Hindistan'ın kontrolü altındaki Cammu Keşmir'in özel statüsünü ortadan kaldırması halinde komşu ülkeler arasında tansiyonun yeniden yükselmesinden endişe edilirken, uzmanlar, Hindistan'ın eylemleri karşısında en uygun yolun diplomasiye ağırlık vermek olduğu görüşünde.
Hindistan'da hükümet dün Cammu Keşmir'e diğer eyaletlerden daha fazla hak tanıyan anayasanın 370. maddesinde değişiklik yapılması amacıyla parlamentoya teklif sunmuştu. Pakistan ise Hindistan'ın bu kararının BMGK kararlarına aykırı olduğunu belirterek kararı kınamış ve karşılık vermekten çekinmeyeceğini duyurmuştu.
Pakistan'ın Hindistan'ın bu hamlesine karşı atacağı olası adımları AA muhabirine değerlendiren emekli Tuğgeneral ve Analist Saad Han, Pakistan'ın tüm uluslararası kurumları, insan hakları örgütlerini ve söz sahibi ülkeleri konu hakkında uyarması gerektiğini söyledi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) başta olmak üzere BM Genel Kurulu ve Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesinin Keşmir konusunda harekete geçirilmesi gerektiğini söyleyen Han, "Pakistan bu kurumlara giderken dersini iyi çalışmalı ve veto hakkı bulunan üyelere konuyu iyi anlatmalı. Bunun yanında Avrupa ve Amerika kamuoyunu ikna edebilmek için çeşitli konferanslar, seminerler ve çalışma grupları organize etmeli." dedi.
Cammu Keşmir'in özel statüsü için geçmişte Pakistan'ın Hindistan'la savaştığını hatırlatan Han, şunları söyledi:
"Hindistan'ın yaptığı, geçmişte Pakistan'ın bu özel statü için yaptıklarını ve kayıplarını yok saymaktır. Savaş bu konuyu çözebilir ya da daha kötü bir hale getirebilir. Savaş geçmişte sorunu çözmedi, bu yüzden Pakistan'ın çözümü savaşta değil masada araması gerekiyor. Savaş, Keşmir'e daha büyük zulüm getirecek ve sivil kayıplarını artıracaktır. Bunun yanında Hindistan'ın da savaşacağını düşünmüyorum. Onlar önce Keşmir'de istikrarı ve güvenliği sağlamak zorundalar. Hindistan'ın Pakistan'a yapacağı herhangi bir müdahale ancak savaşı çıkaracaktır ve bu iki nükleer gücün çarpışması anlamına gelip çok kötü sonuçlar doğurur."
"Hindistan uluslararası yasaları ve insan hakları kanunlarını ihlal etti"İslamabad Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (ISSI) Uzmanı Muhammed Abbas da geçmişte Keşmir nedeniyle savaşan iki ülkeden Pakistan'ın çözümü diyalogda aradığını belirtti.
Askeri çözümün ancak ilk kurşunun atılmasıyla gündeme geleceğini söyleyen Abbas, "Pakistan geçmişte de sorunun çözümünü hep diyalogda aradı ve askeri çözümü masaya getirmedi. Şu anki durumda da BMGK, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi kurumları harekete geçmeye çağırabilir." diye konuştu.
Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesinin de kapısının çalınması gerektiğini kaydeden Abbas, "Pakistan tüm uluslararası insan hakları örgütlerini harekete geçirmeli ve bu konuyu ele almasını istemeli. Çünkü Hindistan uluslararası yasaları ve insan hakları kanunlarını ihlal etti. ABD'nin ara buluculuk teklifini kabul etmedi. Savaşa gitmek kesinlikle sonuç olmayacaktır, barış ve diplomasi içinde çözüm bulunmalı." ifadelerini kullandı.
Abbas, Hindistan'ın Cammu Keşmir'in özel statüsünü kaldırma kararını ise Hindistan'daki Narendra Modi hükümetinin son seçimden daha güçlü bir şekilde çıkması ve muhalefet engelinin ortadan kalkması olarak yorumladı.
"Keşmir, Pakistan'ın bir şey yapmasını bekliyor"Emekli Tuğgeneral ve analist Said Nazir, yüz binlerce Hint askerinin bulunduğu Cammu Keşmir'de daha büyük insan hakları ihlalleri ve zulümlerin yaşanmasından çekindiklerini belirtti.
Daha büyük acılar yaşanmadan Pakistan'ın dünyayı bilgilendirmesi gerektiğini söyleyen Nazir, "Tüm Keşmir, Pakistan'ın bir şeyler yapmasını istiyor ve bekliyor. Pakistan burada Hindistan'ın hamlelerini ve yaşananları uluslararası kurumlara, mahkemelere ve partnerlerine taşımalı. İnsan hakları örgütleri ve Yüksek Adalet Divanı savaş suçu işlenmesi ihtimaliyle uyarılmalı." dedi.
