VAN
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Van'ın İpekyolu ilçesindeki bir otelde düzenlenen "Kaçakçılık ve İstihbarat Koordinasyon Kurulu" toplantısına katıldı.
Soylu, Koordinasyon Kurulu toplantılarını daha önce Trabzon ve Sivas'ta yaptıklarını, bugün de yine tarih boyunca değişik medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve önemli bir merkez olan Van'da bir araya geldiklerini bildirdi.
Soylu, yaşadıkları yerlerin medeniyet birikimleriyle iletişim halinde olmanın hem motivasyonu artırdığını hem de yaptıkları işe değer katacağını ifade etti.
"Siyasi istikrarsızlıklar, hükümet boşluklarını doğuruyor"Tehditlerin sayısının ve türlerinin arttığı, daha da önemlisi tehditlerin birbirini beslediği bir fotoğrafın içinde olduklarını, dünyanın risk yönetimi en zor coğrafyasında bulunduklarını vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:
"Anadolu'daki bin yıllık büyük devlet varlığımız, bize önemli bir tecrübe verdi. Risklerimizi ve sorumluluklarımızı bu tecrübeyle beraber yönetebiliyoruz. Ama kendimizi sürekli yenilemek, sürekli geliştirmek, sahayı sürekli kontrol altında tutmak ve dünyanın nereye gittiğini doğru takip etmek zorundayız. Ortadoğu'da yıllardır süren ekonomik açıdan gelişememe sorunu, siyasi istikrarsızlık yaratmaktadır. Siyasi istikrarsızlıklar, hükümet boşluklarını doğuruyor. Bu boşluklar çatışma alanı oluşturuyor. Terörist örgütler hem kan akıtıyor, hem de uyuşturucu, insan ticareti, kaçakçılık gibi organize suçlarda faaliyet göstermeye başlıyor. Nihayetinde oluşan bu kaotik durum, kitlesel göç dalgaları ve buna bağlı dramlar oluşturmaktadır."
Bu fotoğrafa Türkiye açısından bakıldığında, bölgedeki istikrarsızlığın ortaya koyduğu maliyeti açıkça görebildiklerini belirten Soylu, ABD'nin Afganistan'a müdahale ettiği 2002'de Afganistan'daki haşhaş üretim alanının 17 bin hektar olduğunu, 2017'de ise bunun 328 bin hektara çıktığının altını çizdi.
Bakan Soylu, hesapta barış, demokrasi ve istikrar götürüldüğünü ancak geçen yıl Afganistan'da üretilen afyon miktarının bir önceki yıla göre yaklaşık iki kat artarak 9 bin tona çıktığına dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu, Türkiye'nin uyuşturucu konusunda önemli bir arz baskısı altında olduğu anlamına geliyor, çünkü bu afyonun bütün dağıtım güzergahları, karadan da denizden de bizim ülkemizden geçiyor. Deniz yolu olarak sadece Akdeniz'i değil, Karadeniz'i de kollamak zorundayız. Karadeniz'den de hem insan kaçakçılığı hem de diğer kaçakçılık türleri için bir yol açmaya çalışıyorlar. Geçen yıl göçmen kaçakçılığı için bunu denediler, Sahil Güvenlik Komutanlığımız başta olmak üzere emniyet ve jandarma birimlerimizin aldığı tedbirlerle bu kanalı kapattık ama elbette ki boş bıraktığımız anda burayı tekrar deneyeceklerdir. PKK'nın Karadeniz bölgesine açılım stratejisini sadece terör faaliyeti bağlamında düşünürsek hata ederiz. Burada kaçakçılık yollarının Karadeniz'e kaydırılması ve bu yolların kontrol edilebilmesinin altyapısını kurmaya, böylece kaybettikleri finansman kaynaklarını geri kazanmaya da çalışıyorlar. Jandarmamız ve polisimizle bu yapılanmayı çok şükür henüz başlamadan çökerttik."
Doğudan batıya doğal uyuşturucu akışı olduğu gibi, batıdan da doğuya doğru ve özellikle Türkiye'ye doğru sentetik uyuşturucu akışının olduğuna değinen Soylu, bununla da mücadele etmek durumunda olduklarını, sentetik uyuşturucunun önemli bir miktarının Türkiye'de kaldığını aktardı.
Soylu, özellikle Türkiye'de kentlerin ve gençlerin hedeflendiğini, her iki yöndeki bu zehir ticaretinin terör örgütü PKK eliyle yürütüldüğünü bildirdi.
Terör örgütü PKK'nın sadece Türkiye'de değil, Avrupa'da da 1990'ların başından beri uyuşturucu ticaretinin yaklaşık yüzde 80'ini elinde tuttuğunu vurgulayan Soylu, terör örgütünün bu ticaretten kazandığı parayla Türkiye'deki terör faaliyetlerini finanse ettiğini dile getirdi.
Uyuşturucunun hem arzına hem de ticaretine karşı çok ciddi tedbirler aldıklarını ve almaya da devam ettiklerini belirten Soylu, şunları ifade etti:
"Kolluk birimlerimizin hem karada hem de denizde bu konudaki personel ve teknik kapasitelerini arttırmanın yanı sıra, yeni birimler kuruyor ve yeni teknolojileri işin içine katıyoruz. Narkotimlerimiz şu ana kadar 50 ilde kuruldu, 31 il için çalışmalarımız devam ediyor, hatta bu 31 ilin personeli de şu anda Ankara'da narkotik eğitimlerinde. 9 Kasım itibarıyla 81 ilde faaliyete geçmiş olacaktır. Ayrıca geçtiğimiz ağustos ayında bin personelimize narkotik eğitimi verdik ve sahadaki mücadelemize dahil ettik. Yine bu mücadele kapsamında yürütülen alan denetimi projesi 18 ilimizde uygulanmaya başlanmıştır. Yine bir yenilik olarak uyuşturucu karar destek sistemini kurduk. Daha önce uyuşturucu ile mücadele alanında çalışan birimlerin yaptıkları çalışmalara ilişkin veriler kendi bünyelerinde tutulurken, şimdi bu veriler Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığı (KİHBİ) aracılığı ile toplanmakta ve ilgili birimlerle paylaşılmaktadır."
Uyuşturucu karar destek sistemine Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Gümrükler Muhafaza Müdürlüğünün anlık olarak veri sağladığını vurgulayan Soylu, önümüzdeki dönemde de Sağlık ve Adalet bakanlıklarının uyuşturucu ile mücadele alanındaki verilerin karar destek sitemine entegre edileceğini açıkladı.
Soylu, hem bu tedbirlerin hem de PKK'ya karşı yürüttükleri başarılı terör operasyonlarının, uyuşturucu ile mücadelede sahaya olumlu şekilde yansıdığını belirtti.
Cerablus, Azez, Mare ve Afrin'de gerçekleşen dışarıya yönelik oluşturulan operasyonların da özellikle uyuşturucuyla mücadele konusunda kendilerine destek olduğuna işaret eden Soylu, 2017 yılında 17 bin 752 kilo eroin ele geçirilmesiyle Avrupa'nın en fazla eroin yakalayan ülkesi olduklarını bildirdi.
Bakan Soylu, bu yılın 8 aylık döneminde ise 13 bin 187 kilo eroin ele geçirdiklerine dikkati çekerek, Van'da 8 aylık dönemde 4 bin 850 kilo eroin ele geçirilerek bu konuda önemli bir başarıların elde edildiğini söyledi. Van valisini, emniyet müdürünü ve jandarma komutanını tebrik eden Soylu, 2017 yılında 8,6 milyon adet ile dünyada en fazla ecstasy ele geçirilen ülke olmayı başardıklarını, bu yılın 8 aylık döneminde ise 4 milyon 47 bin adet ecstasy ele geçirilmesiyle bu başarıyı sürdürdüklerini ifade etti. Yine 2017 yılında 26 milyon adetle son yılların en yüksek captagon ele geçirildiklerini, bu yılın 8 aylık döneminde ise 8,6 milyon adet captagon ele geçirdiklerini kaydetti.
Terör örgütü PKK'nın ciddi finansman kaynaklarından biri olan yasa dışı ekim konusunda da 2016'da 82 milyon Hint kenevirinin imha edildiğini, bu rakamın 2017'de 19 milyona gerilediğine vurgu yapan Soylu, yapılan operasyonlar neticesinde sahaya basan güvenlik birimleri sayesinde eskiden Hint keneviri ekilen tarlalarda bugün normal tarım ürünlerinin yetiştirilmesinin, bu gerilemenin ana sebeplerinden biri olduğunu aktardı.
Bakan Soylu, uyuşturucu ile mücadelede konusunda gelecek dönemdeki stratejileri arasında diğer yıllardan farklı olarak kurumların ortak operasyonlarına daha çok ağırlık vereceklerini bildirdi.
Soylu, şöyle dedi:
"Risk yönetimi ve analiz çalışmaları yapıp, özellikle yüksek risk taşıyan yerlerde jandarma, emniyet, sahil güvenlik ve gümrük muhafaza ekiplerimizin iş birliğine ağırlık vermeyi kararlaştırmış durumdayız. Ayrıca, ülkemizi bir bütün olarak ele alarak ama her bölgenin ve her ilin risk durumlarına göre farklı mücadele yöntemleri geliştirmeye gayret gösterilecektir. Örneğin ülkemizde ele geçirilen uyuşturucunun yüzde 47'si Marmara Bölgesi'ndedir. Bu gerçekten hareketle bu bölgemizde aldığımız tedbirleri artırıp uzmanlaşmaya daha çok önem vererek mücadelemizi sürdüreceğiz. Aynı şekilde toplam uyuşturucunun yüzde 17'sinin ele geçirildiği Güneydoğu Anadolu ve yüzde 14'ünün ele geçirildiği Doğu Anadolu Bölgemizde de benzer tedbirlerle daha başarılı çalışmalar gerçekleştirilecektir."
Bakan Soylu alkol, tütün ve sigara kaçakçılığı konularının da önemli boyutlarda olduğuna dikkati çekerek, 2015'te yüzde 18'lerde olan tütün ve tütün mamulleri kaçakçılığını yürütülen çalışmalarla yüzde 10'lar düzeyine indirmeyi başardıklarını vurguladı.
