İSTANBUL - Hasan Arslan
Nissan Türkiye Genel Müdürü Sinan Özkök, Türkiye'yi tanıyan, Türkiye'nin dinamiğini bilen ve potansiyeline inanan yatırımcının yatırımlarına devam ettiğini belirterek, "Olağanüstü halde, pazarın 1 milyonun altına düşmemesi için olağanüstü gayret sarf ediyoruz." dedi.
AA muhabirine 2016'nın ilk yarısını değerlendiren ve yılın ikinci yarısı için hedeflerini paylaşan Özkök, Türkiye'de otomotiv yatırımı olan markaların 15 Temmuz'dan sonra da Türkiye'ye ve Türk ekonomisine güveninde sorun oluşmadığını söyledi.
Türkiye'nin çok büyük bir tehlikenin eşiğinden döndüğünü ancak şu anda her şeyin kontrol altında olduğunu anımsatan Özkök, "Bir daha da tekrarlanmasını istemiyoruz. Milli iradeye karşı olan her türlü girişimin karşısındayız." diye konuştu.
Özkök, ekonomiyi bir an önce hareketlendirmenin gerekliliğine işaret ederek, yılın ilk 6 ayını çok iyi rakamlarla kapattıktan sonra her göstergenin kendileri için yeşil sinyaller verdiğini anlattı.
15 Temmuz'dan itibaren baş aşağı doğru inmeye başladıklarını dile getiren Özkök, "Kısa vadede çok hızlı bir şekilde önlem alıp tekrar ekonomiyi hareketlendirmemiz lazım. Türkiye'de otomotiv yatırımı olan markaların bu olaydan sonra da Türkiye'ye ve Türk ekonomisine güveninde sorun olmadı. Yatırım iştahlarında ve kararlılıklarında devam ediyorlar. Başta Nissan olmak üzere Türkiye'deki markaların Türkiye'ye bakışında hiçbir şey değişmiş değildir." ifadelerini kullandı.
Özkök, 15 Temmuz'dan itibaren Nissan Global'le de devamlı iletişim halinde bulunduğunu belirterek, "Onlara içinde bulunduğumuz durumu, ekonomik yapıyı ve ne şekilde gelişmeler olduğunu aktarıyorum. Her gün telekonferanslarımız oluyor ve her defasında 'Arkanızdayız. Desteğe ihtiyacınız var mı? Ne gerekiyorsa yaparız' diyorlar. Çünkü Türkiye çok önemli bir pazar. Dolayısıyla Türkiye'ye yatırım yapmış markalar da bizim arkamızdadır, buraya inançları ve güvenleri tamdır." dedi.
"Geçen senenin yüzde 10 üzerine çıkabileceğimize inanıyoruz"
Geçen senenin ilk 6 ayına göre pazar paylarını ve adedini artırdıklarını kaydeden Özkök, şu bilgileri verdi:
"Navara ve Pulsar modellerimizin de katkısıyla pazar payımız yüzde 3,2 oldu. SUV pazarının tartışmasız liderliğinin yanı sıra pick-up segmentinde yükselmeye başladık. Geçen seneyi toplamda 26 bin 400 adette kapatmışken bu sene 30 binleri hedefliyorduk. 15 Temmuz'dan sonra son 10 gündür revizyonlar yapıyoruz. Temmuz ayı kampanyamızı geri çekmedik. Finansal kampanyamız ve müşteriye verdiğimiz ticari imkânlar vardı onlara devam ediyoruz. 15 Temmuz olayından sonra kendi kârlılığımızı düşünmedik, aksine müşteriye nasıl iyi imkânlar verebiliriz diye düşündük. Bunun paralelinde ilk 6 aydaki trendi temmuz, ağustos ve eylül döneminde yakalayamayacağımızı biliyoruz ama ekim, kasım ve aralık geçen senenin üzerine çıkarsa tekrar 28-30 bin bandına doğru yaklaşabiliriz. Geçen senenin yüzde 10 üzerine çıkabileceğimize inanıyoruz."
"15 Temmuz olayı yaşanmasaydı bir rekor gelecekti"
Sinan Özkök, herhangi bir destek olunmazsa geçen seneye göre yüzde 7-8 gibi bir daralma olacağını belirterek, "Bizim netice itibarıyla yapmamız gereken satışı destekleyecek kampanyalara hız vermektir. Biz üzerimize düşeni yapacağız. Üzerimize düşeni yaptığımızda gideceğimiz yer aşağı yukarı 900 bin bandıdır. Bunu tekrar yukarıya çekmek ve tüketiciye güveni sağlamak için devletin bir takım önlemler almasında fayda var." dedi.
