Genel

Özgecan’ın babasına ’iyilik’ ödülü

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Mersin’in Tarsus ilçesinde hunharca öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın ailesini ziyaret ederek, baba Mehmet Aslan’a ’iyilik’ ödülü verdi. Mehmet Görmez, "Her birimiz, şiddete kilit, şefkate anahtar olduğu

Özgecan’ın babasına ’iyilik’ ödülü
28-03-2015 16:50

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Mersin’in Tarsus ilçesinde hunharca öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın ailesini ziyaret ederek, baba Mehmet Aslan’a ’iyilik’ ödülü verdi.
Mehmet Görmez, "Her birimiz, şiddete kilit, şefkate anahtar olduğumuzda bu toplum Özgecan’larını yitirmeyecektir" dedi.
Sabah saatlerinde Aslan ailesinin yaşadığı Barış mahallesine gelen Mehmet Görmez’e, eşi Hatice Görmez, Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü İsmail Palakoğlu, Mersin Valisi Özdemir Çakacak ve eşi Kevser Çakacak eşlik etti. Görmez, baba Mehmet Aslan, anne Songül, kardeşler Beste ve Barış Ali’ye başsağlığı dileyerek, acılarını paylaştı. Duygu dolu anların yaşandığı ziyarette Görmez, tüm ülke olarak Aslan ailesinden çok şey öğrendiklerini belirtti. Ailenin önemli mesajlar verdiğini kaydeden Görmez, "Mehmet bey, Allah sizden razı olsun, en büyük acılardan merhamet devşirdiniz. Siz aynı zamanda bu millete büyük bir ders verdiniz. Biz, Özgecan kardeşimizi rahmetle anarken sadece onun acı hatırasını yad etmek değil, aynı zamanda onun ebediyete intikaliyle bundan sonra hiçbir Özgecan’ımızın, hiçbir kızımızın, kadınımızın asla böyle bir zulme maruz kalmaması için hep birlikte çalışmalıyız" dedi. Aslında milletçe mahcup ve mahzun olduğumuzu anlatan Görmez, şunları söyledi: "Çünkü bir genç kızımıza göstermemiz gereken saygıyı, merhameti toplumumuza tam olarak anlatmada kusurlarımız oldu. En acı zamanınızda sadece kendi kızınız Özgecan’ı düşünmediniz, başka Özgecanları düşündünüz ve bundan böyle bu topraklarda hiçbir Özgecan’a böyle bir elin uzanmaması yolunda milleti birliğe, beraberliğe davet ettiniz. Onun için Allah sizlerden razı olsun. Yavrumuzu cennetinde sevgili Peygamberimizin çocuklarıyla birlikte etsin ve bir daha da bu topraklarda hiçbir Özgecan’ımız böyle bir zulme maruz kalmasın. Mehmet Aslan ve hanımefendi, bu konuda artık bir simgeye dönüşmüştür. Bundan sonra kendi eşine ya da herhangi bir kadınımıza şiddeti zihninden geçiren akıl sahibi herkes, sizin o en acılı zamanlarınızda söylediğiniz o hikmetli sözleri hatırlayacaktır diye düşünüyorum."
Baba Mehmet Aslan da, Allah’ın tüm dünyada barış, huzur, mutluluk ve güvenliği tesis edilmesini istediğini vurgulayarak şöyle konuştu: "Bütün dünyadaki bu acıları analara, çocuklara yaşatanların güçleri sadece bir nefesten ibarettir. İkinci nefesi alamadıkları takdirde güçlerinin hiçbir işe yaramadığını fark ederek barıştayken teslim olmaları hem kendi nefisleri için hem de bütün insanlığın hayrı için en doğrusudur. Bu anlamda kavganın bittiği gün, bugündür. Bugün teslim olmayanlar, yarın çok geç kalacaklar. Şüphesiz ki yeryüzünde ve gökyüzünde sayısını yalnız Allah’ın bildiği kadar kulları mevcuttur. Bu olgular da Allah’ın aciz, fakir kullarının emrine verilmiştir. Bu anlamda artık herkesin sadece Allah’a kulluk etme bilinciyle Allah’ın yolunda hizmetkar olma zamanı gelmiştir."
Ziyaretin sonunda Türkiye Diyanet Vakfı’nca bu yıl ilk kez düzenlenen Türkiye Diyanet Vakfı Uluslararası İyilik Ödülleri törenine rahatsızlığı dolayısıyla katılamayan baba Aslan’a, layık görüldüğü ’iyilik’ ödülünü verdi. Ziyaretin ardından Görmez ve baba Mehmet Aslan, birlikte Muğdat Camisine geçerek öğle namazını kıldılar.

