Başbakan Ahmet Davutoğlu, İç Güvenlik Paketi konusunda TBMM Genel Kurulu’nda süren tartışmalara ilişkin, "Her ne suretle olursa olsun özgürlüklerin korunması ve Türkiye’de güvenlik şartlarının sağlanması için bu kanun Meclis’ten çıkacak" dedi.
Başbakan Davutoğlu, parti genel merkezinde düzenlenen AK Parti İl, İl Teşkilat, İl Seçim İşleri ve İl Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanları Eğitim Toplantısı’na katıldı. Davutoğlu, konuşmasının büyük bir bölümünü Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun tahliyesine ilişkin Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından düzenlenen Şah Fırat operasyonuna ayırdı. Davutoğlu, "Gece saat 11’den itibaren sabaha kadar Genelkurmay Karargahı’nda Genelkurmay Başkanı ve ilgili tüm kuvvet komutanlarıyla hem operasyonu bizzat yönettik, burada istişarelerde bulunduk, hem de Diyarbakır, Malatya’da Suruç’taki karargahlarla devamlı temas halinde ayrıca Süleyman Şah Saygı Karakolu Komutanı Binbaşı Oğuzhan ile devamlı temas halinde an be an insanlı keşif uçakları, insansız hava uçaklarının (İHA) gönderdiği görüntülerle bu süreci takip ettik. Sabah 04.45 itibarıyla Süleyman Şah Saygı Karakolu’nda görevini tamamlayan askerlerimiz ayrıldı, 06.03 itibarıyla de ilk kol Türkiye topraklarına girdi" açıklamasında bulundu.
"YARIN BUDAPEŞETE’DE GÜL BABA’NIN HUZURUNA GİDECEĞİZ"
"Biz her yerde tarihi mirası koruduk, korumaya devam edeceğiz. Kimse Türkiye’nin bu konuda kudretinden şüphe etmemelidir" diyen Davutoğlu, "Orhun Anıtları biz geldiğimizde metruk ve kendi haline bırakılmış şekildeydi. Onları restore eden AK Parti iktidarıdır. Aynı şekilde Balkanlarda yüzlerce Sultan Murat Hüdavendigar Türbesi olmak üzere tamiratını yapan, bakımını yapan AK Parti iktidarıdır. Bunlar bizim için sembolik mekanlardır. Yarın İnşallah Budapeşte’de olacağız ve orada da Gül Baba’nın huzuruna gideceğiz. Budapeşte’ye Balkanlara, Orta Avrupa’ya mirasımızı götüren Gül Baba’nın huzuruna varacağız. Onun diyarını da restore eden, bakan yine AK Parti iktidarları oldu. Yine Zigetvar’da Kanuni Sultan Süleyman’ın vefatı sonrasında oradaki türbenin yeniden inşası için gerekli talimatları verdik. Şu açık bir şekilde bilinmelidir; nerede bizim mirasımızı temsil eden tek bir taş parçası olsa dahi onlara sahip çıkmak bizim boynumuzun borcudur. Ona sahip çıktık, çıkmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ama gelin görün ki daha Osmanlıcaya yabancı dil muamelesi yapan CHP bir anda Osmanlı’nın ecdadı adına konuşmaya kalkıyor, o senin haddin değil Kılıçdaroğlu, o mirasa sahip çıkmak bizim gücümüz, bizim hakkımız. Öbür tarafta iktidarları olduğu dönemde Orhun Anıtları’na sahip çıkmayan Sayın Bahçeli, ecdat toprağının terkinden bahsediyor. Biz hiçbir toprağı terk etmedik. Daha da tahkim edilmiş bir şekilde, Suriye toprakları içinde aziz bayrağımız ebediyete kadar Süleyman Şah’ın kutsal mekanında dalgalanmaya devam edecektir. Bu 1921’de Caber Kalesi’ydi, 1939’da Caber Kalesi’nin içinde bir değişiklikti, 1975’te şimdiki Karakozak Köyü’ydü şimdi de Eşme’dir. Ama ebediyete kadar bu hakkımız korunacaktır, hiçbir şekilde Türkiye’nin sahip olduğu hakları herhangi bir tarzda ihlal edilmeyecektir, ihlal edilmesine izin verilmeyecektir."
"BUGÜN TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ HER ZAMANKİNDEN DAHA KUDRETLİ"
Şah Fırat Operasyonu’nda görev alan askerleri yürüttükleri disiplinli çalışma dolayısıyla takdir eden Davutoğlu, "Bu başarı, milletin bağrından çıkmış TSK’nın yurtdışı operasyonu göstermek bakımından da kabiliyetini göstermek bakımından da dünyaya örnek teşkil etmiştir. Birçok spekülasyonlar yapıldı, tekrar teyiden söylüyorum, Şah Fırat operasyonu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin direktifleriyle ve Sayın Cumhurbaşkanımızın onayıyla uygulamaya geçmiştir. Uluslararası hukukumuzu, insanımızı ve tarihi mirasımızı koruma yönündeki böyle bir operasyon için hiçbir yerden izin almayız, hiçbir yerden yardım ve destek istemeyiz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti her zamankinden daha müşvik her zamankinden daha kudretlidir ve bu kudretini icap ettiğinde de gösterme konusunda hiçbir tereddüt söz konusu olmayacaktır" dedi.
İÇ GÜVENLİK PAKETİ GÖRÜŞMELERİ
TBMM’de Özgürlüklerin Korunması ve İç Güvenlik Reformu bağlamında yaşanan gelişmeleri değerlendiren Davutoğlu, "Türkiye’de özgürlük ve güvenlik birbirini destekleyen iki ana ilke olarak AK Parti iktidarlarında hakim kılınmıştır. Biraz önce ateş çemberi dedik, biz bir taraftan Süleyman Şah manevi mirasını ve oradaki askerlerimizi koruma altına almak için büyük bir gayret gösterirken, diğer taraftan Türkiye’yi Suriye ve Irak şartlarına döndürmek isteyenlere karşı ülke içinde mücadelemizi sürdürüyoruz" dedi.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
"6-7 Ekim Olayları’nda Türkiye’de bütün halkımız açısında ibretle takip edilen dersler ortaya çıkarmıştır. Özgürlüklerin Korunması ve İç Güvenlik Reformu bir anda, boşlukta ortaya çıkmamıştır. 6-7 Ekim olaylarında şehirlerimizi yakıp yıkan vandallara karşı tedbir alma ihtiyacı söz konusu olduğunda, gerekli çalışmaları yapma talimatları verdik. Yani İç Güvenlik Reformu Şubat ayında çıkmış bir paket değil. 6-7 Ekim Olayları’nı herkes televizyonlarda seyrettiniz, Güneydoğu ve Doğu’daki vatandaşlarımız alanda yaşadılar. Nasıl bir şiddet ortamının Türkiye’ye egemen kılınmak istendiğini izledik. Böyle bir tablo karşısında sorumlu bir hükümet olarak biz sessiz kalabilir miyiz? Kalmadık, kalmayacağız. Kimse Türkiye’yi kimse başka komşu ülkelerde görülen şekilde güvenlik kaosu ortamına sokamayacaktır. Buna izin vermeyeceğiz.
