ANKARA
Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlanan ve 2017-2019 dönemini kapsayan yeni Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde büyümenin gelecek yıl yüzde 4,4, 2018 ve 2019 yıllarında yüzde 5 olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Program dönemi sonunda enflasyonun yüzde 5'e, işsizliğin yüzde 9,8'e düşeceği tahmin ediliyor.
OVP'de Türkiye ekonomisinin istikrarlı ve daha rekabetçi bir zeminde büyümesi ve toplum refahının yükseltilmesi için gerekli atılımları gerçekleştirmek üzere program hazırlandığı ifade edildi.
OVP'nin temel amaçlarının makroekonomik istikrarı ve mali disiplini koruyarak enflasyonu aşağı çekmek ve istihdamı artırmak olduğu kaydedilen programda, ayrıca cari açığı artırmadan istikrarlı, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir büyüme patikası oluşturmanın amaçlar arasında yer aldığı belirtildi.
Program döneminde yurt içi tasarrufları artırmanın, özel yatırımlar ve ihracat kaynaklı büyümeyi sağlamanın, sanayide yapısal dönüşümü hızlandırmanın, teknoloji ve verimlilik düzeyini artırarak uluslararası piyasalarda daha rekabetçi hale gelmenin temel öncelikler olduğuna dikkat çekildi. Programda 10. Kalkınma Planı'nda bulunan ve hükümet programında yer verilen yapısal reformların hayata geçirilmesine devam edileceği vurgulandı.
Türkiye ekonomisi
Türkiye'nin geçen yıl OVP hedefiyle uyumlu bir şekilde yüzde 4 büyüdüğü hatırlatılan programda, bu yılın ilk yarısında da jeopolitik gerginliklere ve küresel ekonomideki zayıflıklara rağmen büyümenin yüzde 3,9 olarak gerçekleştiğine işaret edildi.
Yılın son çeyreğinde sanayi üretiminin ivme kazanması ve hizmetler sektöründe büyümeyi destekleyici görünümün devam etmesinin beklendiği ifade edilen programda, "Yılın üçüncü çeyreğinde yavaşlaması beklenen yurt içi talebin alınan tedbirlerle son çeyrekte tekrar canlanması ve büyümesi desteklemesi öngörülmektedir." denildi. GSYH artış hızının söz konusu beklentiler altında yüzde 3,2 seviyesinde kalacağı kaydedildi.
Makroekonomik hedefler
OVP'ye göre, programın makro ekonomik çerçevesi oluşturulurken, program döneminde küresel iç belirsizliğin azalacağı, küresel büyümenin tedrici olarak artacağı, Türkiye'nin ticari ortaklarının ılımlı büyüyeceği, finansal piyasalardaki dalgalanmaların ve jeopolitik risklerin azalacağı ve Amerikan Merkez Bankasının (Fed) faiz artırımlarının Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağı ve büyümenin finansmanında yurt içi tasarruflarla birlikte yabancı sermaye girişinin belli bir katkıyı sağlayacağı, dış ticaret hadlerinde göreli bir iyileşme olacağı varsayıldı.
Bu çerçevede gelecek yıl için büyüme rakamı yüzde 4,4 olarak tahmin edilirken, 2018 ve 2019 yıllarında ise büyümenin yüzde 5 olması hedeflendi. Söz konusu dönemde büyüme hızı yükselirken, enflasyon ve cari açığın düşürülmesi öngörüldü.
Kamu maliyesi
Program çerçevesinde kamu kesimi genel dengesinin, 2017 yılında GSYH'ye oran açısından yüzde 1,5 açık vermesi ve açığın program dönemi sonunda yüzde 0,9 seviyesine gerilemesi bekleniyor.
Gelecek yıl sonunda yüzde 1,7 açık vereceği tahmin edilen genel devlet dengesinin, 2019 yılı sonunda yüzde 1'e inmesi hedefleniyor.
Bu yıl yüzde 1,6 olacağı tahmin edilen merkezi yönetim bütçe açığının GSYH'ye oranının 2017 sonunda yüzde 1,9'a yükselmesi öngörülürken, programda bunun temel nedeni, büyümeyi destekleyecek şekilde üretimi, yatırımı, ihracatı, istihdamı artırmaya ve bölgesel gelişmişlik farklarını azaltmaya yönelik kamu harcamalarına yapılan tahsisler olarak açıklandı.
2017 yılında GSYH'ye oran olarak yüzde 0,6 olması tahmin edilen program tanımlı kamu kesimi açığının program dönemi sonunda yüzde 0,9 fazlaya döneceği öngörülüyor.
Toplam vergi yükünün GSYH'ye oranının gelecek yıl yüzde 30,8'e yükselmesi, program dönemi sonunda ise yüzde 30,2'ye gerilemesi bekleniyor.
Ödemeler dengesi
Gelecek 3 yıl süresince ihracatın reel olarak yıllık yüzde 6,7, ithalatın da yüzde 4,5 artacağı tahmin edilirken, 2017 yılı sonunda 153,3 milyar dolar olması beklenen ihracatın dönem sonunda 193,1 milyar dolara, 214 milyar dolar olması beklenen ithalatın da dönem sonunda 261,8 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Cari açığın milli gelire oranının 2017 yılı sonunda yüzde 4,2 olarak gerçekleşmesi, söz konusu oranın program dönemi sonunda yüzde 3,5'e gerilemesi öngörülüyor.
Enerji ithalatının ekonomik faaliyetlerdeki ivmelenmeye ve petrol fiyatlarındaki yukarı yönlü eğilimin devamına bağlı olarak gelecek yıl sonunda 32 milyar dolar olacağı, program dönemi sonunda da 41,3 milyar dolar seviyesine yükseleceği tahmin ediliyor.
Seyahat gelirlerinin de gelecek yıl 23,5 milyar dolar olacağı, uluslararası güvenlik kaygılarının azalmasına ve dış politikadaki olumlu gelişmelere bağlı olarak yıllık ortalama yüzde 14,6 artışla program dönemi sonunda 27,7 milyar dolara ulaşması hedefleniyor.
Enflasyon ve istihdam
Gelecek 3 yıl için enflasyon ve istihdam beklentilerinin de yer aldığı program kapsamında, 2017 yılında enflasyon oranının yüzde 6,5'e gerilemesi, dönem sonunda da yüzde 5 olarak gerçekleşmesi öngörülüyor.
İstihdam açısından bakıldığında ise söz konusu dönemde tarım dışında ilave 2 milyon 609 bin kişinin istihdam edilmesi bekleniyor. Toplam istihdam artışının ise bu dönemde 2 milyon 318 bin kişi olacağı tahmin ediliyor.
İş gücüne katılım oranının bu yıl yüzde 51,8, 2019 yılı sonunda yüzde 53,5 olarak gerçekleşmesi hedefleniyor. İstihdam oranının bu yıl yüzde 46,3, program döneminin sonunda da yüzde 48,3 olması öngörülürken, istihdam edilen kişi sayısının 2019 yılı sonu itibarıyla 29 milyon 534 bine ulaşacağı varsayılıyor.
İşsizlik oranının da bu yıl yüzde 10,5, program dönemi sonunda da yüzde 9,8 seviyesinde gerçekleşmesi öngörülüyor.
Muhabir: Erdal Çelikel