"Yağmur Adam" filmindeki Raymond karakterinin üstün hafızasına benzer şekilde, müzik alanında "savant sendromlu" olduğu 10 yaşındayken belgelenen Buğra Çankır, "müziğin dahi çocuğu" olarak otoritelerin takdirini topladı.
İletişimde doğuştan gelen güçlükler yaşamasına rağmen müzikte "dahi" derecede başarıya sahip Buğra, kayıtlı olduğu Afyon Kocatepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesindeki yüksek lisans eğitimini Erasmus kapsamında İtalya'da devam ettiriyor, aynı zamanda bitirme tezi yazıyor.
Sözleşmeli öğretim görevlisi kadrosunda eşlik piyano eğitmenliği yapan Buğra, doktora ve akademik kariyer hayalinin önündeki tek engel olarak gördüğü Yabancı Dil Sınavı (YDS) ve Yükseköğretim Kurumları Yabancı Dil Sınavı (YÖKDİL) yerine özel yetenek sınavı düzenlenmesini talep etti.
AA muhabirinin sorularını, iletişimde sıkıntı yaşadığı için Buğra Çankır yerine babası Kemal Çankır yanıtladı.
Buğra'ya otizm teşhisinin 3 yaşında konulduğunu, savant sendromunun da 10 yaşında belgelendiğini anlatan Çankır, o yılları, "Her otizmlinin bir 'Yağmur Adam-savant' olmadığını öğrenecek ve onu yenmek için sonu olmayan bir savaşa girecektim elbette. Ne var ki otizmli olduğunu ilk duyduğumda doğrudan savant olarak düşündüğüm Buğra'nın gerçekten bir savant olduğu 7 yıl sonra anlaşılacaktı." sözleriyle anlattı.
Buğra'nın otizmli ve ağır iletişim sorunları olması nedeniyle çocukluğunda konservatuvarlardan olumsuz yanıt aldıklarını aktaran Çankır, bu nedenle özel öğretmenlerle İngiliz Kraliyet Akademisi'nin müfredatını takip eden oğlunun, 15 yıllık programı 6 yılda tamamladığını söyledi.
YÖK, Buğra sayesinde özel yetenek sınavı düzenlemesi yaptıKemal Çankır, üniversiteye girişte bazı engel gruplarına barajın kaldırılarak özel yetenek sınavı yapılmasına imkan veren 2012 tarihli Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kararının Buğra'nın özel durumunun ardından alındığını ve o yıl "YÖK, Buğra Çankır sayesinde sistemdeki eksikliği gördü" başlıklı haberler yapıldığını anlattı.
İlgili düzenleme daha yürürlüğe girmeden Buğra'nın sürpriz şekilde barajı geçerek özel yetenek sınavına girmeye hak kazandığını dile getiren Çankır, sınavı birincilikle kazanan Buğra'nın 2016'da konservatuvardan dereceyle mezun olduğunu ifade etti.
Buğra'nın Afyon Kocatepe Üniversitesinde yüksek lisans eğitimine devam ederken bir yandan da piyano eşlik eğitmeni olarak çalışmaya başladığını anlatan Çankır, "Konservatuvarda, Buğra ile birlikte eşlik dersleri verimli şekilde işlenmeye başladı. Bu derslerin hem Buğra'ya hem de öğrencilere çok büyük katkısı oldu. Orada da Buğra, iyi piyano çalmasının ötesinde eşlik ettiği öğrenciyi takip ederek senkronize çalma konularında üstün başarı ortaya koydu." diye konuştu.
Çankır, Buğra'nın Afyon Kocatepe Üniversitesinin bir öğrencisi olarak İtalya Floransa'da Luigi Cherubini Konservatuvarı'nda stajyer piyano eşlikçisi olarak çalışmalarını sürdürdüğünü, müziğe yetenekli otizmlilerin ailelerinin sorunlarının belirlenmesi üzerine başladığı tezini bu yıl tamamlamayı hedeflediğini kaydetti.
"Konu müzik olduğunda engeli ortadan kalkıyor"Kemal Çankır, Buğra'nın müzik yolculuğunun yüksek lisansın ardından sonlanmasını istemediğini dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"İletişim engeli olmasına rağmen konu müzik olduğunda Buğra için engel ortadan kalkıyor. Buğra'nın müzik yolculuğuna devam edebilmesi için bir adım sonrası doktora programı. Afyon Kocatepe Üniversitesindeki hocaları da onun doktora yapmasını destekliyor. Buğra, Türkiye'de doktora yapan otizmli ilk akademisyeni olabilecek kapasitesi olduğunu gösterdi. Ancak mevzuatta birtakım engeller var. Doktora programına başvuru için ön koşul olarak ALES şartı aranmamakla birlikte YDS veya YÖKDİL'den 55 puan gerekiyor. Buğra'da olduğu gibi otizm ve diğer bazı engel gruplarında özel öğrenme ve iletişim güçlüğü doğuştan gelen tıbbi bir engeldir. Bu nedenle ana dilini bile tam öğrenemeyen Buğra için İngilizcede başarı göstermesi tıbben imkansız. Biz ailesi olarak bir ömür sarfettik bu noktaya geldik, ancak o bir ömrü daha olsa İngilizceyi geçemez. Bunun için doktor raporu bile alınabilir.
