Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki tarihi Meryem Ana Kilisesi’nin papazı Yusuf Akbulut, çatışmalar yüzünden ailesiyle birlikte beyaz bayraklarla ilçeden kaçtı. Papaz Akbulut, “Kiliseyi bırakmayacaktık, sahiplenip, duracaktık. Ama baktık ki mayınlar ve roketler ile patlayıcı maddeler durmadan patlıyor. Evimiz bunlarla sarsılıyordu. Başımıza yıkılacak gibi oldu, dayanamadık” dedi.
Diyarbakır’ın merkez 4 ilçesinden biri olan Sur’da, 2 Aralık’ta ilan edilen ve 4 gün önce genişletilen sokağa çıkma yasağı 60’ıncı gününe girdi. İlçede yasağın genişletilmesi ile birlikte bir kez daha göç başladı. Binlerce insan ilçeden çıkarak, kentin diğer bölgelerindeki ailelerinin yanına yerleşti. Yasak kapsamına alınan Lalabey Mahallesi’nde bulunan bin 750 yıllık tarihi Süryani Kadim Kilisesi’nin papazı da yaşanan çatışmalara dayanamayarak, ailesi ile birlikte ilçeyi beyaz bayraklarla terk etti. Bir otele yerleşen Akbulut, cehennemi yaşadığını belirterek, İHA’ya açıklamalarda bulundu.
“EŞİMLE BİRLİKTE KİLİSEYİ BIRAKMAYACAKTIK”
23 yıldır kilisede görev yapan Akbulut, “26 Ocak’ta herkes birbirine ‘Sur’u boşaltın’ dedi. Bunlar konuşulurken herkes battaniye veya yanına alabileceği eşyalarını alıp çıktı. Bizde çocuklarımızı dışarıya çıkardık. Eşimle yalnız kalacaktık. Kiliseyi bırakmayacaktık, sahiplenip duracaktık. Ama baktık ki mayınlar ve roketler ile patlayıcı maddeler durmadan patlayınca dayanamadık. Evimiz bunlarla sarsılıyordu. Başımıza yıkılacak gibi oldu” diye konuştu.
“155’İ ARADIM, ‘KENDİ İMKANLARINIZLA ÇIKIN’ DEDİLER”
Yaşanılanların çok kötü olduğunu vurgulayan Akbulut, kilisenin duvarına roket mermisinin isabet ettiğini ve taşların avluya düştüğünü anlattı. Küçük çapta da olsa kilisede tahribat oluştuğunu anlatan Akbulut, “Biz bunu görünce korktuk. Ev sallanıyordu. 155’i aradım kurtarmaları için ancak bölgenin güvenli olmadığı söylendi. Kendi imkanlarımızla çıkmamızı istediler. Böyle olunca su ve elektriğin kesildiğini anladık. Karanlık olmadan kendi başımızın çaresine bakalım dedik. Daha önce televizyonda gördüğüm gibi beyaz bayrak alarak eşimle beraber kimse olmadan çıktık. Kimse inanmadı sağ salim çıkmamıza” dedi.
“KİLİSEYE ZARAR GELMESİNDEN KORKUYORUM”
Kiliseyi geride bıraktığını ve zarar gelmesinden endişe ettiğini vurgulayan Akbulut, şu ifadelerde bulundu:
“Ne kilise ne de cami zarar görmesin. Buralar Allah’ın evidir. Burada insanlar ibadet ediyor. Çağrı yapıyorum herkese hiç kimse cami ve kiliselere saldırı yapmasın. Hendek de iyi bir şey değildir. Esnafa ve insanlara zarar veriyor. Ne amaçla yapıldığını bilmiyorum. Biz oradan çıktığımız zaman daha fazla korkutan ve ürküten hendeklere yerleştirilen bombaların patlamasıyla açılan çukurlardı. Elektrik tellerini bile koparmıştı bombalar. Eşime yürürken dikkat etmesini söyledim. Harabe durumdaydı yollar. Zorluklarla ana yola ilerledik.”
“ÇANLAR VE EZANLAR SUSMASIN”
İlçede gerçekleştirilen operasyonlarda kiliseden çok sayıda mühimmat çıkmasına ilişkin de açıklamalarda bulunan Akbulut, “Öyle bir şey biz oradayken mümkün değildi. Ancak biz çıktıktan sonra birileri oraya bir şeyler bırakmış olabilir. Maalesef böyle olaylar kilise ve camilere zarar veriyor. Çanlar ve ezanlar susmamalı” dedi.
