Bursa
Türkiye'nin ihracatta lokomotif sektörü otomotiv endüstrisinde yılın başından bu yana yaklaşık 6,5 milyar dolar olan tedarik sanayi dış satımının sene sonunda 13 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Albert Saydam, Bursa'da katıldığı etkinlikte AA muhabirine yaptığı açıklamada, otomotiv sektörünün alt gruplarından tedarik sanayisinin geçen yıl 11,8 milyar dolar ihracata imza attığını söyledi.
Tedarik sanayisinin otomotiv ihracatındaki payının yüzde 40'ların üzerine çıktığını belirten Saydam, "Bu senenin sadece ilk 6 ayında şu ana kadar yaklaşık 6,5 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaştık. Bu demek ki seneyi 13 milyar dolar, yani geçtiğimiz seneye göre yüzde 10 civarında bir artışla kapatacağız." dedi.
Saydam, ümit veren bu artışın kalıcı olması ve 2020'lerde yakaladıkları başarının 2030'larda sürekliliği için elektrikli araçlardaki dönüşümü bütün sanayinin kucaklaması gerektiğini vurguladı.
Elektrikli araçlara dönüşümün önemine işaret eden Saydam, "Batarya konusunda iki önemli yatırım var. Tedarik sanayii olarak otomotiv elektroniği, yazılım ve elektrik motoru konusunda dışa bağımlılığı azaltmamız lazım. Bu konuda da bazı çalışmalar olduğunu görmek bize mutluluk veriyor. Ümit ediyorum ki ihracatta yakalamış olduğumuz 2020'lerdeki başarıyı böylelikle 2030'lara taşımış olacağız." diye konuştu.
"Kuzey Amerika ve Güney Amerika'ya ihracatımızda artış görüyoruz"
Saydam, Türk otomotiv sanayisinin en büyük pazarını yüzde 60'lar seviyesinde ihracatla Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin oluşturduğunu bildirdi.
Birleşik Krallık da eklendiğinde dış satımın yaklaşık yüzde 75'inin Avrupa kıtasına yapıldığını anlatan Saydam, şöyle devam etti:
"Tedarik sanayinin AB'ye ihracatı ise yüzde 55-60'lar mertebesinde. Yüzde 40 oranında ise diğer coğrafyalara ihracat yapıyoruz. Son dönemde baktığımızda tedarik sanayisinde özellikle Kuzey Amerika ve Güney Amerika'ya ihracatımızda artış görüyoruz. Bununla birlikte bunun kalıcı olmasının tek yolunun orada depo açmak veya orada yatırım yapmak olduğunun altını çizmek isterim. Çünkü bir taraftan Uzak Doğu'daki üretimin lojistikten kaynaklanan problemlerden dolayı Türkiye'ye kayacağının keyfini sürerken öbür taraftan bu kadar uzak bir coğrafyaya kalıcı şekilde ihracat yapacağımızı öngörmek doğru olmaz. Bu durum, oraya yatırım yapmamız gerektiği sonucunu doğuruyor."
Saydam, TAYSAD'ın 500'e yakın üyesinden 63'ünün 43 ülkede 160'a yakın yatırımının bulunduğunu, bu yatırımların otomotivdeki dönüşümün ön sinyalleri olduğunu dile getirdi.
Fikri mülkiyet hakları Türkiye'ye ait olmak üzere uzak coğrafyalardaki faaliyetlerin de ihracat olarak görülmesi ve bunların artması gerektiğini kaydeden Saydam, ancak bu şekilde kalıcı rekabet üstünlüğü sağlanabileceğini vurguladı.
İç pazar, dış pazar ayrımı yapmak yerine dünya pazarına odaklanılmasının önemine değinen Saydam, "Sadece bir yerdeki imkanlarla veya ülkemizdeki fırsatlarla, imkanlarla iş yapmamalıyız. Çok daha geniş düşünmeliyiz. Bu geniş düşünme sadece oralara ihracat yönünde değil oralarda faaliyetle mümkün olacaktır." ifadesini kullandı.
Avrupa Parlamentosunun kararı ve çip krizi
Albert Saydam, Avrupa Parlamentosunun, AB ülkelerinde yeni benzinli ve dizel otomobillerin satışlarının 2035'ten itibaren yasaklanmasını içeren yasal düzenlemeye destek vermesiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tüm gelişmeler bunun tersine işaret ederken kanun koyucular tarafından özellikle Avrupa'da bu tarih öne çekilmeye çalışılıyor. En son Avrupa Parlamentosunda alınan bu kararın gözden geçirileceğine ve bir daha değerlendirileceğine inanıyorum. Şu anda dünya buna hazır değil. Tabii ki elektrikleşmenin bir hedef olması lazım ama bunu dayatmalar, takviminden önce programlamalar, son iki senede yaşadığımız olumsuz sonuçları doğuruyor. O zaman yeni araç bulamaz duruma gelebiliyoruz. Yaklaşım değişmediği sürece çip krizi sürekli olabilir.
Şu anda içten yanmalı motorda 1000 çip kullanılırken, elektrikli araçlarda 3 bin çip kullanılıyor. Zaten mevcut durumda çip krizi varken ve elektrikli araçlara da planlanan yatırım takvimlerinden önce geçiş olursa o zaman bu kriz zannedersem artık kriz olmaktan çıkacak, gündemimizin veya günlük hayatımızın bir parçası olacak. Doğru adımlar atılırsa takvim kısalabilir, (çip krizi) 2022'nin sonunda bitebilir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com