Türk eğitim sisteminde, hiçbir otizmlinin doktora kapısına gelebileceğinin hesap edilmediğini düşünüyorum. Dolayısıyla da özel yetenekli engelliler için ALES, YDS ve YÖKDİL sınavlarının yeniden dizayn edilmesine ihtiyaç var. En azından bazı özel öğrenme güçlüğü çeken engel grupları için bu koşullar kaldırılacak olursa Buğra sanatta yeterlilik yapabilir. Çünkü sanatını çok iyi icra eden Buğra tescili bir üstün yetenekli."
"Buğra'nın yaptığı sanatın esas olması lazım"Çankır, Medical Society'nin 2007'de Buğra'yı müziksel açıdan savant olarak dünyaya ilan ettiğini belirterek "Müzik savantlarının bulunduğu dünya listesinde 2007'den beri bir tek Buğra var. Onun için sanat yapmak çok kolay ama İngilizce bir cümleyi Türkçeye çevirmek çok zor. Sanatta yeterlilik için Buğra'nın yaptığı sanatın esas olması lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Buğra'nın 3 yıldır saat ücretli olarak yaptığı piyano eşlik derslerini kadroya geçerek yapmasının önünde de engel olduğunu dile getiren Çankır, Buğra için YDS/YÖKDİL VE ALES puanlarına ilişkin sıkıntıların burada da devam ettiğini söyledi.
Çankır, piyano eşlik dersinin iletişimle, konuşmayla ilgisinin bulunmadığına işaret ederek bu durumun bir otizmli için avantaj olduğunu kaydetti.
Engelli maaşı almak yerine oğlunun emeğini ortaya koyarak iş yapmasını istediğini vurgulayan Çankır, şöyle devam etti:
"Buğra, yüksek lisans şartını bu yılın sonunda yerine getirmiş olacak ancak doktora ve kadro için gerekli şartları asla yerine getiremeyecek. Buradan özellikle Yükseköğretim Kuruluna sesleniyorum. ALES, YDS gibi sınavların engelliler kapsamında yeniden gözden geçirilmesini ve engellilere fırsat tanınmasını, önlerine konulan bariyerlerin kaldırılmasını rica ediyorum. Bu kanunların yeniden güncellenmesine ihtiyaç var. Toplumda Buğra gibi engelliler var ve bunlara da fırsat eşitliği sağlanması lazım. Biz onlara bu sınavları koyarak kendi engeli yerine ekstra engeller koymuş oluyoruz. Bu engelleri aşmak çok daha zor oluyor. Çünkü bu engeller insanlar tarafından konulmuş engeller. Bunların kaldırılmasını istiyoruz."
Anne Nejla Çankır da Buğra'nın konuşma ve iletişim konusundaki sıkıntılarına değinerek, "Buğra için her şeyi yapmamıza rağmen Türkçe 'sen' ve 'ben' ayrımında dahi zorluk çekiyor. Buğra'nın diğer aileler için rol model olmasını bekliyoruz. Eşlik hocalığı, Buğra'nın engeline göre biçilmiş bir kaftan adeta. Buğra verilen görevi sonuna kadar yapar. 'Yapamam' kavramı Buğra'da yok." diye konuştu.
"Bizler Buğra'nın meslektaşıyız artık"Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Tayfun İlhan, yaklaşık bir yıl önce tanıştığı Buğra'nın icrasından çok etkilendiğini ifade etti.
Doğru eğitimle Buğra'nın neler başarabileceğine şahit olduklarını dile getiren İlhan, "İtalya'dan döndükten sonra Buğra'yı tekrar dinleme fırsatına kavuştuk. Aradan geçen sürede onun neler yapabileceğinin farkına vardık. Bu yıl içinde Buğra ile bir konser vereceğiz." bilgilerini verdi.
Buğra gibi yeteneklerin eğitimlerini sürdürmesi gerektiğine işaret eden İlhan, "Buğra'nın sanatta yeterlilik eğitimine devam etmesi gerekiyor. Bunun için engeller var ve bunları aşmamız gerekiyor." dedi.
Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zafer Kurtaslan ise Buğra'nın engellerini müzik yoluyla aşıp güzel mesajlar verdiğini anlattı.
Buğra'nın sanatta yeterlilik eğitiminin devam etmesine yönelik düzenlemelerin yapılmasını çok istediklerini ifade eden Kurtaslan, "Buğra, doğadaki bütün sesleri, referans olmadan nota olarak çıkarabiliyor. Bu, çok özel bir yetenek. ALES ve YDS gibi koşulları, Buğra gibi farklı öğrenenlerin geçmesi mümkün değil. Buğra'nın akademiye kazandırılması için engelinin kaldırılmasını canı gönülden istiyoruz. Buğra'nın müzisyen dostları olarak elimizden ne gelirse yapmak istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com