Şimdi 6-7 Ekim Olayları olduktan sonra 15 Ekim’de bugün İç Güvenlik Reform Paketi’nde içindeki unsurları İçişleri Bakanlığı’ndaki brifingten sonra kamuoyumuzla paylaştım, tarih 15 Ekim. İçişleri Bakanlığı’ndan brifing aldım. Gerek uyuşturucuyla mücadele, nüfus işlerinde yapılacak devrim mahiyetindeki adımlar konusunda gerek Jandarmamızın İçişleri Bakanlığı’na özellikle tayinler, sicil bağlamında bağlanması konusunda gerekse 6-7 Ekim’den olaylarından sonra elde edilen tecrübelerle toplantı ve gösteri yürüyüşleri bağlamında özgürlüklerin korunması ama genel kamunun hukukunun da korunmasını sağlayacak bir reform yapılması için 15 Ekim’de İçişleri Bakanlığı’ndan brifing aldık. Daha o gün molotof kokteylinin kesin bir şekilde yasaklanacağı ve şiddet unsuru olarak kabul edileceği, maske takarak yürüyüş yapmanın yasaklanacağı, gözaltı şartlarının yeniden düzenleneceği, özellikle toplantı ve gösteri yürüyüşlerini istismar ederek toplumu terörize eden gruplara karşı alınacak tedbirlerin yeniden düzenleneceğini paylaştık. 21 Ekim’de TBMM Grup Toplantısı’nda bunları tekrar anlattım. Kasım ayında kanun TBMM’ye sevk edildi. O günden 20 Şubat’a kadar sessiz kalanlar, 6 ayda hiçbir teklif getirmeyenler bir anda TBMM Genel Kurulu’nun tam bir şiddet ortamına dönüştürmeye çalıştılar."
"HADİ HDP’NİN NİYE GOCUNDUĞUNU ANLIYORUZ"
"Hadi bu noktada HDP’nin niye gocunduğunu anlıyoruz" diyen Davutoğlu, "Ama HDP’ye destek çerçevesinde MHP ve CHP de bir haftadır TBMM’yi ki gazi Meclis’tir, kurucu Meclis’tir, vakarın, adabın, edebin hakim olması gereken bir Meclis’tir her türlü tahrikle Meclis ortamını kirletmeye çalıştılar. Meclis’in İç Tüzüğü’ne aykırı engellemeler, engellemelerin ötesine giden şiddet uygulamaya yöneldiler. Bu kanunu Genel Kurul’da iki kez erteledik. Hep çağrıda bulunduk ve dedik ki ’eğer buralarda herhangi bir şekilde bu kanunda Avrupa Birliği (AB) standartlarına, evrensel demokrasiye aykırı bir husus varsa bize bildirin, her türlü konuyu istişare etmeye, her türlü maddeyi tekrar görüşmeye hazırız.’ Ama şunu diyorsanız, ’bu kanunu geri çekin ve tam seçime giderken 6-7 Ekim Olayları’nda olduğu gibi bir takım vandallar sokaklara egemen olsun diyorsanız’ işte biz bunu yapmayacağız. Her ne suretle olursa olsun özgürlüklerin korunması ve Türkiye’de güvenlik şartlarının sağlanması için bu kanun Meclis’ten çıkacaktır. Her ne suretle olursa olsun çıkacaktır, ama bir teklifiniz varsa görüşmeye hazırız" ifadelerini kullandı.
"MOLOTOFU SERBEST BIRAKALIM’ DEMEK HİÇ KİMSENİN HARCI DEĞİL"
Başbakan Davutoğlu, İç Güvenlik Paketi konusunda sözlerine şöyle devam etti:
"Yani diyorsanız ki açık şekilde ortaya koyalım. Molotofu serbest bırakalım. Bunu görüşmek hiç kimsenin hiçbir akıllı insanın harcı değildir. Molotof kokteyli dünyanın her yerinde bir suç unsurudur, yakıcı ve patlayıcı madde niteliğindedir daha bundan birkaç sene önce İngiltere’de molotof kokteyli kullanan 3 PKK’lı kadın 14 yıla kadar varan hapis cezalarına çarptırılmışlardır. Yine ABD’de Almanya’da molotof kokteyli kanunlarla suç sayılmıştır. ABD’de Michigan’da 2 milyon dolara, 4 yıla kadar varan ağır hapis ve para cezası vardır. Dolayısıyla bu husustan hareket ederek molotof kokteyline serbestlik getirecek hiçbir düzenlemeyi kabul etmeyiz. Eğer gözaltı süreleriyle ilgili sorularınız varsa, yine AB standartlarını açalım ve Avrupa’nın bütün ülkelerinde bunun nasıl düzenlendiğine hep beraber bakalım. Şu anda Türkiye’de polisin tek başına gözaltı yapma hakkı yok. Savcı izniyle 24 saat hakkı var. Getirdiğimiz düzenlemeyle özellikle kitle gösterilerin yoğun olduğu durumlarda polise 24 saat, savcılık izniyle 48 saate çıkan izin veriyoruz. Peki Avrupa’da bu nasıl İngiltere’de polisin tek başına 36 saat gözaltı yetkisi var. Almanya’da 24-48 saate uzatılan yetki var. Avusturya’da polisin gözaltı yetkisi 48 saat, İtalya’da polisin gözaltı yetkisi 24 saat, savcının gözaltı yetkisi 96 saat, İspanya’da polisin gözaltı yetkisi 72 saat, 3 gün. En minimum en asgari olan Fransa’dır, polis 24, savcı 48 saat. Biz de en asgari düzenlemeyi esas olarak bunu teklife koyduk."
