ANKARA (AA) - Otizmli çocuÄŸu olan aileler tarafından 2010'da "yaÅŸam ve eÄŸitim merkezi" olarak 8 dönümlük bir alanda kurulan Otizm Vakfı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) riski sebebiyle 16 Mart'ta ara verdiÄŸi hizmetlerine, yaklaşık bir ay önce yeniden baÅŸladı.
Salgın sürecinde özel gereksinimli çocuklarının evdeki eÄŸitim ve geliÅŸim sürecine iliÅŸkin zorlu bir mücadele veren aileler, merkezin tekrar hizmete açılmasıyla rahat bir nefes aldı.
Kovid-19 riskine karşı hijyen, düzenli dezenfeksiyon, maske ve mesafe kurallarının titizlikle uygulandığı merkezde, otizmli çocuk ve gençler bisiklet, paten, yüzme, cimnastik gibi spor faaliyetleri ve eÄŸitimlerle kendi kendilerine yetebilme, kendi ayakları üzerinde durabilme becerilerini kazanıyor.
"Kurumların önemi pandemi sürecinde biraz daha anlaşıldı"Otizm Vakfı Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Aydın Çayan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, salgına karşı önlemlerin servis sürecinden itibaren baÅŸladığını anlattı.
Servise binen tüm çocukların ateÅŸlerinin ölçüldüÄŸünü, servislerin her kullanımdan önce dezenfekte edildiÄŸini dile getiren Çayan, otizmli çocuklara maske taktırmak mümkün olmadığı için çalışan ve eÄŸitimcilerin bu kuralı uyguladığını kaydetti.
Çalışma alanlarına da ayrı ayrı eÄŸitimler düzenlendiÄŸini, kuruma misafir kabul edilmediÄŸini, etkinliklerin çoÄŸunlukla açık alanda yapıldığını belirten Çayan, ÅŸu an yaklaşık 60 otizmli öÄŸrencinin merkezden hizmet aldığını, ancak öÄŸrencilerin merkeze aynı gün deÄŸil farklı zamanlarda geldiÄŸini ifade etti.
"Özel eÄŸitim ve rehabilitasyon kurumlarının ne kadar önemli olduÄŸu, bu kurumlara olan ihtiyaç, pandemi sürecinde biraz daha anlaşıldı." diyen Çayan, özellikle annelerin, çocuklarının eÄŸitimi ve bakımı ile ilgili yaÅŸadığı zorluklara dikkati çekti.
"Çocukların 24 saat kalabileceÄŸi yaÅŸam merkezleri oluÅŸturulmalı"Evden dışarı adımını atamayan, ağır derecede otizmli çocuklarını kontrol etmekte zorlanan ailelere iÅŸaret eden Çayan, "Türkiye'de çocukların 24 saat kalabileceÄŸi yaÅŸam merkezlerinin oluÅŸturulması gerekiyor. Tüm ailelerin ortak sorusu, 'Benden sonra çocuÄŸum ne olacak?' Bu acıyı yaÅŸayabilenleri gerçekten anlıyoruz, hissediyoruz. Çünkü kendi çocuklarımız da bu sorunu yaşıyor." diye konuÅŸtu.
Bu konuda yetkililerden destek beklediklerinin altını çizen Çayan, "Öncelikle yerel yönetimler mevzuat olarak da bu konuda daha uygunlar. Çok zor bir ÅŸey deÄŸil aslında ama sadece inanmaları gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Çocukların 8 saatini geçirebileceÄŸi eÄŸitim merkezleri açılmalı"Özel eÄŸitim süreçlerinde devletin desteklediÄŸi seans sürelerine de deÄŸinen Çayan, ÅŸunları kaydetti:
"Türkiye'de yıllar önce baÅŸlatılan bir özel eÄŸitim sistemi var. Bu çocukların raporlarına göre haftada 2, ayda 8 seans ders veriliyor. Fakat bu sürelerle eÄŸitimlerde hiçbir yere varılmıyor. Türkiye'de özel gereksinimli çocuklar için 2 bin 600'ün üzerinde özel eÄŸitim kurumu var. GörüÅŸmelerimizde aylık 8 seans sürelerinin artırılması ile ilgili destek olunacağı ifade ediliyor. Fakat bu bir çözüm deÄŸil. Biz istiyoruz ki çocuklar tam gün, bazı çocuklar için hatta 24 saat aileden bağımsız eÄŸitim alabilsin.
Haftada 2 seans 40'ar dakika ile çocuÄŸun eÄŸitim alması, düzelmesi mümkün deÄŸil. Bunu artık kabul etmek ve bu sistemden vazgeçmek gerekiyor. Özel eÄŸitim kurumları kapatılmalı. Bunlar dönüÅŸtürülebilir, birleÅŸtirilebilir. Apartman dairelerinde, ara katlarda bu çocukların seanslı eÄŸitimle bir yola varması mümkün deÄŸil. Çocukların rahat edebileceÄŸi geniÅŸ alanlarda, en azından günlük 8 saatini geçirebileceÄŸi eÄŸitim merkezlerinin açılması gerekiyor. Bütün talebimiz bu."
"Karantina dönemi bizler açısından çok sıkıntılı ilerledi"Ufuk Üniversitesi EÄŸitim Fakültesinde doktor öÄŸretim üyesi olarak görev yapan Hürriyet Konur da 23 yaşındaki otizmli oÄŸlunu 3 yıldır vakıftaki eÄŸitimlere getirdiÄŸini anlattı.
Daha önce oÄŸlunun kaynaÅŸtırma öÄŸrencisi olduÄŸunu dile getiren Konur, "Karantina dönemi bizler açısından çok sıkıntılı ilerledi. Çünkü çocuklar rutininin bozulmasına çok alışkın deÄŸiller ve çok tepki gösteriyorlar. Özellikle sokaÄŸa çıkma kısıtlamasının olduÄŸu günler çok sıkıntılı geçti. OÄŸlum sürekli arabayla gezdirilmek istiyordu." diye konuÅŸtu.
OÄŸluna evde eÄŸitim verdiÄŸini dile getiren Konur, ÅŸöyle devam etti:
"Vakfın hizmetlerine baÅŸlamasıyla hayatımız tekrar düzene girdi. OÄŸlumu sabah gönül rahatlığıyla vakfa bırakıp iÅŸe gidebiliyorum. Evde hapsolmaktan kurtuldu çocuÄŸum. Özel durumları bulunan çocuklar için mutlaka 24 saat bakım veren merkezlerin olması gerekiyor. Ben tek bir anneyim, eÅŸimi kaybettim. Gerçekten bizim en büyük sorunumuz, 'Çocuklarımız bizden sonra ne olacak?' Bu tarz merkezler, yaÅŸam evleri kurulursa çok daha iyi olacak bizim açımızdan."
"Engelli çocuÄŸu olan ailelere de idari izin verilmesi gerekiyor"Hürriyet Konur, salgın sürecinde kronik rahatsızlığı olan veya engeli bulunan kiÅŸilerin idari izinli sayıldığını anımsatarak, ÅŸu çaÄŸrıda bulundu:
"Bu tür dönemlerde engelli çocuÄŸu bulunan ailelere de izin verilmesi gerektiÄŸini düÅŸünüyorum. Çünkü herkesin belirli imkanları olmayabiliyor ve bu durumda çocukları bırakabilecek kimse bulunamıyor. Kurumlar da kapalı olduÄŸu için büyük sorun yaÅŸanıyor. Engelli çocuÄŸu olan ailelere de idari izin verilmesi gerekiyor."