(İHA)
Diyarbakır’ın merkez 4 ilçesinden biri olan Sur’da, 2 Aralık’ta ilan edilen ve 4 gün önce genişletilen sokağa çıkma yasağı 60’ıncı gününe girdi. İlçede yasağın genişletilmesi ile birlikte bir kez daha göç başladı. Binlerce insan ilçeden çıkarak, kentin diğer bölgelerindeki ailelerinin yanına yerleşti. Yasak kapsamına alınan Lalabey Mahallesi’nde bulunan bin 750 yıllık tarihi Süryani Kadim Kilisesi’nin papazı da yaşanan çatışmalara dayanamayarak, ailesi ile birlikte ilçeyi beyaz bayraklarla terk etti. Bir otele yerleşen Akbulut, cehennemi yaşadığını belirterek, İHA’ya açıklamalarda bulundu.
“EŞİMLE BİRLİKTE KİLİSEYİ BIRAKMAYACAKTIK”
23 yıldır kilisede görev yapan Akbulut, “26 Ocak’ta herkes birbirine ‘Sur’u boşaltın’ dedi. Bunlar konuşulurken herkes battaniye veya yanına alabileceği eşyalarını alıp çıktı. Bizde çocuklarımızı dışarıya çıkardık. Eşimle yalnız kalacaktık. Kiliseyi bırakmayacaktık, sahiplenip duracaktık. Ama baktık ki mayınlar ve roketler ile patlayıcı maddeler durmadan patlayınca dayanamadık. Evimiz bunlarla sarsılıyordu. Başımıza yıkılacak gibi oldu” diye konuştu.
“155’İ ARADIM, ‘KENDİ İMKANLARINIZLA ÇIKIN’ DEDİLER”
Yaşanılanların çok kötü olduğunu vurgulayan Akbulut, kilisenin duvarına roket mermisinin isabet ettiğini ve taşların avluya düştüğünü anlattı. Küçük çapta da olsa kilisede tahribat oluştuğunu anlatan Akbulut, “Biz bunu görünce korktuk. Ev sallanıyordu. 155’i aradım kurtarmaları için ancak bölgenin güvenli olmadığı söylendi. Kendi imkanlarımızla çıkmamızı istediler. Böyle olunca su ve elektriğin kesildiğini anladık. Karanlık olmadan kendi başımızın çaresine bakalım dedik. Daha önce televizyonda gördüğüm gibi beyaz bayrak alarak eşimle beraber kimse olmadan çıktık. Kimse inanmadı sağ salim çıkmamıza” dedi.
“KİLİSEYE ZARAR GELMESİNDEN KORKUYORUM”
Kiliseyi geride bıraktığını ve zarar gelmesinden endişe ettiğini vurgulayan Akbulut, şu ifadelerde bulundu:
“Ne kilise ne de cami zarar görmesin. Buralar Allah’ın evidir. Burada insanlar ibadet ediyor. Çağrı yapıyorum herkese hiç kimse cami ve kiliselere saldırı yapmasın. Hendek de iyi bir şey değildir. Esnafa ve insanlara zarar veriyor. Ne amaçla yapıldığını bilmiyorum. Biz oradan çıktığımız zaman daha fazla korkutan ve ürküten hendeklere yerleştirilen bombaların patlamasıyla açılan çukurlardı. Elektrik tellerini bile koparmıştı bombalar. Eşime yürürken dikkat etmesini söyledim. Harabe durumdaydı yollar. Zorluklarla ana yola ilerledik.”
“ÇANLAR VE EZANLAR SUSMASIN”
İlçede gerçekleştirilen operasyonlarda kiliseden çok sayıda mühimmat çıkmasına ilişkin de açıklamalarda bulunan Akbulut, “Öyle bir şey biz oradayken mümkün değildi. Ancak biz çıktıktan sonra birileri oraya bir şeyler bırakmış olabilir. Maalesef böyle olaylar kilise ve camilere zarar veriyor. Çanlar ve ezanlar susmamalı” dedi.
(İHA)