak yoluna devam etmesi de gerekmektedir. Kürt sorunu var olduğu sürece Türkiye’nin demokratikleşmesi söz konusu değildir. Bunun için silahla ilgili bizim söyleyecek çok sözümüz yok. Kendi tercihleridir. Ama Kürtler açıcından yeni bir süreç başlıyor. Önemli olan Kürt taleplerinden taviz vermemektir. Kendi kendini yönetme talebini demokratik yollarla da olsa dile getirip o mücadele vermesi gerekiyor. 30-35 yıl süren bir silahlı savaşta haklı haksız ölen on binlerce insan öldü. Bu tabi ki çocuğu dağda olan insanlar için de heyecan yaratmıştır. Kürt politikasında da yeni bir heyecan, ivme ve yeni bir dönem olur diye düşünüyorum. Kürt halkına hayırlı olmasını diliyorum" dedi.

"CİDDİ BİR REAKSİYONU BERABERİNDE GETİRİR"
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) Diyarbakır Şube Başkanı Abdurrahim Ay ise, çağrının bir insan hakları örgütü olarak kendilerinde heyecan oluşturduğunu kaydederek, "İnsan haklarını her şeyin önünde tutuyoruz. Silahın çatışmanın başta insan hakları olmak üzere insanların birçok hakkını ihlal etme potansiyelinin bulunduğunu biliyoruz. 30 yıldır bir şekilde insanların yaşamını yitirmesine neden olan çatışmada kullanılan silahların bırakılması ve böyle bir ihtimalin konuşulmaya başlanması heyecan yaratıyor. Ancak bunun çok bariz bir karşılığının olması gerektiği de şüphesizdir. Sürecin başlaması kimi çevrelerde çeşitli reaksiyonlara neden olmuştu. Silahların bırakılması da ciddi bir reaksiyonu beraberinde getirebilir. Bu nedenle hükümetin bunun karşılığı olarak birçok sorunlu noktada çok acil çözümler üretilmesi gerekiyor. Bu konuda çok ciddi bir sivil baskı göreceğinden şüphemiz yok. Biz çok zorlayıcı bir görev üstleneceğiz. Umarız bu karar bir an önce hayata geçer" diye konuştu.

"ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN ÇÖZÜME ULAŞACAĞININ BELİRTİSİDİR"
Diyarbakır Girişimci İş Kadınları Derneği (DİGİKAD) Başkanı Gülşen Duran da, yapılan ortak açıklamanın 30 yıldır süregelen çözümsüzlüğün artık çözüme ulaşacağının tarihi bir göstergesi olduğuna dikkat çekerek, “Bu tarihe geçecek barışın silahla değil, demokratik siyaset ve yeni bir anayasa ile olacağının belirtisidir. Barışın, demokratik siyasetin bu ilk adımının tüm Türkiye’ye hayırlı olmasını dilerim" şeklinde konuştu.

"HÜKÜMET BUNA KARŞI ADIMLAR ATMALI"
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, Kürt sorununun Türkiye’de barışçıl ve demokratik yollarla çözümünde, diğer bir ifade ile barış ve çözüm sürecinin en önemli hedeflerinden birinin silahların tümüyle devreden çıkarılması olduğunu ifade ederek, "Zaten 2013’te Öcalan’ın Nevruz’daki açıklamasının da en önemli unsuru silahların tümüyle devreden çıkarılıp, demokratik siyasetin esas alınmasıydı. Bugün bu çağrı ile birlikte, artık bunun somut olarak gerçekleşeceği anlaşılıyor. PKK’nın yetkili organlarını toplayarak böyle bir iradeyi ortaya koyması bunu deklare etmesi Kürt meselesinin barış ile sonuçlanacağı umudunu güçlendiriyor. Hükümetin buna karşılık Öcalan’ın kamuoyuna sunduğu 10 maddenin somutlaştırması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

"PKK SÜRECİN İÇERİSİNE DAHİL EDİLDİ"
Güneydoğu Genç İş Adamları Derneği (GÜNGİAD) Hakan Akbal ise bu açıklamanın sürecin kendi içerisinde bir erteleme anlamına geldiğine vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İlk kez hükümet ve İmralı ortak bir açıklama yaptı. Bu bir ilktir. Yine bu ortak açıklamada çıkan sonuç 21 Mart Nevroz’un da ateşkese ilişkin bir açıklama yapılmayacağıdır. Tarafların burada bir miktar ya da süreci bir iki aylık erteleme konusunda belli bir mutabakata vardığı anlaşılıyor. Ayrıca bu süre içerisinde hükümete adım atma konusunda da aslında yeni bir kredi sağlandığı anlaşılır. Yine bu konuda iki tarafın yeni bir uzlaşma içinde olması çok sevindirici. Ancak önümüzde de çok az bir zaman olduğunu yine unutmamak ve gözden kaçırmamak gerekiyor. Özellikle hükümetin somut adımlar atması gerekiyor bu süre içerisinde. Bu mevcut olumlu hava ile de çok net bir açıklama yapılmayacağını anlaşılıyor. PKK’nın doğduran bir aktör olarak sürece dahil edilmesi de bu ortak açıklama ile kabul edilmiş oluyor. Yine bunun bizce olan pozitif tarafı PKK’nın nisandaki kongresinde alacağı kararın çok bağlayıcı olmasıdır. Ancak somut adımlar atılmazsa aksi yönde karar alabilir. Bu da sonuç itibariyle 21 Mart değil, Nisan’daki kongre tarihi yeni takvimdir."

"HÜKÜMETİN HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATACAĞINI GÖSTERİYOR"
Azadi Hareketi Sözcüsü Adem Özcaner de, bu çağrı ile ilgili duyumlarını daha önceden olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"3 yıldır Azadi Hareketi’nin bütün çalışmaları bu yöndeydi. Çözüm ve barış sürecinin çok daha sağlıklı bir sürece evrilmesi için savaşın bitirilmesine yönelik başlangıcın yapılmasıydı. Bu açıklamalar silah bırakma noktasında bir başlangıç. Paralel olarak da hükümetin de sorunun çözümüne ilişkin hukuki bir süreç başlatacağına dair bir gelişmedir. Umarız bu süreç başladığı gibi devam eder."
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER