Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “PKK martta dağdan inecekse biz buna karşı değiliz. Fakat gerçekçi olmadığını biliyoruz. Biz bunu ifade etmeye çalışıyoruz” dedi.
HDP Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş, İstanbul’da düzenlenen ’2. Avrupa Sol Partisi Akdeniz Konferansı’na katıldı. Taksim Hill Otel’de düzenlenen konferansta gazetecilerin çözüm süreci, PKK’nın dağdan inmesine yönelik tartışmalar ve süreçteki müzakerelere ilişkin sorularını yanıtlayan Demirtaş, PKK’nın dağdan inmesine karşı olmadıklarını kaydederek, “Fakat biz bunun gerçekçi olmadığını biliyoruz. Biz bunu ifade etmeye çalışıyoruz. Yoksa PKK Mart ayında silahlarını bırakıp, dağdan inecekse biz buna engel falan olmayız” dedi.
"PKK MARTTA DAĞDAN İNECEKSE BUNA KARŞI DEĞİLİZ"
Demirtaş, “İmralı’da son yapılan görüşmede ortak bir açıklama yapılabileceği aslında ifade edilmişti karşılıklı olarak. Ortak açıklama önümüzdeki dönem müzakerelerinin başlaması gerektiğini, hangi maddelerin esaslı olarak konuşulması gerektiğine dair mutabakat olacaktı ve karşılıklı demokratikleşme ve özgürlüğe dair atılacak adımları da içeren, yine PKK’nın da TCK’nın da atması gereken adımları içeren karşılıklı bir çağrı niteliğinde olacaktı. Bu çağrının tartışması sürüyor. Ama çağrının yapılamamasının nedeni hükümet yanlısı çevrelerin yaptığı manipülatik yaklaşımlardır. ‘Mart ayında PKK dağdan iniyor’, ‘silahı bıraktı bırakacak’ gibi karşılığı olmayan, kamuoyunu yanıltmaya yönelen açıklamalar ve beklentiler, bu açıklamayı geciktirdi. Şunu da söyleyeyim, PKK Mart’ta dağdan inecekse biz buna karşı falan da değiliz. Fakat gerçekçi olmadığını biliyoruz. Biz bunu ifade etmeye çalışıyoruz. Yoksa PKK Mart ayında silahlarını bırakıp, dağdan inecekse biz buna engel falan olmayız. Geri çekilmede de hükümet böyle davrandığı için geri çekilme gerçekleşmedi. Sadece kamuoyuna olumlu mesaj verip, anlık oy toplama, puan toplama hamleleriyle bu ciddi süreçlere yaklaşıyor. Silah bırakmaya da böyle yaklaştığı için biz gerçekçi olmaya davet ettik. Yapılamamasının nedeni budur. Umut ediyorum ki önümüzdeki günlerde makul, gerçekçi, herkesin kabul edebileceği bir program çerçevesinde açıklama ile süreç hakkında bilgi verilmiş olur” şeklinde açıklama yaptı.
FİDAN’IN İSTİFASININ SÜRECE YANSIMASI
Eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın istifasının sürece nasıl yansıdığı şeklindeki soru üzerine Demirtaş, “Hakan Fidan’ın istifası çok süreçle, gelişmelerle bağlantılı değil. Sonuçta AKP’nin yapacağı bir değerlendirmedir. Bizim çok değerlendirmemiz doğru değil” cevabını verdi.
“GÜVENLİK PAKETİ İLE İLGİLİ DİRENİŞİMİZ DEVAM EDECEK”
Kamuoyunda tartışmalara yol açan İç Güvenlik Paketi ile ilgili soruları da yanıtlayan Selahattin Demirtaş, şunları söyledi:
“Güvenlik Paketi ile ilgili tavrımızda ne kadar haklı olduğumuz, parlamentoda AKP’nin milletvekillerinin şiddet içerikli saldırısıyla iyice anlaşılmış oldu. Zihniyetleri bu. Bu yasa çıktığında aşağı yukarı bunun benzeri, daha fazlası şeyleri yasal olarak yapma hakkına AKP kavuşmuş olacak. Biz direnişimizi sürdürüyoruz. Yasanın çıkmaması için muhalefet olarak elimizde ne imkan varsa, iç tüzüğünün bize sağladığı bütün imkanları kullanmaya devam edeceğiz. Başbakan halen çarpıtmaya, yalan söylemeye devam ediyor. Bizim molotofu, bonzaiyi serbest bırakmak istediğimizi söylüyor. Bir kez daha tekrarlıyorum, iki madde halinde getirin paketi, bonzai ve molotof. Hemen çıkaralım. Geri kalan bütün maddeleri geri çekin. Bonzai ve molotof dediğiniz madde kalsın, hemen onları çıkaralım. Samimiyseniz, bonzai ve molotofta bu kadar seviyorsanız getirin, o iki maddeyi hemen hızlı bir şekilde çıkaralım. Yok eğer samimi değilseniz halkı kandırmayı bırakın. Derdiniz başka. Sarayı korumak istiyorsunuz. Saltanatınızı korumak istiyorsunuz. Yalanlarınız, riyakarlıklarınız ortaya çıktıkça, halk tepkisi büyüyecek bunu önlemeye çalışıyorsunuz. Bu yasa budur. Katliam yasasıdır. Sokakta gençleri, çocukları katletme girişimidir. Halkı özellikle göstericilere karşı sivil, faşist bir güç halinde harekete geçirme çağrısı Başbakanın acizliğinin göstergesidir. Emrindeki polis ve jandarma gücü dahil ona kendini güvende hissetmediği duygusu vermiyor olacak ki sivil faşist çevreleri göreve davet ediyor göstericilere karşı. Antep’te bu yaşandı. Gezi direnişinde bu yaşandı. Kobani sırasında bu yaşandı. Bir kez daha bunları Başbakanın göreve çağırıyor olması acizliğinin ve ne kadar korktuğunun göstergesidir. Bir hukuk devletinde Başbakan bu şekilde konuşamaz. Halkın göstericilere müdahale hakkı yetkisi asla yoktur. Hukukta ihkak-ı hak diye bir madde vardır. Onun dışında da hiç kimse asla göstericilere sivil olarak müdahale edemez, koyamaz. Başbakan bunu düzeltmelidir. Bu faciaya yol açabilir, iç çatışmaya kadar Allah korusun gidebilir Başbakanın bu düşüncesi.”
(İHA)