Bu sayede tütün ve tütün mamulleri kaçakçılığına dayalı 4 milyar liralık vergi kaçağının önüne geçtiklerini, 2016'da 15 bin 671 olan kaçakçılık operasyon sayısını 2017'de 20 bin 589'a çıkardıklarını ifade eden Soylu, şu bilgileri verdi:
"Bu yıl için gerçekleşen operasyon sayımız 11 bin 186'dır. Gözaltı ve tutuklu sayılarımızda da aynı ivmeyle artışlar söz konusudur. 2016'da 610, 2017'de 709, 2018'in 8,5 ayında 367 kişi, kaçakçılık operasyonları neticesinde tutuklanmıştır. Sahada yarattığımız baskı, büyük miktarlı sevkıyatlara darbe vurmuş ve ele geçen malzeme miktarlarında ciddi azalışlar yaşanmıştır. 2016'da ele geçen sigara miktarı, 2017'de yüzde 50 oranında azalmış, 2018'in 8,5 ayında geçen yıla göre üçte bir oranında azalarak 19 milyon paket seviyesine inmiştir. Bu dönem akaryakıt kaçakçılığı konusunda da aldığımız tedbirler ve yaptığımız operasyonlarla son dönemlerden düşük seviyelerine indik. 2017'de 4,6 milyon litre olan kaçak akaryakıt ele geçirilmesi bu yıl itibarıyla 2,6 milyon litreye inmiştir. Yine iki yıl önce çok sayıda vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan sahte ve kaçak alkol kaçakçılığı ile de etkili şekilde mücadelemiz devam ediyor."
Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığınca 2017'de "alkol" ve "mahzen", 2018'de ise "fıçı" kodlu eş zamanlı operasyonların gerçekleştirildiğini, 2018'de 100 yasa dışı alkollü içki imalathanesinin ele geçirildiğini açıklayan Soylu, artık her suç türünün geliştiği, her suç türüyle mücadelenin özel uzmanlık ve çalışma gerektirdiği, suçların ve suç örgütlerinin birbirleriyle girift bir ilişki içinde bulunduğu zorlu bir dönemi yaşadıklarının altını çizdi.
Bu konuda aciz, suç karşısında güçsüz ve umutsuz olmadıklarını, tam tersine modern tekniklerle, modern teknolojilerle, yeni mücadele stratejileriyle esas itibarıyla sahaya hakim olduklarını vurgulayan Soylu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Sadece terörle mücadele etmiyoruz. Terörün beslendiği ve beslediği suçları da bitirme yolunda azimliyiz, kararlıyız ve sonuç alıyoruz. Kıymetli Cumhurbaşkanımızın önderliğinde bu konuda ciddi bir irade ortaya koymaktayız. Elde ettiğimiz mukayeseli rakamlar bu gerçeği açıkça ortaya koymaktadır. Kolluk birimleri ve devlet tarafı olarak bana göre en önemli prensibimiz, koordinasyon ve iletişim olmalıdır. Bütün suç türlerine göre uzmanlaşma ama mutlaka bütün birimler arasında iletişim ve koordinasyon. Kaçakçılığı terörden bağımsız göremeyiz. Terörle mücadelenin kaçakçılığa yansımalarını yok sayamayız. Terörle mücadele kapsamında yaptığımız yol denetimlerinin trafik kazalarının azalmasında olumlu etkilerini gördüğümüz bir faaliyetin içindeyiz. Dolayısıyla 'çoklu güvenlik yönetimi' prensibinden hareketle işlerimize geniş bir perspektifle bakmak, dünyayı ve bölgemizi iyi izlemek zorundayız. Türkiye, alelade bir dönemden geçiyor değildir. Tam bir değişim ve yenilenme dönemi yaşıyoruz. Bulunduğumuz coğrafya da esas itibarıyla kendi adına büyük bir değişim ve dönüşümün eşiğindedir. Bu itibarla buradaki huzuru ve güvenliği başarılı bir şekilde yönetebilmek, insanımızı tehlikelerden uzak tutabilmek, aslında diğer zamanlardan farklı olarak, bu dönem için tarihi bir anlam taşımaktadır. Çok büyük bir başarı hikayesi yazdığınızı ifade etmek istiyorum."
Toplantıya Bakan Yardımcıları Mehmet Ersoy ve Muhterem İnce, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya, Van, Ağrı, Bitlis, Hakkari, Siirt ve Şırnak valileri, emniyet müdürleri ve jandarma komutanları, İller İdaresi Genel Müdürü Doç. Dr. İlker Gündüzöz, güvenlik bürokrasisi yetkilileri, Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi (KİHBİ) Başkanlığı yetkilileri, Gümrük ve Ticaret bölge müdürleri, Ticaret, Turizm, Sağlık bakanlıklarının temsilcileri, Göç İdaresi Başkanlığı temsilcileri katıldı.
Toplantı basına kapalı devam etti.
Muhabir: Cemal Aşan
Kaynak: AA
dikGAZETE.com