Hindistan'ın Cammu Keşmir'den sonra Pakistan kontrolündeki Azad Keşmir'i yönetmeye ilişkin kararlar da alması ihtimalinden söz eden Nazir, "Hindistan'dan böyle bir adım gelirse kısıtlı askeri güç, silah ve bölgede savaş yaşanabilir. Eğer nükleer silahlar kullanılırsa savaş kontrolden çıkar ve tüm dünya için bir tehdide dönüşür. Pakistan bu nedenle kendi sınırlarına askeri takviye yapmalı ancak dünyayı da bu savaş tehdidine karşı şimdiden uyarmalı." ifadelerini kullandı.
Nazir, Hindistan'ın bölgede askeri yapısının kısıtlı savaş ve nokta operasyonu yapacak kapasitede olduğunu söyleyerek "Hindistan buradaki askeri güçleriyle nokta operasyonu ve kısıtlı savaş tekniklerini deneyebilir ancak Pakistan'ın da bu saldırılara karşılık verecek caydırıcı gücü bulunuyor. Ancak savaşın çıkması dünya için bir fiyasko olacaktır çünkü engelleyemediler." diye konuştu.
Cammu Keşmir'deki nehirlerin Pakistan'ın can damarı kabul edilen İndus Nehri'ni beslediğine dikkati çeken Nazir, burada Hindistan'ın kuracağı barajlar neticesinde su savaşlarının da başlaması olasılığını ifade etti.
"Savaşı Pakistan başlatmayacak"Analist İmtiyaz Gül ise Pakistan'ın savaş tehdidine karşı öncelikle hava sahasını Hindistan'dan gelen uçuşlara kapatacağını belirtti.
İkinci adım olarak uluslararası kurumları ve kamuoyunu Keşmir sorununun çözümü için harekete geçmeye çağırmak gerektiğini söyleyen Gül, "Sorunun çözümü için diplomatik araçlar kullanılmalı ancak Hindistan askeri bir hamle yaparsa Pakistan'ın karşılık vermekten başka çaresi yoktur. Yine de Pakistan, savaşı başlatan taraf olmayacak." ifadelerini kullandı.
Keşmir sorunu ve 370. maddeİngiltere 1947'de Hindistan'dan çekilirken, prenslik şeklinde yönetilen Keşmir'i Hindistan ya da Pakistan ile birleşme konusunda serbest bıraktı.
Nüfusunun yüzde 90'ı Müslüman olan Keşmir halkı, 1947'de Pakistan'a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin Keşmir prensi, Hindistan ile katılım anlaşması imzaladı.
Anlaşmaya göre, Hindistan, yasayı ve düzeni sağlamak için birlikler gönderecek ancak katılım konusu için halka başvurulacaktı.
Hindistan, Cammu Keşmir'de Kurucu Meclis oluşturdu ve Şeyh Abdullah'ı başbakan olarak atadı.
Hindistan Anayasası'na, Cammu Keşmir'in demografik yapısını ve kimliğini korumak amacıyla "370. madde" eklendi. Yasaya göre, Cammu Keşmir'de yabancıların mülk edinmesine ve eyalet hükümetinde iş sahibi olmalarına izin verilmedi.
Bu durum, katılımın tam anlamıyla gerçekleşmesine değin geçici bir karar olarak kalacaktı ancak hiçbir zaman katılım kararı verilemediğinden, 370. madde, Yeni Dehi yönetiminin Keşmir'le ilişkisini tanımlayan kalıcı bir düzenleme olarak kabul edildi.
Öte yandan prensin kararına, Müslüman Keşmir halkı ise karşı çıktı. Pakistan ve Hindistan'ın bölgeye asker göndermesiyle taraflar, 1947'de ilk kez savaştı. İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999'da savaş çıktı.
Keşmir'in yüzde 45'i Hindistan'ın, yüzde 35'i Pakistan'ın kontrolünde ve bölgenin yüzde 20'sine ise Çin hakim bulunuyor. Hindistan ele geçirdiği bölgeleri "Cammu Keşmir" eyaleti adında kendine bağladı. Cammu Keşmir, şu anda Hindistan'da Müslüman nüfusun çoğunlukta bulunduğu tek eyalet durumunda.
Pakistan ise kendi kontrolündeki Keşmir'e "Azad Keşmir (Bağımsız Keşmir)" ve "Gilgit Baltistan" olarak iki özerk bölge statüsü verdi.
BM Güvenlik Konseyi, 1948'den itibaren aldığı kararlarla Keşmir'in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halkoyuyla belirlenmesini öngördü.
Hindistan halk oylamasına sıcak bakmazken, Pakistan BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com