Özkök, Türkiye'nin 20-30 sene öncenin Türkiye'si olmadığına değinerek, "Bunu darbe kalkışmasında da gösterdi. Sektörde kriz dönemi yaşadığımızda dahi eskisi gibi yüzde 40-50 düşüşler yaşamıyoruz. Orta vadede baktığımızda oynamalar yüzde 10-15 bandında sürüyor." diye konuştu.
Düşüş hareketlerinin yüzde 10-15 mertebesinde kalsa bile iç pazarın zayıflamasının seneler geçtikçe dışarıdaki yatırımcıya iç pazar ile ilgili negatif mesaj vereceğini aktaran Özkök, şunları kaydetti:
"Zaten kuvvetli olan otomotiv sektörünü çok daha kuvvetli hale getirebiliriz. Derdimiz yeni yatırımlar çekmekse iç pazarın kuvvetli olması gerekir. 2016 bizim için çok önemli bir seneydi. Ekim 2015'de yaptığımız değişimden, globale geçtikten sonra 2 önemli lansman yaptık. Her ikisi de daha önce var olduğumuz sonra çıktığımız segmentlere geri dönüşümüzü temsil ediyordu. Bir tanesi pick-up pazarı, uzun yıllar Navara bu segmentte liderdi. Bu segmente tekrardan döndük ve iyi satış rakamlarına ulaştık. Pulsar, geniş hacmi ve ekonomik motorlarıyla çok iyi bir aile otomobili. Haziranda lansmanını yaptık. Haziran ayı sonuçlarımız iyi, temmuzda da iyi olacağını düşünüyorduk ki 15 Temmuz olayı oldu. Önümüzdeki dönemde onun da tekrar istediğimiz trende gireceğine düşünüyoruz. Yılın ikinci yarısında bu iki modelin satış hacminin artması için çalışacağımızı söyledik. Kendimize, temmuz ayından sonra bir yol haritası çizeceğiz."
Özkök, 15 Eylül'den sonra eski kampanya agresifliğine girileceğini düşündüklerini belirterek, "Geçen yıl rekor yıl olmasına rağmen bu yıl hem üretimde hem ihracatta hem de iç pazarda geçen yılın üzerinde seyrediyorduk. 15 Temmuz olayı (FETÖ darbe girişimi) yaşanmasaydı bir rekordan bahsedecektik. O yüzden bizim için kayıp yıl olmaması lazım. Otomotiv sektörü desteklenirse bu yılda iç pazarda rekor kırılabilir. Ekonomik ömrünü tamamlamış araçlara (hurda) teşvik verilebilir. Bu araçlardaki yaş sınırı aşağıya çekilebilir. ÖTV'de ve faiz oranlarında iyileştirme yapılabilir. Sektörün önü bir parça daha açılır ve vatandaşın güveni tekrar yerine gelir." ifadelerini kullandı.
Dövizlerdeki artışın otomotiv fiyatlarına yansımayacağı bilgisini veren Özkök, sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz bu kadar kısa dönemdeki bir volatiliteyi absorbe edebilecek durumdayız. Gerek TCMB'nin gerekse hükümetin aldığı önemler yerinde tedbirler. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bunların olumlu etkilerini göreceğimizi düşünüyoruz. Döviz kurlarındaki volatilitenin düşeceğine inanıyoruz. Olağanüstü halde, pazarın 1 milyonun altına düşmemesi için olağanüstü gayret sarf ediyoruz. Bu iş biraz daha soğuduğunda tüketicideki alım hareketi başladığında biz bunun üzerine gideceğiz. Geçen yılın ardından 2016'da da rekor gösterebilirsek bu Türkiye için çok büyük bir başarı olur. Böylesine önemli bir badireyi atlatmışsınız ve arkasından ekonomi bir an önce toparlanmış. Otomotiv sektörü gibi Türkiye'nin 1 numaralı sektörü de ihracatıyla, hacmiyle ve vergi katkısıyla tekrar rekor bir yıla imza atıyor. Bunu hep birlikte gerçekleştirmemiz lazım. Biz taşın altına elimizi koyuyoruz. Nissan olarak Türkiye'ye inanıyor ve güveniyoruz. Bu güven bundan sonra da devam edecektir."
dikGAZETE.com