"TBMM’NİN VAKARINI ÇİĞNETECEK HİÇBİR TAVRA İZİN VERMEYİZ"
İç Güvenlik Paketi’nin uyuşturucuyla mücadele konusunda getirdiği düzenlemelere dikkat çeken Davutoğlu, "Bonzai konusunda okul ve mescit gibi gençlerimizin yoğun olduğu yerlerde yapılması halinde cezaların artırılmasına karşı çıkmak veya buralarda özel tedbir almamızı istememek herhalde kimsenin tasvip edeceği bir şey değildir. Aylardır bu soruyu soruyoruz, bir kez daha soruyorum. TBMM’yi şiddet ortamına sürüklemektense muhalefet liderlerinin yapması gereken bize somut tekliflerle gelmektir. Neyse teklifiniz getirin, neye karşı çıkıyorsanız söyleyin. TBMM’de muhalefet yapma hakkınızdır. Şiddet kullanmadan, hakaret etmeden çıkın ve görüşlerinizi söyleyin. Bu görüşler çerçevesinde biz de makul gördüğümüz düzenlemeleri yaparız. Ama ’bu kanun çıkmayacak’ deyip halkı direnişe çağırıyorsanız hatta bazı CHP milletvekilleri Meclis’te kavga çıkmamasını neredeyse eksiklik olarak görüyorlarsa, işte o zaman size ’durun’ deriz, ’durun kalabalıklar durun’ deriz ve TBMM’nin vakarını çiğnetecek hiçbir tavra izin vermeyiz. Aynı şekilde bizim özellikle CHP Genel Başkanı’nın halkı direnişe çağırma ve halkı sokağa dökme çabaları karşısında tutumumuz açık ve net olacaktır. Herkes toplantı, gösteri ve yürüyüş yapma hakkına sahiptir. Bunu kanunların belirttiği ölçülerde sağlamak, bu güvenliği temin etmek bizim görevimizdir. Bize muhalif olanların dahi gösteri hakkını kullanmalarını teminat altına almaya hazırız. Zaten bu hükümet olarak bizim asli görevimizdir. Yeter ki bu özgürlükler kullanılırken etraf yakılıp yıkılmasın, insanlar tahrik edilmesin, gencecik canlar dördüncü, beşinci kattan atılıp katledilmesinler" ifadeleri kullandı.
BAŞBAKAN VE GENEL BAŞKAN’DAN AK PARTİLİLERE 7 HAZİRAN ÇAĞRISI
Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu, "Seçimlere doğru giderken özellikle bütün teşkilatlarımıza çağrıda bulunmak istiyorum, her biriniz bulunduğunuz şehirlerde siyasi mücadeleyi vakar içinde yapınız, hiçbir tahrike kapılmayınız. Tahrike kaptırmak için çağrıda bulunanlara karşı halkımızı uyanık ve diri tutunuz. AK Parti teşkilatları çok sınavdan geçmişlerdir, seçim güvenliği bağlamında da hükümetimiz gerekli tedbirleri alacak fakat bu ortamda seçime giderken hiçbir şekilde şiddetin tekrar 6-7 Ekim Olayları’nda olduğu gibi sokaklara hakim olması yönündeki çağrılara izin vermeyeceğiz" dedi.
(İHA)