Kırklareli'nde aşçı olan eşi ile yaptığı pilavı "emektar" adını verdiği seyyar araçla satan Faruk Gökkayrak, banka kredisiyle başladığı işinde müşterilerinin sayısını artırıp, ününü daha geniş kitlelere duyurmaya çalışıyor.
Pınarhisar ilçesinde yaşayan Faruk usta, İstanbul'da çeşitli işlerde çalıştıktan sonra döndüğü baba ocağında bir markette çalıştı.
Giderler artınca ek gelir niyetiyle iş ararken, aklına aşçı eşine pilav yaptırıp satmak geldi.
Banka kredisiyle önce bir camekanlı bir el arabası alan Gökkayrak, seyyar aracın adını da "emektar" koydu. Gündüzleri markette çalışan Faruk Gökkayrak, geceleri de pilav satmaya başladı.
Müşterileri çoğalınca geliri de artan Faruk usta marketteki işinden ayrıldı ve pilav satış işine ağırlık verdi.
Her sabah eşiyle büyük bir özenle hazırladığı pilavı doldurduğu arabasıyla satışa çıkan Gökkayrak, nohutlu ve tavuklu pilavın tabağını 7 liradan müşterilerinin beğenisine sunuyor.
Akşama kadar ilçeyi dolaşan Faruk usta, günde ortalama 10 kilogram pilav satıyor.
"Sokakta pilav kültürü çok farklı bir şey"Faruk Gökkayrak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı yemek kültüründe önemli bir yere sahip olan sokakta pilavcılığını ilçede yeniden canlandırdığını söyledi.
İşini severek yaptığı anlatan Gökkayrak, "Pilavın lezzeti ve kültürü sokakta yenmesidir. Biz de o kültürü korumak adına bu şekilde dışarıda satışımızı yapıyoruz. Anlık yemek, sıcak ve taze yemek insanların hoşuna gidiyor. Pilavımı seven oluyor. Güzel bir talep var. Severek yiyorlar." diye konuştu.
"Arabam devrildiğinde oturdum ağladım"Sokakta pilavcılığın keyfi yanında zorlukları da olduğunu anlatan Faruk Gökkayrak, şunları kaydetti:
"Hava şartları bazen zorluyor. Rüzgarlı havalarda çok zor oluyor. Bu işe gönül vererek başladım. Tek gelir kaynağım pilav oldu. Bir gün hava rüzgarlıydı, cebimdeki son parayla da malzeme almıştım. Sanayiye çıkmıştım satış için. Rüzgara doğru bıraktım arabamı ve esnafa selam vereyim dedim. Arkamı döndüğümde pilav arabası devrilmiş, bütün pilavlar yerdeydi. O gün bir tabak pilav satmıştım.
Arabam devrildiğinde oturdum ağladım, çünkü çok üzüldüm. Esnafın yardımıyla arabayı kaldırdım, camlarını zar zor yaptırdım. Sonraki gün de rüzgar nedeniyle tüpün altını yakmıştım oda basınç yapmış. Pilavı evden alarak arabaya koydum. Ateşin söndüğünü fark ettim ve eğilerek çakmağı yakmam ile yüzüm vücudum olduğu gibi yandı. O gün işe hiç çıkamadım. Tezgaha koyduğum pilavı da hayrına öğrencilere dağıttık."
Pilavın kalitesinden hiç bir zaman taviz vermediğini aktaran Gökkayrak, "Lezzetim ilçenin sınırlarını aşmış durumda. Pilavımı yemek için Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli'nden geliyorlar." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com