"ÖZGECAN İÇİN KENDİ CANIMIZI ÖLÇÜ TAŞI YAPMAYI BİLEMEDİK"
Burada vaaz veren Mehmet Görmez, "Biz bugün burada Özgecan kardeşimizi rahmetle anarken, onun ölümünü acı bir hatıra olarak yad etmek değil, uyanışımıza vesile olan güçlü bir ikaz olarak zihnimize kaydetmeye geldik. Biz, bugün buraya Özgecan adını duyduğumuzda vahşetin ve gözyaşının istilasını değil, merhametin ve insaniyetin dirilişini hatırlamaya geldik. Hepimiz mahcubuz, mahzunuz, suçluyuz, zira biz bir genç kızın herkesten çok güveni, merhameti, nezaketi hak ettiği bilincini toplumumuzda yeterince yerleştiremedik. Hepimiz mahcubuz, mahzunuz, suçluyuz, zira şiddetin her türü gibi kadına yönelik olanının da Rabbimizin sınırlarını aşmak, onun muradına aykırı davranmak anlamına geldiğini insanımıza anlatmakta yetersiz kaldık. Hepimiz mahcubuz, mahzunuz, suçluyuz, zira canı cana ölçüp artanını şöyle koymayı, Özgecan için kendi canımızı ölçü taşı yapmayı bilemedik" ifadelerini kullandı.

"HER BİRİMİZ, ŞİDDETE KİLİT ŞEFKATE ANAHTAR OLDUĞUMUZDA BU TOPLUM ÖZGECAN’LARI YİTİRMEYECEKTİR"
Özgecan’ı böylesine elim bir olayda kaybetmeyi asla istemeyeceklerinin altını çizen Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kadına el kaldırmaya asla müsamaha göstermeyen inancımıza, kültürümüze ve değerlerimize bağlı kalmayı başarabilseydik, cehaletimizin bedelini Özgecan’ımızı yitirerek ödemeyecektik. Şimdi yanı başımızdaki nice Özgecan’ın değerini bilme, genç kızlarımıza ve kadınlarımıza hak ettikleri emniyeti, huzuru, saygıyı gösterme zamanıdır. Şimdi silkinme, kendimize gelme, erkeğiyle kadınıyla bir merhamet seferberliği başlatma, şiddete karşı el ele vererek mücadele etme zamanıdır. Şimdi çocuklarımızı öfkeyle değil sevgiyle tanıştırma, gençlerimize bileğin değil yüreğin daha güçlü olduğunu öğretme zamanıdır."
Büyük acıdan büyük merhametler devşiren Özgecan’ın babası Mehmet Aslan’ı ve eşi hanımefendiyi saygıyla selamladığını anlatan Görmez, sözlerine şöyle devam etti: "Özgecan’ın babası, ’Bu olayın hikmetine aklım ermiyor’ demişti. ’Dünyanın en güçlü ordularında daha güçlü bir şey vardır bilir misiniz? Zamanı gelmiş bir düşünce!’ demişti. O, hayatının en zor anlarında kanadı kırılan diğer Özgeleri bize hatırlatmıştı. O acıyla kıvrandığı bir zaman diliminde umarsızlığı, adam sendeciliği bırakmamızı, şiddete karşı tek yürek tek ses olmamızı istemişti. Özgecan’ın ölümüyle bir mucize gerçekleştiğini, bu acıyla bütün Türkiye’nin uyanışını hikmetin ta kendisi olarak gördüğünü söylemişti. ’Bu hikmeti tecelli ettiren, adaleti de tecelli ettirecektir’ demişti. ’Bizler sevmesini, saymasını öğretmeye geldik cihana’ demişti. İşte bu hikmet, bu ’zamanı gelen’ düşünce, sevginin, saygının, merhametin ve adaletin tesisi adına her birimizin emek vermekle mükellef olduğudur. Her birimiz, şiddete kilit, şefkate anahtar olduğumuzda bu toplum Özgecan’larını yitirmeyecektir."
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER